İmdat Ben Evliyim ...!

Bu sohbetimde sevişerek evlenen bir çiftin nasıl bir duvara tosladıklarını anlatmak istiyorum. Genelde bütün evli çiftlerin yaptığı şey, mutlu kalma çabasıdır. Ben bekarlığı, yelkenler fora giden bir gemiye benzetiyorum. Evlilikte ise, deniz kızına vurulup balıklama suya atlıyorsun, sonra da imdat kurtarın beni diye ölene kadar bağırıp duruyorsun. Şimdi her iki tarafın da isteği ile yapılmış bir evliliğin pembe panjurlu penceresinden içeriye kafamızı uzatıp bakalım.

HALBUKİ FLÖRT EDERKEN NE RAHATTIK

Ne mutlu bir çift. Birbirlerini nasıl da seviyorlar. Merak ediyorlar, özlüyorlar, bi dakka ayrı kalamıyorlar. Niye böyleler biliyor musunuz. Daha yeni evliler. Birbirlerine olan merakları henüz bitmemiş de ondan. Oynaşmalar, şakalaşmalar... Allah Resulü (sav) ashabından birine “Bakire ile evlen, oynaşırsınız.” buyurduğuna göre, evliliğin ilk ayları gerçekten çok hoştur. Ama bu hayal alemi uzun sürmüyor. Bir ay dolunca maaşları eline alıyorlar ve bir de bakıyorlar ki açıldıkça açılmışlar. Hemen diyorlar ki, evlilik masrafları yüzünden böyle oldu, birkaç aya kadar borçları öder düzeltiriz. (Halbuki ömür boyu böyle devam edecek.) İlk ay borçlara ağırlık verilir ve “Dar zamanda eşim benimle kuru soğan bile yer,” zihniyeti ile bir ay tamamlanır. İkinci aya girildiğinde elbette ki soğan ekmek yenmez, o eskidendi. Çünkü soğan da buğday da senin tarlandaydı. Şimdi markette.

Evet, yeni evlendiğin el kızına soğan ekmek yedirebilirsin belki ama gururuna yediremezsin. Kendinden kısarsın, el kızından kısamazsın. Eve gelirken simit alıp yiye yiye gelirsin, evde “ben tokum, iş yerinde yemiştim” deyip tasarruf etmeye başlarsın. Kendi ayakkabılarının altında ikişerden dört delik varken eşine dördüncü ayakkabısını alırsın. Çünkü bayandır, erkekler gibi her elbisenin altına aynı ayakkabıyı giyemez. Olmaz. Senin gibi her düğüne aynı takım elbiseyle gidemez. Sonra “bak, geçen düğünde de aynı elbiseyi giymişti” derlerse kadıncağız rezil olur el aleme. Her kıyafetin yanına aynı çantayı takıp çıkamaz. Sünnetçi çantası değil bu, bayan çantası. Daha duuur... İki yıllık borca girip o kadar eşya aldığın halde sen eşyalarını tamamladığını zannet. Her ay şuraya şu, buraya bu, derken bir de bakmışsın ki evde karınla fantezi yapacak iki metrekare yer kalmamış. “Ya karıcım, şu sehpalarla fiskos masasını ve bi de şurdaki iki tabure ile otuzaltı saksıdan sadece şu üç tanesini koltukların üstüne kaldır da yanıma gel, hı, olur mu.?” Tabi bir ay daha geçince bu sefer birbirinizin özel masraflarına parmak basmaya başlarsınız. Sen onun makyaj malzemelerine takarsın o senin sigara parana takar. Hele bir de işe geç kalıp taksiye bin de bak n’oluyo.











ÖZLEMELERE N’OLDU ?












