KADERİ İLAHİYEDEN NASİPLERİNE BELA VE MUSİBET DÜŞENLER

İman zafiyetinin müminlerde en büyük tezahürlerinden birisi şudur ki:
Müminler başlarına gelen müsibet ,bela ve felaketler karşısında çoğunlukla tevekkül yerine tevekkülsüzlük teslimiyet yerine şekavet gösterirler...
Zahirde şer görünen bazı kevni olayların arkasındaki gaybi hakikatleri ve kaderin payını nefsinin hissesini bilememek ve zahire bakarak hüküm vererek ve o musibetteki kemali hikmeti ve cemali adaletin onun aleyhinde görünmesine aldanarak gafilane ve cahilena bir tavır ile tevekkülsüzlük ve teslimiyetsizlik bayraklarını çekebilmektedir. Tevekkül ve teslimiyet rotasından şaşan,tevekkül ve teslimiyet dengesini kaybeden,tevekkül ve teslimiyetin sükunetini yitirenler bazen şer gibi görünen olayların arkasında sabır ile kazanılacak musibetlere karşı sabır etmeyerek şer gibi görünen musibet ve belanın neticesinde vücuda gelebilecek hayırlardan sabırsızlığı yüzünden mahrum kalmaktadırlar.

Hayatta en çok şekva edip gölgelere kızanlar,etrafına negatif enerji yayanlar,vehmi ve farazi yel değirmenleriyle savaşanlar dünyanın bir tecrübe meydanı ve darı imtihan olduğu hakikatinden gaflet gösterip olay ve hadisatlara iman gözlüğüyle değil heva ve nefislerinin miyop gözlüğü ile bakanlardır.Kendi kusurlarından sudur etmiş,nefis ve hevalarının verdiği kararlara göre şeklenmiş hayatlarında vüsula gelen musibet ve belaların sorumluluğunu ve mesuliyetini nefis ve şeytana vermek yerine kaderin kubbesine tenkid ve isyan taşları atma divaneliği göstererek ,bütün belalar beni mi buluyor,ne yaptım ki bu bela başıma geldi,kader bana niye bunu yazdı,şu karşıma çıkmasaydı ben ne kadar mesut olurdum,niye şu insan önceden karşıma çıkmadı,bahtım karaymış,mutluluk benim hakkım değil mi vb gibi sözlerle kaderi ilahiyeyi tenkit ederek kendilerini teskin etmeye ve nefislerinin de tezkiyesine çalışırlar.Hakikatte bu haller hep tevekkülsüzlük ve imanın eksikliğindendir.Aslında hissiyatların tahakkümü ile ısrarla istenilen ve bütün umutların bağlandığı şeylerin arkasında hayır ve şer ciheti düşünülmeden istenildiği için bu fütursuz istemeler bir nevi kadere gizli bir fetva verme neticesinde vücuda gelen kaderi ilahiyenin günahlara ve hatalara ve hayır ve şerri belirsiz isteklerine karşılık verdiği kaderin adaleti gerçeğidir. ve zahiren zulüm görünen bütün bela ve musibetlerin arkasında bazen de kişinin imanının ve sadakatinin ve kulluğunun derecesini ölçme,kulluk derecesini mihenge vurma sınavı da vardır.

İstemenin ,sabrın , tevekkülün ve imtihanın sırını bilmeyen insanlar,şu zıtlar cevelangahı olan mülk ve meleküt cihetlerinin karıştığı ve akla kapı açılıp ihtiyarın elinden alınmadığı şu imtihan ve tecrübe meydanında Ezelden takdir edilen kader-i ilahiyenin programını ve meşiet-i ilahiyenin mecrasını; kendi küçük, ,geçici,heveskarane ve son derece basit arzularına göre şekillenmesi için çırpınarak cahilane ve de gafilane tahakkümvari bir şekilde dünyanın bitmek tükenmek bilmeyen arzularını ,heveslerini,umutlarını ve hayallerini zayıf ve aciz omuzlarına yüklemektedir

