İmam-ı Gazali, "Sürekli işlenen küçük bir günah, istiğfarı yapılan ve bir daha işlenmeyen büyük bir günahtan daha büyüktür" diyor bir eserinde. Çünkü, 'istiğfar' ile insan o günahın atmosferinden çıkıyor, tekrar İlahi ölçüleri eksen alıyor ve ubudiyet tavrını takınıyor iken, 'küçük' de olsa istiğfarı yapılmayan bir günah zamanla ölçüleri aşındırıyor ve insanı 'yaşadığı gibi inanma' çizgisine sürüklüyor.
Durum bu olduğu halde, 'küçük'lük bir meşrulaştırma aracı olarak çıkıyor karşımıza. Gündelik hayatın içinde söylenen nice yalan ve yapılan nice yanlış, 'ufak-tefek'liğini ileri sürerek masumiyet zırhına büründürülüyor. Söz gelişi, çocuklarla olan diyaloğumuz, çoğu kez, 'yalan'lar üzerine kuruluyor. Ağlayan ya da mızmızlanan bir çocuk, sustuğunda unutacağı vaatlerle kandırılıyor. "Susarsan sana şunu alırım." Çocuk susuyor; ama kendisine bi rşey alınmıyor. Yahut "Aaa, elimde bir kuş var, gel bak" diyor 'büyük'lerimiz. Çocuk geldiğinde, olmayan kuş birden uçup gidiveriyor! Mazeretimiz de hazır: "Çocuktur, anlamaz."
Veya, ölçüde tartıda, ufak-tefek oynamalar yapılıyor. Bir bakkal, yirmi gramlık bir şekere tamah edip, 980 gramına da haram bulaştırıyor. Bir pazarcı, bir kök ıspanağı kar edineyim derken, belki yüzlerce ıspanağı kendisi için 'helal' olmaktan çıkarıyor. Bir gişe görevlisi, az miktar bozukluğa tamah ederek tahsilatı 'yuvarlayıp", aldığı maaşa zehir katıyor. Bir tüccar, malı alırken, şu gün öderim deyip iki gün de atlatma payı biçerek alışverişini yalanla lekeliyor. Şu veya bu makamdaki yüz binlerce insan, "Ben yokum, tamam mı?" diyerek sekreterini veya santral memurunu 'yalan makinesi' olarak kullanırken, katmerli bir yalanın yükünü sırtlanıyor. Beş saniyelik bir zamana tamah edip kırmızıda geçerken, bir başka insanın saniyelerini çaldığımız unutuluyor. "Aman canım" diyoruz, "iki saniye beklese ne olur?"
Sözün kısası, hayatımızın her gününde, ufak-tefek o kadar yalan ve küçük gördüğümüz o kadar haram var ki...
Biz tüm bunlar için 'mühim değil' zırhını hazırlamışız gerçi. Ama adalet-i İlahi, "Hak haktır; büyüğüne, küçüğüne bakılmaz!" diye hükmediyor. Ve Adil-i Hakim, Zilzal suresinde Mahşer Gününü tasvir ederken, 'küçük şeylerin büyüklüğünü de bildiriyor:
"O gün, insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Kim zerre miskal iyilik yapmışsa onu görür (karşılığı verilir). Kim de zerre miskal kötülük yapmışsa onu görür (karşılığı verilir)." (Zilzal Suresi: 7,8)
Gerçeğe Doğru C:3, Zafer Yayınları
Tr: 1 8 15 22 29 36 43 50 57 64 71 78 85 92 99 106 113 120 127 134 141
En: 7 14 21 28 35 42 49 56 63 70 77 84 91 98 105 112 119 126 133 140 147 154 161 168 175 182 189 196 203 210 217 224 231 238 245 252 259 266 273 280 287 294 301 308 315 322 329 336 343 350 357 364 371 378 385 392 399 406 413 420 427 434 441 448 455 462 469 476 483 490 497 504 511 518 525 532 539 546 553 560 567 574 581 588 595
Yeni yorum gönder