MSN KAPINIZI HERKESE AÇMAYIN!

Cenabı hakkın insana verdiği hayâ ve edep duygusu mahremiyeti iktiza etmiştir. Bu mahremiyet ise hayatımıza belirli sınırlar ve sırlar getirmiştir. İnsanın bedeni mahremiyetinin sırlarını dışarıda elbisesi gizlediği gibi evinde de perdeleri, duvarları ve kapısı muhafaza edip gizler. Yani insanın elbisesi edep yerlerini gizlediği gibi evi de onun özel hayatının mahremiyetini ve özel hayatının sırlarını gizler ve sınırlarını belirler..Elbisesi avret yerlerini gizlediği gibi Evi sayesinde de aile içi sırları gizli kalır.bu sayede sadakat güven ve emniyet muhafaza edilmiş olur.

Kadın fıtratı gereği gerçek hayatta horlanmamak ayıplanmamak ve lekelenmemek için namus şeref ve sadakatini muhafaza etmek zorundadır. Bazen kadın namus ve sadakat noktasında gösterdiği hassasiyeti yalnız kalınca özellikle sanal âlemde göstermeyebiliyor. Paylaşım sitelerinde chat odalarında mahremiyetinin sırlarını açıp, resimlerini teşhir edip, facebook gibi paylaşım sitelerinde onlarca erkeği arkadaş olarak kabul edebiliyor. Sokakta bir adamın arkadaşlık teklifini bırakın kabul etmeyi namus meselesi görüp kıyametleri koparan kadın facebooklarda ve chat odalarında onlarca erkekle arkadaş olabiliyor. Onları MSN sinde krallar gibi ağırlayabiliyor. Yâda kahvede gidip erkeklerle okey biriç vb gibi haram oyunları oynama cesareti göstermeyip abes ve hayâsızlık gören bir kadın internette ki oyun sitelerinde her gün onlarca erkekle akşama kadar taş çevirip, onlarla sohbeti cananlar ve nalânlar etmekten rahatsız olmayabiliyor..

Hâlbu ki, iki ortamda da aynı namus hassasiyetini göstermesi gerekir. Nette namus gitmez ama gerçek hayatta gider mantığı güdülmemesi gerekir, çünkü gerçek hayatla sanal mekân arasında fark yoktur. Birisi bire bir öteki dolaylı gayri meşru bir arkadaşlık yoludur. Sanal âlemde işler daha hızlı gelişir. Sanal âlemde zinaya gidecek yollar binlercedir. Bunun farkına varamayanların gerçek âlemde namus ve şeref duyguları ağır basarken; sanal alem de nedense namus ve şeref duygularını hafife almaktadırlar.. Bu bir tezat ve çelişki halidir. Bu çelişki halini yaşayan kadınlar bilmelidir ki, nasıl insanın evi onun mahremiyetini, namusunu, şerefini, eşine sadakatini muhafaza edip harici tehlikelere karşı koruyan bir siper ve kaledir. Aynen öylede bir kadının MSN si ve telefonu da evi gibi onun mahremiyetinin sırlarını gizler.

Nasıl kadın evinin kapısını tanımadığı yabancı erkeklere açmıyorsa ve onların sokaktaki arkadaşlık tekliflerini kabul etmiyorsa,bunu eşine ihanet olarak görüyorsa; öylede erkekleri MSN sine ve telefonuna kabul etmemesi gerekir.Ettiği takdirde o erkeğe bütün mahremiyet sırlarını da yavaş yavaş açması kaçınılmazdır..O erkeği MSN kapısından içeri alıp evine soktuktan sonra MSN kapısından içeri giren o erkek artık evin bir hayali ferdi olur çıkar.Kadın gündüz bu sevgili ile “sohbeti cananlar” icra ederken gecede günü kurtarmak babından eşi ile “sohbeti zahmetler” eder.MSN ile eve giren erkek ile aradaki bütün mahremiyetler kısa zamanda ortadan kalkar.MSN yetmeyince telefonlar işlemeye başlar.Telefon mesafeleri daha da kısaltır.Telefon sohbetleri buluşmaya, buluşmalar yakınlaşma kapılarına açar.Bu yakınlaşmalar ile aradaki mesafeler kısaltılıp buluşmalar başlar.Buluşmaların çoğu da yatakta eğleşmeler ve yaltaklaşmayla tamamlanır.Eğer o kadın evinin kapısını açıp kocasının namusunu kirletmek, dillere düşüp şerefine leke sürdürmemek noktasındaki sadakatini MSN kapısını erkeklere açmama noktasında göstermezse; netice hep elim ve acı olacaktır. Gözünde büyütüp ardına düştüğü küçük lezzetlerin ne kadar büyük acılar pişmanlıklar getirdiğini iş işten geçince anlayacaktır.İffetli ve namuslu bir kadın sokakta gördüğü yabancı erkeklerden sakınıp çekindiği gibi net aleminde de o erkeklerden sakınması gerekir.Kendi cinsleri ile dostluk kurmayıp erkeklerle dostluk kurmak demek heyecan,yenilik muhabbet aşk aramak hevesi demektir.Bu sanal alemdir nasılsa bir şeycikler olmaz diyenlerin çoğunun başına yasak aşk, kara zina gerçeği bela olmuştur.Haram ortamlar haram insanları haram yaşamları her zaman netice vermiştir.