TAKDİR-İ HUDA KUVE-İ PAZU İLE DÖNMEZ sırrına vakıf olamayanlar hoşuna gitmeyen ve beğenmediği hayatının meşaketli elemli ve kederli kısımlarını kaldırıp yerine kendi arzularına göre toz pembe bir şekil verdiği şeyleri koyma gayreti ve çırpınışları ile ,kalbine aklına ruhuna yüklediği heva ve heveslerine göre şekillenmiş arzu, hayal ve umut yükleri gerçekleşmedikçe manevi kuvveti zayıflamakta ve yükü ağırlaşmaktadır.
Bu ağırlık sabır kuvvetini zorlamakta, sabır kuvveti sağa sola ve bir nevi madum olmuş mazi ve gelmemiş mustakbele dağıtıldığı zaman elde asabiyet ve isyan kalmakta bu asabiyet ve isyan ile ruhunda kalbinde hissiyatların da,ruhunda hırçınlıklar,kin ve adavet ve nefret duygularını harekete geçirerek o insanı çevresine ,ailesine kendisine bile zararı dokunacak bir anarşist, sükuneti gitmiş dalgalı ve dağdağalı bir deniz ,Şimşekler çakan fırtınalı gök gürültülü bir sağanak yağmur,her şeyi önüne katıp hırçınla akan bir sel,zirvelerden kopup gelen bir çığ gibi, yapmaktadır.İçindeki kopan isyan fırtınaları dışarıya yansıtan ve Bu ruhi halet ile yaşayan insanlar gölgeleri ,hayalleri ile insanlar ile kabusları ile ve ailesiyle çevresiyle çatışırlar,Anne ise şefkat kahramanlığını asabiyete ve şiddete kurban eder.Baba ise fedakarlığını zulme ve merhametsizliğe feda eder.Çocuk ise onu haylazlığa , genci ise onu azgınlığa, yaşlıları ise ağlamaya ve kavvileri ise zulme iter.


Kaderin musibet taşlarına maaruz kalan ve dersini enbiya ve evliyadan almayan, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder hakikatinden mahrum insanların Kaderden nasiplerine düşen musibet ve belalar karşısında tevekkül ve teslimiyet zaafiyeti ve eksikliği ile Allahın ef'âlini tenkit ve rahmetini itham ve hikmetini beğenmeme cehaleti ve Allah'ı insanlara şekvâ eder gibi "Eyvah! Of!" deyip "Ben ne ettim ki bu başıma geldi?" diyerek âciz,gafil.cahil insanların rikkatini tahrik edip isyan halkasını kendi cahilane efalleri ahvalleri ve etvarları yüzünden kendi aleyhlerine hasareti azime olarak çevirmektedirler.

İşte Dünyada nasiplerine geçici olarak bela musibet ve mutsuzluk düşenlerin Kalp ruh ve akıl ve hissiyatları dağdağalı,fırtınalı ,kasavetli ve çalkantılı bir denizin ortasındaki gemiye benzemektedir. Bu Dağdağalı ve çalkantılı boğucu kasavetli ruhi haletten kurtulmanın yegane çaresi o sefineyi hayat gemisini ancak kadere tevekkül rüzgarı,peygamberin sünnet rotası, ve teslimiyet ve sadakat yelkeni nezaretinde sükun ve sükunete kavuşacağı iman ve kuran limanına demirleyerek parçalamaktan kurtarmak çaresini aramalıdırlar..Yoksa sefineyi hayat gemisinin asıl sahibine emanete hıyanet etme ve o gemiyi ve içerisindekileri gark ettirerek hukuklarını çiğnemenin hesabını ve mücazatını vereceklerdir.


Amma İsteminin esrarını , tevekkül sabır ve teslimiyetin mahiyetini bilenler şu imtihan ve tecrübe meydanında “Kadere itimat eden kederden emin olur sırrını ,(Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.ayetinin hakikatine karşı teslimiyeti Allahın Dostları olan peygamberlerden, evliyalardan esfiyalardan öğrendikleri için şekva değil başa gelen bütün bela ve musibetlerde bir kemali hikmet ve cemali adalet görürler ve sabır içinde şükür ederler.

Çünkü onlar Bütün Alemlerin Hilkati ve Rahmeti sebebi olan Hz.Muhammed (a.s.m)nin nasibine sırtına işkembe koyma ezası,Uhudda mübarek dişini kırma cefası,taifte taşlarla kanlar içinde kalma acısı, açlık,susuzluk,zulüm ve belalara maaruz kalma imtihanı yazılmasına rağmen ,davasının hakkaniyetini bütün dünyaya ilan etme cesareti,metaneti,göstermekten geri durmadığını ve neticesinde geri adım atmadığını,tevekkül ve teslimiyet ile dinini bütün dünyaya hakim kıldığını bilirler.