Akşam sokağa girdiğinde kafanı kaldırıp evinizin penceresine falan hiç bakma, kesinlikle orda yoktur. Kapıyı açınca hoş geldin kocacım deyip seni öpecek diye düşünürken nasıl bir yüzle karşılaşacağını hiç düşündün mü. Elbette düşünemezsin, çünkü Türkan Şoray hiç öyle yapmamıştı ki Kadir İnanır’a. Hatta Kadir abin parasızlıktan üzüntülü bir halde elleri boş gelince eve, Türkan ablan, “üzülme, ben şimdi güzel bi çorba yaparım” deyip boynuna sarılmıştı. Unut bunları güzel kardeşim, unut. Eve para getirdiğin müddetçe adamsın. Para sıkıntısı yaşadığın anda, karının her hali, her bakışı, her sözü, evde attığı her adım bile iğne gibi batar yüreğine yüreğine. Canımla cicimle düzeltemezsin. Hele bir de işsiz kalsan (Maazallah,) hoşt... kış kış... defol... höst... hağht-tuu… “Dur ya, bak gider başka kadınlarla beraber kalırım ha..” deyip durumu kurtarmaya çalışmayı denesen, adres cehennemin dibidir. Akşam olunca eve gelmeni istemesinin sebebi seni meraktan falan değildir. İnanmıyorsan şehir dışına çık da bak. Aynı şehirdeyken her geciktiğinde “geciktin de bişey mi oldu acaba diye merak ettim” bahanesiyle her gün arayan eşin, bak bakalım seni ne kadar arayacak. On defa ararsa dokuzu rutin kontrollerdir. Gerçekten kıskanan kadın binde birdir. Mesela rahmetli anam beni aradığında ilk söylediği söz, “Oğlum, aç mısın, yemeklerini zamanında yiyor musun, üşütme sakın, yatarken bi bardak süt iç, parasız kalırsan haber ver..” gibi sözlerdi. Ya da eve geç kalsam anam hemen arayıp, “Oğlum, bişey mi oldu, hayırdır inşallah…” derdi. Oysa geç kaldığınızda karınız genellikle, “Nerdesin..! Saatten haberin var mı..!” Yahu hele bi sor, kamyon altında mıyım, nezarette miyim, kafamda bi balta ile sedye üstünde miyim… Hiiiiç umurunda değil. Kadının kıskanmasının altında yatan sebep, başkaları ile para harcaman ve birine takılıp boşanma ihtimalindendir. Bunlar, kadının kıskanması değil, kendisini düşünmesidir.













Dikkat ettiniz mi, erkeklerin yüzde doksanı Allah korkusundan gafil oldukları için eşlerini aldatırlar ama böyle bir adamı belki binde bir kadın boşar. Genellikle kadının aklından geçen düşünce, “erkektir, bi kaçamak yaptı diye boşanmaya gerek yok, nasıl olsa dönüp dolaşıp yine evine gelecek, ama ben yine de tavır koyayım ki bunu adet edinmesin” düşüncesidir. Halbuki aynı şeyi kadın yapsa hemen boşanır. Bakınız, bu anlattıklarım bir çok insandan duyduğum için istatistik niteliğinde açıklamalardır. Elbette ben de o insanlardan biriyim ve bazı konularda aynı dertlerden doğal olarak muzdaripim. Üstelik severek evlendiğiniz ve hala sevdiğiniz kadınla başınıza gelenlerdir bunlar.













BENİ KISKANDIĞINI SANIYODUM













Esas kıskanılan, senin paranın başka kadınlarla ya da arkadaşlarınla beraber yenmesidir. Yani parandır kıskanılan. Hatta başkalarının parası kıskanılır da ceremesini yine sen çekersin. Sadakayı bile Allah rızası için karına vereceksin. Bir müddet sana söylemese bile eşinin aklından şunların geçtiğine emin ol; “Eş, dost, akraba ve arkadaşlarına borç falan verme. Sıkıntıda olan bir insana maddi yardımda bulunma. Ailenden başka hiç kimse için zaman harcama. Zaten kendimiz zor geçiniyoruz bi de el alemin derdiyle mi uğraşacaz. Milletin ne hali varsa görsün. Artık bekar değilsin, paranı ve zamanını ona buna veremezsin, çoluk çocuğunun geleceğini düşünmelisin, biz zor durumdayken bize yardım eden mi oldu. Biz niye yardım edecekmişsiniz ki. Bırak bu çevreni, senin iyi niyetinden istifade ediyorlar. Bulmuşlar senin gibi enayiyi, sömürüyorlar. Sen paranı karına ver, o hem biriktirir hem evi idare eder hem de böylelikle kimseye para vermek zorunda da kalmazsın. Annadın mı...! Yoksa ilişkimiz biter.”














