EROTİZMİN TESİRİNDE KALAN ÇOCUKLAR

Hâkim Ben Lindsey Denver adalet divanında "çocuk suçları" dairesinin başkanıydı. Mesleği icabı yeni yetişen neslin, gençle­rin ve yaşı ilerlemiş çocuklafın haller vâkıf bulunuyordu. "Revplt of Modern Youth" (Modern Gençliğin İsyanı) isimli eserinde şöyle-yazar:
"Amerika'da çocuklar, normal zamandan çok evvel bulûğa ermektedir. Bu sebeple küçük yaştaki çocuklar arasında cereyan eden cinsî faaliyet, bu memleket için, başlı başına bir problem­dir."
Bahsi geçen zat, bu mevzuda 313 kız çocuğu üzerinde geniş araştırmalar yapmıştır. Neticede vardığı kanaat şudur:
"Bunlardan 255'i, henüz 12-13 yaşlarındayken herşeyi an­lamaktadır. Hatta cinsî istekleri sadece idrak etmekle kalmıyor­lar, üstelik bu hislere temayül de göstermektedirler. Ve vücûd organlarında cinsî arzulara karşı aşırı derecede bir hassasiyet vardır. Normal olarak 18 yaşından büyük olan kızların anlaya­bileceği şeyleri mükemmel hissediyor ve bu yaştaki kızların bil­diklerinden daha fazlasını biliyorlar. Yetişkin kızların hislerine paralel bir ruh hali belirtmektedirler." (s. 82-86)
Dr. Edith Hooker, "Laws of Sex" (Sexin Kanunları) isimli kita­bında şöyle der:
"Elit tabakaya mensup ve zengin ailelerde şayan-ı hayret bir husus müşahede edilmektedir:
"Bu ailelerin yedi veya sekiz yaşlarındaki kız çocukları, kendi yaşıtları bulunan oğlanlarla sevişmekte, aşk ve muhabbet oyunlarına teşebbüs etmektedir. Hatta çok defa bu çocuklar arasında cinsî münasebetler de vuku bulunmaktadır."
Müellifin beyanı devam ediyor:
"Yedi yaşında ufacık bir kız çocuğu... Asil bir ailenin tek evlâdı... Kendisinden biraz büyük bir erkek kardeşi ile arkadaş­ları tarafından kirletilmişti."
Başka bir vak'a:
"Beş çocuktan müteşekkil bir grup... Üçü erkek, ikisi kız... Hepsi de aynı mahallede oturmaktadır. Birbirleriyle şehevî mü­nasebetler kurmuşlardır. Hatta yaşıtları olan diğer çocukları da uyarıyorlardı. En küçükleri ise on yaşında..."
Bir vak'a daha :
"Gayet mutaassıp ve muhafazakâr bir ailenin kız çocuğu.,, Henüz dokuz yaşında... Bir de bakmışlar ki, bir yığın 'sevgilisi' vardır. Bu çocuk, sevgililerinin çokluğuyla övünmekteydi." (t, 328)
Baltimore'lu bir doktorun raporundan:
"Bu şehirde, bir yıi içinde, binden fazla dâvanın muhakeme­sine bakıldı. Hepsi de oniki yaşından küçük kız çocuklarının cinsî münasebette bulunmaları neticesinde açılan dâvalardı" (s. 177)
İşte bunlar, heyecan verici hadiselerin, cinsî cazibelerin açığa vurulmasının, bu gibi mevzulara ait vesilelerin kolaylaştı-rılmasının ilk neticeleridir.
Amerikalı bir müellif diyor ki:
"Halkımızın büyük çoğunluğu o şekilde yaşıyor ki, erkek veya kız çocukları henüz on veya onbeş yaşındayken birbirle­riyle sevişmekte ve aşk maceraları geçirmektedir. Çok müessif bir hadise... Zira vaktinden evvel cinsî mevzulara bağlanmak,
■ bilhassa yeni nesiller için, çok kötü neticeler doğurmaktadır.
,.' Bunun en zararlı taraflarından biri, küçük yaştaki kızların, sev­gilileriyle birlikte, evden kaçmaları yahut da bu yaşta gayrimeş­ru şekilde evlenmeleridir. Daha feci olanı ise, sevgiliden yüz bu­lamadıkları takdirde intihara sürüklenmeleri hadisesidir."
sevişme hikâyeleri, sanat ismi verilen cinsî hisleri tahrik edici uçkur edebiyatı ve daha binlerce pis neşriyat... Hatta doğuma mani olucu bilgiler... İşte mektep ve kolej talebelerinin okuduğu kitaplar bu tip şeylerdir...
Meşhur Amerikalı müellif, Hendrich von Loain şöyle yazar:
"Bu gibi eserlerin en büyük müşterileri Amerikan üniversite­leridir. İğrenç fuhuş edebiyatı, başıboşluğun ve serseriliğin en bariz numunesi olan bu gibi eserler nasıl da serbestçe basılıp satılmaktadır?"
"Bahsi geçen kitaplardan elde edilen bilgiler, her iki cinse mensup çocukların ve genç neslin serbestçe, hiç çekinmeden ko­nuştuğu mevzular haline gelmiştir. Ve çocuklar, okuduklarını derhal tatbik etmeyi tercih ediyorlar. Kız ve erkek çocuklar bîr araya gelerek partiler tertipliyor; buralarda, serbestçe, alenen içki ve sigara kullanarak, dansederek, cinsî bakımdan birbirle­rinden istifadeye çalışıyorlar." (How I Can Get Married?, "Ben nasıl evlenebilirim?") (S. 172).
Bu gidişin neticesi şudur ki, okul ve kolej talebelerinin ara­sından % 45'i daha mektep sıralarındayken bozulmaktadır. El­bette sonraki tahsil kademelerinde, hele yüksek okullardaki de­jenerasyonun yüzde nisbeti çok daha fazladır.
"High School" (ortaokul) talebeleri arasında, erkeklerden fazla kız çocuklar cinsî hususlarda gelişme göstermekte, erkek­lerden çok kızların cinsiyetle ilgili bilgileri daha ileride olmakta­dır. Erkekleri, daha önce, umumiyet itibariyle kızlar baştan çı­karmaktadır.