Yassıada'dan İmralı'ya son yolculuk: Adnan Menderes'in idamı

Menderes, bir hücumbota bindirilerek Yassıada’dan İmralı adasına götürüldü. Bir gün önce Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan da burada idam edilmişti. Menderes’in bundan haberi yoktu ancak Menderes her şeyi anlamıştı. Artık son yolculuğuna çıkıyordu.

Türkiye 27 Mayıs 1960 tarihinde cumhuriyet döneminin ilk askeri darbesine tanıklık etti. Ordu içerisinde albaylardan oluşan bir cunta 10 yıllık Demokrat Parti iktidarına son vererek başta Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes ve diğer hükümet üyeleri, milletvekilleri ve altı yüze yakın Demokrat Partili yöneticiyi tutukladılar. Cunta tutukladığı Demokrat Partilileri Yassıada’da oluşturduğu adına Yüksek Adalet Divanı verdikleri mahkemede anayasayı ihlal suçuyla yargıladılar.

Ancak Yassıada’da yaşananlar yargılamanın çok ötesindeydi. Yassıada’ya ayak basar basmaz sanıklar baskı, hakaret, şiddetle karşılaştı.Milli Eğitim Bakanı olarak da görev yapmış Demokrat Partili Rıfkı Salim Burçak adaya çıktığı günü ve karşılaştığı manzarayı daha sonra kaleme aldığı hatıralarında şöyle anlatıyordu: Yassıada'ya çıkışta, genel olarak, bir saldırıya uğramadık. Bazı arkadaşların vapurdan çıkarken de dövülmüş olduklarını sonradan işittim. Bir ara, sıradan azıcık yana kaymış olan Refik Koraltan'ın yanına yaklaşan Yarbay Güryay'ın, elindeki sopa ile Meclis Başkanı'nın böğrüne hırsla dürttüğünü, onu adi ve bayağı bir sözle sıraya soktuğunu ıstırapla gördüm. Soğuk ve rüzgarlı bir gece idi. Akşamdan beri başımızdan geçen bunca olayın tesiri ile Marmara'nın ayazında zangır zangır titriyorduk.


Tutuklandıkları andan adaya çıktıkları dakikalara kadar yaşadıkları bu kötü muamele mahkeme kararının açıklandığı 15 Eylül’e kadar sürdü. Hakarete, baskıya dayanamayan 6 kişi mahkeme sürecinde hayatını kaybetti. İntihar teşebbüsünde bulunanlar oldu. Bu şartlarda başlayan Yassıada günleri Yassıada mahkeme sürecinde de devam etti.

Tutuklular sayısız mesnetsiz suçlamalarla karşı karşıyaydılar. Ancak buna rağmen kendilerini savunmalarına bile fırsat verilmiyordu. Mahkeme başkanı Salim Başol, Menderesin “ savunma hakkımız kısa kesiliyor” sözlerine “Sizleri buraya tıkan irade böyle istiyor" diyerek karşılık veriyordu. Mahkeme başkanı hemen her sanığa ya hakaret ediyordu ya da ithamlarda bulunuyordu. Hakaretlere dayanamayarak mahkeme başkanına isyan edenler de vardı. Bunlardan biri Tevfik İleri’ydi. Tevfik İleri, "Burada kolaylıkla başımıza oynanıyor. Oynansın, helal olsun, peşinde değiliz. Fakat şeref ve namusumuzla oynanmasın.’ diyordu.


Yassıada’da bu şartlar altında 9 ay boyunca 20’ye yakın davada kendini savunmaya çalışan Demokrat Partililer ile ilgili karar 15 Eylül’de açıklandı. Mahkeme Cumhurbaşkanı Celal Bayar,Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu,Maliye Bakanı Hasan Polatkan, TBMM eski başkanı Refik Koraltan başta olmak üzere 15 sanık hakkında idam kararı verdi.
Adnan Menderes idam kararının verildiği gün hastalığı dolayısıyla duruşmaya katılamamıştı. İki gün sonra 17 Eylül sabahı Menderes’in odasına biri profesör iki doktor ve ada komutanı girdi. Doktorlar Menderes’i son kez muayene etti. Bu arada görevli fotoğrafçı da Menderes’in fotoğrafını çekecekti. Ancak Menderes, “Hastayım,kıyafetim düzgün değil.Milletim beni bu halde görmesin diyerek fotoğraf çekilmek istemediğini söyledi.Komutan ise Menderes’e dönerek, “çekilen fotoğraflar eşinize ve çocuklarınıza verilecek” diyerek fotoğrafçıya çekmesi için izin verdi.
Menderes’in odasında yaşanan yalnızca bir muayene değildi. Aynı zamanda insanlık dışı olaylar da yaşanıyordu. Profesör, ‘Prostat muayenesi yapmayı unutmuşuz.’ diyerek birkaç saat sonra asacakları insana işkence yapmayı doktorluğuna ve insanlığına sığdırabiliyordu. Menderes "İstirham ediyorum, yapmayın" diyordu. Odadaki komutan ise Menderes'e "Utanmayın, utanmayın" diye sesleniyordu. Yaşanan bu işkencenin ardından doktor, Menderese, “Efendim sizi hastaneye götüreceğiz” diyecekti. Hastaneden kasıt idam sehpasıydı.


Menderes, bir hücumbota bindirilerek Yassıada’dan İmralı adasına götürüldü. Bir gün önce Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan da burada idam edilmişti. Menderes’in bundan haberi yoktu ancak Menderes her şeyi anlamıştı. Artık son yolculuğuna çıkıyordu.
Menderes İmralı adasına indikten sonra iki askerin kolları arasında yürümeye başladı. İlk vardığı yer komutanın odası oldu. İdam kararı yüzüne okundu. Menderes’in dilinden “Allah milletimize zeval vermesin” cümlesi döküldü. İdam sehpasına gitmeden önce hoca ile birkaç dakika konuştu. Sonrasında beyaz gömlek giydirildi.

İdam sehpasına çıkarıldıktan sonra ailesine ve milletine son sözleri ise şunlar oldu: Okumak icin sitemize bekleriz. Hergun 5 guncelleme ile paylasimlar: http://melinamina.blogspot.com/


Konular