Yusuf (a.s.m)nin nasibine Kadere fetva verecek söz ve tavırlarından dolayı kaderi ilaheye tarafından kuyularda ve zindanlarda 7 sene çile, züleyhadan cefa ve iftira görme ezasına rağmen sabır ve tevekkülünün neticesinde sultanlık payesi verildiğini bilirler,

Yunus (a.s.m)nin nasibine efendisinden kaçmasından dolayı Kaderi ilayihiye tarafından Denizin ortasında yapayalnız ve karanlık ve dağdağalı bir ortamda bütün sebeblerin sukut ettiği bir hengamda kalma vahşeti cezasına rağmen tevekkül ve duasının neticesinde deniz altı hükmüne geçen balığın karnında selametle karaya çıkma necatı verildiğini bilirler.

İbrahim (a.s.m)nin nasibine Kaderi ilahiye tarafından nemruda hakikatleri haykırmasından dolayı alevleri göklere kadar çıkan bir ateşe atılmaya karşı çırpınmadan ,vaveyla etmeden Rabbinin emrine teslimiyet göstermesinin neticesinde güllük ve gülüstanlığa dönen bir ateşten kurtulma mükafatı verildiğini bilirler,

Eyyub (a.s.m)nin nasibine kaderi ilahiye tarafından çocuklarının teker teker ölmesi ve 15 sene ızdırap acılar ve elemler içinde yaşamasına sebep olacak bedeni yaralar ve o yaralardan kurtçuklar türemesi müsibetleri verilmesine rağmen Rabbinin verdiği bu musibet karşısında sabır içinde şükür etmesinin neticesinde bütün kaybettiği sağlığının ve güzelliğinin kendisine iade edilmesi saadeti verildiğini bilirler,

Musa (a.s.m)nin nasibine Kaderi ilahiye tarafından firavunun elinde büyümesine rağmen elinde büyüdüğü azgın insana karşı tevhit mücadelesinde Firavundan Gördüğü meşaket zahmet ve zulmünden ümmetini kurtarmak için gösterdiği tevekkülün neticesinde denizlerde yollar açılarak ümmetini sahil selamete çıkardığını bilirler,

Çünkü onlar,Hz Asiyenin nasibine zalim firavun düştüğünü,Hz Luta,münafık bir eş,Hz Nuha kafir bir evlat, ,Hz ismaile kurbanlık olma imtihanı,Hz Zekeriyeye testere ile ikiye bölünme anında sükut etme emri , Peygamber Torunu Hz Hasana eşinden sevgi ve sadakat yerine zehirlenme ihaneti, Hz Hüseyinin nasibine kaderi ilahiye tarafından Kerbela Çöllerinde hak davasına başını feda etme imtihanı verildiğini,Aslanlara odun taşıttıran Hz Hasan Harakaniye fasık ve huysuz bir eşe sabretme vazifesi düştüğünü bilirler.

Ve asrı saadeti Ahir zamanda yaşayan ve yaşattıran Allah dostu Bediüzzaman Hazretlerinin nasibine kaderi ilahiye tarafından alevleri göklere kadar kamet eden küfrün ateşine karşı dinsizlik ve imansızlık akımlarına ve deccallarla olan mücadelesinde hapishaneler zindanlar ve sürgünler düşmesine rağmen insanların imanlarının kurtulması neticesinde hayatını bile feda edebilme şefkati ve cesareti ve lezzeti düştüğünü bilirler.

Elbet, bela musibetin darbesine karşı şekvâ suretiyle elbette âciz ve zayıf insan imdat ve medet kapısı arar ve fıtri bir tepkime ile ağlar.Ancak hakikat hikmet ve dersini enbiya ve evliyadan alan insanlar iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder hakikatine boyun eğerek kaderden nasiplerine düşen belalar ve musibetler karşısında tevekkül ve teslimiyet metaneti ile Allahın ef-allerini tenkit,rahmetini ittiham ve hikmetini beğenmeme cehaleti göstermezler.

