Sır dizileri furyası (1)

Furya, bir cemaat televizyonunun iyi niyetle kotarılmış "sır" dizisinin ardından başladı. Önce 'özel' tecrübeler ve olağandışı müşahedeler, nadiren kahramanlarının ağzından çoğunlukla da tevatür haline gelmiş biçimiyle etraftan derleniyordu. Derlenen bu 'müşahedeler' ve/veya tevatürler sinema diline aktarılıyor. Görüntünün büyülü sosuyla daha da gizemli ve esrarlı hâlâ getirilen bu ilginç müşahede bir drama-belgesel formatında seyirciye sunuluyordu.




Başlarda benim küçük çocuklarımın da izleyicisi oldukları bu "sır" programından özellikle küçük kızımın hayli etkilendiğini gözlemledim. Bu görünüşte olumlu etkileri olan bir ilgi gibi geliyordu. Fakat bu ilginin üstünü kazıdığımda, bunun insanoğlunun fıtratında bulunan olağandışı ve ilginç olana eğilimin kışkırttığı bir ilgi olduğunu gözlemledim.




Bütün bunların onun kendisiyle ve Allah'la ilişkisine olumlu bir katkı yapıp yapmayacağı sorusu benim için de meraka değerdi. Saf yüreğindeki iman ağacına bir katkıda bulunup bulunmayacağı meçhulümdü.




Annesinin kontrolü altında izlediği bazı programlar sarı çizgileri aşıp kırmızı çizgilere yaklaşmış olacak ki, annesinin uyarılarına kulak misafiri oldum. Mesela bu programlarda çizilen "Hızır" figürü, yer yer Allah'ın sıfatlarına ortak olan bir "Süpermen"e dönüşmüştü. İyiliğin ödülü hemen veriliyor, kötülük cezasını hemen buluyordu. Kur'an'ın ahirete ilişkin vaat ve vaidi, bu programlarda "şimdi ve burada"ya taşınmıştı. Bir riski de muhatabında "hissi bir dindarlık" inşa etmesiydi.




Hissi dindarlığın da güzel yönleri var elbet. Fakat zaafı daha çok. Dinde cehaleti örten bir yapısı var. Eğer ilimle dengelenmezse, dindarlığın duygusallığa döndüğü ve kendine özgü bir romantizme yol açtığı bilinir. Malum, cahilin dindarlığı arttıkça sapması da artar.




"Esrarlı" yapımların ilkini teşkil eden bu TV dizisinin hedef kitlesinin sokaktaki Müslüman olduğu anlaşılıyordu. Sanırım, toplumdaki dindarlık katsayısını artırma amacıyla yapılıyordu. Nihayetinde, eğer işini bilenlerin elinde olursa güzel bir niyet. Bu niyetin yer yer gerçekleştiğini gördüğümü de ifade etmeliyim.




Fakat bu programların çok izlendiğini keşfeden diğer kanallar sır programı yarışına girdiler. Sonrakiler ilkinin taklidi olarak ortaya çıkıyordu. Şimdi ise sır programı yapmayan kanal kalmadı gibi. İş iyice sulandı ve ayağa düştü. Hatta yer yer hurafe ve batıl inanç pazarı işlevi görmeye başladı.




Biliyorum, anlı şanlı medyamızın istismar etmeyeceği hiçbir alan yok. Buna kutsal da dahil. Yeter ki ekmek görsün; o dillere destan laikliğini, din deyince al görmüş boğaya dönen yüzünü paranteze alarak seğirtmekten geri kalmaz. Bu esrarlı programların "iş" yaptığını keşfedince destursuz bağa girmekten yine çekinmediler.




Sonuçta züccaciye dükkanına giren fil ne yaparsa o oldu. Her taraf şangır şungur. Bilgisiz ilgi cehaleti azdırır. Şu mübarek günlerde bir tanesi de çıkıp (Ha, bu arada Flash tv'yi en nihayet dini konularda konuşmanın da liyakat ve ehliyet işi olduğunu hatırladığı için tebrik ediyorum) din eğitiminin yetersiz olduğu ülkemizin insanına doğru dini bilgiyi sunan bir programı yayına sokmadı. Eski tas, eski hamam.




Malum Türk medyası din konusundaki ezberini ne zaman bozacak? Sahi bu kanallarda şunca adam çalışır, yapımlarda her türden danışmana ihtiyaç duyulur. Neden dini konularda liyakat sahibi bir uzman istihdam edilmez? Onu da geçtik, danışılmaz, görüş istenmez? Yeşilçam'ın seyredeni gülümseten tek secdelik namazlarından bu güne malum Türk medyası din konusunda bir arpa boyu yol almamış görünüyor.




Bu Türk modernleşmesinin hormonlu aydınının tipik özelliği. En ciddi ve birikimli görünenleri bile konu din olunca, limitsiz saçmalama hakkını doya doya kullanmakta bir beis görmüyor. "Körün taşı körün gözüne" mantığıyla mı böyle yapıyorlar acaba? Nasıl olsa din konusunda herkes cahil, salla sallayabildiğin kadar, kimse çakmaz… Hesap bu mu?





