İnkar Edenlerin Ölüm Anındaki Pişmanlıkları

Yaşadıkları süre boyunca insanlara pek çok kez Allah’tan korkup sakınmaları, sonsuz cennet ve cehennem hayatının varlığı, hesap günü için hazırlık yapmaları gerektiği hatırlatılır. Ancak inkarcılar bu çağrılara her defasında olumsuz karşılık verir ve kendilerine hatırlatılan bu kıymetli öğütten faydalanmazlar. İşte bu nedenle de, ölümle karşılaştıklarında yaşadıkları büyük pişmanlığın asıl sebeplerinden biri, “kendi elleriyle” kendilerini böyle bir duruma sokmuş olmalarıdır. Kimse onları zorlamamıştır, ancak onlar bu kötü sonu kendi iradeleriyle hazırlamışlardır.





Ölüm anı ile birlikte inkarcılar büyük bir azap yaşamaya başlarlar. Bu azabın başlangıcı, Allah’ın ayetlerde bildirdiği gibi, ölüm anında yaşanan büyük korkudur. O gün insanların yaşadığı korkuyu Rabbimiz şöyle haber verir:





(Ölüm korkusundan) ayaklar birbirine dolaştığında;




O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.





Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.





Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.






Sonra çalım satarak yakınlarına gitmişti.




Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.






Yine müstahaksın, dahasına da müstahaksın. (Kıyamet Suresi, 29-35)







İnkar edenlerin ölümle birlikte yaşadıkları büyük pişmanlık, başlarına gelecek azapların hiçbirini engelleyemez. Allah inkar edenlerin canlarının büyük bir acı ve zorluk içerisinde alınacağını bildirir:







Öyleyse melekler, yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını aldıkları zaman nasıl olacak? (Muhammed Suresi, 27)







Tüm hayatlarını Allah’ın dininden yüz çevirmiş olarak geçiren bu kimseler, ölüm anında kendilerini azaptan kurtarması ve affetmesi için var güçleriyle Allah’a yalvarırlar. Pişmanlıkla bir daha dünyaya döndürülmeyi, salih amellerde bulunmayı ve kaybettiklerini telafi etmeyi isterler. Ancak bu istekleri kabul edilmez. Çünkü onlara, Allah’ın bir ayetinde bildirdiği gibi “öğüt alacak olanın öğüt alabileceği kadar bir süre” verilmiş, cennet ve cehennem hayatı hatırlatılmış, ama onlar bile bile bu gerçekten yüz çevirmişlerdir. Kendilerine bir kez daha böyle bir imkan tanınmış olsa, onların tüm bu pişmanlıklarını unutarak yine inkarı tercih edeceklerini Allah Kur’an’da şöyle bildirmektedir:






Sonunda, onlardan birine ölüm geldiği zaman, der ki: “Rabbim, beni geri çevirin. Ki, geride bıraktığım (dünya)da salih amellerde bulunayım.” Asla, gerçekten bu, yalnızca bir sözdür, bunu da kendisi söylemektedir... (Mü’minun Suresi, 99-101)








Dünyada iken inanmadıkları, sözlerini ciddiye almadıkları ve hatta kendilerince alay ettikleri müminler, o gün inkar edenlerin çektiği azapların hiçbirini yaşamazlar. Onlar tüm hayatlarını samimiyetle Allah’ın rızasını isteyerek geçirmelerinden dolayı sonsuza kadar her nimetin en güzeliyle mükafatlandırılırlar. Onların canı inkarcılarınkinin tam tersine, hiç acı çekmeden “yumuşakça” alınır. (Naziat Suresi,






2) Allah’ın bir ayetinde bildirdiğine göre melekler, ölüm anında müminleri selamlar ve onlara cennet müjdesini verirler. (Nahl Suresi, 32) Bu, inkar edenler için bir başka manevi azaptır. Çünkü dünyada müminlere tanınan imkanlar kendilerine de verilmiştir. Ancak onlar dünya hayatının geçici menfaatlerinden yararlanabilmek uğruna, bile bile sonsuz cennet nimetlerini kaybetmişlerdir. Dünyanın kısa bir deneme yeri olduğu, ahiretin asıl hayat olduğu hatırlatıldığı halde bunu anlamazlıktan gelmişlerdir. Bu yüzden dünyada ahiret için kazançlı olabilecek hayırlar işlememişlerdir. Oysa Allah’ın emrettiği güzel ahlakı yaşamak, salih bir mümin olmak yalnızca samimi bir niyet etmek ve bu niyette irade göstermekle her insan için mümkündür. İşte tüm bunları düşünmek inkar edenlerin içindeki pişmanlığı daha da artırır. Allah bir ayette, “Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi olacak? Ne kötü hüküm veriyorlar.” (Casiye Suresi, 21) şeklinde buyurarak herkesin yaşam şekline göre sadece hak ettiği karşılığı alacağını haber verir.






İnkar edenlerin ölüm ile başlayan bu pişmanlıkları Allah dilediği sürece devam edecektir. Geçen her dakika, her saat ve her gün hiç bitmeyen azabın içinde kalacak, bu büyük ve sonsuz pişmanlıktan kurtulamayacaklardır. Oysa ölümün ve ahiretin gerçekliğini anlamak için onlarla karşılaşmayı beklemeye gerek yoktur. İnsan için Allah’ın vaadi yeterlidir.






Ölümün pişmanlığından kurtulmak ve sonsuz cennetin güzelliklerine kavuşmak isteyen insan, ölümü ve sonrasını şimdiden düşünmeli ve tüm kainatı yoktan yaratan Rabbimizin hak olan yolunu seçmelidir.


Gülay Pınarbaşı


Konular