Kadının Günlüğü

Mutlu aile nasıl olmalı?






İslamda evlilik erkekle kadın arasındaki mübarek bir sözleşme olup ancak bu sözleşme ile her ikisi birbirlerine helal olmaktadır. Birbirlerini severek, birbirleriyle yardımlaşarak, kaynaşarak ve birbirlerine hoşgörülü davranarak devam edecek uzun hayat yolculuğuna bu vesileyle başlarlar. Erkek ve kadın birbiriyle huzura kavuşur. Eşinin yanında sükûnet, ünsiyet, güven, huzur ve hayatın lezzetini duyar.








Kuran-ı Kerim erkekle kadın arasındaki bu yüce meşru ilişkiyi sevgi, ülfet, itimat, anlayış ve rahmet taneciklerinin muhabbet, saadet, tebessüm ve nimet kokularının yayıldığı gayet parlak ve şeffaf bir tasvirle canlandırmaktadır: “Siz kendi cinsinizden kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhameti varetmesi Onun kudretinin alametlerindendir.(Rum:21.)








Aslında bu Allahın iki Müslüman eş arasında meydana getirdiği en kuvvetli Rabbani bir bağdır. Böylece eşler sevgi, karşılıklı anlayış, yardımlaşma ve karşılıklı iyilikseverlik duygularıyla kaynaşırlar ve İslam ailesini kurarlar.








İslam ailesi Hak yolda yürüyen İslam toplumunun binasındaki sağlam bir tuğladır. Bunu meydana getiren fertler elbette üretici ve yapıcı, iyilik ve takva üzerine işbirliği içinde salih amellerde yarışan ve gayret eden kimseler olacaktırlar. Saliha bir hanım İslam ailesinin ana direği, bu ailenin sağlam bir köşetaşı ve güçlü bir temelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır:






“Dünya bir maddi varlıktır,dünyanın en değerli varlığı da saliha hanımdır”(Müslim)





Gerçekten saliha hanım Allah tarafından erkeğe verilen en büyük nimettir. Zira erkek hayatın sıkıntılarını, dertlerini ve yorgunluklarını eşinin yanında unutur. Erkek hanımın yanında rahata huzura, sükunete ve insanın hayatında benzeri bulamayacağı bir saadete kavuşur.
O halde kadın hayatta nasıl en değerli bir varlık olabilir? Nasıl başarılı bir eş olabilir? Kadınlığının yüceliği ile birlikte sevilen takdir edilen ve değer verilen bir kimse nasıl olabilir?
Eşini çok iyi seçer









İslamın kadına verdiği değerin bir örneği de ona kendi eşini kendisinin seçme hakkını vermesidir. Bu itibarla anne ve babanın kızlarını istemediği bir kimse ile zorla evlendirmeye hakları yoktur. Şuurlu Müslüman kız bu hakkını bilir. Fakat yine de kendisine uygun bir talip çıkması durumunda, anne ve babasının kızlarının yararına yaptıkları öğüt ve rehberliğinden yararlanır. Çünkü anne ve babanın hayatla ve insanlarla ilgili tecrübeleri kızlarına göre daha fazladır. Evlenecek kız; seçeceği eşin dindarlığı ve ahlakı üzerinde durmalıdır. Zira başarılı bir aile yuvasının ana direği, erkeğe gereken en kıymetli ziynet bunlardır.






“Dindarlığından ve ahlakından hoşlandığınız bir kimse size evlenmeye gelirse hemen onunla evlenin. Aksi taktirde yeryüzünde fitne olur, yaygın bir fesat çıkar. (Tirmizi, İbni Mace ve Hakim)







Gerçek Müslüman genç nasıl çöplükte yetişen çiçekten ( kötü çevreden gelen güzel kızdan) sakınırsa; olgun, şuurlu, Müslüman genç kız da yakışıklı ve fiziki durumu güzel olsa da eğlenceye düşkün, ahmak ve ahlakı düşük gençten hoşlanmaz.