Evliliğin kudsiyeti olan şu hakikat asla unutulmamalıdır: Kadın eşinin özelidir. Kendini herkesin özeli yaparak anadan üryan sokaklarda gezemeyeceği gibi, netlerde de mahremiyet ve sadakat sırlarını açarak ve site site gezerek hayatının ve bütün vücudunun gizli mahrem yerlerini herkese teşhir edemez. Hayatının gizli sırlarını ve bedeninin en mahrem ince hatlarını kadar ortaya dökecek şekilde sergileyemez. Kadının kocası üzerindeki haklarından en büyüğü onun yatağını başka erkeklere çiğnetmemesidir. Hayali bile olsun başka erkeklerin hayal yataklarında gezmemesi gerekir. Onun razı olmadığı hoşlanmadığı kimseleri evine almaması gerekir.. Evinde kocası olmadığı zaman kaynını bile olsa evine almaması gerekir.Bir kayın ile baş başa yalnız kalmak ölüm ise acaba bir yabancı erkekle msn de yalnız kalmak ne olur acaba düşünmek gerekir. Dinimiz bir erkeğin evine kapı hariç bir yerden girmesini men etmişken nasıl olurda bir kadının MSN yoluyla yabancı bir adamı arkadaş diye içeri almasına müsaade eder. Böyle yapmakla kadın ancak kocasına oynaş tutarak ihanet etmiş olur..Eve bir hırsız gibi giren o erkek evdeki namusu, şerefi, huzuru, mutluluğu, nikahı ve sadakati çalıp gidecektir.MSN kapısını kendisine haram olan erkeğe açan kadın eşine ihanet etmiş olacaktır.Unutulmamalıdır ki, arkadaşım veya kardeşim denilen nice insanlar bir zaman sonra o kadınların aşığı olup çıkmışlardır..Aradaki kardeşlik bağları gönül bağına,aşk bağına ,zina ,haram bağlarına dönüp kördüğüm gibi o iki kişiyi birbirine bağlamıştır..!MSN kapısından içeri alınan o aşık şeytanın casusu,namusun hırsızı ve imanın katili olacağını iyi bilinmelidir..İhanetin bedeli deyyuslar için bir mana ifade etmezken,ihanetin bedeli bazen şeref sahipleri için boşanmayla bazı insanlar için ise ihanet eden eşini öldürmekle ödeniyor.Nice kadınlar chat yüzünden infaz edildiler.

Eğer bir kadını eşi,dostu,komşusu ve etrafındaki insanlar namuslu biliyorlarsa kadın namuslu kalmak zorundadır.Net aleminde başka bir çehreye büründüğü zaman riya ve tasannu ile insanları aldatmış olur..Mevlanın “Ya göründüğün gibi ol yada olduğun gibi görün” sözü gereği; Namuslu insan gerçek alemde göründüğü gibi oluyorsa sanal alemde olduğu gibi görünmek zorundadır..Çünkü rabbimiz namus ,şeref ve iffeti sanal veya gerçek diye ayırmamıştır.Zinayı sanalda yapılan gerçekte yapılan diye ayırmamıştır.İki alemde de yapılan yanlışları aynı değerlendireceği gerçeğine inanıyoruz.Muhammed Şamil KAKÇA