ARKADAŞLARIM NERDE














Karına itiraz edersen kabul ettiremezsin, kadınlar tartışmada hemen gözyaşı bombası atar. “Aman Allah’ım, ben nasıl böyle bi adamla evlendim, babamın evinde bi dediğim iki edilmezdi, şu halime bak, bi gömlek bile alamıyorum kendime. Boşanacaz.! Yarın avukata gidiyom.! Al yüzüğünü de nankör adam...” (Bu yüzden evlilik yüzüğü olarak ince bir gümüş yüzük takmak daha emniyetli. Kafana gelirse acıtmaz.) Tabi bu arada seviyosun karını. Kimsenin eli eline değmemiş, namuslu, hamarat, hem de güzel. Onunla aranı bozmak hiç işine gelmez. Halbuki senin bu halini bile bile evlenmişti. Artık durumu düzeltmek için kara kara düşünmeye başlarsın.















Karınızın, bekarlığın verdiği bazı alışkanlıkları sizin üzerinizden alması elbette gereklidir ve bunların bir kısmı da iyidir. Yani sorumluluğunuzu bilirsiniz, evinizi bilirsiniz, gereksiz masraf ve gereksiz kişilerle zaman harcamazsınız. Ama karınızı kontrol altına almazsanız, karınızın sizin üzerinizde uyguladığı bu düzeltme operasyonu bir türlü bitmez. Siz düzeldikçe düzelir bir gün kalas gibi dümdüz olursunuz. Benim bir çok eski arkadaşım şu anda aynı durumdadır. O dal budak salmış meyve veren insanların çoğunu şimdi al, bina iskelesine kalas diye koy, üstünde sıvacılar çalışsın. Allah rızası için yapacakları hiçbir şey kalmamış. Her şey karısı için olmuş. Akşam eve geldiklerinde, “Bu gün karın için ne yaptın.!” sorusuna muhatap olmuş vaziyette manyamış bir halde ruh gibi dolaşıyorlar.
















BİZ EŞYALARIMIZI ALMAMIŞ MIYDIK












Tabi bu durum ister istemez maddi durumunu düzetmeye mecbur ediyor erkeği ve bir gayretle düzeltiyor. Bu sefer kenarda duran para karınızı rahatsız ediyor. Yastığının altında biriktirdiğin her yeşillik bu sefer karına akapunktur oluyor. Perdeler değişiyor, koltuklar nedense hiç kimse oturmadığı halde eskiyor, halılar sen farkında olmadan sararıyor, her zaman yıkanan aynı elbiseler artık yıkanınca çekmeye başlıyor, taksitli alışverişler sebebi ile evdeki her şey birdenbire eskiyor. Bir gün bayram geliyor, mahalleye bayram ziyaretine çıkıyorsunuz... Aaa.? Tesadüfe bak.! Komşularınızın bütün eşyaları aynı sizinkiler gibi. Kısa bir zaman sonra evdeki bütün eşyalar mahalledeki komşularınızın yeni aldığı eşyalar gibi oluvermiş. Ne ilginç rastlantı.! Ve siz hala birbirinizi seviyorsunuz.















Küçük odaya da televizyon gerekiyor, buzdolabınız ses yaptığı için değişiyor, fırın sağlam olduğu halde dekoratif kapaklısı ile değiştiriliyor, hatta yeni aldığınız her şey bi daha ve ertesi gün bi daha değişiyor, çünkü mutlaka eve getirildiğinde, mağazada fark edilmeyen bir kusuru görülüyor. Ya da komşunun hanımı aldığınız o güzelim eşyanızı kıskanarak, “keşke falanca rengini alsaydın” diye eşinize vesvese veriyor. Karınıza bir hediye alın, mesela beyaz bir kazak. Size diyecektir ki, “Ahouş !, ne kar güzeeel.. ay çok teşekkür ederim kocacım, nerden aldın.?” Siz de falanca yerden diyeceksiniz tabi. Ve karınız ertesi gün büyük bir ihtimalle o mağazaya gidip aldığınız kazağı değiştirecektir. “Defoluymuş kocacım, kandırmışlar seni, aynı rengi de kalmamış, mecburen turanj rengini aldım, bi dahaki sefere bana sormadan alma.” diyecek. Bi tek size ait olanlar hep sağlam ve yeni kalacak. Pijamalarınız haricinde. Siz pijamalarınızı çok sevdiğinizi, giye giye yumuşacık olduğunu ve onların daha oldukça uzun bir zaman kullanılabileceğini ısrarla söyleyeceğiniz halde ille de değişecek. Çünkü eşiniz sizi çok düşünüyor ve acayip ilgileniyor.












