11 Eylul 2006 tarihli konular

Mavi Bir Ölüm

  • YineBiGulnihal

Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Senin kim olduğunu en çok bilerek

İsyankar zambakların çılgın nilüferlerin

Dört nala açan kiraz çiçeklerinin

Dudak kıvrımlarına yoldaş olacağım

Sarı bir hüzün kızıl bir gurur

Ve siyah bir öfkeyle konuşacağım sana

...........

Sana oklardan değil yaydan bahsedeceğim

Gülün dikeninden değil

Gülleri ve dikenleri doğurmaktan yorulmayacağım

Topraktan söz açacağım

Akan su gelmeyecek kelimelerime

Suyu şefkatle kucaklayan sessiz taşların canını yakan damlaları dillendireceğim

............

Yine sana sesleneceğim

Senin kim olduğunu hiç bilmeden

Bilmek istemeden

.........

Alaattin'in sihirli lambasından çıkan cin bana gelseydi

Ve ne dilersem dilememi isteseydi

Hiçbir şeyi elde etmeyi dilemezdim



Bir şeyden vazgeçmeyi isterdim sadece


Hayatta bir şeyden vazgeçmem lutfedilseydi

Bedeli her şeyim olsa bile

Mona Rosa

  • YineBiGulnihal

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Rozâ siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza bu gün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni, perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir ''Nişan yüzüğü'' bir kapı sesi
Seni hatırlatır her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların

Ne severim oysa yağmuru,

  • YineBiGulnihal

Ne severim oysa yağmuru,

Cisil cisil yağar,süzülür göklerden,bazen boşanırcasına,

zincirini koparmış kaçarcasına bazen…

Cama çarpışı vardır hani birde,öyle sert değil,ama süzülür aşağıya doğru sanki yanakmış gibi..

Sesini duyuyormusun yağmurun?uzat bak kulağını,ama sessizliğe ver kendini önce…

Kapattın mı gözlerini,çok sıkma ama hafifçe işte…yoksa duyamazsın…duyuyormusun şimdi?

Ya toprağın kokusunu,çekiyor mu senide öylesine kendine…çamurdanız ya hani…ondan herhalde..bak çiçekler var orada,nasılda seviniyorlar…nasıl sevinmesin, abu hayat iksiri bu onların,benim ise hüznüm…


Bir de buğusunda ismin…



Ne severim oysa yağmuru,

Hüznüm geçermiki şimdi üstüme üstüme gelirken şehir,

Birde çisil çisil…hercai menekşeler,sizden bilirim firakı…

Gözlerim neden yeşile döner ıslandığında,

Islanmış…yağmurdan mı?

Yokluğun Buz Gibi Soğuk

  • YineBiGulnihal

"Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... "Üşüme" diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... "Özledim" deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim. Kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna, ağlasaydım doya doya ...

Geçerdi üşümesi yüreğimin, geçerdi üşümesi içimin, kirpiklerimde yağmurlar dumanlanmazdı biliyorum...

Seninle suları yeşil bir ırmağın kıyısında buluşmak, isterdim…

Ama nafile, aramızdaki bütün yollar kapalı... Bütün dallar kesik... Yokluğun buz gibi soğuk... Üşüyorum... Yüreğim de donmuş sanki. Gözlerimde...

Ateşler içinde bedenim... Öyle bir üşüme ki, hiç bir şey ısıtmıyor artık. Bütün uzuvlarım uyuşmuş. Ezip geçiyor ruhumu acılar...

Gözlerin

  • YineBiGulnihal

Ve gözlerin aklıma gelir
Ve sözlerin
Gidişin gitmiyor gözümün önünden
Ve izleri derin

İlk değilsin bu senin bildiğin
Ve yine biliyorsun sen en son sevdiğim

Şimdi uzaklardasın
Ben çamlar arasında bir hastane odasında
Ciğerimde bir ince hastalık
İçimde kapanmak bilmeyen bir yara

Biliyorum dönmeyeceksin
Hatta arkana bile bakmaksızın
Gün gelir belki bir yuva kurarsın
Oğlun olursa benim adımı koyar mısın?

Gittin
Dağ gibi sevdamı devirip ardında
Gittin
Allahaısmarladık bile demedin
Sazlar çalınır Çamlıca' nın bahçelerinde
O şarkıyı bir daha hiç söyleyemedim
Şimdi elimde bir bardak çay
Ve dudağımda buruk tebessüm
Kendi kendimi üzmemeye söz verdim
Ve ben seni hayatımın bir musalla taşının
en yakın yerinde sevdim

Yak Bütün Ben Nehirleri

  • YineBiGulnihal

Demir parmaklıkların ardında, esarete gün bağlayan sararmış kelimelerdeydim. Susturmak istedim susmalarımı. Suskunlaşan gözlerimin harfsizliğiyle daldım cümle deryalarına. Her yanımı dingin bir lügat kokusu kapladı apansız. Sevgili! Seni susuşlarım değseydi kanatlı mavilerin tüllenişine, yaralanırdı tekmil kelimesiz çırpınışlarım. Dinlemedim seni! Oysa sen beni ne çok çağlardın, sendeki ırmak bilerek. Dinmezdin...