2 yorum

selamun aleykum kardesim

selamun aleykum kardesim oncelikle allah sizden razi olsun bu msn icin verdiginiz degerli bilgileri sizce bir defa msnde karsicinsten tanimadigi biriyle sohbet eden bir evli kadin seytani uydum birdaha yemin billah yapmayacagim desede bunu tekrarlama ihtimali nedir ve cezasi ne olmali tesekurler yorumlarinizi beliyorum alaha emanet olun

06.01.2010 - arslan

Evli kadınlar neden chat yapar

Kardeşim rabbim yardımcınız olsun.size önceleri “evli kadınlar neden chat yapar”diye yazı yazmıştım..sizin ve öteki insanların muzdarip olduğu şeylerin başında bu sanal gerçek aldatmalar geliyor.evliliğe gelebilecek en kötü musibet sadakatsizlik ve ihanettir.her şeyin musibeti olduğu gibi evliliğinde musibeti var.bu musibet sadece kadında namusu şerefi götürmüyor evin eşin çocuğun de şerefini izzetini götürüyor.yani bu musibet bir çok kişiyi yakıyor.kendisiyle beraber.evliliğe gelen musibet iffete şerefe dine imana nikahada ilişiyor.onlarıda mahvediyor bozuyor yıkıyor yakıyor.dikkat etmek gerekir.musibetlerin kapılarını açmamak gerekir.
Kardeşim her insanın günah işleme potansiyeli vardır.Yani insan kemalata ve manevi makama zikir, şükür, marifet ile yükselebileceği gibi günahlar neticesinde göstereceği tövbe ve istiğfar ile de yükselebilir.Bu yükselmelerin yolu o kulun hakiki samimi tövbe etmesi ile olur.Rabbimizin merhameti o koca günahı belki kulun dört kelimelik nedamet af tövbe sözlerindeki pişmanlığı ile affeder.Rahmeti bol olan rabbimiz kullarına da merhametli olmamızı istiyor.Halkı şer; şer olmadığı kesbi şer; şer olduğu için insan günaha harama kendi kesbiyle giriyor.rabbimiz şerleri yaratması şer değil kulun kesbiyle şerleri işlemesi şerdir.kul bazen düştüğü günahtan bir bela ile musibet ile kurtuluyor bazen kendi aklı ,kalbi imani ihtar ile uyanıyor bazen de günah üzere yakalandığı zaman uyanıyor işlediği günahın mahiyetini görüyor.şimdi eşiniz günahın hangi boyutlarına vardığını bilmiyoruz.bildiğimiz şey eşinizin bir erkekle konuştuğudur.o konuşmanın boyutu nedir? konuşma buluşmalar ile neticelenmiş mi?iki kişi arasında zina fiili işlenmiş mi? bilmiyorum.eşinizin sizin yakalamanız sonucu olarak pişman olduğunu biliyorum.belki siz yakalamasaydınız şeytana uymaya devam edecekti.belki şeytanı maskarası olacaktı.belki başkasının maskarası olacaktı.belki de yaptığı işin çirkinliğini görüp uyanacaktı.belki pişman olacaktı.bildiğim belkilerin çokluğudur.şimdi beklileri çok olan bir yorum yazıyorum.sen asıllarına tatbik et.

Kardeşim acaba eşiniz böyle bir mutluluk dilenciliğine böyle heyecan dalgalarının ardına böyle tutkulu bir arayışa neden niçin yöneldi.acaba mutluluk eksikliği neticesi mi böyle yollara süluk etti.neden haram yollar neticesi mutluluk dilenciliğine başladı.neden tatlı sözlerin seyrine kapıldı,neden muhabbet ortamlarına daldı neden bir şeyler arama peşine düştü.eksiklik sizde mi yoksa kendinde mi.sevginizde mi aşkınızda mı sadakatinizde mi imanınızda mı yaşantınızda mı.bunları sorgulayın.anlamaya çalışın sadece şeytana mı uydu niye uydu.şeytana laf olsun diye mi uydu.yoksa şeytan eksik gedik olan bir şeyleri ona nette doldurmasını mı tavsiye ve tilkin et dedi.
sadece şeytana uydum demekle bu iş olmaz.insan şeytana niye uyar.şeytan gelir der mutsuzsun,tatlı söz duymuyorsun,aşka ihtiyacın var.cinsel yönden eksiksin,ilgi alaka gösterenin yok,hayatın sıkıcı oldu,vb gibi şeylerle insanın eksik yönleri ile aldatır.şimdi siz öncelikle bunu bilin.acaba yakalanmasaydı eşiniz şeytana uymaya devam edecekmiydi.yani şeytana bilerek mi uydu yoksa istemeden mi uydu.uyarken korkarak mı uydu yoksa cesaretle mi uydu.uyduğu için pişman mı yoksa yakalandığı için mi pişman oldu.şeytan amacına ulaştırdı mı yoksa ulaştırmadı mı.bilinmesi gerekir.bazı şeyler bilinmediği zaman hep içi kemirir bitirir.yada sorunlar düzelmez.problemler bilinmez.insanın midesi dolu iken insan yeni bir şeyler yemeye çalışmaz.insanın odası ışık iken yeni ışıklar aramaz.insanın gözü görüyorken gözlük aramaz,insanın ayağı sağlam ise baston aramaz.yani her şey ihtiyaçtan doğar.evet bazen meraktan ve yenilikten de dolayı insan .düşünmediği süreçlere gelir.

