EVLİLİKTE TEŞHİR VE NAZAR MESELESİ
Şimdilerde genç kızlarımızın tv-radyo yayınları,çalışmak-okumak veya bir erkek bulup evlenmek nedenlerinden ötürü kendini açmak zorunda hissedere bir ikilem yaşamakta olduklarını fark ediyorum. Açılıp dünyaya mı talip olacak yoksa kapanıp Allah'ın rızasını mı kazanacak? Ben bu yazıda evlilik meselesinden açılıp saçılmalarla ilgili bir değerlendirme yapmaya çalıştım. Başörtülü kızlar kimlerle evlenecek? sorusundan esinlendim. Dindar saliha hemşirelerimize bir yardımı olur ümidindeyim. Şöyleki;
Birinci durum:
Cenab-ı Hak, insanı esmasına mazhar kılmak için iki cinsiyetten yaratmayı takdir etmiştir. Celali isimleri(Celil, Cebbar, Azim, Kadir vs) baskın olarak erkek cinsiyetinde; Cemali isimleri (Cemil, Latif, Mülevvin, Rahim vs) baskın olarak kadın cinsiyetinde tezahür etmiştir, etmektedir ve etmelidir. Bu iki cinsiyet nikâh yoluyla birliktelik yaşadığında Esma-ül Hüsna tamamlanmış olacaktır. Bu gibi manaların yaşanabilmesi ve tecelli bulması amacıyla iki cins birbirine sevdirilmiş ve muhtaç bırakılmıştır. Her iki cins birbirinin mütemmimi sayılmaktadır. Biri diğeri olmadan eksik kalmaktadır. ‘Her cemal ve kemal sahibi kendini görmek ve göstermek istemesi’ sırrınca ve ‘Her hüsün sahibi bir aşık ister, taam ise aç olanlara verilir’ düsturunca kadın cinsi göstermek, erkek cinsi ise görmek istemektedir. Bu sırlar doğrultusunda kadınlar ‘teşhir’ makamında erkeler ise ‘nazar’ makamında bulunurlar.
İkinci durum:
İnsanlar iki cinsiyetten olarak fıtratça, imtihanca ve mükâfatça birbirinden farklı konumlarda bulunmaktadır. Örneğin; Kadın, güzelliği, yumuşaklığı, şefkati temsil eder. Genç ve güzel olmak, güzelliğini göstermek ve böylelikle değer kazanmak ister. GÜL misalidir(Fıtrat). Ancak; güzelliğini bazı hikmetlere binaen gizlemesi gerekir ve tesettüre bürünür. Kadının güzelliğini sadece kendi erkeği görmeli ve bilmelidir(İmtihan). Bunu yapabildiğinde Cennet diyarında Hurilerden daha şirin, daha latif, daha cazibedar ve daha güzel bir şekilde üç aşamadan geçerek yeniden halk edilecektir. Çok istediği ebedi gençlik ve güzelliğe kavuşur ve kocasını kendine meftun, güzelliğine mahkûm eder(Mükafat). Erkek ise, kudreti, kahramanlığı, sertliği, idareciliği temsil eder. Güçlü olmak, yönetmek, bir makama yükselmek, mücadele etmek erkeğin işidir(Fıtrat). Erkek, kadının hasletlerine(güzelliğine vs); kadın ise erkeğin hasletlerine(gücüne vs) muhtaç ve müştaktır. Ancak; erkek cinsi her kadının farklı güzelliklerine sevdalı olup (Bülbül misali) bakmaması gerekmektedir. Sadece kendi kadınına bakabilir(İmtihan). Bunu başarabilirse yani; sadakati, emniyeti, namusu, aile saadetini temin ve muhafaza edebilirse Cennet’te binlerce Huri’ye sahip olacağı vaad edilmiştir(Mükafat). Demek oluyor ki kadın göstermeyecek, erkek de bakmayacaktır.
