Büyük Günahlar Büyük Tövbe Ve İstiğfarla İster.

Sosyal ve içtimai hayatımız; hak ve batıl, güzel ve çirkin, hayır ve şer ile öyle karışık bir hale getirilmiş. Dinimiz hayatın hayat olmaktan öyle uzaklaştırılmış ki, yaşantımız öyle başı boş, manasız ve sahipsiz hale getirilmiş ki artık hangi şey doğru, hangisi yanlış, ne güzel, ne çirkin tefrik edilemez olmuştur. İnsanlara günahlar öyle mübah, haramlar öyle tatlı, şerler öyle masum gösterilmiş ki, artık günah işlemek sıradan, haramlara dalmak normalleşmiş. Bu sıradanlaşan ve normalleşen hayatta mahremiyet yok edildiği için kolaylıkla harama ve günaha düşüyorlar. Günahın mahiyeti ve manası öldürüldüğü için küçük günah ve büyük günah bir olmuş.
Zinaya, fuhuşa, uyuşturucuya, alkole ve dinin haram kıldığı yollara düşmek ve gitmek o kadar basitleştirilmiş ki; Müslümanlar rahatça günahlara dalıyor. Medya, gazeteler, filmler ve karma hayat Müslümanları flört, aşk ve muhabbet adı altında zinaya kolaylıkla attığı için günahlar gerekli hale gelmiş. Bu ahlakı, dini, imanı ve İslami erozyona uğratma ve silikleştirme yüzünden her geçen gün günah mağdurların sayısı artıyor. Her geçen gün günaha harama düşenlerin sayısı artıyor. Her geçen gün günahların farkına varan haramların içinde olduğunu görenlerin sayısı artıyor. Bu günahların, haramların çirkinliğini, kötülüğünü ve zararlarını fark eden insanlar ister istemez eleme, kedere, acıya kahrolmaya kadar gidiyor. Günahların, haramların tatlığına aldanan günahları ve haramları sıradan gören insanların hayatında öyle büyük yaralar, izler, acılar bırakıyor ki, bir çok insan işlediği günahın pişmanlığı yüzünden ümitsizliğe düşüyor. Bazen bilmeden Allahtan ümidini keserek isyana, dalalete düşüyor.
Evet namusu, şerefi, iffeti, değerlerini muhafaza etmenin zor olduğu bu zamanda sudan sebeplerle öyle günahlar işleniyor, bu günahlar yüzünden nice imanlar, namuslar mahvolup gidiyor. Gençleri, evlileri, muhafazakarları ve toplumda saygınlık kazanmış kesimleri etkileyen bu günahlardan her kesimden insan elem duyup, pişmanlık çekiyor. Bazen basit, sıradan ve yapılmaması gereken sebepler yüzünden zinaya, harama, fuhuşa, faize düşen insanlar “Böyle bir şeyi niye neden yaptım, nasıl yaptım, niye yaptım?” diye kendilerine içerleyip ümitsizliğe düşüyorlar. Bir çok yuva; zina, sadakatsizlik ve yüz kızartıcı öteki günahlar yüzünden dağılıp, yıkılıyor. Çocuklar yetim kalıyor. Cinayetler artıyor.
Günahların sel gibi aktığı, insanların günaha çağırıldığı, Allahın unutulup dünyanın tapınılacak seviye getirildiği, dinin hayatın dışına atıldığı bu zamanda insanlar, ister istemez haramlara günahlara düşüyor. Allaha karşı vicdanlar zaif olduğu için günahlar baskın oluyor. İnsanları aldanıyorlar. Günahlara düşüyorlar. Ve sonrası pişmanlıklar, ahlar, vahlar, feryatlar ediyorlar. Kendilerine af kapısı, tazarru kapısı arıyorlar. Kendilerine tutunacak bir dal sığınak ararken, şeytan karşılarına çıkıp “Allah seni affetmez, böyle büyük günah işleyeni Allah nasıl affetsin, bu kadar nimete karşılık nankörlük ediyorsun, hem de evlisin ama zina ediyorsun. Bekarsın zina ediyorsun. Müslümansın günah işliyorsun” diyerek o insanları ümitsizliğe atmaya çalışır..
Bu desiselere karşı mümin ümitvar olmalıdır. Müslüman bir insan günahkar olsa da, harama düşmüş olsa da, isyanda olsa da ne kadar büyük olursa olsun büyük günahlarına büyük istiğfar ile tövbe ile nedamet ile tazarru ile af dilenmelidir.
Günahkar Müslüman; “Bütün insanlar günah işler. Günah işleyenlerin en hayırlısı tövbe edendir.” Hadisine tutunmalı. “Kim günahından tövbe ederse hiç günah işlememiş gibi olur.” Hadisine bel bağlamalıdır. “Siz günah işlemeyen bir topluluk olsaydınız sizi yok eder günah işleyecek ve tövbe edecek bir topluluk yaratırdık.”diyen Allahın ayetine sığınmalı. “Ey günahta aşırıya gidenler.Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.Zira Kafirler sadece Allahın rahmetinden ümidini keser.” Ayetinin sığınağına girmelidir.
Müslüman günahkar; Günahı ne kadar büyük olsa da tövbe ile o günahı küçültüp yok edebilir. Günahı büyük olsa da nedameti, ameli ve zikrini büyüterek yok edebilir. Günahı büyük olsa da tazarru ve gözyaşı ile o günahları eritebilir. Günahı büyük olsa da bir ömür pişmanlık sızısı ile o günahı affettirebilir. Günah işleyen günahını büyük istiğfar ve tövbeler ile küçültüp ahirette hatırlanmayacak ve Allahın herkese unutturduğu hale getirebilir. Yeter ki, mümin Allahın rahmetinden ümidini kesmesin.. Onun büyük günahı, rahmet denizinde küçük bir damla sudur. O damla su, o koca rahmet denizini bulandırmaz. Bozmaz. Günah işleyen aynı günahı bir daha işlememeye azm, cezm ve kast etmeli ve bir daha işlemeye sebep olacak yer, zaman, ortam ve hareketlerden uzak durmalıdır. Küçük, basit, adi lezzetler için koca büyük amelleri mahvetmemeli, amelini ve sevabını günah ile zehirlememeli ve kirletmemeli. Amel defterini temiz tutmalıdır. İşlediği günaha karşı tövbeyi devamlı yapacağı gibi zikri, ibadeti, duayı dahi devamlı yapmalıdır. Pişman bir kalp ile ağlayan bir göz ile ah eden bir ruh ile yapacağı tövbeler nedametler inşallah dergahı ilahiye de kabul görecektir. Vesselam…Muhammed Şamil Kafkasyalı..


Konular