1 Aralik 2006 tarihli konular

Hayatı Sev! (Bir Neşedir Yaşamak)

  • YineBiGulnihal

EĞER DAHA AKILLI OLSAYDIM… Eğer daha güçlü olsaydım… Eğer daha zengin olsaydım… Eğer daha ünlü olsaydım… Eğer daha bilgili olsaydım…

Eğer bütün bunlara uzun zamandır sahip olan köklü bir ailenin üyesi olsaydım…


Eğer bütün bunlardan dolayı daha geniş, daha etkili bir çevrem olsaydı…


Eğer bu çevreyi dilediğim zaman harekete geçirebilseydim ve o çevrenin imkânlarını kendi isteklerim doğrultusunda kullanabilseydim…



Bu tür dileklerin basit birer hayâl olmaktan çok daha ileride belki de geride bir yönü yok mu? Kabaca sıralamaya çalıştığım bu listeye hemen eklenmesi gerekenler de var mutlaka… Mesela, kimse beni kırmasa, üzmese, anlamazlık etmese…



Musluklar bozulmasa, elektrikler kesilmese, takılıp hiç düşmesek de eklenirse komik mi olur bilmiyorum… Hele sevgi girdi mi işin içine komikten drama hemen bir kol uzanıveriyor… Kimi sevsem beni sevse… Kimi sevmesem de o beni sevmeyi sürdürse, mesela…

Kalplerin Hastalıklarının Tedavisinde Şehvetlerin Terkinin Çıkar Yol Olduğuna Dair Şer'î Deliller

  • nesim

Kalplerin Hastalıklarının Tedavisinde Şehvetlerin Terkinin Çıkar Yol Olduğuna Dair Şer'î Deliller ve Basiret Erbabının Naklî Delilleri ile Kalplerin Hastalığının Şehvetlere Tâbi Olmak Olduğu

İbret gözüyle bizim söylediklerimizi düşündüğün takdirde basiretin açılacaktır. Sana kalplerin, hastalıkları ve ilaçları, ilim ve yakîn nûru ile görünecektir. Eğer bundan âciz
isen, hiç olmazsa taklid edilmeye lâyık olan bir kimseye inanma ve tasdik etme fırsatını kaçırmamalısın. Çünkü ilmin derecesi olduğu gibi imanın da derecesi vardır. İlim imandan sonra gelir.

Güzel Ahlâkın Alâmetleri

  • nesim

Her insan, nefsinin ayıplarının câhilidir. Ne zaman büyük günahları terkedinceye kadar nefsiyle az bir mücahedede bulunsa zanneder ki nefsini tertemiz yapmış, nefsi tertemiz olmuş, ahlâkı güzelleşmiş ve artık mücahede etmekten müstağnidir! Mâdem ki durum budur, o halde güzel ahlâkın alâmetini belirtmek gerekir. Çünkü güzel ahlâk, imanın ta kendisi, kötü ahlâk ise münâfıklığın ta kendisidir. Allah Teâlâ mü'min ve münafığın sıfatlarını Kur'an'da zikretmiştir. O sıfatların tamamı güzel veya kötü ahlâkın meyveleridir. O halde biz onlardan bir kısmını, güzel ahlâkın alâmeti bilinsin diye zikredelim.

Gelişine Çağındaki Çocukların Eğitimlerinde Takip Edilecek Yol ile Terbiye Metodu ve Ahlâklarının Güzelleştirilmesi

  • nesim

Çocukların terbiyesindeki yol, işlerin en önemli olanlarındandır. Çocuk ebeveyninin yanında emanettir. Onun tertemiz kalbi nakış ve sûretten boş, berrak ve soyut bir cevherdir. Bu mübarek kalp, kendisine nakşedilen herşeye kabiliyetlidir. Ne tarafa meylettirilirse oraya meyleder. Eğer kendisine hayrı öğretirsen, hayr üzerinde büyür. Dünya ve ahirete sahip olur, annesi ve babası da sevabında ortak olurlar. Ona edep veren ve öğreten de ortak olur. Eğer şerre alıştırılır, hayvanlar gibi ihmal edilirse, şakî olup helâk olur. Günah da onun terbiyesiyle mükellef olanın üzerindedir. Onun velisi sorumludur. Nitekim Allah Teâlâ (ce) şöyle buyurmuştur:

İradenin Şartları, Mücâhedenin Mukaddimeleri ve Müridi Yavaş Yavaş Riyazet Yoluna Sokmanın Beyanı

  • nesim

Kalbiyle yakîn derecesinde âhireti müşahede eden bir kimse, zarurî olarak âhiretin mahsulünü istemekte ve ona iştiyak göstermekte, âhiretin yollarına girmekte, âhirete nisbeten dünyanın nimet ve lezzetlerini hakir görmektedir. Çünkü yanında boncuk bulunan bir kimse, değerli bir cevheri gördüğü zaman, artık boncuğa karşı rağbet ve iştiyak duymaz, onu cevherle değiştirmek ister. Ahiret meyvesine tâlip olmayan bir kimse ise, Allah'a ve son güne iman etmediği için Allah ile mülâki olmaya da tâlip değildir.

Buradaki imandan gayem; dilin şehâdet kelimesini inanmaksızın ve ihlâssız olarak söylemesi değildir. Çünkü böyle söylemek, cevherin boncuktan daha üstün olduğunu tasdik eden, ancak cevherin hakikatini değil, sadece lâfzını bilen bir kimsenin sözüne benzer! Biri boncuğa rağbet ettiği zaman, onu bırakmak istemez. Cevhere karşı olan iştiyâkı pek fazla olmaz. Çünkü yolu bilmemek hedefe varmaktan insanı alıkoyar. Sülûkten meneden ise iradesizliktir. İradeden de meneden imansızlıktır! İmansızlığın sebebi ise, hatırlatıcı ve Allah'ı bilen, onun yoluna hidayet eden âlimlerin yokluğudur!