Evet şekvâ Ona olmalı; Ondan olmamalı.. Yani, musibeti Allah'a şekvâ etmeli; yoksa Allah'ı insanlara şekvâ eder gibi "Eyvah! Of!"Ah” deyip "Ben ne ettim ki bu başıma geldi?" diyerek âciz insanların rikkatini tahrik etme,isyan halkalarına onları da katmak divaneliğine girmezler,kaderi ilahiyeden gelen musibet taşlarına karşı tevekkül ve teslimiyetle sükut hikmetini kullanırlar.sabırla musibet ibadetin sevabını kaçırmazlar.Kaderi ilahiyeden nasiplerine ne düşerse amenna ve sadekna derler.yani Allah’tan geldiysen baş ve göz üstüne geldin.istemişse senden Mevla senin her düşündüğünden evla,istemişse senden cefa elbet verecektir bir gün sefa.M.KAKCA


2 yorum

sihirli büyü

slm.yukarıda Okuduklarım Çok güzel Mükemmel yüce Rabbime Tevekkûl Var Örneklerle Aynen Öyle Olamasakta Enazından Oraşmalı Benimde sizden Bir Ricam var cevab alabilirsem Cok memnun olurum Bir Genç delikanlıyı bir Genç kızla Nişanladılar Bir birilerini sevîyorlar Aileler arasıda Hiç Problem yoktu Birden bire Kızın Annesi problem yaptı Sonra Malum iki taraf gergin Zaman sonra genç Delikanlıda Acayib deyişmeler Eve kendini kitleme Odasına derken Araştırma sonucu Delikanlıya Sihirli Büyü Aile perişan Delikanlıyı Nasıl kurtarırız Anne Baba perişan şimdi Sorum Şu Tevekkül var 7 aydır sabır var Duâ var Tavsiyeniz Nedir Saygılar Allah Raızası için Sabırla cevabınızı Bekliyoruz

01.12.2011 - Ziyaretci seyfi

sihirli büyü veya psikilojik bir sorun...

