Namazın Tamamlayıcısı Olan Bâtınî Mânâlar

Bu mânâların tafsilâtlı beyanı, uzun ibarelere muhtaçtır. Fakat hülâsası altı cümle ile şu şekilde ifade edilebilir:
1. Kalp huzuru
2. Tefehhüm (anlayış)
3. Tâzim
4. Heybet
5. Reca
6. Haya

Önce bunların tafsilâtını, sonra sebeplerini, daha sonra da nasıl elde edileceklerini beyân edelim.

Kalp Huzuru
Kalp huzurundan gayemiz; kişinin kalbinin, yaptığı ibadet ve okuduğu Kur'an'dan başka herşeyden tahliye edilmesiyle birlikte yaptığı hareket ve okuduğu Kur'an'ın bilgisiyle dolmasıdır. Beden bunları yaparken fikir de başka şeylerle meşgul olmamalıdır. Fikir başka şeylerle meşgul olduğu halde kalp, yaptıklarını hatırdan çıkarmasa tamamen gafil sayılmadığı gibi kalp huzuru da hasıl olmuş sayılır. Kelâmın mânâsını anlamak ise, kalp huzurunun da ötesinde birşeydir.

Tefehhüm
Kalp huzuru, genellikle lâfzın mânâsıyla değil, mücerred lâfızla beraber olur. Bu bakımdan ancak kalbin mânâyı kapsamasına 'tefehhüm' denir ki biz de tefehhümden bu mânâyı kasdediyoruz. Bu makamda, insanlar çeşitli derecelere sahiptir. Çünkü okunan tesbihlerin ve Kur'an'ın mânâlarını anlamakta bütün insanlar aynı seviyede değillerdir. Nice mânâlar vardır ki, namaz kılan zat, onları ancak namaz esnasında anlayıp kavrar. Namaz dışında ise bu mânâlardan haberdar değildir; hatta kalbine bile gelmez. İşte bu cihetten namaz insanı fuhşiyat ve münkerâttan alıkor; zira yüzdeyüz fuhşiyatı meneden birtakım emirleri vardır.

Tâzim
Anlayış ve kalp huzurunun da ötesinde bulunan bir emirdir. Çünkü kişi bazen kölesine kalben hazır olduğu ve mânâsını da anladığı birtakım sözler söyler. Bunu yaparken de kalbinde kölesini büyütücü bir emir de mevcut bulunmamaktadır. Bu bakımdan bir kimseyi tâzim, kalp huzuru ile beraber anlayışın da ötesinde bulunan bir mânâ belirtmek demektir.

Heybet
Heybet, tâzim'in ötesinde bulunan bir emirdir. Heybet, menşei tâzim olan korku demektir; çünkü korkmayan bir kimseye heybet edici denilemez. Ancak akrepten veya kölenin kötü ahlâkı ve benzeri hasis sebeplerden korkmaya da heybet adı verilemez. Aksine azametli sultandan korkmaya 'heybet' denilir. Heybet, menşei iclâl (büyüklük) olan korku demektir.

Reca
Reca'nın, söylenen bütün mânâların ötesinde bulunan bir husus olduğu şüphe götürmez bir hakikattir. Çünkü nice kimseler vardır ki padişahlardan birisine tâzimde bulunur, onun saltanat" ve savletinden korkar; fakat buna rağmen, ondan herhangi birşey ummaz, Oysa bir kula en yakışır hareket, namazıyla, Allah Teâlâ'nın sevabını ummaktır. Nitekim kusurlarından dolayı Allah Teâlâ'nın ikabından korktuğu gibi.

Haya
Zikrolunan bütün bu mânâlardan ötede bulunan bir mânâdır. Zira hayanın dayandığı temel, kusurlu oluşun sezilişi ve günahkârlığın anlaşılmasıdır. Kusurluluk anlaşılmadığı takdirde hayanın, haya olmaksızın da reca, korku ve tâzimin bulunması tasavvur edilebilir mi?