Üçüncü durum:
Erkekler evlilik yapacakları zaman güzelleri tercih ediyorlar, oysa dinimizde kadınlar olarak kapanmamız emrediliyor. Tesettürlü olunca güzelliğimiz anlaşılmıyor diye bize teveccüh eden çıkmıyor. Açık saçık kızlar hemen koca bulabilirken biz mestureler patır patır evde kalıyoruz. Bir ikilem yaşıyoruz. Kızlar ya açılıp koca bulacaklar ya da kapanıp evde kalacaklar.. derseniz?
Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse;
1- Dünya imtihan dünyasıdır.
2- Müslüman hanımların hakiki tesettüre bürünmesi Allah’ın emridir.
3- Gençlik ve güzellik geçicidir.
4-Müslümanlar üç sabırla mükelleftir: İbadette sabır, musibette sabır ve günahlardan kaçınmakta sabır.
5- Erkekler, eş seçerken hanımların sureten güzelliklerini öncelikli kriter olarak belirliyorlarsa, tesettürlü dindar hanımların zaten bu erkeklerle işleri olmamalı, böyle gafil erkeklerin kaybı onları üzmemeli. Çünkü o erkekler bu kızların dengi değildir.
6- Eş seçerken güzelliğin bir hakikati vardır. Güzeli tercih etmek dinimizce meşrudur. Erkek kızı görecek, beğenecek, sevecek ki hem eşler birbirlerini memnun etsinler hem de aralarındaki o samimi muhabbetle mesud bir aile hayatı kurulsun ve Allah’a abd olacak hayırlı evlatlar yetiştirilsin. Ama, önce dindarlık sonra güzellik seçenek olmalı.
7- Allah’ın mümin hanımların yabancı erkeklere ziynetlerini göstermemeleri genel kaidedendir. Hanımefendilerin vücut hatlarını belirtmeyecek kadar bol, bütün bedeni örtecek kadar uzun(eller ve yüz fitne zamanlarında setredilir.) ve teni göstermeyecek kadar kalın olan dış kıyafetlerine tesettür denebilir. Kendisine nikâhı düşen her erkekten bu kalkanıyla namusunu muhafaza edecektir.
8- Özel bir durum için; EVLİLİK konusunda ise erkek eş adayının kız eş adayını görmesi meşrudur. Bu meşruluk erkeğin genç kızın ellerini(zerafeti için), yüzünü(güzelliği için) ve boyunu(endamı için) görebilmesinden ibarettir. Bu ruhsat erkeğin EVLİLİK niyetiyle kendisine eş adayı olabilecek genç kıza bakabilmesini anlatır. İşte!!! erkek bir hakikat olan kadının GÜZELLİK durumunu böylelikle değerlendirme fırsatı bulmuş olmaktadır.
9-Genç hanımlar koca bulma telaşına kapılıp açık saçıklıkla kendilerini satmaya kalkışırlarsa belki koca bulurlar; ancak başlarına bela da bulurlar. Çünkü erkek, daha öncesinde(kapalıyken) kendisine dönüp bakmayan, bir eş olarak düşünmediği kızı açıkken gördüğünde talip oluyorsa demek ki dış görünüşüne(etine) talip olmuş demektir. Böyle yapılmış bir tercih de sağlıklı bir yuvaya medar olmadığı gibi temelleri sarsıntılı olduğundan(nefsani bir yönelimdir) yıkılmaya mahkumdur. Çünkü; daha güzel bir bayanla karşılaşıldığında veya eşinin yaşlanarak güzelliği bozulunca veyahut bir kaza sonucu eşinin yüzü-vücudu tahrip olunca muhabbet bitmiş olacaktır. ‘’Surete bağlanan muhabbet dahi suret gibi fanidir.’’
