Zekat mı daha sevimli, fahişelere para yedirmek mi?

Şeytanların zincirlere bağlandığı ramazanı şerif ayındayız. Bu ayda mağfiret ve tevbe kapıları sununa kadar açık. Ramazanı Şerif en güzel yanlarından biri de Allahın emirlerinden biri olan zekatı bu ayda vermenin adet haline gelmiş olmasıdır. Şimdi zekatlarmızı hesaplama ve hayır kurumlarına verme zamanı.

Ne hikmetse para insanı azdırıyor. Hatalara, günahlara ve şehavani duygularının peşine sürüklüyor. Heleki zekatı verilmeyen mal, mülk ve para tasması takılmamış azgın köpek gibidir. O heryere seni saldırtır. Hatalar üstüne hatalar yapmana sebeb olur. Seni yanlışlıklardan alıp yanlışlıklara sürükler.

Bugün kalbinde hiç Allah korkusu olmaksızın cebindeki paraları fahişelere yedirenler, cinsel arzuları için pavyonlardan gece kulüblerinden çıkmayanların içine düştükleri bu facianın temelinde, Allahın farz kıldığı zekatlarını vermeyişleri, kılmaları gereken namazları eda etmeyişlerinde saklıdır..

Evet.. Bu mübarek ayda bir değişiklik yapın. Hayatınızı bataklıklardan çekecek bir adım atın. Ve zekatlarınızı hesaplayıp yardıma muhtaç kimselere dağıtın. Korkmayın uçkurunuz için dağıttınız o kadar paranın onda biri kadarının bile cebinizden çıkmadığını göreceksinizdir. Çok geç olmadan doğru adımı işte bu ay atın.. Mallarınızı, paranızı, ailenizin rıskını zekat ile temizleyin ki, evinize bereket, ailenize düzen, zehirli oklara karşı gönlünüze kalkan olsun..

Eğer zina yapmıyor ve kötü alışkanlıklara yönlenmiyorsanız hemen celallenip bu yazımızdan dolayı kızmayın. Halinize şükredip sizlerin yüreğini koruyucu kalkan olacak bu güzel emri ilahiye daha sımsıkı sarılıp iki mislini yürekten vermeye çalışınız..

PEKİ HANGİ MALDAN ZEKÂT VERİLİR??

Allâhü Teâlâ, temizdir. Ancak temizi kabul eder. Zekât ve sadakanın kabul olunması için kişinin; en kıymetli, en iyi, en güzel, en helâl, en temiz, en sevdiği maldan vermesi lâzımdır. Allâh (c.c.) Bakara sûresinin 267. âyetinde (meâlen):

“Ey îman edenler! İnfâkı gerek kazandıklarınızın ve gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın, kendinizin göz yummadan alıcısı olmadığınız fenâsını vermeye yeltenmeyin ve Allâh’ın Ganî, Hamîd olduğunu bilin.” buyuruyor.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Helâlden kazandığı malını infâk edene müjde olsun” buyurmuşlardır. (İLA 148)*


ZEKÂTI FAZLA VERMEK

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Übeyyi (r.a.) zekât toplamakla vazifelendirdi. Hz. Übey vazîfeye çıktığı bir gün kendisine zekât olarak iki yaşında bir dişi deve vermesi gereken birisine uğrar. Hz. Übeyy (r.a.), ona; “İki yaşında bir dişi deve vermen gerekiyor!” der; O ise “Böyle bir devenin ne sütü vardır, ne yünü kırkılır, ne de yük taşıyabilir. Onun yerine sana daha büyük, daha semiz bir deve vereyim.” der. Übeyy (r.a.) de; “Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) izin vermediği bir şeyi alamam. Gider ona söylersin; kabûl ederse ben de ederim. Eğer almayacak olursa ben de almam.” der.

Bunun üzerine o kişi deveyi de yanına alarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e gider ve şunları söyler:

“Ey Allâh’ın Rasûlü! Gönderdiğin elçi malımın zekâtını almak için bana geldi. Allâh’a (c.c.) yemin ederim ki ne Allâh’ın peygamberi ve ne de elçisi mallarımı daha önce görmüştür. Ben onun gelişi üzerine mallarımı getirerek kendisine gösterdim. Bana iki yaşında bir dişi deve vermem gerektiğini söyledi. Buna karşılık ben de böyle bir devenin ne süt verebileceğini ve ne de yük taşıyabileceğini söyleyerek ondan daha büyük ve daha semizini vermek istedim. Ama elçin bunu kabul etmedi. Siz de bakın ve ona göre karar verin, işte deve de buradadır.” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona şöyle buyurdular:

“Sana düşen elçinin söylediği kadarını vermendir. Ancak sen kendi gönlünle ve Allâh (c.c.) rızâsı için daha büyüğünü verirsen Allâh da senin mükâfaatını versin. Biz onu alır, kabûl ederiz.” Adam devesini verir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona malının bereketli olması için duâ eder.(K-11)*


ZEKÂTIN VERİLECEĞİ YERLER

Masârıf-ı zekât, zekâtın verilip sarfolunabileceği yerler demektir ki, sekizdir. Tevbe sûresinin 60. âyetinde açıklanmıştır.
1) Nisâb(miktarı mal)a sâhip olmayan fakirler,
2) (Hiçbir şeyi bulunmayan) miskinler,
3) Zekât toplama memurları,
4) Müellefe-i kulûb,
5) Kölelikten kurtulacak kimseler,
6) (Borcuna karşılık malı olmayan) Borçlular,
7) (Fi sebîlillah) Allâh yolunda hizmet edenler,
8) Yolda kalmış ve harçlığı olmayanlar.
Zekâtın verilmesi en faziletli olanı, hiçbir şeyi olmayan miskinler ve fîsebîlillâh (Allâh yolu)dur.*


Unutmayın ki, sahip olduklarımızın gerçek sahibi Allahu Tealadır. Bizler birer emanetciyiz. Bize verilen bu emaneti senin vereceğin para ile hayatını devam ettirtip bir başka din kardeşinin de aynı hataya düşmesine sebeb olacak fahişeler, kumarbazlara, serhoşlara ve pavyonculara vermek yerine gelin bu sene allah için, Allahı seven ve onun kitabını okuyan temiz insanlarla paylaşın.. Yüreğinizde gül bahçelerinin açılmasına vesile olsun..

imdat sezer
www.zehirliok.com



1 yorum

ne yazık ki erkekler hayat

ne yazık ki erkekler hayat kadınlarına yedirdiği onca paranın yarısını karılarına yedirmiyorlar.Karılarına sevgilerini vermiyorlar.Belki de karısının da eksikleri vardır ama hiçbirşey insanı zinaya götürecek kadar etkili değildir.Herşeyin bir çözümü mevcuttur. Kdınlara gelince modern hayatın getirdiği ekonomik ya da sosyal fırsatlar onları da erkeklerden aşağı bırakmıyor.Kadınlar da artık aldattığından o eski söylem olan "kadın sadıktır" kuralı yalan çıkmış oluyor.Demek ki fırsat varsa nefsin cinsiyeti olmaz.Nefs kadında da erkekde de aynıdır.

07.10.2006 - NAZAN

Konular