OYSA SEVEREK EVLENMİŞTİM















Bir yere misafir mi olacaksınız, cicilerinizi giyiyorsunuz. Eşiniz tesettürlüyse sorun yok. Değilse, asırlardır olduğu gibi eşiniz nihayet hazırlanıyor ve saatler sonra abuk bir kıyafetle karşınıza çıkıyor. “Nasılım...?” Tabi yüzünüzde şaşkın bir ifadeyle bakıyorsunuz, bakıyorsunuz... ne yapmaya çalıştığını anlamadığınız için sormak zorunda kalıyorsunuz ; “ Böyle mi çıkacaksın.?” Cevap TSE standardında oluyor; “Aaa, ne varmış kıyafetimde.?” Maddi durumunuz ne kadar artarsa, eşinizin gardırobu da, evinizin eşyaları da o kadar artıyor.













E, artık maddi sorununuz yok. Sağlık probleminiz de yok. Eviniz de güzel. Hem güzel ve akıllı bir kadınla da evlenmişsiniz. Mutlusunuz. Bir erkek olarak eşinizle beraber olmak zaten en doğal hakkınız. Stres dolu bir günün akşamında burnunuzda karınız tüte tüte eve geliyorsunuz, onu canınız çekiyor, ama... o da ne, eşinizin bu akşam başı ağrıyor. Yarın morali bozuk. Öbür gün de çamaşır bulaşık derken çok yorulmuş zavallı. Daha sonraki gün ise piyangodan bir hafta ekleniyor. On gün asker gibi “esas duruş, tüfek omuza” vaziyette bekliyorsunuz. Tabi sizin yine kafanız karışıyor.?! Hemen aklınıza, geçimlerini kazanmak için para karşılığında erkeklerle beraber olan kadınlar geliyor. Yanlış anlamayın ha, beraber olmak için değil vallaha.















Hani, bu kadınlar her gün akşama kadar kırkdokuz erkekle beraber ola ola hala nasıl yorulmadan ayakta kalabiliyorlar diye düşünüyorsunuz. Üstelik döveninden tutun da sövenine kadar, ayyaşından tinercisine kadar cins cins adam. Hepsi de SAPIĞINA kadar erkek. Yani her gün onlarca sapık adama katlanan bu kadınlar, bütün vücutları tepeden tırnağa ağrı, sızı ve morartı içinde oldukları halde yine de yüzlerce sapığa güler yüzle katlanabilirken, karınız sizinle her gün sadece bir defa beraber olmaya katlanamayacak kadar yorgun ve hasta düşecek ne yapmış olmalı acaba. Üstelik maaşı da olduğu gibi ona teslim ediyorsunuz. Bence bir kadın, akşam olduğunda kocasına mırın kırın ediyorsa, hemen acil servise kaldırılıp muayene ettirilmesi lazım. Mutlaka çok ağır hastadır da size belli etmiyordur. Aksi halde biricik kocasına katlanması niye mümkün olmasın ki. Yok yok, kesin ölüyodur.


Ali Serdar Cinemre


16 yorum

Re: İmdat Ben Evliyim ...!

(Karına itiraz edersen kabul ettiremezsin, kadınlar tartışmada hemen gözyaşı bombası atar. “Aman Allah’ım, ben nasıl böyle bi adamla evlendim, babamın evinde bi dediğim iki edilmezdi, şu halime bak, bi gömlek bile alamıyorum kendime. Boşanacaz.! Yarın avukata gidiyom.! Al yüzüğünü de nankör adam...” )

sana bunu söyleyen karıyı daha niye evinde tutuyorsun ki arkadaş?

