Kalp Kelimesinin Anlamı

Kalp iki mânâ için kullanılır:
1.Çam kozalağı şeklinde olan bir et parçasıdır ve bu et parçası
göğsün sol tarafına konulmuş özel bir et parçasıdır. İçinde oluğa
benzer boşluklar vardır. O boşluklarda simsiyah bir kan bulunur.
Burası ruhun kaynağı ve mâdenidir. Şu anda kalbin şeklini ve
keyfiyetini îzah etmek istemiyoruz. Zira bu doktorların vazifesidir.
Dinî gaye ve maksatlar bununla ilgili değildirler. Bu kalp aynı
zamanda hayvanlarda da vardır. Hatta ölülerde de vardır. Biz bu
kitabımızda kalp kelimesini kullandığımızda, onunla bu et par
çasından ibaret olan kalbi kastediyor değiliz; zira bu bir et par
çasıdır, hiçbir kıymeti yoktur, mülk ve şehâdet âlemindendir.
Hayvanlar da görme duyularıyla onu idrâk ederler. İnsanların
onu idrâk etmemesi nerede kaldı?

2.Kalp, rabbânî ve ruhânî bir lâtife ve inceliktir. Onun cismanî
kalp ile ilişkisi vardır. O lâtife, insanoğlunun hakikatidir. İdrâk
eden, bilen ve kavrayan odur. Muhatap olan, cezalandırılan,
kınanan ve sorumlu tutulan o! Onun cismanî kalp ile bir ilgisi
vardır. İnsanların çoğunun akılları bu ruhî kalp ile cismanî kal
bin arasındaki ilişkiyi idrâk etmek hususunda hayrete
düşmüştür. Çünkü rabbânî kalbin cismanî kalple olan irtibatı
tıpkı renklerin cisimlerle, sıfatlar ve niteliklerin mevsuflarla olan
irtibat ve ilişkisi gibidir veya âleti kullananın âletle ilişkisi gibidir
veyahut da oturanın oturduğu yerle ilişkisine benzer.Bunun açıklamasından iki mânâdan dolayı kaçınmaktayız.

O mânâlardan birincisi, bu konuyu açıklamak mükâşefe ilimleriyle alâkalıdır. Oysa bu kitapta bizim gaye ve hedefimiz sadece muamele ilmidir. İkincisi, o konuyu açıklamak, ruhun sırrını ifşâ etmeyi gerektirir. Ruh'un sırrını ifşâ etmek ise Hz. Peygamberin bile hakkında konuşmadığı konulardandır. Bu bakımdan Hz. Peygamber'den başkasının bu konuda konuşmaya yetkisi yoktur. Biz bu kitapta kalp kelimesini kullandığımız zaman, onunla bu rabbânî ve ruhânî latifeyi kastediyoruz. Gayemiz onun vasıf ve hallerini zikretmektir. Onun zâtındaki hakîkat ve künhünü değil! Muamele İlmi onun sıfatlarının mârifetine ve hallerine muhtaçtır. Onun hakikatinin ve mahiyetinin zikrine muhtaç değildir.