10- Hanımlar kabak çiçeği gibi açılınca çok KOLAY bir şekilde koca bulabilirler; kapalı olunca çok ZOR bir şekilde eş bulabileceklerdir. Doğrudur. Şuanda toplumda ekseriyetle cereyan eden evlilik hadiseleri kolay yolla gerçekleşmektedir. Ve aynı şekilde boşanmalar da hız kazarak aileler parçalanmaktadır. Kavgalar, huzursuzluklar, aldatmalar, ihanetler, cinayetler vs… ‘Kolay kazanılan kolay kaybediliyor.’ Şimdi hanımlar Dar-ı Cinan’da ebedi bir hayat arkadaşı mı istiyorlar; yoksa evlenmiş olmak için herhangi bir erkekle komşulara ayıp olmasın diye geçici bir birliktelik mi yaşamak istiyorlar? Önce buna karar vermeleri gerekir.
11-Genç hanımlarımızın sabır içinde şükredip kendisini dindarlığı için tercih edecek bir erkeği beklemeleri ve sahip oldukları güzelliklerini o dindar erkeğe hasretmeleri en hayırlısıdır. Ehli dünya suretperestlikle tüm güzellere sahip olurken dindar erkeklerin hakkı yok mudur ki bir güzel hanıma sahip olsun? Hanımlar açılınca tüm güzel olanlar gafillere yem oluyor, dindar erkeler onları açık olduklarından tercih etmiyor ve dindar erkekler güzel olmayanlarla bazı arzularını tatmin edemeyebiliyorlar. Yani; bir kısım güzeller de tesettürde kalıp bu dindar erkelerin mükâfatı olsalar güzel olmaz mı?
12- Hanımların kapalı olduklarından erkeğin eş adayı genç kızın tüm güzelliklerini veya kusurlarını göremeyip daha sonra çıkacak aksaklıklar konusunda ise; zaten görücüler iki tarafı da birbirine denk bulmaya, eşleştirmeye çabalarlar. Boydur, güzellik-yakışıklılıktır, dindarlıktır, ailedir, özür veya kusur durumudur vs. Bunlar her iki eş adayı için geçerli olan kritiklerdir. Görücüler dengelemeye çalışır. Yani, eş adayları bir araya gelmeden önce çok meseleler halledilir. Sonra her iki taraf birbirine gösterilir, bir müddet görüştürülür. ‘’Erkek BAKAR, kız da belirli sınırlar içinde kendini GÖSTERİR.’’ Nazar ve teşhir olsa olsa böyle bir yolla olur. Aşağı yukarı anlaşılır zaten. Biraz da nasip meselesidir. Kaderin de cilvesi var. Erkek evlenecek diye genç kızın en mahrem uzvuna kadar bakacak değil ya!!! Her iki tarafın da birbirine kanı ısınır, beğenilir, sevilir, hoşlanılırsa Allah hayretsin. Tamam denir. Mutlu bir yuva kurmak için ilk aşama halledilmiş olur. Cenab-ı Hak, böyle bir yolla evlenmek nasip etsin. AMİN.
13- Bu suret meselesini de o kadar abartmaya gerek yok. Asıl olan dindarlıktır. Güzellik meselesi Cennet’teki nimetlerin bir numunesidir. Güzellik, karşı cinsten iki insan birbirini sevsin bazı haller yaşansın da çocuklar dünyaya gelsin diye peşin verilen bir lezzete vesiledir.