20.11.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: İmdat Ben Evliyim ...!

hey Allah'ım yaaa...her kadın böyle diye bişey mi var?bu düşüncelerle evlenen insanlara müstehak bence bütün bunlar....al karını koklaa...doyyyy...bu yaşıma kadar hiçbir erkek(babam dahil)bana özel bi hediye almadı.doğum günlerim dahil.ben,kocamdan gelecek bir hediyeyi niye şurası şöyle burası böyle deyip eleştiriyimki?bağrıma basarım,o almış deyip,hiç değiştirmeye falan çalışmam...

(Esas kıskanılan, senin paranın başka kadınlarla ya da arkadaşlarınla beraber yenmesidir. Yani parandır kıskanılan.)

demekki ben gerçekten kıskanan bi kadın olacağım....böyle kadınların sorunlu,şuursuz olduğunu düşünüyorum,ne kadar bencilce.ben kocamın sadece sevgisini kıskanırım.onun başkasına sarılmasını kıskanırım...kadınların niye böyle olduğunu yazacağınıza,kendi erkekliğinizi sorgulayın bence,mert misiniz?yürekli misiniz?karısının her dediğini yapan erkek böyle olur işte,oh,uyanık olunda karının her dediğini yapmayın o zaman...

ayrıca burada anlatılan erkek tipi,erkek olupta niye karısına bunları söyleyemiyor yüreklice?yukarıda anlatılıyor ya hani,"kadındır,hep aynı çantayı takamaz,hep aynı pantolonu giyemez" ben ne oluyorum o zaman?bizim evde babamın benden daha çok kıyafeti var.iki yıldır aynı çantayı kullanıyorum,başka çantam yok.valla bizim evde roller değişmişte benim haberim yok o zaman.benim annem;babam kendisine zerre kadar iyi davranmadığı halde,haksız yere dövülüp,sövülüp,sokağa atıldığı halde,babama sabrediyor,ona çene yapmıyor,çocukları için her türlü şeye boyun eğiyor da bu karılara ne oluyor acaba?anlaşılan,sevgi arsızı olup çıkıyorlar.o arsızlara,bir tokat vuramayacak kadar iradesiz misiniz siz?onlar yüzünden benim de adım çıkıyor.kadınlar böyledir diye.mutlaka böyle giden bi evlilikte,siz erkeklerin işine gelen bi taraf vardır.yani benimde elim erkek eline değmedi,elhamdülillah namusluyum.ama kimsenin,hiçbir erkeğin kendini benim için böyle fedakarlıklara sokacağına inanmıyorum.kendinden kısarsın,ama el kızından kısamazsınmış.....siz nerde yaşıyorsunuz arkadaşım?Türkiye'de dimi?o zaman siz bu toplumun azınlık kısmındansınız,yani kılıbık erkek kısmından.karısının sözünden çıkmayan erkek sınıfından(öyle erkeklerden nefret ederim)yazıda anlatılanların hiçbirini yapmayacak karakterdeyim,ama değerimi bilen yok...yani karşıma hiç doğru düzgün biri gelmedi istemeye.şimdiye kadar gelenlerin hepsi,daha önce sosyal manada 1 ilişkisi olmuş herhangi bi bayanla,karşılarına hep kötü bayanlar çıkmış,ve onun,o kadının hıncını benden almaya çalışıyor sanki.karşımda hep,"kadınlar şöyledir,kadınlar böyledir"gibi konuşup beni sinir ediyor.kardeşim ben senin,eski kız arkadaşınla yaşadığın acıları,sarma müessesi miyim?nerde incinmiş varsa benim kapımda anlamıyorum ki.


sonda yazılan,genelev kadınlarıyla kıyaslama,gerçekten doğru.hakikaten kadın,kocasına zulüm yapıyor.o yüzden diyorum,başka yazı ve yorumlarımda da,erkek aşık olursa olmuyor.mutsuz oluyor.bunu ben değil,dört kez evlenip boşanmış,ünlü bir erkek isim de söylüyor,(bir dergide okumuştum).beğendiğiniz kadınla evlenirken bu zulmü de düşünün,sizi gidi sahtekarlar.karşınızda size aşık olmuş kadınla oynarsınız,namusluyla alay edersiniz,gidersiniz bi aşufteye vurulursunuz,ondan sonra da'ben bütün gün karım burnumda tüte tüte geçirdim zamanımı,ama o bana kendini vermiyo 'diye sızlanırsınız.ohhhhhhhhhh!müstehak sizeeee.içinizde aşkınızla geberin.zerre kadar acımıyorum.siz gidin beğendiğinizle evlenin,o kadını adam etmeye uğraşın,sonra yukarıda yazanları yaşarsınız işte.olanları,erkeklik gururunuz yemez!sevdiğiniz kadınla evlenince erkekliğinizi yaşayacağınızı düşünürsünüz

