26 Haziran 2006 tarihli konular

Hayal dünyanızı günahlardan temizleyin

  • imdat sezer

Osman Hoca, o gün her zamankinden daha çok dertliydi. Simasında içindeki ıstırabı yakalamak mümkündü.
Ses tonu o kadar etkiliydi ki, o samimi ifadeleri onu dinlemeye gelen gençlerin kulağından giriyor ve kalplerine yerleşiyordu.

Bir ara Osman Hoca’nın hemen karşısındaki koltukta oturan bir genç, asrımızdaki bütün gençlerin ortak bir derdi olan şu soruyu sordu:

- Hocam! Günümüzde çarşı-pazar, televizyonlar, gazeteler, dergiler, internet siteleri bizi günaha davet eden tablolarla dopdolu. Bu tür manzaralardan etkilenmemek için ne yapmalıyız?

Zina eden erkek, zina ettigi kizla evlenebilir mi?

  • imdat sezer

Bu mesele maalesef içinde yaşadığımız asrın yaygın bir bela ve vebasıdır. Neslimiz bütün çeşitleri ile bu belaya maruz ve müpteladır. Rabbimizden dileğimiz, cahiliye devri insanlarını bu beladan kurtardığı gibi, bizim insanımızı da kurtarmasıdır. Nur Suresi’nde tefsir alimleri tarafından, farklı yorumlarla anlatılan bir ayet var. Ayet şöyle diyor: “Zina eden bir erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkasıyla, zina eden bir kadın da zina eden veya müşrik olan bir erkekten başkasıyla evlenemez. Bu bütün müminlere haram kılınmıştır.” (Nur, 24/3) Zinakâr çiftin daha sonra birbirleriyle evlenmeleri sanki bu ayetin ruhuna daha uygun gibi. Böylece zina edilen kadın yüzüstü bırakılmamış olur. ‘Böyle bir çiftin evlenmesi, onların işlemiş olduğu günaha keffaret olabilir mi’ denecek olursa; o konuda kesin bir hükme varmak mümkün değildir. Çünkü ne Kur’an, ne de sahih hadisler arasında bunu ifade eden açık veya kapalı bir delil bulmak mümkün değildir. Yani bu mesele akılla çözülecek bir şey değildir. Bu, yalnızca Rahmet–i İlâhi’den ümit edilebilir.

Hüsn-ü misalleri seralarda korur gibi

  • imdat sezer

İnanç ve kültürlerin korunması için insanlık ve vicdanın sesini dinleyen ve vicdan hürriyetine gerekli önemi veren hukukçular son derece gayret gösteriyorlar. Bu husus en başta insan kalp ve vicdanına bir saygıdan ileri geliyor. Bir başka sebep ise çevre mevzuunda türlerin korunması gibi inanç ve kültürlerin korunmasında da daha değişik düşünceler olabilir. Diyelim ki bir inanç prensibi: "Mümin erkeklere söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Bu (hareket) onlar için daha temiz (ve yararlı)dır. Şüphesiz Allah onların yaptıklarından haberdardır. Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünen müstesna. Başörtülerini yakalarının üzerine koy(up ört)sünler."

Bulaşıcı Hastalıklardan Korunma

  • imdat sezer

İslâm dini ve onun yüce kitabı Kur'ân-ı Kerim, insanın ve insan neslinin muhafazasını ve korunmasını sağlamak amacıyla, önleyici bir takım ön tedbirler getirmiş ve bu tedbirlerin uygulanmasını da emretmiştir. Kur'ân'ın getirdiği ön tedbirlerin başında, önleyicilik ve caydırıcılık prensibi, ilk sıralarda yer almaktadır. Bu prensibe göre Kur'an, evlilik dışı cinsî münasebeti ve bu çeşit münasebetlere götüren yolları kesinlikle yasaklamış ve bu konuda tedbirler getirmiştir.