Kardeşim rabbimizin merhametini şefkatini suistimal edenlerin elinde aşıklar ,sevgililer sevenler, sevilenler bazen mahvolup giderler.insanların sevgilerine saygı duymayanlar onları gereksiz ve sebepsiz olarak ayırırlar.o insanların sabırlarını şekvaya o insanların tevekküllerini ise isyana çevirirler.Rabbim arkadaşınızın yardımcısı olsun.
Arkadaşınızın bu hale gelmesinde tabiî ki en büyük pay görünen o ki aileler arasındaki anlaşmazlık olmuş..Bazen annelerin kaprisleri, hissi yanılgıları, ve davranışları yüzünden evlatlar mahsun ,maszlum ve mağdur olurlar..Dün yanıma tanıdık bir mağdur gelmişti.dert yanmıştı.mutsuzdu ayrılık safhasında gelmiş.eşinin kendisini aldatmasından korktuğunu onu başka erkeklerle konuşurken yakaladığını, yalancı olduğunu, eşine itimadı olmadığını söyledi.Zor günlerinde yalnız kaldığını boşanma safhasında olduğunu söyledi.Sonra bunu ben hak ettim dedi.Çünkü bundan önce temiz, masum bir nişanlım vardır.hakkında küçük bir yalan iftira çıkardılar ve beni ona inandırdılar.bende beni seven inanan o kızı aradım ve ona sen başka erkeklerle konuşuyorsun dedim.Bu söz karşısında o zavallı eski nişanlım bayıldı kötü oldu.Ve bu halini bile ben numara olarak gördüm.Sonra o nişanlımdan haksız olarak ayrıldım.Ve ablamın evine gidip gelen bana musallat olan bir kız ile nişanlandım. ve onunla evlendim.O temiz nezih ve beni seven merhametli kızı bıraktım başıma sonradan nelerin geleceğini bilmediğim bu kadınla evlendim.Allah bana ceza verdi.Şimdiki yalancı ahlaksız kötü kadınlarla gezen bir eşe rastladım..Bana hayatı zindan etti.Yalanlarından usandım.hem namaz kılıyor hem de yalan konuşuyor.Hem kuran okuyor hem de yalan konuşuyor.Hayat bana zindan oldu.Bu kadına zerre kadar güvenim kalmadı.Şimdi öteki eski nişanlımın mutlu olduğunu duydum.Evlenmiş eşi yi birisiymiş..Eşinin ailesi ona ev bile vermiş.Ama ben hala sürünüyorum.Devlet kapısında çalışıyordum işimden oldum. kahve köşelerinde çalışıyorum.çok mutsuzum.Biliyorum cezamı çekiyorum. İlk nişanlımı bana kötüleyen anladım ki şimdiki eşim ve alisi olmuş.dedi.
Evet bu çocuğun bu hale gelmesinde birinci etken dedikodular ikicisi kendi hataları olmuş.İşte bazen her şeyi bildiğini zanneden analar babalar çocukların mutluluğunun önünü kesip onları mahvediyor.onları böyle delirtiyor.onları hayata küstürüyorlar.
Kardeşim yine geçen sene bir üniversiteli talebe kardeş birden aniden sizin arkadaşınızın olduğu gibi oldu.Birden iki üç günde zayıfladı yemeden içmeden kesildi. hayattan küstü kendini tecrit etti.kimse bir şey anlamadı.ailesini çağırdık geldi hemen üniversite hastanesine yatırdık.biz ailesiyle beraber bildiğimiz saygın bir hocaya gittik.ohoca korkacak durum yok iyileşecek dedi.büyü falan yok dedi.
Çocuğu ailesi aldı memleketine götürdü.çocuk bir sene okula ara verdi.bir sene sonra geldiğinde iyi olmuştu.eski hali geri gelmişti..şimdi nişanlındı.bu hafta nikah yaptı.ailesi ocakta evlendirecek çocuğu.ailesi çocuğun tekrardan hasta olmaması için isteklerine hayır demiyor.belki bizler düşündük bu çocuk kız yüzünden böyle oldu.Çünkü nişanlandığı kızı internetten bulmuştu.belki ailesi internetten bulunan kızı istemeyiz dediği için psikolojisi bozuldu..bir anda çöktü.sizin arkadaşta kızın annesi istemeyince bir anda aynı durum sizde olmuştur.arkadaşınızı çökertmişlerdir.çaresiz kalınca kaybetmek korkusu yüzünden o zavallı bitmiştir.
Sizin yapacağınız şudur.Önce çocuğun öncelikle tedavisine bakın.Hemen hocaya büyü işlerine bakmayın.,Bazen bu ayrılık veya kara sevda acısı insanı mahvediyor.Daha kötü durumlara götürebilir.Şunu unutmayın çoğu hocalar hep aynı masalı anlatıyor.Yok büyü var yok bilmem ne oldu.diye..o çocuğun bünye ve başında daha fazla hasar olmaması için onu bir an önceye doktora götürün.Tedavisini yaptırın,O arkadaşınızın hali bizim talebe gibi zannedersem.Ama yinede temiz güvenilir bir hocaya baktırın.Öyle her şeye büyü demeyen bir hoca olsun.Paragöz olmasın. bir çok hocalar vardır her işi büyüye bağlar. Bu doğru değildir.Psikolojik rahatsızlıkların yüz çeşidi vardır.Depresyon ,şizofreni ,depresif vb gibi çeşitleri vardır.Bunlardan biridir yüksek olasılıkla..
Eğer kızın ailesi kızı vermiyorsa ve vermeyecekse çocuğun durumu belki daha ağır olur.birileri bunu kızın ailesine anlatmalı.,Yada psikologa götürüp ailesini ikna etmelidir.Rabbim inşallah şifa verir arkadaşınıza..
Hiç bir iş yapmadan tevekkül sabır tabiî ki edilmez. Elinizden gelenleri yapın sonra tevekkül edin.Eğer gerçekten büyü varsa bozacak olan hocalar vardır.Büyü ile uğraşan bir aileden zaten hayır gelmez. Yapacağım bir şey olursa istyin..Allah yardımcınız olsun.




Boş ve abes sözlerin maskarası olacağıma;
güzel sözlerin hamalı olurum!
*****************************************
İnsan bazen susması gereken yerde konuştuğu için kaybeder.
Bazende konuşması gerekmeyen yerde sustuğu için kazanır.

16.12.2011 - tahkik

Konular