benim aşık olduğum adam,bana yüz vermedi,tamam vermeyebilir,ama şimdi aşık olduğu o kadınla evli olsa ve yukarıda sayılan sorunları yaşasa,ben ona acır mıyım?bir erkeğe platonik aşık olmak,onunla eli eline değmeden,ona aşık olmak,erkekler tarafından kullanılmak mı oluyormuş?benimle evlenseydi,ben ona ömür boyu mutluluk verirdim,ama o benim mutlu edeceğime ikna olmamış olacakki,benim hislerimi alaya aldı.alsın bakalım...

Allah'ım yaaaaaaaaaaa,evlenmeyi haketmeyen ucube karılar hangi adamlarla evlenmiş,ben evlenemiyorum

04.11.2012 - yusuf a.s

Ali Serdar beye

yazınızı okudum ve gerçekten etkilendim. Elbette ki bildiğimiz şeyler. Ama bunu teyit edercesine bir başka yerden de duymak insanı alıp götürüyor maziye...
Başından bir şekilde bir evlilik geçiren ben şimdilerde aynı korkulardan herkesten ve herşeyden uzak duruyorum.hayat tamamen sanal oldu. ve mutluyum :))

22.12.2008 - weya

weya can

yok yok, evlilik iyidir, hoşdur, gereklidir. Yukarıdaki evlilik türü çoğunluk evlilikleri yansıtıyor. Bunu birkaç yazı halinde tamamlamıştım. Yani bundan sonraki yazıların konusunda evlilik nasıl olmalı konusu vardı. Çoğunluğun böyle duvara toslama sebebi, erkeklerin, kaşına gözüne fiziğine kapılıp, faziletli özelliklerini ikinci plana bırakmaları düşüncesi ile yaptıkları evliliklerdir. Erkek işte, ille de canı çekecek, yoksa almaz. Tamam, elbette canı çekecek de, sadece bu değil. Yani ben yazılarımda erkeklere genellikle kendilerine partner değil de, çocuklarına ana aramalarını öğütlüyorum. Yani lafı buraya getirici sohbetler yapıyorum. İnşallah sendeki geçici bir mutluluktur, yani en kısa zamanda Allah'ın izni ve karşılaştırması ile o ahret arkadaşını bulur ve evlenirsin.

26.12.2008 - ali serdar cinemre

Re: weya can

(Erkek işte, ille de canı çekecek, yoksa almaz. )

canlarına tüküriyim ben onların emi!...

20.11.2012 - Zehirliok Ziyaretçisi

Re: weya can

( Çoğunluğun böyle duvara toslama sebebi, erkeklerin, kaşına gözüne fiziğine kapılıp, faziletli özelliklerini ikinci plana bırakmaları düşüncesi ile yaptıkları evliliklerdir. Erkek işte, ille de canı çekecek, yoksa almaz. )

işte bu tür evlilik yapan erkeklere acınır mı?canının çektiği ne varsa doymuştur,gazı çıkarılmayı bekliyodur işte böyle evleninceee...sen misin kızları görünüşüne göre alan?şimdi doy karına.bu tür erkeklerin yaptığının erkeklikle alakası vardır belki ama,söyleyin;evlendikten sonra karınızdan sıkılmıyor musunuz?onun çirkin halini,bakımsız halini her halini görüyorsunuz.bir bıkma,sıkılma,hatta iğrenme....

