ŞAHİTLİKTE ÖLÇÜ

İnsanların arasındaki medenî muamelelerde veya aralarında çıkan münakaşalarda ve rızaya dayalı muamelelerde çok kere şahide ihtiyaç duyulmaktadır. Cemiyet hayatında görülen birçok medenî ve tarihî hadiseler, şahidin açıklamalarına dayanarak hükme bağlanmış ve anlaşmazlıklara çözüm yolu bulunmuştur. Bu sebeple şahitliğin ehemmiyeti izaha hacet bırakmayacak kadar açıktır.
Münâzaaya sebep olmuş bir vak'anın tahkikatı sırasında, bazı kimseler, şahitlik yapmaktan kaçmaktadırlar. Hangi his ve sâikle olursa olsun, böyle bir ihmâl asla doğru değildir. Zira bir hadisenin kapalı kalmış tarafları, şahitlerin beyanları ile açıklığa kavuşacak ve adil bir hüküm verilmesine medâr olacaktır. Şahitlikten çekinmek, davanın sürüncemede kalmasına sebep olur. Bu davranışı yasaklayan bir âyeti kerimede şöyle buyrulmaktadır: "Şahitliği gizlemeyin. Kim onu giz-erse, hakikat şudur ki, onun kalbi günahkârdır" (1).

Şahitlik sırasında dikkat edilecek en mühim öiçü, hatır gözeterek değil, hak için şahitlikte bulunmaktır. Bu istikamette hareket etmeyi emreden bir âyeti kerimede "Ey iman edenler, adâleti titizlikle ayakta tutan (hakim) (er ve Allah için şahitlik eden (mü'min) ler olun" (2) buyrulmaktadır. Zira bu işe hatır ve gönül karışacak olursa haktan meyl etme baş gösterir. Hakikatten inhiraf etmek, adil bir hüküm verebilmeyi engeller. Bu inceliğe işaret buyuran Resûl-i Ekrem (s.a.v.), "Ben, haktan meyl etme üzerine şahitlik yapmam" (3) buyurmaktadır.

İslâm fıkhının şahitlerin sayısı hususunda getirdiği ölçü, vuku bulan hadiseye göre sayı farkını ortaya çıkarmaktadır. Şöyle ki:

a) İlâhî hukuktan bulunan zinâ haddinde dört erkek şahidin bulunması gerekmektedir.

b) Zina suçunun dışında kalan ve kısası gerektiren vakalarda iki erkeğin şahidlik yapması icap etmektedir.

c) Kul hakları ile ilgili hususlarda iki erkeğin veya bir erkekle birlikte iki kadının şahit olması hükmü getirilmiştir.
İnsanlar arasında cereyan eden akidlerde ve beşerî hukukta sadece kadınların şahitlik yapması câiz değildir. Ancak, erkeklerin girip göremiyeceği bir mekânda, mesela kadınlar hamamında vukua gelen bir öldürme hadisesinde, kısas için değil de diyet ve mal üzerinde kadınların şahitlik yapması kabul olunmuştur.

Şahitlik yapmanın suçluya getireceği cezayı düşünerek bu vazifeden kaçmak, suçların artmasına zemin hazırlamak ve sarmaşığa sırıklık yapmak olur. Neticede, zalim gaddarlığını artırır ve mağdur bir kat daha mahzun olur.

(1)Sûre-i Bakara, 282.
(2) Sûre-iNisâ, 135.
(3) Feyzü'l-Kadir, c. 3, sh. 18.