İTAATTA ÖLÇÜ

Beşerî sahada yerini alan insanlar, ya emir verme veya itaat gösterme mevkîinde bulunmaktadırlar. Amir, meşruiyet çizgisini aşacak olursa zulme; memur, dine ve umûmî ahlâka aykırı isteklere boyun eğerse şahsiyetsizliğe düşer. Her iki sınıfı ifrat ve tefritten koruyacak şey, itaatle ilgili dinî ölçülere dikkat göstermektir.

İnsanın insana göstereceği itaat, mutlak mânâda olmayıp, "Allah'a isyan" teşkil etmiyecek işlerle kayıtlı bulunmaktadır. Bu hikmeti tesbit eden bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır: "İtaat, ancak mâ'rufta (islâm dinine uygun hususta) olacaktır" (1). Zira "Allah'a isyan olar yerde kula itaat (mecburiyeti) yoktur" (2).

Bu mevzuda mühim bir nokta da; amirlik mevkîine getirilen zâtın yaşına veya ırkına bakılmayacaktır. "Başı kuru üzüm gibi (kıvırcık saçlı) habeşi bir köle, üzerinize amir tayin edilse (sözünü) dinleyiniz ve itaat ediniz" (3) hadis-i şerifi, bu hususun açık bir belgesi olmaktadır. İtaat mevzûuna açıklık getiren bir âyet-i kerime, "Ey îman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin, sizden olan emir sahiplerine de..." (4) buyrulmaktadır.

Mütefekkir bir müfessir bulunan M. Hamdi Yazır, Diyanet İşleri Başkanlığınca neşredilen tefsirinde, bu âyet-i kerime ile ilgili olarak şu açıklamada bulunmaktadır: "Şâyânı dikkat olan kayıtlardan biri de mü'minlere hitaben "Minküm" kaydıdır ki, mânâsı açıktır. Mü'mînlerden olmayan ülülemr'e itaat dinen vacip kılınmamıştır, Bu hususta itaat değil, varsa, bir ahde riayet mevzû bahs olacaktır. Fakat itaatin vacip olmaması, isyanı müstelzim değildir. İtaat mec-buriyetinde olmamakla, isyan mecburiyetinde olmak arasında (ilmî ve mantıkî) fark vardır" (5).

İşte İslâm, işte insan ve işte itaatin dayandığı ölçüler!


(1) Duhan, c. 8 sh, 100.
(2) Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c. 5, sh. 66.
(3) Buhârî, c. 8, sh. 105.
(4) Sûre-i Nisâ, 59.
(5) Hak Dini Kur'ân Dili, c. 2, sh. 1375.