Kardeşim evliliğin temelini oluşturan sevgi muhabbet aşk sadakattir.bunlar bir nevi evliliğin temelidir.direkleridir.bunların çürümesi bozulması evliliği yıkar.evlilik, birbiriyle yetineceklerine dair Allaha verilen sözdür.evlilik, birbirlerini herkesten çok seveceklerine dair Allah verilen sözdür.evlilik, namusların ve şereflerin korunacağına dair Allaha verilen sözdür.bu sözler ve ahitler bozulduğu zaman evlilik bozulmaya başlar.evlilik öyle hassas bir kurumdur ki.camlara benzer.insan nasıl ki kucağındaki camları düşürüp kırmamak yada çatlatmamak için çok dikkat eder.öylede evliliğin temeli olan sadakati kırmamak için insan öyle hassa olmalıdır.eğer cam kırılsa parça parça olur.hiç bir işe yaramaz.eğer çatlasa o çatlak hep göz önünde kalır.işte evlilikteki ihanet böyle kırılan cam gibidir ihanetle param parça olmuştur.şüphe ise o çatlayan cam gibidir.hep göz önünde olur o çatlak.o çatlağın her an kırılma riski ve korkusunu taşır insan.
şimdi siz eşiniz ihanet ile bir nevi evlilik sadakat kristalini çatlatmış.belki bir ömür boyu hep o çatlak duracak.hep içinizde bir şüphe olacak.hep acabalar ile yaşayacaksınız.acaba aldattı mı aldatıyor mu aldatacak mı.vb gibi vehmi farazi şüpheler ile boğuşacaksınız.
Kardeşim yatağınız eğer açıkça çiğnendi ise ve bunu kendisi inkar etmiyorsa ve itiraf ediyorsa.onu bırakabilirsiniz.çünkü ayetin işaret ettiği eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır.ayetindeki eşlerden olmuş olur.amma sizi aldattığını kesin olarak bilmiyorsanız veya o aldatmadım diyorsa ve pişmanlık gösteriyorsa ve sadece sizin değil kendi vicdanı ile yaptığı işin farkındaysa,buna gönülden kalpten pişmansa o zaman onu affedebilirsiniz.çünkü ayetin devamında Fakat affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, hiç şüphe yok ki Allah da çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir." (63:14) bu affetmeyi yapıncada
neticelerine katlanacaksanız.bir ömür boyu zorunuza gitmeyecekse.nasıl böyle bir şey yaptı,nasıl beni aldattı,nasıl beni uyuttu.niye başkasına tercih etti,niye benimle yetinmedi vs vs,.

