(Hendek gazâsı) -3- SOĞUK, AÇLIK VE DÜŞMAN

[size=18px][color=olive]PEYGAMBER EFENDİMİZ “SALLALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM”

(Hendek gazâsı) -3- SOĞUK, AÇLIK VE DÜŞMAN

Hendek kazma işine, her gün eshâbı kirâm,
Hiç fâsıla vermeden, ediyorlardı devâm.

Bir ara, önlerine çıktı çok sert bir "Kaya",
Yetmedi tâkatleri o kayayı kırmaya.

Peygamber-i zîşâna, verdiler sonra haber,
Oraya, seâdetle teşrîf etti o Server.

Balyozu kaldırarak, o Hüdânın Habîbi
Dağıttı bir vuruşta, o kayayı kum gibi.

Zîra her bir husûsta, hattâ güç ve kuvvette,
Resûlullah, herkesten üstün idi elbette.

Nitekim harplerde de, sıkıştığında eshâb,
Ondan yardım ve medet isterlerdi der akab.

Hazreti Câbir der ki: O Server, Hendek günü,
Kayayı kırmak için, kaldırdı külüngünü.

Mübârek karnı üzre, "Üç taş" bağlı dururdu,
"Üç gün yemek yememek alâmeti" idi bu.

Düşündüm: "Evde biraz, yemek pişirttireyim,
Ve Resûlü, gizlice yemeğe götüreyim."

Zîra cümle eshâbı, eve dâvet edecek,
Miktârda, hânemizde bulunmazdı yiyecek.

O Serverin yanında, bir iki kişi şâyet,
Gelse de mühim değil, yine eder kifâyet.

Resûl'den izin alıp, geldim hemen evime,
Düşündüğüm bu şeyi söyledim aileme.

Dedim ki: (Hayli açtır Resûl aleyhisselâm,
İsterim yedirelim bir miktâr Ona taam.)

Hâtunum memnûn olup, dedi ki: (İyi olur,
Evde biraz et ile, biraz arpa bulunur.

O eti pişirir ve un yaparız arpayı,
Var acele dâvet et, Resûl-i kibriyâyı.)

Dönüp, Resûlullahın huzûruna geldim ve,
Dedim ki: (Yemek için, buyurun bizim eve.)

Buyurdu ki: (Ey Câbir, ne kadar vardır taam?)
Dedim: (Biraz et ile, biraz da vardır arpam.)

Buyurdu ki: (Çok iyi, hanıma de ki ama,
Ben gelinceye kadar el, sürmesin taama.)

Sonra nidâ etti ki, cümle hendek ehline:
(Ey eshâbım, geliniz Câbirin yemeğine.)

Eve gelip, hâtuna dedim ki: (Dinle beni,
Çağırdı Resûlullah, cümle hendek ehlini.

"Bin kişi"den fazladır gelenler tahmînimce,
Peki biz ne yaparız, yemek yetişmeyince?)

O dedi ki: (Yemeğin, miktârını o Server,
Biliyorsa gam değil, düşünme böyle şeyler.)

Az sonra Resûlullah, teşrîf etti yemeğe,
Mübârek eli ile, dokundu tencereye.

Sonra, "Bereket" için duâ etti hem dahî:
(Bereket ihsân eyle yemeğe yâ ilâhî.)

Sahâbe, onar onar gelip yemek yediler,
Kalkanların yerine, başka gurup geldiler.

"Bin"i aşkın sahâbî yediler o yemekten,
Bir çömlek yemek idi tamâmı onun zâten.

Sonra baktım, o çömlek doluydu yemek ile,
Bitmesi şöyle dursun, azalmamıştı bile.

Huzur Pınarı Mail Grubu[/color][/size]

Konular