14- Şimdi hanımların nezdinde evlilik meselesine toplumsal bir bakış atalım. Hemen hemen her genç kız evlenmek için açılıp saçıldığında birbirlerine engel olduklarının farkında olamamaktadırlar. Nasıl mı? Şöyle ki; çoğu genç kız güzel olmak ve erkeği kapmak için birbirleriyle yarışmaktadır. Erkekler birilerine talip olup onlarla evlendiklerinde sorun çözülmüş olmuyor. Çünkü savaş devam ediyor. Açılan açılana. Eee, erkeğin de nefsi rahat durmuyor. Daha güzellerine ve başka tarzda güzelliklerin peşinde koşmaya başlıyor. Yani; bir genç kız açılınca başka bir genç hanımın erkeğini farkında olmadan elinden alıyor. Onun erkeğini de bir başkası, bu böyle devam ediyor. O erkeğin eşine olan sadakati kırılıyor, artık kendi eşine meyletmiyor, hep başkalarını hayal edip arzuluyor. O başkaları evli olsun bekâr olsun fark etmiyor. Kadınlar koca bulmak için yarışınca erkeklerin duygularını coşturup kafalarını karıştırıp hepten erkeksiz kalıyorlar. Aslında birbirlerine zarar veriyorlar. Meydan en güzele, en çekiciye, en bakımlıya, en kültürlüye.. hep EN’lere kalıyor. O EN’ler de bu günahlarının cezasıyla tokat yiyip kraliçeliği başka enlere bırakıyorlar ve toplumda bir ahlaksızlık peyda edip böyle sürüp gidiyor. Olan yine kadınlara oluyor. Önce kadın, sonra aile, sonra da toplum yıkılıyor. Her kadın kapalı olsa her erkek kendi karısını başkalarını görmediğinden EN GÜZEL bilecek. Herkes hanımını beğenecek ve herkes mutlu olacak. Yahu anlamış değilim. Zaten memleketteki erkek sayısı ile hanım sayısı bellidir ve neredeyse denk geliyor. Evlenilmek istediğinde her erkek bir kıza talip olsa hiçbir kız boşta kalmayacaktır(İstisnalar olabilir, genel konuşuyoruz). Bu erkekler evlenmeyecek mi, gidip kiminle evlenecekler ki? Açılıp durun da hem kendinizi hem erkekleri, hem çocukları.. bütün toplumu zarara uğratın. Dünya ve ahreti yakın gitsin. Veya hizaya gelin. Allah’ın bin bir hikmetli emir ve yasaklarına uyun!!! Herkes mutlu olsun. Elbette en başta dediğimiz gibi dünya imtihan dünyası. Bir feminist bozuntusu çıkıp bu kadar yazımı tenkit parmaklarıyla yoklayabilir. Bir kusur bulabilir. Artık bunlara alıştık. Allah hakkımızda hayırlısını nasip etsin.
15-Cenab-ı Allah, bizi ve sizi bu dehşetli fitneden muhafaza buyursun. Allah’a iltica etmeli, O’na yalvarmalı. Siz sabredin, şükredin, kanaat edin. Saadet gelecektir. Kaderin de cilvesi var bu evlilik meselesinde. Herkes nasibini bulacak. Gafiller gafillere, Salihler Salihalara yar olacaktır. Vesselam.
VİRD-İ ZEBAN
Esim ve ben
Ben 2yıllık evliyim bi kızım var.ailevi sıkıntılarımdan dolayı evlilik hususunda acele ettim istediğim kişiyi bulamadım.gönül isterdi ki hem dünyalık hem ahiretligim olsun.ama kimse göründüğü gibi olmuyormuş.22yaşımdayken evlendim.ben dinime bağlıyım dedim açık seçik konuştum bende öyleyim dedi.sonradan namaz kılmadigini öğrendim zamanla kıldıririm dedim.ailesi önceliğini hep bu dünyaya veriyor.oda öyle.ben oldukça tesettürlüydum benden pantolon vs giymemi, modern(!)tesettürü tercih etmemi istiyor.ondan hoşlanıyor.etrafta o şekilde giyinen kızlara çok bakıyor.onlara değil bana baksin diye türbanimi onlar gibi yapıyorum.eskiden pardesümu bol seçerdim hatlarım belli olmazdı ve erkeklerin hoşuna gitmesini istemezdim.şimdi bedenime yakışandan eşimin hoşuna gidenden alıyorum.makyaj istiyo yapıyorum.kısacası artık çok taviz veriyorum sırf esim için yapıyorum ama başkaları da görüyor tabi.ne yapmam lazım bilemedim.onun istediği gibi mi oluyum yoksa önce oldugum gibi mi.subaylık sınavına gircem dedi kabul etmedim acilmam dedim benden habersiz girdi.kazanamadı çok şükür.onun istediği gibi giyinmeyince benden soğuyo sanki. Ne yapmalıyım lütfen yardımcı olur musunuz?
27.06.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi