Bütün Dünyayı Kaybetsek de Ümit ve İnancımızı Kaybetmeyelim.

Her insan hayatı boyunca maddi ve manevi kayıplara maruz kalır.Kazanma ve kaybetme ,sevinme ve üzülme,ağlama ve gülme arasında gel gitler yaşayan insan.Her zaman ne kazanır nede kaybeder.Bazen kazanır bazen kaybeder.Kazanırken sevindiği gibi kaybedince üzülür.Kayıpları bazen kazançlarından fazla olan insana düşen en büyük erdem sabır ve tevekküldür.Hayatın ve dünyanın geçici ve tükenici ve son bulucu olduğunu düşünüp sabretmesidir.Kaybetme ve kazanma kuşağında yaşayan insan,öyle büyük kayıplara uğrar ki bunların bazen farkına bile varmaz.Bazen insan boşa geçirerek kaybettiği saatler aylar ve yıllar olur ki onların yerini hiçbir şey dolduramaz.Bir gün kazanmak üzere insan ölüm ve ayrılık ile sevdiklerini kaybeder.Kendisini büyüten besleyen anasını babasını kaybeder.Eşini ve çok sevdiği çocuklarını kaybeder.Bir musibet sonucu sağlığını kaybeder.Evini malını iflas ile kaybeder.Öyle zaman gelir sağılığını kaybeder.Bütün dünyayı verilse de yerine doldurmayacak değerlerini kaybeder.Depremde sevdiklerin kaybeder.Basit bir zevk uğrunda iffetini ve namusunu kaybeder.Bazen küçük bir kayıp bazen büyük kayıplara uğrar.

Kaybetme ve kazanma kaşağında imtihan gereği insan, dünyevi kayıplar için gözyaşı dökecek.Üzülüp dert edecektir. Ama ne olursa olsun isyana ve nisyana ve ümitsizliğe düşmeden Allaha tevekkül ederek sabır içinde şükür ederek bunu yapacaktır. Kendisinden daha kötü durumda nice insanlar olduğu, daha büyük kayıplara uğrayanların olduğu, daha büyük felaketlere uğrayanların olduğu göz önünde tuttuğu zaman o acılar ve kederler azalacaktır. Malını kaybeden rabbini ve inancını ve imanını kaybetmediği için şükrettiği zaman en büyük kayıp rabbini kaybetmek ve onu unutmak olduğunu düşündüğü zaman acıları bir nebze alacaktır. Kaybettiği şeylerin sadaka hükmüne geçtiğini, kaybettiği şeylerin karşılığı olarak ahrette büyük mükafatlar göreceğini düşündüğü zaman belki teselli bulacaktır.Elinden çıkan malların kaybedilmesinde kendi hataları,kusurları yanlışları,eksiklikleri,hırsı ve harama bulaşması gibi sebeplerin de olduğu göz önünde tutulup bütün bütün suç kadere atılmadığı takdirde kaderden gelen musibet taşının kendi yanlışları sonucu olduğu düşünüldüğü zaman insan teskin olacaktır.

Dünya var olduğundan beri insanlar hayatlarını,mallarını,umutlarını,sevdiklerini ve alakadar oldukları her şeyleri kaybediyorlar.Ölmeden önce çok şeyleri kaybedenler bir gün gelince kendi hayatlarını dahi kaybediyorlar.Saltanatlarını,mallarını,sultanlıklarını,ordularını ve kudretlerini kaybediyorlar.Kimisi dünyalıklarını kaybederken rabbini buluyor,kimisi ise dünyalıklar bulurken rabbini kaybediyor.Rablerini kaybedenlerin boşluklarını bütün dünya bile dolduramazken; mallarını kaybedip rablerini bulanların ise kazançları sonsuz oluyor.

İnsanın dünyada maddi olarak kaybedeceği şeylerin büyüklüğü yekünü ve cürmü ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun yapılacak iş sabır içinde tevekküldür. Çünkü kaybedilen şeylerin yerini sabır ile sadaka ile insan ahirette doldurabilir.Dünyada inancını ,imanını ve rabbini kaybeden bir insana bütün dünya verilse o imanın yerini dolduramaz.bütün kainat onun olsa bir gün öleceği için ve o mallardan ayrılacağı için hiç kıymeti yoktur.Dünyevi mallarını kaybeden eğer imanını ve rabbini kaybederse hem dünyada hem de ahirette zarara uğrayacaktır.