Bense; kirpikleri kangren satır aralarına bırakıp gözlerini, gittim. Parmaklarımın soyulmuşluğuna yürümeden, peyderpey bulutların göz ıslaklığıyla düştüm peşinden. Anla beni! Düşlerimi sende tehir etmekten, düşüm olmuştu düştüğüm dış'lar. Yataklık yapamazdım artık, bendeki kör aşkın lal soluğuna. Gitmeliydim! Gitmelerin uçurumluğunda seni düşmek bile olsa yar'lıktan, gitmeliydim. Bağışla beni.

Yine Sana

  • YineBiGulnihal

Güneş gitti dağların arkasına,

Leyl vakti…

Vakit sensin goncagül,

Dinliyorum huşu içinde bir şiir söylevi…

Gözlerim kapalı,yüreğim sana dönük…

Siirin sesine karışıyor Ezan sesi,

La İlahe İllallah…

Sala da verecek şimdi,

Tabutumun arkasından,

Musalla taşının yanından,

Toprağımın hemen önünden…

İyi bilecekler goncagül,

Nereden bilecekler?

Eyüp de bir sabah ezanı,

Bir sabah namazı sonrası

İpimin çekileceğini…

Ey duacı,

Ben hazırım…

Beni de kat duana…



Sen hakkını verdin bu sevdanın goncagül,

Sıra bende…





Korkuyorum goncagül,

İçinde senin olmadığın bir hayal kurmaktan …



Korkuyorum goncagül,

İçinde benim olmadığım bir hayal kurmandan…



alıntı

Bir gün sana "sen"i Getireceğim...

  • YineBiGulnihal

bundan sonra yazdıklarım bir iç geçirmekten öteye gidemeyecek belkide...belkide hep o kurduğumuz hayal denizlerin yamacına yerleştirdiğimiz küçük barakamızda yaşayacağım ben. senle sensiz düşler yaratacağım kendime, küçük çekimser çocukları dost kılıp kendime, özlem duyduğum oyunları oynayacağım onlarla birlikte. her gece hayata giden yollarımın yönünü sana çevireceğim...

aşkı koyacağım sensiz saatlerimin üzerine, sonra sende biriken o bin yıllık sevdayı... günün tüm oyunlarına o sıradan, basit ,sahte yaşadığımız o hayatlara inat gecelerimi kendim olmaya, kendin olmaya kitleyeceğim. yarınların hayali düşecek aklıma, o içime umut tohumlarını senin ektiğin yarınların hayali....

Ve Ben Seni Çok Özledim...

  • YineBiGulnihal

Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var

Çok sevdiğim rüzgar da
Daha uyanmadı komşular
Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışan çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sinemaların afişlerine
Sokakların isimlerine

Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martılara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canım
Hayatın gittiği yere
Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
Fırından taze ekmek alıp
Buğusunu çekmek içine
Ve ben seni çok özledim

Tam böyle bir şey
Çiçeğe su yürümesi
Bebeğin ağlaması
Toprağın uyanması
Yağmurun yağması

Sorma, İşte öyle bir şey...

  • YineBiGulnihal

Şimdi Nerelerdesin?

Hangi hayaller süslüyor o güzel gözlerini…

Yüreğini kapattın mı bana?

Nefretin dağlar kadar mı büyük ”Leyla”

Bu bir yangın,

Nasıl olur diye hiç sorma…

Oluyor işte, oluyor Leyla…



Dün daldım öylesine,

Hani gönderecektim ya sana emenetini

Hani senden bir parça

Hani yüreğinden kopup gelenler var ya,

Okşadım saatlerce ellerimle

Suladım gözyaşlarımla,kurumuş mavi çiçeği,

Sonra dudağının alını…

Sonra sevdamı,

Sonra kanayan yanlarını,

Özlüyorum her hatıranı

Sorma nasıl olur diye,

Sorma işte..

Dinle bak!

İşte öyle bir şey…

Bir İhtilali Hatırlamaktadır Nisan

  • YineBiGulnihal

Nisan, doğum günüdür aşkın.. Tarihinden ve tarifinden boşanarak, tarihini ve tarifini sadece bir kadını sevmekten ibaret kılmaktır..

Nisan, bir kadını, sevmeye cüret ederek sevmektir.

