Bayram gunahlardan kurtulmaktir

Bayram, günahlardan kurtulma günüdür. Mü’minin bayramı, günahlarının affedildiği gündür. İmânla öldüğü gün bayramdır. Cennette Allahü teâlânın rûyetine kavuştuğu ve Peygamber efendimizi gördüğü gün, mü’minin bayramıdır. Hakiki bayram, Rabbimizin huzûruna, yüz akıyla çıkabilmektir.
Bir bayram günü, insanların neşeyle eğlendiklerini gören hazret-i Ali;
“Günah işlemediğimiz gün de, bizim bayramımızdır” buyurmuşlardır.
Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselâmın ümmetine, nice mübârek günler, geceler ihsân etmiştir. Ramazan ve Kurban bayramları da bu ihsânın içindedir. Bunları fırsat, ganimet bilerek, Rabbimizin rızasına kavuşmayı talep etmeliyiz.

Ana-babanın rızâsı...
Ana-baba hayatta ise, rızâsını almak için uğraşmalıdır. Zira ana-babasını râzı eden kimse için, Cennette iki kapı açılır. Bir kimsenin ana-babası zâlim olsalar dahi onlara karşı gelmek, onlarla sert konuşmak câiz değildir. Çeşitli vesilelerle, onların elleri öpülüp, duâları alınmalı, haklarını helâl ettirmelidir. Ana-babanın duâlarını almak için vesilelerden biri de bayramlardır. Bayramlarda, ana-babaya çeşitli hediyeler alıp, bayramları tebrik edilerek, hakları helâl ettirilmeli ve duâlarını almalıdır. Arada kırgınlıklar varsa bu vesile ile giderilmelidir. Allahü teâlâ Mûsâ aleyhisselama buyurdu ki:
(Yâ Mûsâ, günahlar içinde bir günah vardır ki benim indimde çok ağır ve büyüktür. O da, ana-baba evlâdını çağırdığı zaman emrini dinlememesidir.)
Dâvûd-i Tâî hazretleri, kendisinden nasihat isteyen kimseye;
“Dünyâda oruçlu gibi, ölüm geldiğinde de, bayram sevinci içinde ol. Halktan yırtıcı hayvandan kaçar gibi kaçıp kendini mesûd kıl. Dilini koru, lüzumsuz şeylerden kaçın. Âhirete götüreceğin şeyler nisbetinde dünyâ ile ilgilen” buyurmuştur.
Sırrî-yi Sekâtî hazretleri anlatır:
“Bir bayram günü hazreti Ma’rûf’u hurma toplarken gördüm ve;
-Bunları ne yapacaksın? diye sordum.
-Ağlayan şu çocuğa niçin ağladığını sordum. Yetim olup anne ve babasının öldüğünü, arkadaşlarının yeni elbiseleri, oyuncakları olduğunu kendisinin ise, olmadığını söyledi. Bu hurmaları toplayıp satacağım, oynaması için ona oyuncak satın alacağım dedi. Bunun üzerine;
-Bu işi bana bırak deyip çocuğu alıp götürdüm. Yeni güzel elbiseler ve oynaması için de bir oyuncak aldım. Çocuk o zaman memnun oldu. Bundan sonra kalbime bir nur geldi, kalbim parladı ve hâlim bambaşka oldu.”
İmâm-ı Şâfiî hazretlerinin talebelerinden biri anlatır:
“Bir bayram günü İmâm-ı Şâfiî hazretleri ile berâber mescidden çıktık. Bir mesele hakkında sohbet ediyorlardı. Evlerinin kapısına gelince, bir hizmetçi kendisine bir kese altın getirip, efendisinin selâmı olduğunu ve bunu kabûl buyurmasını ricâ etti. İmâm-ı Şâfiî hazretleri keseyi kabûl etti. Biraz sonra biri gelip;
-Bir çocuğumuz oldu ve hiç paramız yok. Sizden Allah rızâsı için biraz para istiyorum dedi. İmâm-ı Şafiî hazretleri, o keseyi açmadan, o şahsa verdi. Halbuki kendisinin de hiç parası yoktu.”
Şumeyt bin Aclân hazretleri bir bayram günü eğlenen kalabalığa bakarak;
“Eskimeye mahkûm bir elbise ve bir müddet sonra böceklerin yiyeceği et olan şu insanları görüyor musun?” buyurarak kabre girecek bir insanın gaflet içinde eğlenip oynamasına olan hayretini bildirmiştir.
İbrâhim Ubeydî şöyle anlatır:
“Bir bayram günüydü. Muhammed Zeynelâbidîn hazretleri, benim, yanından ayrılmamı istemedi ve;
-Bugün bayramdır. İnsanların bir araya gelip dağılma günüdür. Sen benim yanımdan ayrılma. Ziyârete gelenlerin ayrılmalarından sonra, bende bir yalnızlık oluyor. Bugün benim dostum ol. Seninle konuşmak beni memnûn ediyor buyurmuştur.”

“Niçin böyle yaptın?”
Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin on sene canı, mahallî bir yemek ister. Yememesine rağmen bir bayram gecesi nefsi kendisine;
-Ne olur, bayram gününde şu yemeği versen deyince, Zünnûn-ı Mısrî hazretleri;
-Ey Nefsim! Şâyet bu gece bana yardım edip de, iki rekat namazda Kur’ân-ı kerîmi hatim edersen, sana bu yemeği veririm der. Ertesi gün bayram namazından sonra nefsinin arzu ettiği yemeği getirirler. Bir lokma alıp geri koyar ve namaza durur. Kendisine;
-Niçin böyle yaptın? deyince;
-Tam yiyeceğim sırada nefsim bana, sonunda maksadıma ulaştım, dedi. Ben de, hayır ulaşmadın, diyerek lokmayı geri koydum cevâbını verir.
Behlül-i Dânâ hazretleri buyuruyor ki:
“Bayram, ilâhî azâptan emin olanlar, hatâ ve isyânı bırakanlar içindir.”
Netice olarak, Eşrefoğlu Rûmî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Akıllılar bu dünyâda şu üç şeyle meşgul olurlar. Böylece onlar, herkesin üzüldüğü gün, bayram ederler: 1- Dünyâ seni terk etmeden sen dünyâyı terk edesin. 2- Her şeyden kurtulasın. 3- Rabbinle buluşmadan, Rabbin senden râzı olsun

Konular