Hayâl

Ne hayâllere dalmışız bak!

Yaşamak hayâlmiş… Ağlamak, sevmek…

Çocukluk, bulutları özlemekmiş; kuşlarla uçmakmış başka dünyalara…

Çocukluk, gülümseyip geçmekmiş hayata…

Portakal çiçekleriymiş güzel günlerimiz. Her bahar yeniden açan papatyalar…

Yağmurlu günleri hatırla…

Nasıl da sığınıp kalmışız kalbimize, gecelerin şimşek çakan saatlerinde.

Annesiz, babasız öyle yalnız yürüyüp gittiğin sokakları hatırla…

Hüzünle dolaştığın şehirleri, bayramların hiç eksilmeyen sevincini...

Okunan ezanlar, göklerde çınlayan sesler, gençlik günlerinin buğusu, sabahların dingin serinliği…

Hatırla! Ne de çabuk hayâl olup geçmiş günlerin güzelliği…

Ya uykuların! Sonsuza açılan efsunlu pencereler…

Hani nerede, ruhunu kabından taşıran sevinçler?

Rüzgâr değil miydi, uzak denizlerde seyreden umut yüklü gemilerini kanatlandıran?

Ne oldu söyle! Sözün sultanı, yerlerin efendisi, denizlerin ejderi…

Ağzında bıçak, üzerinde sükût elbisesi.

Yerinden ok gibi fırlayan günler, hayat zırhını delip geçmiş mi?

Kalbin… Acıyan gözlerin…

Masal mı olmuş şimdi, ay ışığını usulca kavrayan küçücük ellerin?

Yusuf Çağlar


1 yorum

"Çocukluk, gülümseyip

"Çocukluk, gülümseyip geçmekmiş hayata…"

"Masal mı olmuş şimdi, ay ışığını usulca kavrayan küçücük ellerin?"


yasamak hayalmis...cok haklisin, tsk paylasimin icin!

03.11.2006 - celin

Konular