Kardeşim eşinizin günaha girme kolaylığına sebeb olan ortamları temizle.yani engelle.bakın ne kadar kolay bir şekilde üç günde tanıdığı insana telefonunu msn sini verebiliyor.bu aşamalara onu getiren evinizdeki netinizdir.siz evin bir köşesine Hz yusufun ben nefsime itimat etmem çünkü o bana kötülüğü emreder levhasını asmalısınız.bu söz gereği olarak ise netinizi sınırlamanız gerekir.günahın tatlılığı vardır.insan günaha alıştıkça o günah ona tatlı olmaya başlar,günaha bir nevi aşık olur.girdiği günahın içinden çıkamaz hale gelir. o günahın arzuların ve şehvetin harareti karşısında aklını vicdanın evini dinini kuranı ve hiç kimseyi dinlemeyecek hale gelir.Nasıl ki susuzluktan harareti artmış bir adama doktorun “su içmek sana zararlıdır” sözü tesir etmez. doktoru dinlemeyip olacak zararı düşünmeden suyu içip hararetini teskin eder,öylede günahın,arzuların ve şehvetin harareti ile insan günaha atlıyor vicdanı Kuranı Allah ı dinlemiyor.o şehvetin hararetini söndürmeye çalışıyor..hararet dinince aklı başına geliyor.ama iş işten geçmiş oluyor.şimdi eşinizin bu noktalara gelmemesi için siz o susuzluğa hararete sebeb olacak alma ihtimali olan netinizi ya kaldırın yada ona eşinize sınırlama getirin.çünkü şeytan göz açıp kapayıncaya kadar eşinizi günahın eşiğine getirmiş.belki kendiside o noktaya nasıl geldiğinin farkında değil.ama işte o büyülü efsunlu alem sana aleminde insan geliyor haramın günahın üç noktalarına.haramı günahı içip şehvet hararetini dindirme noktasına.gayrin tarlasına yakın gezdi mi hayvanlar gayrin tarlasına girme ihtimali vardır bu ihtimali önlemek için onları o meradan uzaklaştırmak gerekir ki tecavüz etmesinler gayrin tarlasına.şimdi sizde eşinizi böyle sınırlarda dolaşmasına izin vermeyin.bazı kadınlar af edilmenin verdiği cesaretle yine atlarlar günaha.onları cesarete getirecek netlerin ortamı çoktur.şeytan insana öyle bir cesaret hapı verir ki insan her şeyi göze alır o günah işlemek için gözü kararır.aklı uçar.vicdanı söner.şeytanın verdiği cesaret ile günaha atlar.o cesareti verirken şeytan bir yandan da merhameti verir.Allah affeder dedirtir.eşinizin işlediği hataları tekrar yapma ihtimallerini düşünün çünkü sonuçta siz yakalamasaydınız belki yoluna hızla devam edecekti .bir nevi siz onu frenlediniz.yani kendi vicdanı ile pişman olup bu işi söyleseydi tamam derdiniz ki o pişmanlık onu yakar bir ömür boyu acısını tattırır.ama sizin yakalamanız neticesinde pişman oldu.belki hatasını gördü.
Krdeşim eşinizin eksik olan yönlerine tamamlamaya bakın.dini yönünü, vicdani yönünü, imani yönünü ,ahlaki yönüne ve namus değerlerini veren İslami yönünü ve eksikliğini görüp aramaya çıktığı sevgi yönünü tamamlamaya bakın.yapma ihtimalini aza indirmek için bunları uygulayın.yapacak ortamları kaldırın kısıtlayın.azaltın.pişmanlığı yüzeysel olanın yeniden günaha atlama ihtimali çoktur.ama pişmanlığı derin olanın kusurunu hatasını cinayetini büyüklüğünü görüp fark edenin ise yine işleme ihtimali azdır.insan kıymetini değerini bilmediği şeyi ucuza bozdurur.değerini bildiği şeye paha biçemez.onu her şeyden herkesten sakınır.insanı bilmedi mi namusun imanın iffetin değerini onu ucuza bozdurur.bilirse onu hiç bir dünyalık ile değişmez.anlık saatlik zamanlık dakikalık lezzetlere bozdurmaz.
Eşiniz öncelikle nefsine, eşine, ailesine, namusuna, iffetine zulm etmiş. Eşiniz eğer tam bir Hulusi kalp ile pişmanlık göstermişse, sadece olaylar görüşmede kalmışsa, yemininde samimi ise, kusurunun farkına varmışsa, o kendine zulm etmişse sen ona zulm etme. Allahın razı olduğu kul olması için onu affet. Ceza vermekle bir şeylerin düzeleceğini zannetmiyorum. Onun cezası uyduğu şeytanın mahiyetini öğrenmek olsun. Kuran bilmiyorsa öğrenmek olsun. Namaz kılmıyorsa öğrenmek olsun. Bütün mutlulukların kaynağı olan bütün mutluluk hazinelerinin anahtarı yanında olan rabbini öğrenmek tanımak olsun cezası. Ama bu cezayı gönülden kabul ederek yapsın. Bunlar benim görüşüm ve tavsiyem sana kardeşim. Bir kaza sonucu elim incindiği için pek uzun yazamıyorum. Acı verdiği için yoruluyorum. Bu kadarla yetiniyorum. mahmet paksu hocanın yardım isteyen birisine yazdığı yazıyı da ekte yazıyorum.okuyup karar vermek sana kalmış.rabbim hükmünüzü hayra çevirsin.unutmayın dua ve tevekkül insanların hayır meyline yönlenmesine kuvvet verdiği gibi tövbe ve istiğfarda şerlerin önünü keser onların tecavüzatını kırar.insan sadece günah işleyeceği zaman tövbe etmez.her gün tövbe eder ki şerrin yönü çevrilsin.tecavüzatı kırılsın.sizde eşinize ve kendinize bol tövbe etme dua etme nimetini kazandırın.darı saadet diyarı olan cennete yalnız başına değil eşinizle ulaşma gayreti kazandırın.rızayı ilahiyeyi birlikte kazanma gayreti kazandırın.birbirinizle yetinme helal ile yetinme fazileti kazandırın.unutmayın namuslu olmakla namuslu görünmek,yerefli olmak ile şerefli görünmek,iffetli olmak ile iffetli görünmek ,dürüst ve doğru olmakla dürüst ve doğru görünmek arasında arştan ferşe kadar mesafe vardır.birisi olduğu gibi görünür ötekisi ise olmadığı gibi görünmeye çalışır.aldatır.kandırır.dengeleri bozar.layık olmadığı halde hak gasp eder.vesselam.
*******************************************************
Mehmet Paksu hocaya gelen maile verdiği cevap.
37 yaşında bir erkeğim. 2 çocuğum var. Ben de bu internet belasından mustaribim.