“Kötü kadınlar, kötü erkeklere, kötü kötü erkekler kötü kadınlara, İyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler iyi kadınlara aittir” (Nur, 26)
Müslüman hanım daima İslam tarihindeki pek çok fazilet timsali hanımın içinde bulundukları fakirlik, imkansızlık ve geçim darlığına rağmen sabır, iyilik, insanlık ve kocalarına ve evlerine hizmet etme hususunda örnek kimseler olduklarını hatırlar.
Hz. Aişe (ra) Resullullah (sav)e:
Kadının üzerinde kimin hakkı daha büyüktür, diye sordu: Peygamberimiz (sav) kocasının, diye cevap verdi. Hz.





Aişe (ra); erkek üzerinde kimin hakkı daha büyüktür, diye sordu. Peygamberimiz (sav): Annesinin, diye cevap verdi.








Olgun ve uyanık olan Müslüman kadın kötü huya sebep olmaz. Bilakis iyi ahlakıyla kocasına yardımcı olur. Zeka uyanıklılık ve dikkatiyle kapalı kalpleri açan ve gönülleri kuşatan güzel muamelesiyle bu ahlakı ortaya koyar.







Nitekim Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır:


“Kadın beş vakit namazını kılar, bir ay orucunu tutar, kocasına itaat eder ve namusunu korursa ona; Cennetin kapılarından hangisine girmek istersen gir, denir”.
Hanımın eşine iyi davranması, saygılı olması, değer vermesi İslam ümmetinin aile ahlakıdır. Bu cahiliyette bile yaygın olan, İslamın kabul ettiği ve Müslümanların nesilden nesile aktardıkları yüce ahlak esaslarındandır. İslam edebiyatında annelerin kızlarına hizmet etmeleri, itaat etmeleri ve değer vermeleri hakkında çok değerli, çok yüksek içtimai belgeler sayılabilecek edebi eserler bulunmaktadır.




Cahiliyye devrinin Araplarının ileri gelenlerinden Muhallim eş-Şeyhani kızı Ümmü İyası evlendireceği zaman gelin hanım süslendi, bineğe binmek için hazırlandı. O sırada annesi kızına şu tavsiyelerde bulundu:
Sevgili kızım! Şu anda çıkmakta olduğun havayı ve yuvayı terk ediyor, hiç bilmediğin bir yuvaya, hiç alışık olmadığın bir arkadaşın yanına gidiyorsun. O sana sahip olmakla efendi oldu, Sen de ona cariye ol ki zamanla o senin kölen olsun. Şimdi benden on nasihat al. Bunlar senin için bir azık ve hatıra olsun.






. Onu güzelce dinleyip itaat ederek geçim ehli ol, az konuşmada huzur elde edilir…





. Onun kötü koku almasına, kötü şeyleri görmesine fırsat verme, sana ondan sadece güzel kokular ulaşsın.





. Kocanın yemek vaktine dikkat et, o uyurken sessizliği temin et, uykunun bölünmesi de sıkıntıyı arttırır.








. Kocanın dostlarını ve çevresini gözet. Malını koru. Çünkü malın korunması güzel takdire sebep olur.







. Kocanın hiçbir sırrını açığa vurma. Hiçbir konuda onun emrine karşı çıkma…









. O sıkıntılı iken sen sevinçli görünme, o sevinçli iken sen sıkıntılı görünme.








. Sen kocana saygılı davran ki o da sana en değerli varlık gibi davransın.










. Sen sevdiğin ve sevmediğin hususlarda onun memnuniyetini kendi memnuniyetine, onun arzusunu kendi arzuna tercih etmedikçe onun sevgisini kazanamazsın.
Bu sözlerden sonra gelin yola çıkarılmıştır. Gelinin kocasının yanında yeri büyük olmuş ve bu gelinden sonra idareyi eline alan melikler gelmiştir.
Müslüman kadın kendisine bol nimetler bahşeden Allaha karşı şükür vazifesini bilmeli, Allah rızasını gözeterek bol bol sadaka vermelidir. Buna göre, şunu demeliyiz ki; İslamda aile saadetinin temeli, İslam dinini tam olarak öğrenip; ailede uygulamaktır. Mutlu ve huzurlu aileler ancak İslamı yaşamakla tatbik edilebilir.










Kaynak Eser:
Kuran ve Sünnete Göre Müslüman Kadının Şahsiyeti
Prof. Dr. M. Ali Haşimi


Konular