Peygamberin Eşine Olan Sevgisi Kördüğüm Aşktır..

Hz Peygamberin biricik eşi, Hz Ebu Bekirin kızı ve müminlerin annesi Hz Ayşe bir gün Efendimize Yemenli 11 kadının hikayesini anlatır. Anlatılan kadınlar içerisinde Ümmü Zerr adlı kadının sevdiği ve muhabbet ettiği eşinin kendisini bırakıp başka bir kadını almasına rağmen eski eşi Ebu Zerr’in cömertliğini ve iyiliğini unutmadığını anlatır. Bu hikaye karşısında Efendimiz: ”Korkma ya Ayşe, Ben Ebu Zerr gibi yapmam. Seni boşamam. Biz hep birlikte yaşayacağız.” Deyince Hz Ayşe, Efendimizin kendisine olan sevgisini ölçmek için ona sorar. “Ya Resulallah Beni nasıl seviyorsun?” Peygamber Efendimiz “Ya Ayşe ilk gün ki gibi. Kördüğüm gibi.” der. Yani sevgini öyle kalbime nakış nakış işlemişim ki hala ilk gün ki gibi taptaze. Öyle sevgini duygularıma kördüğüm gibi düğümlemişim ki, hiçbir kuvvet, hiçbir dedikodu, hiçbir kimse o kördüğüm olmuş duygularımı çözemez. Hiç bir zaman, hiç kimse o sevgini eksiltip ve soğutup ve zevale uğratmaz. Sevgim gençlik ve güzelliğin zamanı ziyade iken, yaşlanınca ve çirkin düşünce eksilecek değildir. İması ve ilanı ile bütün ümmeti ve insanlığa evlilik gibi kutsal bir kurumun başı, ortası ve sonun bir olması gerektiğini ifadesiyle göstermek istemiştir.

Evet Efendimiz Hz Ayşe validemize gösterdiği sevgisinin ölçüsü, Allah rızası üzerine kurulduğu için ve şehevi arzular, güzellik ve menfaat üzerine kurulmadığı için evlilik, sevgi ve muhabbetin zaman geçmesiyle ve zeminin değişmesiyle eksilmek yerine daha da ziyadeleşmiştir. Evlilik ve sevgi bağlarını muhabbet, aşk, saygı, sadakat, hürmet ve merhamet düğümleri ile kördüğüm gibi bağladığı için çözülmeyecek bir bağ hükmüne geçmiştir.