Birkaç kez eşimin bir erkekle yazıştığını tespit ettim. Olaylar çıktı, hesap sordum, inkâr edemedi. Ne olacak simdi, hiç bilmiyorum. Boşasam bir türlü, boşamasam başka...

Akla gelecek en kötü boyutta da beni aldattı. Affetmemi istiyor ama ben emin değilim. Lütfen bana ne yapmam gerektiğini söyleyin.

(Rumuz: Derin duygular)
Cevap:Eşler arasında bulunması gereken asıl denklik iffettir. İffet temizliktir, hayâdır, şeref, ırzdır namustur, birbirinin hakkını korumaktır. Bu noktayı Kur'ân belirlerken der ki: "Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler kötü kadınlara; temiz erkekler temiz kadınlara, temiz kadınlar temiz erkeklere yaraşır." (4:26)

İnsan yanılır ama...

Ölçü gayet açık... İffet ve namus alanında gerileme belirtileri gün yüzüne çıkarsa, sıkıntı derinleşerek sürer gider. İkinci bir ölçü, karı koca arasında sadakat ve güven eksiksiz yaşanmalı. Kadın ve erkek birbirlerine yetmeli, kem gözlere, kötü niyetlilere fırsat tanımamalılar.

Burada gösterilecek ihmal ve gevşeme kalpleri yaralar, yabanilikler had safhaya varır. İnsan yanılabilir, bir an için nefsine yenik düşebilir fakat hatasını kabul eder etmez, geri adım atar, özür diler, güven tazeler, bağlılığını pekiştirir, aynı kusurları bir daha işlememeye söz verirse, karşı taraftan affedilmeye ve bağışlanmaya yüzü tutar.

Kur’an der ki...

Kur'ân bu konumda olanlar için der ki: "Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar vardır; onlardan sakının. Fakat affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, hiç şüphe yok ki Allah da çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir." (63:14)

Fakat "Akla gelecek en kötü boyutta da beni aldattı" sözünden namusunu lekelediği, başkasıyla birlikte olduğu anlamı çıkıyorsa, bunun da bir şüphe ve duyum şeklinde değil de ya itiraf veya görgü şahitlerince tespiti aranır. Bunda da kesin hükme varmışsanız, artık onu serbest bırakın. Çünkü mahremiyeti bertaraf etmiş, yatağınızı başkasına çiğnetmiş, işi ihanete götürmüş, aradaki ahdi bozmuştur.


Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

15.01.2010 - tahkik

Konular