aslında böyle ortalıkta,teşhir malı gibi gezen karılar iyi oluyor.neden mi?çünkü bu tür kadınların dişiliğiyle tavladıkları erkeği,birgün kendisinden daha güzel,başka bir cilveli çıkıp kocasını elinden kapıveriyor,yani iyi oluyor aslında,kendi tekniklerini başka bir kadın kullanmış oluyor.(ve bu aptallar bunu akıl edemezler tabi).kadınlık nimeti sadece kendinde var zannederler.bu dünya da tek güzel,en cilveli sen misin kızım?senden güzel fıstıklar yok mu?erkekleri sadakatsizliğe iten sizin gibi,kendini bilmez kadınlar.bu tür kadınlara da,tercihini bu yönde kullanan erkeklere de zerre kadar acımıyorum hatta oh diyorum ve gülüyorum.öyle kadınlar sizi öyle oduna çevirir işte.....evlenmeden ruhuna bakıpta almazsan.

yani iyi oluyor aslında,kendi gibi başka bir aşufte gelip kocasını elinden alıyor.kendi yağlarında,kendi gibi yüzeysel karılar arasında kavrulup gidiyorlar

04.11.2012 - yusuf a.s

allah korusun

bende bir genc kızım ve gercekten allah beni böyle kullarından etmesin böyle bir kadın olmak okurken bile igrendim allah herkese hayırlı es nasip etsin

05.08.2008 - asi_061

Allah böyle kadın nasip etmesin hiç bri erkeğe..

Üstelik maaşı da olduğu gibi ona teslim ediyorsunuz. Bence bir kadın, akşam olduğunda kocasına mırın kırın ediyorsa, hemen acil servise kaldırılıp muayene ettirilmesi lazım. Mutlaka çok ağır hastadır da size belli etmiyordur. Aksi halde biricik kocasına katlanması niye mümkün olmasın ki. Yok yok, kesin ölüyodur.

Ali Serdar Cinemre

işte bu yazar ne güzel söylemiş bu tür kadınlar malesef evliliğin ne oldugunu bilmiyorlar..
evlenmenin ne oldugunu bilene eşini ve yuvasını seven ve ayrıca özel anlardan zevk alan bir kadın bence kocası istemeden kendisi ister birlikte olmayı.
ama hadi diyelim kocasını sevmiyor birliktelikten zevkte almıyor yani kendisi isteksiz bahaneler uyduruyor o halde hemen dinimizin emri devreye giriyor.
"kadınlar fiziki bir rahatsızlık ve özel halleri dahilinde psikolojik nedenlerden dolayı bahane uydurup eşleriyle birlikte olamazlarsa bunların yaptıkları eşlerine(kocalarına)zulümdür.ve melekler onlara lanet etmillerdir"

rabbim böyle kadınları erkeklerden uzak tutsun..

vesselam..

30.07.2008 - Fani_Hayat

herkese hayırlı akşamlar

herkese hayırlı akşamlar : ben bu evlı olan lar hakında bıraz yorum yapacam :
ben bekarım ama genelde şunları gordüm cevremde erkek eğerkı eve elı bos gelıyorsa ac gelıyorsa evıne bırsey getırmedıne uzuluyorsa ve her şeyı yapmasına ramen ken dını suclu goruyorsa ve kadın yıne sen birşeye yaramıyorsun elı boş geldın neden bişey getırmedın acız bılmıyormusun dıye cıkışıyorsa o kadın kadın değil o kendını dusunen insanları anlamayan, benı anlamam nerden getirıyorsa getırsın dıyen kadın kadın dildır hayırda gelmez ondan...!
birde şoyle dusunelım erkek gıdıp bıraz iş baktıktan sonra iş bulamayup kahveye gıdıp oturursa ben baktım kımse iş vermıyor ne yapayım deyıp mezeyle içkisını yada yoksa içkı kahve cay içip karnın az cok doyurup evdekıler ne yedı tasasında olmayıp gec saate eve gelıp cocukları acmı tokmu yatı, cocukların ilgi gostermeyip oğlum bugun okulda ne oldu derslerin nasıl ? çoçuklarla bı sorunun varmı dıye sormuyorsa ve eve geldığınde kadından ne sıcaklık bekler sen ce ustelık eve geldınde asık surat ve kadın sorsa nerde kaldın hemen cevap hazır sus allah aşkına sabahtan canım cıktı iş yok sen de ustume gelme deyip işin içinden cıkı verır..
ne demek istedımı anlıyorsunuz değilmi bu kavgayla coğu kez bıter ve kadından anlayıs bekler ne den sorarım sıze bir şeyı anlatmasınız kadınlarınıza ve onlardan da susmasını sızı anlamasını beklersınız neden sorarım...?!
bunu sorumsuz erkekere ve kendınce bısey yaptını sanalara dıyorum bıraz bakın acaba gercekten haklımısınız neden sınırle kalkıp oturuyorsunuz
senı bırı anlamayınca nıye anlamadına bakın evlılık tek taraflı dıldır bır nokta kadar sorun olsa dahı bırlıkte cıkılmalı bırbırıne danışılmalı ve anlayış cercevesınden cıkmamalı saygılar (ceney:)

