Liseli Gençlere

SEVGİLİ liseli gençler!.. Sizler bu ülkenin, bu milletin, bu devletin geleceğisiniz, ümidisiniz, en kıymetli varlığısınız. Türkiye’nin yaşaması, ayakta durması, yücelmesi, dünyaya örnek ve model olması ancak ve ancak sizlerin iyi, doğru, güzel insanlar olmasıyla mümkündür. Siz bozulursanız, siz vasıflı vatandaşlar olarak yetişemezseniz istikbalimiz (geleceğimiz) karanlıktır. Aşağıda sizlere bazı öğütlerim ve tavsiyelerim olacaktır. Herkesin bunları kabul etmesi ve hayata uygulaması belki mümkün olamaz ama bir kısmınız mutlaka kabul edecektir, beni haklı bulacaktır.
(1) Önce kılık kıyafet, tavır ve hareketten başlayalım. Dersler bitti, okulu terk edeceksiniz... ediyorsunuz... Sakın ola ki, gömleğinizin yakasını iki üç düğme açarak gevşetmeyiniz. Yine gömleğinizin eteklerini pantolon üzerine çıkartmayınız. Ciddî olmayan, lâubali, külhanbeyi, kenar mahalle kabadayısı pozlarına bürünmeyiniz. Bunlar sizlere yakışmaz. Gömleğinizin yakası ilikli, kravatınız yerli yerinde olsun. Kılık kıyafetinizle, yürüyüşünüzle, konuşmanızla “Efendi bir genç” görünümü içine olunuz.
(2) Son aylarda liselerimizde cinayetler aldı yürüdü. Okula bıçakla geliyor, tartıştığı veya kin beslediği arkadaşını öldürüyor. Ne korkunç ve dehşetli cinayetlerdir bunlar... Liseli genç vicdanlı, akıllı, mantıklı, terbiyeli, edebli, efendi, vatansever olmalıdır. Ona yakışan sıfatlar budur. Geçenlerde 14 yaşında Ağrılı bir çocuk, 16 yaşındaki bir okul arkadaşını bir hiç yüzünden öldürdü. Arkadaşı mezara, kendisi cezaevine veya ıslah evine girdi. Eskiden bu ülkede böyle şeyler olmuyordu. Acaba birtakım iç ve dış düşmanlarımız lise gençliğini kasıtlı, planlı, programlı bir şekilde bozmak, dejenere etmek mi istiyorlar? Bunların oyunlarına gelmemeliyiz. Liseli genç silâh taşımaz, adam yaralamaz ve öldürmez, küfür etmez, ahlâksızlık ve iffetsizlik yapmaz.
(3) Lise gençliği büluğ çağı buhranları içindedir. Cinsel konularda kendini frenlemesini bilmelidir. Aksi takdirde mânen ve maddeten çöker, sağlığını yitirir, henüz genç yaşta iken bir insan enkazı haline gelir.
(4) Uyuşturucu mafyası liselere dadanmış ve gençliğimizin bir kısmını zehre alıştırmıştır. Önce promosyon olarak bedava verirler. Çocuk tiryaki ve bağımlı olunca onu iliklerine kadar soyarlar, sömürürler. Bu tuzağa düşmeyiniz.
(5) Her akıllı liseli genç, eğitiminin çok zayıf ve yetersiz hale gelmiş olması dolayısıyla, okulda uluslararası standartlarda edebi ve sosyal kültür alamamaktadır. Bu eksikliği, bu yetersizliği alternatif/paralel bir eğitim ile telâfi etmek (gidermek, doldurmak) gerekir. İmkân bulunabildiği takdirde özel hocalardan ders almak, faydalı ve değerli kitaplar okumak suretiyle kültürünüzü artırmaya çalışınız. Bu işin söylemesi kolaydır, yapılması zordur. Daha önce bu konuda tafsilâtlı (ayrıntılı) yazılar yazmıştım.
(6) Sadece kültürle, bilgiyle iş bitmiyor. Kişinin bunların yanında ahlâk ve karakter terbiyesine sahip olması gerekir. Maalesef bizim millî eğitim sistemimiz (zaten millî değildir...) bunu hiç veremiyor. Vermiş olsaydı liselerde bunca cinayet işlenir miydi? Bu terbiyeyi medya da veremiyor, aksine ahlâksızlık ve karaktersizlik aşılıyor. Maalesef toplum da veremiyor. Bu ülkenin gerçek aydınlarının, sorumlu kişilerin, iyi ve dürüst idarecilerin gençliğe ahlâk ve karakter terbiyesi verilmesi için çareler ve çözümler aramaları, teklifler getirmeleri, bunları hayata geçirmeye çalışmaları gerekir.
