Mühim işleri, sonraya bırakmamalı

[size=18px][color=green]Mühim işleri, sonraya bırakmamalı


Mühim olan hayırlı işleri yapmayı sonraya bırakmamalıdır. İnsan nasıl yaşarsa öyle ölür. Dün geçti, yarın ya var, ya yok. Yarına çıkıp çıkmayacağımızı ise, bilmiyoruz. Bunun için her günü yarınsız bilmeliyiz. Yoksa; (Helekel musevvifun) yani yarın yaparım diyen helak oldu, hadis-i şerifine dahil oluruz.

Ölüm unutulmamalıdır. Bütün kötülüklerin başı ölümü unutmaktan geçer. Ölümü unutmayan insan, kızamaz, kimseye kötülük yapamaz. Kötülük, hem dünyada hem de ahirette kişinin yüz karasıdır. Falancaya rastlamaktansa veya işim düşmektense kalsın dedirten kötü huylu kimse, mahvolmuş demektir. Bir Müslüman, herhangi bir Müslümanın yanına, herhangi bir iş için rahat gidemiyorsa, o Müslümanın sonundan korkulur. Hadis-i şerifte, (Ölmeden evvel tevbe ediniz. Hayırlı işleri yapmaya mani çıkmadan önce acele ediniz. Allahü teâlâyı çok hatırlayınız. Zekat ve sadaka vermekte acele ediniz. Böylece Rabbinizin rızıklarına ve yardımına kavuşunuz!) buyuruldu.

Şeytan, şimdi dünyayı kazanmak için çalış, rahata kavuş, ondan sonra ileride rahat rahat, huzur içinde ibadet edersin, diyerek insanın ibadet yapmasına mani olur. Buna cevap olarak, ecel benim elimde değildir. Herkesin ömrü takdir edilmiştir ve belki de yakında ölürüm. İbadet vazifelerini vaktinde yapmalıyım, demelidir.

Tevbeyi geciktirmek, çok zararlıdır. Sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım dememelidir, ölüm daha önce gelebilir. Lokman Hakim hazretleri, oğluna nasihat ederek; “Oğlum, tevbeyi yarına bırakma! Çünkü ölüm, ansızın gelip yakalar” buyurmuştur.

Sonra tevbe etmeyi, bugün etmekten kolay sanan, aldanır. Çünkü tevbe, geciktikçe zorlaşır ve ölüm yaklaşınca, hayvana yokuş önünde yem vermeye benzer ki, faydası olmaz. Halbuki günah işleyince tevbe etmek farzdır. Allahü teâlâ, hadis-i kudside buyuruyor ki:
(Ey insanoğlu, günahlarınıza tevbe ederek, kendi kendinize ikramda bulunun! Salih amel işleyerek cihad edin! Henüz kıyamet kopmadan kıyametin dehşetini düşünüp ona göre hazırlanın! İşittiğiniz halde, sağırlardan olmayın! Gönlünüze gelen sıkıntı, mal ve rızkınızdaki eksiklik, malayani sözlerden ve zamanı iyi değerlendirmemekten ileri gelir. Başkalarının kusurlarını gördüğü vakit, kendi kusurunu hatırlamayan, şeytanı sevindirir, Rahmanı gücendirir. Gizli ve açık bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız. Oruç tutanlara sayısız nimetler ihsan ederim. Tevbe edenleri azabımdan emin kılarım. Her nimet bendendir. Bunun için yalnız bana şükredin! Her şeyi veren benim. Her şeyi benden isteyin! Rahmetimden ümit kesen helak olur.)

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
“Biz kuluz. Başıboş değiliz. Her istediğimizi yapmaya serbest değiliz. Kıyamet günü utanmaktan, pişman olmaktan başka, ele bir şey geçmez. Gençlik çağı, kazanç zamanıdır. Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. İhtiyarlık herkese nasip olmaz. Nasip olsa da, rahat, elverişli vakit ele geçmez. Bugün fırsat elde iken, hangi özür ve hangi sebeple, bugünün işi yarına bırakılabilir? Peygamber efendimiz, (Yarın yaparım diyen helak oldu, ziyan etti) buyurdu. Eğer dünya işlerini yarına bırakırsan ve bugün hep ahiret işlerini yaparsan güzel olur. Fakat, bunun aksini yaparsan çok çirkin olur.”

İmam-ı Gazali hazretleri de buyuruyor ki:
“Bu dünya, ahiret yolcularının bir konak yeridir. İnsana burada yiyecek ve giyecek lazımdır. Bunlar ise çalışmadan ele geçmez. Her an mal kazanmak için uğraşan aldanmıştır. Hem ahiret için hazırlanmalı, hem de dünya ihtiyaçlarını kazanmalıdır. Fakat, bunları da, ahiret yolculuğunda lazım olduğunu düşünerek kazanmalıdır.”

Netice olarak bu kısa ömürde, öncelikle mühim olan işleri yapmalı, hayırlı işleri yapmayı sonraya bırakmamalıdır. İmam-ı Rabbani hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Vakit, keskin bir kılıç gibidir. Yarına çıkacağımız belli değildir. Mühim işleri bugün yapmalı, mühim olmayanları yarına bırakmalıdır. Aklı olan böyle yapar.”[/color][/size]

[url]www.osmanunlu.org/[/url]

Konular