Arafat'ta Vakfe

Oradaki insanların izdihamı, seslerinin yükselmesi, çeşitli dillerin bulunması ve her grubun Meş'arlara (ibadet yeri) gidip gelirken imamlarına ve delillerine tâbî olması ve onlara uyması ile kıyâmet arasâtmı ve oradaki peygamber ve imamlarıyla toplanan ümmetleri ve her ümmetin peygamberinin arkasında gidişini ve her ümmetin peygamberlerinin şefaatini ummasını ve orada red ve kabul arasında mütehayyir ve şaşkın bulunduklarını hatırlamalıdır. Bunları hatırladığın zaman,Allah Teâlâ'dan ısrarla rahmete mazhar olmuş ve zafer kazanmış kimselerle bareber seni haşretmesini talep eyle. Şerefli bir makamda bulunduğun için bu talebinin kabulüne kesin gözüyle bakmalısın. Zira Allah Teâlâ'nın rahmeti ilâhîsi yeryüzünün kazıkları mesabesinde bulunan aziz kalpler vasıtasıyla bütün insanlara ulaşır. Arafat vakfesi, ebdal ve evtad denilen Allah'ın sevgili kullarından sâlihler ve iyi kalp sahiplerinden boş kalmaz.

Bu bakımdan bütün bu hâlis kulların himmetlerinin birleştiği, kalplerinin Allah Teâlâ'ya yöneldiği bir zamanda, elleri Allah Teâlâ'nın rahmetine ve boyunları azamet-i ilâhîsi önünde eğildiği bir zamanda, gözleri göklerde, kalpleri aynı anda çarparak rahmet istemeye yöneldiği anda yapılan dualar kabul olunur. Bu bakımdan Allah Teâlâ'nın bu kullarının emeğini boşa çıkaracağını, sa'y ve gayretlerini hiçe indireceğini, isteklerini vermeyeceğim ve kendilerini rahmetine daldırmayacağını zannetmemelidir. İşte bu sırra binâen şöyle denilmiştir: 'Günahların en büyüklerindendir ki, kişi Arafat'ta, hâzır bulunsun ve Allah Teâlâ'nın kendisini affetmediğini zannetsin'.

Sanki kalplerin hep birden vurması, çeşitli memleketlerden gelerek Abdal ve Evtadlara Arafat'ta, komşu olmak, haccın sırrı, gaye ve hedefidir. Bu bakımdan Allah Teâlâ'nın rahmet-i ilâhîsini oluk halinde temin etmek için, sünnetlerin birleşmesi ve kalplerin aynı anda yardımlaşmasından daha güçlü bir sebep yoktur.