Ruh Hastalıklarından Korunma - ÖNSÖZ

Başlığından da anlaşılabileceği gibi, bu kitabın konusu “koruyucu psikiyatri”dir. Ruh sağlığının korunması, konuya çok yönlü yaklaşımı gerektirir. Bir yandan, ruhsal aygıtın işleyişini, ruhsal bozuklukların ortaya çıkışını ve belirtilerini iyi bilmek; diğer yandan ruhsal bozukluklar daha ortaya çıkmadan önlemek, bu başarılamazsa, ortaya çıkan ruhsal bozuklukları erken tanıyarak tedavi etmek; son olarak da ruhsal bozuklukların ortaya çıkardığı olumsuz sonuçları ortadan kaldırmaya çalışmak. Ama nasıl?

Şimdi sürüyor mu bilmiyorum. 50 yaş civarı kuşak iyi bilir. İlkokullarda, her yıl “verem haftası” yaşanırdı. O zamanlar daha yaygın olan tüberküloz hakkında genç zihinlere bilgi sunulur, ödevler verilir, nasıl korunulacağı öğretilirdi. Bunun ardından, önce tüberküloz basilini alıp almadığınız test edilir, eğer almamışsanız bir aşı ile bağışıklık sağlanırdı. Sanırım orta öğrenimde de aynı uygulama sürerdi.

Koruyucu psikiyatri için de amaç aynıdır. Ancak hedef çok daha yaygın hatta belirsiz; yapılabilecekler çok daha karmaşıktır. Böyle bir savaşta, devlete, kitle örgütlerine, kitle iletişim araçlarına, ruh sağlığı profesyonellerine; hasta ve yakınlarına düşen sorumluluklar vardır. Devlet, ihtiyaç duyulduğunda, kişilerin başvurabileceği, ruh sağlığı hizmeti veren kurumları ve personelini sağlamakla sorumludur. Ruh sağlığı konusunda kişileri bilgilendirecek kitle iletişim araçlarını yönlendirmekle sorumludur. Kitle iletişim araçları, kişilere doğru bilgileri vermekle sorumludur. Ruh sağlığı profesyonelleri, psikiyatri uzmanları, tüm hekimler; bunların yanında yakın meslek uzmanları, psikologlar, eğitimciler, sevk ve idareciler, sosyologlar, sosyal hizmet uzmanları, hemşireler, tüm sağlıkçılar, kişilere ulaştırılacak bilgi birikimini sunmakla sorumludur. Kitle örgütleri, mesela “Tabipler Birliği”, çevreci örgütler, eğitim örgütleri vb., bir şekilde kişilere ulaşmanın yollarını bulmakla, devleti harekete geçirmeye çalışmakla sorumludur. Kişiler, ruh sağlığı konusunda yeterli bilgiye sahip olmakla sorumludur. Ruhsal bozukluğu olan kişilerin yakınları, psikiyatri uzmanının uyguladığı tedavi konusunda, hasta kişiyi en iyi şekilde yönetmekle sorumludur. Bu sorumluluklar zinciri kırılmazsa amaç kavranmış demektir.

Bu kitapta, ruh sağlığını koruma konusundaki çağdaş bilgi birikiminin, sağlıkçı olmayanların da anlayabileceği bir dille okuyucuya aktarılması amaçlanmıştır. Konu kavrandığında “koruyucu psikiyatri”nin bir anlamda, psikiyatrinin çağdaş uygulama biçimi olduğu görülecektir. Bu kitapla, halkımızın, özellikle ruhsal yakınmaları olan kişilerin ve ruhsal bozukluğu olan hastaların yakınlarının, ruh sağlığı konusunda bilgi sahibi olmasına katkıda bulunacağımı umuyorum.