Bir kadını Nisan'ın diliyle sevmek, bütün ihtilalleri emziren, bütün iktidarları deviren kuvveti bahşeden ve kudretin her türlüsünü zarif bir meltemle tersyüz eden sırrı keşfetmektir.

Böylesine sevilmiş bir kadını hatırlamaktır Nisan, ve ihtilal emziren aşkların ve aşk gibi coşan ihtilallerin hafızasıdır. Hem devrimdir, hem de karşı-devrimdir, Nisan'ın diliyle sevilen bir kadın..

Böyle bir kadın, bir elin sıcaklığı gibi varolmuş olsa da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç yaşamamış olsa da farketmez..

Nisan, bir elin sıcaklığı gibi yaşamış kadınları da, coğrafyasız bir ruh gibi hiç olmamış kadınları da bir ihtilal müjdesini emzirircesine doğurur.

Ihlamurlar Altında

  • YineBiGulnihal

Kar tanesi gibi nazlı
Kuş kanadı gibi kırık
Yar tenine haram değdi
Zamansız bu ayrılık

Kar tanesi gibi nazlı
Kuş kanadı gibi kırık
Yar tenine haram değdi
Zamansız bu ayrılık

Kalbimi gömdüm toprağa
Ihlamurlar kan ağladı
Nasıl bir vedadır bu yar
Gözyaşın gözümden damladı

Nasıl bir vedadır bu yar
Gözyaşın gözümden damladı

Dillerim lâl dokunmayın
Aşkı bende,sokulmayın
Başımı bana eğdirdi
Bu yarayı kanatmayın
Başımı yere eğdirdi
Bu yarayı kanatmayın

El yastığı yaban gelmez mi
İçin benim kadar üzülmez mi
Her dünyada ahım peşinde
Aşkın bana hesap vermez mi

El yastığı yaban gelmez mi
İçin benim kadar üzülmez mi
Her dünya da ahım peşinde
Aşkın bana hesap vermez mi...

Hoşçakal...

  • YineBiGulnihal

aşkın da hüznün de tadı yok.sen yoksun.Hüznü çok severdim bilirsin bak yine hüzünleniyorum şimdi ama daha bir başka bugün,çünkü bugün aylardan eylül, hüznün ve aşkın en tatlı yaşandığı mevsim.
Sen eylülde hüzünlendin mi hiç? herşeyin bir anlamı olur bu mevsimde.

gözlerinden akan yaşların, sararıp dökülen yaprakların elini bırakıp son vedayı yapmanın. başını omzuna dayamış sevgilinin uzak ufuklara dalıp neler geçirdiğini düşünürsün aklından.

ve yerine getiremediğin sözleri düşünürsün,pişmanlıklarının ve birdaha geriye dönülemezmişliğin,hayatın acı darbelerini düşünürsün. Düşünürsün ve bir damla daha yaş akıtırsın billur pınarlardan. Oysa hep acı çekmeyi istedim ben hayatımda,başkası çekmesin benim adıma ve ben hiç şikayetçi olmadım bu halimden, sırf sevdiklerim uğruna...

Üç Gencin Söylediği

  • imdat sezer

SÖZLERLE davranışların en fazla çeliştiği konulardan birisi gençliktir. Kime sorsanız gençliğin öneminden söz eder; fakat kimin gençliğe önem verdiğine bakacak olsanız, cevap bulmakta zorlanırsınız. Hattâ, “Gençlik kendisine ne kadar önem veriyor?” sorusunun cevabı bile o kadar net değildir.

Önem vermek güvenmeyi de gerektirmeseydi, bu konuda o kadar zorlanmayabilirdik. Biz gençlere neyi nasıl yapacaklarını veya yapmayacaklarını anlatmakla onlara önem vermiş olduğumuzu düşünürüz. Ancak, ister küçük bir işletme, isterse bütün bir ülke çapında olsun, birşeyleri gençlere emanet etmek söz konusu olduğunda, o şeylere gençlerden daha fazla önem verdiğimiz ortaya çıkar. Böyle durumlarda çözümü, çoğunlukla, gençlik yaşını ileri çekmekte buluruz. Kırkını devirmiş insanlardan oluşan bir ekip bir yerde görevi devraldığı zaman “Genç kadrolar iş başında” diye övünmeye başlamışızdır. Daha geniş görüşlü olanlarımız belki bu sınırı otuzlu yaşlara kadar indirebilirler. Ama hayatında henüz yirmi kadar bahar sayabilmiş bir insana ciddî bir işin sorumluluğunu yükleyebilecek kadar cesaret sahibi kim var? Daha da ötesi, bugün gençler bu cesaretin ne kadarını kendilerinde bulabiliyorlar?