DOLLY'NİN AKİBETİ

SEFA SAYGILI


DOLLY, klonlama ile doğan ilk canlı olarak dünyaya geldi. Bu koyun laboratuar ortamında babasız doğan ilk memeli canlıydı.
Dolly, bazılarının zannettiği gibi bilim adamlarının ‘yarattıkları’ bir canlı değildir. Çünkü bu işlem sırasında kullanılan bütün biyolojik maddeler; hücre, hücre çekirdeği, hücre zarı, mitokondri, DNA gibi canlılığın hayatî bütün parçaları, hazır bir şekilde bir canlıdan alınıp diğer canlıya nakledilmiştir. Bu, canlılığın cansız maddelerden ortaya çıkması değil, canlı bir varlığın canlılık özelliklerinin başka bir canlı varlığa teknolojik imkânlar kullanılarak aktarılmasıyla başka bir canlı üretilmesidir.
Klonlama prosedüründe, yetişkin bir koyunun memesinden alınan hücreler durgun faza ulaşıncaya kadar kültürde kalır ve büyümesi veya bölünmesi durdurulur. Kültürden bir hücre alınır ve başka bir koyundan alınan, çekirdeği çıkarılmış bir yumurtayla birleştirilir. Böylece ilk yetişkin koyunun genomunu, yani genetik materyallerinin toplamını taşıyan hücrenin çekirdeği ile yumurtanın genomunun değiştirilmesi sağlanır. Sonra yumurta laboratuvar ortamında gelişmeye başlar; ve gelişmenin normal olduğu anlaşıldıktan sonra, taşıyıcı olan anne koyunun rahmine aktarılır.
Uzun ve masraflı çalışmalardan sonra bu yolla 277 embriyo oluşturulabildi. Bunların da sadece 29’u taşıyıcı annelere nakledilecek normallikte gelişti. Bu 29 örnekten de sadece bir kuzu başarılı oldu: Dolly.
Görüldüğü gibi, Dolly gerçekte koyunun klonlanması ile meydana gelmiş değildir. Dolly, yetişkin bir hayvanın meme bezlerinden alınan bir hücreden türetilen ve yaşayabilen dölün adıdır. Buradan şu sonuç ortaya çıktı: materyal aynen kalmakta ve ilkiyle aynı başka bir organizma üretmek için kullanılabilmektedir.
Sonra insan klonlansa bile aynı varlık ortaya çıkmaz. Çünkü fert aslında tamamen genetik yapısıyla belirlenmez ve yetişkin bir insandaki her hücrenin genetik yapısı değişiktir. En başta, farklı hayat tecrübelerine sahip olacaklarından, klon ilk bireyin aynısı olmayacaktır. Kelimenin tam anlamıyla ‘klon’ olan tek yumurta ikizleri bile farklı kişiliklerdedir. Meselâ, beyin gelişimleri şahsî tecrübelerine göre farklılaşmaktadır.
Daha önemli bir başka prensip şu: Hiç kimse yetişkin organizmadan bir hücre alarak bir organizma klonlayamaz: DNA’daki bütün ‘baskı izlerini’ ve onu bir süt hücresi yapan bütün modifikasyonları (değişiklikleri) silerek; verilen DNA’yı değiştirip, onu gelişiminin başlangıcında yeni döllenmiş bir yumurta genomu olmaya uygun hâle getirerek, hücreye konulan çekirdeğin ‘gençleştirilmesinde’ ve ‘yeniden programlanmasında’ temel rol oynayan yumurta olmadan böyle birşey yapılamaz.
Sonra yetişkin organizmadaki hücrelerin genetik yapısı farklı farklıdır ve organizmanın geliştiği döllenmiş yumurtayla özdeş olması mümkün değildir.
Gerçekte Dolly macerası evcil hayvanlara ve laboratuvar hayvanlarına uygulanan geretik mühendisliğin rahatsızlık verici mahsulüdür. Bu teknoloji verimsizdir ve başarı oranı çok düşüktür. Dolly gibi karışık gen taşıyan birkaç hayvan elde edene kadar anormal birçok embriyo elenmektedir. Ortaya çıkan normal ve sağlıklı görünümlü birkaç hayvan ise, beklenenin aksine hastalıklı veya bozuk bünyelidir.
Dolly’nin akıbeti kopyalamanın acı sonunu göstermektedir. Dolly dur durak bilmeksizin yiyerek kendini sanki öldürmeye çalışmaktadır. Yaşıtlarından iki kat daha büyük olduğu halde yemeğe devam etmektedir ve anormal derecede şişman olmasının sebebi bilinmemektedir.
Üstelik kopyalanmış bu canlılarda gizli genetik kusurların varlığı görülmüştür. Dolly ise şişmanlık dışında arterite, yani atardamar iltihabına yakalanmıştır. Ayrıca dizinde ve sol kalçasında eklem iltihabı başlamıştır. Dolly erkenden yaşlanmıştır. Çünkü o sıfır yaşındaki sperm hücresinden değil yetişkin koyunun yaşlı meme hücresinden geliştirildiği için kendi yaşıtlarına göre çok hızlı yaşlanmaktadır. Daha 3 yaşında iken 6 yaşındaki bir koyunun yapısına sahiptir.
Evet, hayvan kopyalama çabalarının yüzde 98’i başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Başarı diye sunulan Dolly’nin akıbeti ise insanlığı düşündürmektedir.


1 yorum

DUŞUNECEK BİR ŞEY Mİ

DUŞUNECEK BİR ŞEY Mİ VAR... HERİFLER AŞMIŞLAR... YORUM YAPACAK HALİMİZ VAR SANKİ.... KEDİ UZANAMADIĞI CİĞERE MINDAR DERMİŞ... BİZİM Kİ O HESAP...

13.01.2010 - furkanislam

Konular