Özetle, sonradan ortaya çıkan "sır" programlarının hiçbir endazesi yok. Dahası, saf ama cahil insanımızın inancını istismar etmekten başka vereceği bir şey de yok. İnsanların inançlarını bulandırmak bunu yapanların umurunda bile değil. Asıl felaket de bu.




Sözün özü şu: Din esrarlı bir alan değil. Gayba imanı, gaybî (insan idrakinin algılamakta acze düştüğü gerçekler) hakikatleri sır ve gizemle karıştırmamak lazım. Sır, daima seçkinci bir tasavvurun ürünüdür. Çünkü sır, insanın algı alanı dışında olanı değil, onu ele geçirenlerin sakladığı bilgiyi ifade eder. Sır, onu ele geçirene statü yükler. Bu da onu ayrıcalıklı ve seçkin kılar. Bu "esrardan" mahrum olanlara düşen, onu ele geçirenlerden sadır olan her şeyle bu sır arasında bir bağ olduğunu vehmetmektir. Birçok sapmanın çıkış noktası işte budur. Bizde Hurufi, Yahudilikte Kabalist, Hıristiyan Batıda okkültist akımları besleyen ana damar budur.




Unutmayalım, peygamberler bu anlamda sır saklamamışlardır. Hz. Aişe, çok büyük bir ferasetle "Allah Rasulü'nün kendisine iletilen bir şeyi sakladığını iddia eden Allah'a (Peygamber'e değil!) iftira etmiş olur" diyor.




"Esrar", sır kelimesinin çoğuludur. Acaba kafayı uyuşturan bitkiye "sırlar" anlamına gelen "esrar" adı verilmesinde, "sırcı/gizemci" yaklaşımın aklı örtmesinin payı var mıdır?




Vahiy aklı açmayı, geliştirmeyi, aktif ve aktüel hale getirmeyi emreder.


MUSTAFA İSLAMOĞLU


1 yorum

s.a. yazıma nerden

s.a.
yazıma nerden başlayacağımı bilmiyorum ama
şunu sölemeleiyim
bu iş bu kadar basit değil böyle canının istediği gibi örnekleme yapamazsın
şimdi
eğer biz birkaç asır önce olsaydık dediğiniz doğru ve size tamamen katılırdım
ama şimdiki asra tepeden bakmaya davet ediyorum sizi ve destekleyenleri
asır başkalaşmış edep haya vs. iptal
iman-ıbilgayb iptal
materyalizm in
keramet out
kalp out
beyin ve göz in
vs. vs
yani şimdi müslümanlığı yaşamayan adam daha fazla
ve islami dini heyecanı sizin gibi olmayan insanlar dolu dolu
ve birileri buna ah vah ediyo birileri ise haklı olarak işe koyuluyo ve milletinin imanına sahip çıkmaya koyuluyor
herkes sizin gibi değil herkes herşey doğru algılamayabilir
herkes mükemmel olamaz ve 4x4 diyye bişey yok
ve bu dizilerinde algılanması veya topluma etkisii 100%100
diyemem tamam ama bundan çık güzel etkilenip sizin gibi olmaya
azmedenlere bakın
toprağın altından kafasını kaldırıp Hz.ÖMER misali öyle yumuşamışki karıncanın hakkını düşünür olmuş
sayın islamoğlunu tanımam etmem
ama sadece bi düşünce seline takılıp bunu da kötü bişeymiş gibi anlatmasına sayGı duymuyorum,
tamam bu işi kullanarak bununla dalga geçip islamiyete zarar veren kanallarda oldu
ve çok dahasını biliyorum
GELİN GÖRÜN BÜTÜN OYUNLARI BOŞA ÇIKTI
VE EN GÜZEL CEVABI ASİLMİİLET VERDİ
onlara bu kepazeliğine izin vermedi
benim tavsiyem arkadaşlara;
her fikre hadis usulu ile yaklaşmaları böylece gerçek doğruları bulamkla kalmayıp
daha iyi anlayacaklardır
ve eğer gerçekten özel yada fazla iyi olmak istiyorlarsa
islam ailmlerini tenkit usuluyle öğrensinler
bu şekilde kendilerini çok iyi eğitirler ve ekmeliyete ulaşırlar
herkes kendince doğru olanı yazar ama mutlak doğruyu ancak
ALLAH BİLİR
LÜTFEN İYİCE DÜŞÜNMEDEN GENİŞ ÇAPLI BAKMADAN BUNUNLA; BİZ İSLAMİYETLE YENİ TANIŞMIŞ KİŞİLERE YANLIŞ YÖNLENDİRİCİ OLMAYIN
İSLAMİYET KİŞİNİN DOĞRULARINA BAKAMAZ BAKMAZ
AYRICA VE SON OLARAK İSLAMİYET AKIL DİNİ DEĞİL NAKİL DİNİDİR.
BUNU ADINI FURYA KOYARAK NE KADAR GENİŞ BİR KİTLEYİ İÇİNE ALDIĞIIZIN FARKINDAMISINIZ??????????
SEVGİ VE SAYGILARIMLA
YAZIMDAKİ YABANCI KARAKTERLER İÇİN ÖZÜR ORAYA TAKILMAYIN

19.02.2007 - Ziyaretci

Konular