Eskiden olduğu gibi günümüzde de, insan ve insan nesli için tehlikeli olan bir takım bulaşıcı hastalıklar mevcuttur. Bu bulaşıcı hastalıklar arasında en başta gelenleri de, frengi, belsoğukluğu, yumuşak yara gibi zührevî hastalıklar ve bunlara ilaveten şimdilerde bütün insanlığı tehdît eden AIDS hastalığıdır. Bu hastalıkların bulaşmasında ise en önemli faktör, evlilik dışı cinsî münasebet ve livâta olması İslâm'ın bu fiiller karşısındaki kararlı ve ciddî tavrının hikmetini bir kere daha herkese göstermiş olmaktadır. (İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi., Akçağ yay., XI, 383.)

Zina yapmak isteyen genç

  • Hasan Dursun

BİR GÜN Peygamber Aleyhisselam’ın huzuruna bir genç geldi. Sıkıntılı bir hâli vardı. “Ey Alllah’ın Resulü, zina etmem için bana izin ver. Artık tahammülüm kalmadı” dedi.

Orada bulunanlar, gencin bu fena isteğinden dolayı, hiddete geldiler. Bazıları onu şiddetle azarlarken, kalkıp ağzını kapatmak için üzerine hücum edenler oldu. Suratına bir tokat aşketmek arzusuyla yerinden fırlayanlar bile vardı.

Ancak, o Şefkatli Nebî, bunların hiçbirine izin vermediği gibi, susup genci dinledi. Sonra yanına çağırdı ve onu dizlerinin dibine oturtup sordu:

“Böyle bir şeyin senin annenle yapılmasını ister miydin?”

Genç:

“Anam babam sana feda olsun yâ Resulallah! Elbette istemezdim.”

ZAHİDİN KARISI

  • imdat sezer

Bir zahidin kıskanç bir karısı, bir de huri gibi güzel bir halayığı vardı. Kadın, kıskançlığından kocasını gözetir, halayıkla hiç yalnız bırakmazdı. Kadın, bir zaman onların ikisini de gözetti, yalnız kalmalarına fırsat vermedi.
Nihayet Tanrının kaza ve kaderi gelip çattı. Koruyucu akıl, şaşırdı gitti. Tanrı hükmü, Tanrı takdiri gelince akıl kim oluyor ki? Ay bile tutulur. Kadın, hamama gitmişti. Birden aklına geldi hamam tasını evde unutmuştu. Kuş gibi hemencecik koş. Evden o gümüş hamam tasını getir dedi.

Halayık bu sözü duyunca efendisiyle buluşabileceğini düşünüp adeta canlandı. Efendi şimdi evde yalnızdır deyip sevine, sevine hemen eve koştu. Halayık altı yıldır efendisini yalnız bulmayı gözlüyordu, bu sevdadaydı. Adeta uçarak eve geldi. Efendiyi evde yalnız buldu.

Kehanet endüstrisi örgütleniyor

  • imdat sezer

Falcılık ve medyumluk dev bir sektör halini aldı. İstanbul’a Anadolu’dan falcı transferleri yapılıyor. Gizli kapaklı çalışanlar artık kurumsallaştı. Hatta “cinci hocalar” bile internete taşındı. Bazı web sayfaları reyting rekorları kırıyor. Gelişmeleri endişeyle izleyen uzmanlar uyarıyor: “Ümit tacirliği yapan bu kişiler toplumun ruh sağlığını tehdit ediyor.”


“Siz bir periyle evlisiniz, 3 çocuğunuz da bu periden; perilerden kurtulmak için bir beyaz, bir siyah tavuğun kanını alıp bunlarla banyo yapacaksınız; martın 20’sinden sonra şirketiniz büyük ciro yapacak, çok para kazanacaksınız; üç vakte kadar eşinle sorunların çıkacak, kötü günler yaşayacaksın; size kaynananız tarafından muska yapılmış, üç katlı bir evin bahçesindeki ağacın altına gömülmüş. Onu bul, bana getir; sorunların çözülecek.”