(7) Gençlik enerjisini iyi yerlerde harcamak için her akıllı ve vicdanlı gencin kendisine mahsus özel bir kütüphane kurması lazımdır. Çok fakir olanlara bir şey demiyorum. Orta halli bütün liseliler cep harçlıklarının bir kısmı ile faydalı, değerli, kalıcı kitaplar almalı, bunları okumalı, yararlanmalıdır. Kitapların üzerine basmak ve numara vermek için bir de mesela (Ahmet Dağdeviren, Özel Kütüphanesi, No:............) şeklinde bir damga/kaşe yaptırılıp kitapların üzerine basılmalıdır. Geliri müsait olan bütün ana-babalar çocuklarını bu konuda teşvik etmeli ve desteklemelidir.
(8) Yapılacak işlerden biri de, her akıllı gencin millî sanatlarımızdan birini öğrenmesidir. İki yüz küsur millî sanatımız vardır. Bunların yanında ressamlık, fotoğrafçılık gibi evrensel sanatlar da bulunmaktadır. Her gencin hangi sanata istidatı (yatkınlığı) varsa kurslara gitmeli, özel hocalar bulmalı ve onu öğrenmelidir. Bunu yaparsa boş zamanlarını değerlendirmiş, huzurlu ve mutlu olmuş, satacağı sanat ürünlerinden para kazanmış (bu ana gaye değildir) olur. Hem de enerjisini faydalı bir sahada harcamış olur.
(9) Akıllı, vicdanlı, ahlâklı, faziletli, edebli, terbiyeli, temiz aile çocuğu olan gençlerimiz kendilerine mutlaka iyi arkadaşlar seçmelidir. Üzüm üzüme bakarak kararırmış... İyi, temiz, güzel ahlâklı bir gencin kötü arkadaşları olamaz. Gençlerimiz hem okul içinde, hem okul dışında kendilerine iyi bir çevre yapmalıdır. Bu iş de sessiz sedasız gerçekleştirilmelidir. Hiçbir ahlâksız ve terbiyesize “Sen ahlâksızsın!” denilmemelidir.
(10) Birtakım hizipler, gruplar, cemaatler, klikler, en geniş manasıyla mafyalar gençleri kendilerine çekmek için uğraşıp duruyor. Gençlerimiz bunların tuzaklarına düşmemelidir. Mânevi ve tasavvufî bir topluluk içine girmek, bir nasip meselesidir. Bu konuda genel bir dâvet yapılması doğru değildir. Akıllı gençler bu gibi davetlerden ve propagandalardan uzak durmalıdır. Ancak onların aleyhinde de bulunmamalıdır.
(11) Ailesinin serveti müsait olan gençlerimiz temiz ve güzel giyinmeli, fakat asla gösterişe, lükse, israfa kaçmamalıdır. Ülkemizde son yıllarda bir marka fetişizmi, bir israf ve pahalılık cinneti veya isterisi yaygınlaşmıştır. Efendi bir liseli genç, babası zengin de olsa, fakir ve yoksul arkadaşlarını düşünerek çok pahalı, çok gösterişli elbiseler ve ayakkabılar giymez, hele onları bir gösteriş ve öğünme vasıtası yapmaz. Orta halli olur, mütevazı olur, alçakgönüllü olur.
(12) Bu madde dindar gençlerimiz içindir. Beş vakit namazlarınızı kılınız. Mümkün olduğu kadar bu konuda kendinizi göstermeyiniz. Dindar olduğunuz için size gerici diyecek dengesizlere aldırmayınız.
(13) Kesinlikle kimse ile tartışmayınız, kavga etmeyiniz, fitne ve fesat çıkartabilecek sözlerden ve hareketlerden kaçınınız. Lüzumu olmadıkça konuşmayınız.
(14) Büyüklerinize saygılı, küçüklerinize merhametli ve şefkatli olunuz.
(15) Bütün gücünüzle iyi insan, iyi vatandaş, iyi komşu olmaya çalışınız.
(16) Hayatın amacı para kazanmak, lüks ve konforlu bir hayat sürmek, ün ve alkış kazanmak, nefsani ve şehevî hırslarını tatmin etmek, sorumsuzca yaşamak, azamî (en fazla) zevk ve haz almak değildir. Bunların üzerinde de değerler vardır ve insanı adam eden asıl ve temel değerler bunlardır.
(17) Çok gençsiniz ama bu memleketin, bu halkın, bu devletin birtakım kötü ve çirkin adamlar ve kadrolar yüzünden ne büyük zararlara uğradığını, ne ağır darbeler yediğini, ne perişan hallere düştüğünü görüyorsunuz. Siz vatansever olun, haram kazanmaktan ve haram yemekten nefret edin, doğru inançlara ve bilgilere sahip olun, en geniş mânasıyla güzel insanlar olun. İyi yetişerek bu zavallı milletin ve ülkenin imdadına yetişin. Sakın harcanmayın. Siz harcanırsanız Türkiye de harcanır.
Allah yardımcınız olsun!
(Not: İlk fırsatta Kur’an yazısıyla yazılan Osmanlı Türkçesini öğrenin. Dedelerinin mezar taşlarını okuyamayan cahillerden olmayın.)

Mehmet Şevket Eygi


Konular