Dünya da ne kadar malı mülk kaybedilse de hayatın devam ettiği,gidenlerin yerine gelebileceği,gelmese bile dünyanın sonunun olmadığı,hayata tutunacak ve hayatta kalacak kadar güç,kuvvet ve iktidar sahibi olunduğu zaman çalışıp kendi ve ailesini geçindirebileceği düşünüldüğü zaman acılar azda olsa hafifleyecektir.Rabbinin merhametinin ve inayetinin ve kudretinin onunla olduğunun ve onu yaşattığını ve manevi olarak hala kendisini rızıklandırdığını düşündüğü zaman o rahmet karşısında ümide tutunacaktır.

Derdiniz tasamız ve kederimiz ve üzüntümüz dünyalık kayıplar yüzde on olsun ama ebedi sonsuz daimi sevimli bir hayatı kazanma veya kaybetme noktasında ise endişemiz milyonlar olsun.Dünyanın bin sene mesudane hayatı cennetin bir saatine denk gelmiyorsa o zaman kaybımız büyük değil küçüktür.Dünyanın mallarını kazanma hırsı ve aç gözlülüğü ile insan imanını ,ibadetini ve kulluğunu yitirdiği zaman ebedi sonsuz cenneti ve Allahın cemalini görmeyi kaybeder.İnsan son nefesinde imanını yetirip öldüğü zaman ebedi helaketi kazanır.Sonsuz azabı kazanır.Bu kaybın yerini dünyada hangi mal ve mülk doldurabilir.

Malını mülkünü ve her şeyini kaybedince kulluğunu, imanını, ahreti ve inancını yitirme tehlikesi içerisine girenler şeytana ve nefsine aldanmış olur. Kendisine emanet olarak verilen malı kendisinden geri alan kendisini imtihan eden yokluklarla ve sıkıntılarla imtihan eden rabbine karşı asi olup ona isyan edip imtihanı kaybetme tehlikesine girmiş olur. Hayatı devam eden sağlığı yerinde olan sakat olmayan özrü olmayan, imanı oylan inancı olan insanın kaybettikleri sadece dünyevi olan ve hayatın içerisinde küçük bir yer kaplar. İnsan azmiyle sabrıyla ve tevekkül ile Allaha itimat ederek ona dayanarak ibadetlerini yaparak tekrar kazanma kuşağına geçebilir. Rabbinin tekdirine boyun eğmeyen kaderi tenkit eden başını örse vurur kırar. Şekvası arttıkça kayıpları ve elindekiler de azalır. Şekvası arttıkça maddi ve manevi kayıpları da artar.

İnsanların en büyükleri olan peygamberler ve veliler mallarını evlatlarını kaybedip bir çok sıkıntılara maruz kaldıkları halde şekva ,şikayet ,isyan ve itiraz etmemiş ve bu halleriyle bile Allaha tevekkül edip sabır içerisinde şükür etmişseler bizlere de aynısı düşür.Onlar şekva etmezken bizlere de şekva düşmez.Onlar isyan etmemiş ise bize de isyan düşmez.Kayıpları artsa da ibadetlerini ve kulluklarını azaltmamışlarsa ve ibadetleri mal ,mülk ve menfaat için yapmamış iseler bizlerinde aynı şekilde mukabele etmesi gerekir.Allaha sığınıp,ona dayanıp,ona itimat edip,ona yakarıp,ondan isteyip ona el açıp dua,niyaz,tazarru ile yalvarmalıyız.Onun en güzel vekil olduğunu bilmeliyiz.Rabbimiz hikmetiyle bir kapıyı kapatsa da rahmetiyle öteki kapıyı açar.Rızkın,hayatın,kudretin,nimetin,sahibi odur.Mülkünde istediği gibi tasarruf eder.Verdiklerine şükür etmeliyiz vermediklerine de şükretmeliyiz.Malımızı ve mülkümüzü kaybetsek de imanımızı şükrümüzü ve sabrımızı ve tevekkülümüzü kaybetmeyelim. Malımızla, mülkümüzle, dünya ile imtihan edildiğimizi bilelim. Peygamber sabrı velilerin tevekkülünü göstererek onlara benzemeye çalışarak acılarımızı,kederlerimizi ve musibetlerimizi hafifletmiş oluruz.


Konular