29.01.2008 - Cenay

hımm

ewwwet allah böle kadınlara insaf ve merhamet nasip etsin.ya bide öle olmayıp elinden gelni yapmaya çalışan eşini kapıda karşılayan eve geldiğinde yemeği hazır olan,bi dediği iki edilmeyen bir erkek. diğer tarafta değer kıymet bilmeyen bi adam,ve kadın herşeye rağmen sineye çekip yuvasına sahip çıkan bir kadınlar da var bence sorun gerçek yüzünü saklayan insanlar maske takıp sonradan o maskeyi çıkarıyolar...

29.12.2007 - sen_sizz

Çok tarafı gerçeklik

Çok tarafı gerçeklik payı olsada bu yazı insanda evlenmeye hissiyatını ve şevkini kırıyor ...Hemde bu soylediğin botoks çeşit çeşit elbise filan bunlar Türkiye üzerinde binde bir görünen vakalardır.Bayanlara fazla yüğklenilmiş bu yazıda yorumlara bakılacak olursa boyle kadınlardan iğreniyorum diyenler bile var ...Yazık

Evleniniz ve çoğalınız ben sizin çokluğunuzla övünürüm...

Ya göründüğün gibi ol Yada olduğun gibi görün
Hz MeVLANA

16.11.2007 - keceemre

Walla

Walla tiksinerek okudum bu yaziyi yazinin kotu olmasindan degil gercekten boyle kadinlarin olmasindan.Yaa cidden ben artik evlenmek felan da istemiyorum. Korktum ya. Tiksindim. Bazen salla diyorum eger seni aldatirs vurursun tekmeyi gonderirsin evine sonra bosayip kendi hayatina bakarsin ama bazende bu bana igne gibi batiyor. Evlendimmi daha degil ama ileride olacak belki.Bende acikcasi merak ederdim karimin benle ne icin evlendigi hakkinda. ama niyetim var birgun evlendikten bir sure sonra arkdaslari da ayartip kotu bir ev kiralicam ve guya haciz gelmis diye tam 1 ay boyunca o evde eski pusku esyalar ile esimle beraber kalacam ve bakalim az yemek az giyecek ve az gosteriste bizim ki ne yapacak 1 ay dayanabilirse alnindan operim ama yoq dayanmaz ise neyse burasi o zaman kaldi...

19.06.2007 - tarik

kendini bilmez

kendini bilmez böyle çok kadın var. ALLAH böylelerinin kocalarına sabır versin. böyle kadınlardan iğreniyorum.

17.06.2007 - nagehan

Saygılar... Tabii

Saygılar...
Tabii "Maneviyatla alakası yok" demenizde yazının anlatım tarzı gibi trajı-komik. Tek fark var, sizin söyledikleriniz sadece komik... Maneviyatla alakası yok demek, daha doğrusu bir evliliği maneviyattan soyutlamak... Garip!

07.06.2007 - ankebut-57

Teşekkürler...

Olay biraz traji-komik anlatılmış olsada gerçeklerden çok şeyi içerisinde ihtiva ettiği hepimimizin malumu.

Lakin yazıda dikkatimi çeken bir husus var. "Dikkat ettiniz mi, erkeklerin yüzde doksanı Allah korkusundan gafil oldukları için eşlerini aldatırlar..." şeklindeki ifade doğrudur. Burda verilmek istenen mesaj, "Kocaları maneviyatlı olan erkeklerin bu kadar zor bir duruda olmadıkları"dır. Yani yazı her ne kadar genel olarak yazılmışsa da, istisnaların biiznillah kalbi rahat olsun. Allah kötü yola gidipte, azaba düçar olanlardan eylemesin.
Selamlar...

21.05.2007 - ankebut-57

Konular