Görüntülere Bakışımız

Doğduğumuz andan itibaren bedenimizde var olan eksiklikler, kusurlar, hayatımız boyunca yaşadığımız olumsuz olaylar, istemediğimiz ve şikâyet ettiğimiz her şey aslında Allah’ın bizler için yarattığı görüntülerdir. Bu görüntüler, dünya hayatına verdiğimiz öneme ve önceliğe göre bize etki eder.
Hayatın sadece bu dünya ile sınırlı olduğunu düşünüyorsak, yaşadığımız her olay, hem zihnimizde hem bedenimizde derin izler bırakır. Boşanma, ölüm haberi, sağlık problemleri vb. olumsuzluklar, üzüntü, hayal kırıklığı gibi duyguları yaşamamıza neden olurken hem dünya hayatımızı eziyete çevirir hem de sonsuz ahiretimizi tehlikeye sokar.
Allah; namaz, oruç gibi farz olan sabır ibadetine Kuran’ı Kerim’de pek çok ayetle dikkat çekmiş ve kullarına sabırda yarışmaları konusunda öğüt vermiştir. ‘Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin. Allah'tan korkun. Umulur ki kurtulursunuz.’ (Ali İmran Suresi, 200)
İnsan, Allah’ın bu kesin emrine uymayıp, yeteri kadar sabır ve tevekkül gösteremediği pek çok olay yaşar hayatı boyunca. Peki iman sahibi kişilerle imanı zayıf insanların olaylar karşısında verdiği tepkiler genelde nasıldır?
• Örneğin bazı insanlar, diğer insanlardan farklı olarak bir takım bedensel eksikliklere sahiptir. Bu durum onları çoğu zaman isyana ve üzüntüye sürükler. Ancak insan, yaşadığı bu zor hayatın kendisi için bir sınav olduğunu düşünüp, Allah’a sığınırsa bunun karşılığını hem bu dünyada hem ahirette Allah’ın izniyle alacaktır. (En doğrusunu Allah bilir) Her yeni güne şikâyetle ve isyanla başlamanın verdiği huzursuzluk yerini sonsuz bir tevekküle ve rahatlığa bırakacak, belki de eksikliklerini unutup sahip olduklarına şükretmeyi öğrenecektir. Dünyada eksiklerle yaşayacağı ortalama 60 yıllık bir hayatın yanında sonsuz ahireti düşünmek insanı karanlıklardan nura çıkaran bir kurtuluştur aslında.
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En'am Suresi, 32)


• Kazanmayı çok istediği ve çok çalıştığı halde kaybedilen bir sınav, kişi için büyük bir yıkım olabilir. Kaybetme nedeni olarak etrafındaki kişileri suçlamak, trafikte başına gelen bir olayı bahane olarak görmek, yediği yemekten dolayı rahatsızlanıp sınava konsantre olamadığını düşünmek vb. nedenlere takılıp kalmak, insanı ‘eğer böyle olmasaydı başarabilirdim’ gibi anlamsız sonuçlara götürür. Bu da kişinin pişmanlık, hayal kırıklığı gibi rahatsız edici duygular yaşamasına neden olur.

İman eden kişi, sonuç ne olursa olsun mutlaka yaşadıklarında bir hayır olduğuna inanır. ‘Keşke’ kelimesini asla kullanmaz. Kötü bir durum gibi gözükse de Allah’ın en hayırlı olanı verdiğini düşünür.

‘Ne olursa olsun mutlaka kazanmalıyım’ düşüncesinin bir süre sonra ‘eğer kazanmasaydım bunları yaşamayacaktım’ gibi pişmanlıklara neden olmayacağını bilemeyiz.

Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara Suresi, 216)

• Her insan çocuk sahibi olmayı ister. Ancak bazı insanlar çok istediği halde bu duyguyu yaşayamaz. Bu nedenden dolayı Allah’ın kendisini sevmediğini düşünen, isyan eden ve çocuk sahibi olamadığı için üzülen pek çok insan vardır. Allah, tüm nimetlerini ve her şeyi dilediği kullarına nasip eder. Ancak bu durum Allah’ın, parayı, sağlığı, çocuğu nasip ettiği kullarını daha çok sevdiği anlamına gelmez.

Şu halde onların malları ve çocukları seni imrendirmesin; Allah bunlarla ancak onları dünya hayatında azaplandırmak ve canlarının inkar içindeyken zorlukla çıkmasını ister. (Tevbe Suresi, 55)
Bunlara benzer pek çok örnek vardır hayatımızda. Ölüm haberleri, kazalar, kırgınlıklar, afetler… Eğer olaylara, Allah’ın bizler için yarattığı görüntüler ve sınavlar olarak bakarsak hayatımız çok daha kolay ve huzurlu geçecektir.
Dünya hayatının geçici güzelliklerine ve sıkıntılarına kapılmak ahireti unutmaktır. Ahireti asla unutmayalım. Yaşayacağımız birkaç yıl için sonsuz hayatımızı ateşe atmayalım. Şeytanın amacına ulaşmasına asla izin vermeyelim…

Altuğ ÖZTÜRK


Konular