Çeyrek tesettür zulmü

Zulüm üçtür:1 insanın başkasına yaptığı zulüm.2.insanının kendine yaptığı zulüm.3.kendisine başkasının yaptığı zulümdür. başkasının zulmüne maruz kalan insanlarda başkalarına zulüm edebilirler.Örneğin işyerinde ve okulda başörtüsü yasağı ve zulmüne maruz kalanların uğradığı zulüm küçümsenmeyecek kadar büyüktür.onlara uygulanan başörtüsü zulmüdür.onlar başkalarının zulmüne maruz kalmaktadırlar.başkalarının zulmüne maruz kalanlar ise farkındalar mı acaba kendilerinin de başkalarına zulüm ettiklerinin.Onlar kanunların münafıkların zalimlerin örtü yasağı zulmüne maruz kalırken,bizlerde ne acıdır ki,bu baş örtülülerin maddi ve manevi zulmüne maruz kalmaktayız.Zalimler onların baş örtülerine ,namazlarına iffetlerine ilişirken,onlarda Allahın en nefret ettiği yerler olan ve hadisle şeytanların evleri tavsif edilen sokakta,pazarda ve karma üniversitelerde ve işyerlerinde yarım,çeyrek,allı pullu,cazibedar,baştan çıkarıcı giyimleriyle ,başı sıkıca örtüp,bacaklarını,vücudunu streç,renkli giysilerle ,ağır kokularıyla,açıkça,hayasızca pazarlayarak dini ve islamı yaşamaya çalışan müminlerin imanına,kalbine,ruhuna iffetlerine,amellerine ilişyorlar. taaruz ediyorlar, sıkmabaşları ve yarım çıplak bacak ve giyimleriyle. Ve çoklarının imanlarını, kalbini, aklını,ve amellerini,o bıçaklı bacaklarıyla ,şuh gülüşlerle,tesirli ve zehirli bakışlarla, zedeleyip yaralıyorlar.Öteki bayanların açıklık saçıklık gerilimine maruz kaldığımız yetmezmiş gibi şimdide bu yarım ,çeyrek örtülü,baş örtülülerin çıplaklık ve çekicilik zulümlerine maruz kalıyoruz.Açık saçık bayanların çoğusu belki örtünün ve islamın hakikatini bilmiyorlar da öyle yaşıyor ve giyiniyorlar.Ya örtünün hakikatini bilen,islamı bilen,belki cemaat evlerinde kalan ve çoğunluğu üniversite ve çalışanların oluşturduğu bu tür baş örtülülere ne oluyor ki,gerçekleri bildikleri halde tesettürün zıddına bir giyim ile cahiliye adetleri olan açılıp,saçılma,dil eli beden ile kıvırtarak,ölçüsüz ve edepsiz modayı takip ederek,hayasızca ölçüsüzce sokaklarda erkeklerle birbirini sevme adı altında zinayı meşrulaştırarak arzı endam ediyorlar.o şehvet ve cazibe saçan giyinişleriyle müminlerin imanlarına saldırıyorlar.onların amellerini boşa çıkarmaya çalışıyorlar. giyim ve tavırlarıyla bizleri taciz ediyorlar,.başörtüsü zulmüne maruz kaldıkları yetmiyormuş gibi bizi de baş örtülü zulmüne maruz bırakıyorlar.sokakları bize zindan ediyorlar.işten eve gidinceye kadar ki mesafede bile bir sürü günaha maruz bırakıyorlar.Belki terbiyeyi hazır medeniyeyi almış fasit,fücur, fasık ruhlu ve dinsizlerin ağızlarının salyalarını akıtarak,hevesatlarını uyandırarak,hayal yataklarında gezerek hoşnut ediyorlar o cazibeleriyle ama İslam terbiyesi almış, müslümanın malını,canını,ırzını mukaddes bilen bizleri kahrediyorlar.Peygamberin hadisinin tevilini göstererek,giyinik çıplaklar ithamına maruz kalarak,bırak cennete girmeyi 500 senelik mesafedeki kokusundan bile kendilerini mahrum ediyorlar.Bediüzzamanın tabiriyle dünya cennetinde cehennem hurileri hükmüne geçiyorlar,kabirde o kot içinde çorap içinde görünen çıplak bacakları yılan suretine girmesine ,o bacakları ve bedeni namahreme göstermenin cezası olarak önce oraların yanmasına zemin hazırlıyorlar.Yine Bediüzzaman bu şuursuz ve heva ve nefisperest BAŞ - ÖRTÜLÜ kadınları şöyle uyarıyor. Hem kadınların hürmetleri, sıyânetleri, dünya ve ahiret saadetleri ancak evlerinde karar kılmaları ile mümkün olduğunu; tebezzül ve teberrüc(yarım açılıp saçılıp, zinetlenmek) suretiyle erkeklerin içine karıştıkları takdirde iffet ve namuslarının pâ-yi mâl olacağını, bu suretle sû-i ahlâka ve fuhşiyyâta sebeb olacaklardır. M.KAKÇA


Konular