Evet belki zaman geçmesiyle her şeyde ünsiyet kesp eder ve ülfet peyda eder, nefislerde bıkkınlık ve usanç meydana gelir. Her şeyin yükselme, düşme dönemleri vardır. Bu zeval bulma ya da değişme ve başkalaşma halleri görülür. Yeni olan ile eski olan arasında farklılık olur. Baharın neşesi ile kışın neşesi bir olmaz. Taptaze olan malzemeler ile bayatlayan bir olmaz. Ama evlilik nisbeti fani ve zeval bulan ve geçici hayvani hisleri tatmin maksadı gütmediği zaman, yeniliğini güzelliğini tazeliğini korur. Çünkü eğer evlilik temelinde denklik, hürmet, merhamet, saygı ve sevgi ve sadakat olmazsa kalpler birbirine bakmazsa, gönüller birbiri için acı çekmezse, gönüller birbirinde fani olup sevginin, aşkın, muhabbetin masumiyetini korumazsa kalpler birbiri için atmazsa, kalpler birbiri için yaşamasa ve aşk ve muhabbet ateşleri sevgi hürmet ve merhamet odunları ile canlı tutulmazsa o evlilik söner gider ve üşütür. Hele birde aşk ve sevgi küçük dünyevi menfaatler ve şehevi arzular üzerine bina edilmişse o pamuktan ipliklerle bağlı olan sevgi, aşk ve muhabbet bağları çabuk kopar. Dünyevi evliliğin başı, bazen arzuların ve duyguların baskınlığı ve tatmin edilmesi vesilesiyle güzelmiş gibi görünse de ortalarda ve sonlarda ayrılıklara, boşanmalara ve ihanetlere kadar gider. Toplumda 35 yaşından sonra kadın ve erkekler arasında görülen sadakat kaymaları ve iki tarafın eşlerini aldatmaları meyli ve yeni bir aşk, arzu ve sevgi arama teşebbüsleri gösteriyor ki; başı, ortası ve sonu bir olmayan evliliklerde eşlerin kalpleri bir zaman sonra birbirine yabancılaşıp, birbirinden uzaklaşır. Yeni sığınak, yeni teselligah, yeni bir sıcak ocak arayışına girer. Yalnızlaşan kalpler, eşinde sevgi, muhabbet, ilgi ve alaka görmeyen taraf, o kaybettiği ve muhtaç hissettiği şeyi dışarıda aramaya başlar. İncelen evlilik, sadakat, muhabbet bağları çabuk kopar. Sevgi açlığını, muhabbet eksikliğini, ilgi ve alaka ihtiyacını, sevilme katsayısını artırma iştiyakını hayallerde, dışarılarda ve başka yollarda arar. Açlığını bir şekilde gidermeye çalışır. İlk günkü gibi olmayan, büyüsü bozulan, rengi kaçan, manası giden, güzelliği giden, baharı biten, neşesi tükenen evliliğinde bir kurtuluş, çıkış arar. Küçük bir emare, işaret, etkileşim, yakınlık ve iyilik gördüğü zaman namahremlerden onlara yönelir. Pamuk ipliklere bağlı hale gelen evliliğini bitirir. Boşanır ya da aldatır.
Amma evlilik rızayı ilahi ve muhabbet, saygı, merhamet, hürmet eksenli olursa, eşler evlerini bir cennet bahçesi, evlatlarını cennet çocukları, eşlerini cennet hurisi olarak görür. Evliliğin nispeti ebedi hayat için olur. Ebedi hayat yolunda ebedi arkadaşı olan eşini kaybetmemek için onu hayra, iyiliğe çağırır. Ona hayrı tavsiye eder. Evlilik şehevi arzular ve duygular eksenli olmayacağı için ebedi hayat arkadaşının yaşlanması veya çirkinleşmesi ona olan muhabbetini ve sevgisini eksiltmez. Çünkü eşim şimdilik yaşlı, çirkin olsa da onun ebedi bir gençliği var diye düşünür. Ona merhamete ve hürmeti ziyadeleşir. Eşini, çocuklarının annesi veya babası, evinin direği, geçiminin kaynağı, sırtını dayadığı yoldaşı olarak görür. Eşinin yardımcısı ve sırdaşı olarak görür. Evlilikte zaman geçtikçe ve ömür bittikçe evlilik sevgisi ve muhabbete azalmak yerine, zevale uğramak ve incelmek yerine kalınlaşır. Muhabbet, sevgi, ahde vefa ve hoşgörü kördüğümlerini ölümden başka kimsenin çözemeyeceği hale gelir.
Efendimizin eşlerine gösterdiği sevgi, muhabbet ve ahde vefa tazeliğini ahir ömrüne kadar muhafaza etmişse bu zamanın evlileri de bunu yapabilirler. Boşanmaların sudan sebeplere ve basit nedenlere indirgendiği, sudan sebeplerden evliliklerin yıkıldığı bu zamanda nebevi evlilik düsturlarına uyanlar ve sevgilerini ve muhabbetlerini kalplere nakşedip duygulara düğümleyenler ayrılık yıkımlarına, boşanma felaketlerine ve ayrılık acılarına maruz kalmazlar. İlahi kriterlere göre ve nebevi düsturlara göre izdivaç yapanların evlilikleri ve muhabbetleri Efendimizin izdivacından farklı olmayacaktır. Evlilik nefislerin elinde oyuncak olmayacak. Evlilik üç günlük evcilik oylunu olmayacak. Evlilik pamuk ipliklerine bağlı olmayacaktır. Eşler arasında atılan nikah, sadakat ve sevgi kördüğümleri ancak ölümle çözülecektir. Nice evli çiftler vardır ki elli yıllık evliliklerini ilk günkü gibi yaşamış ve bitirmişlerdir. Ne mutlu o çiftlere ki evliliklerinin başı da huzur ortası da mutluluk sonu da saadet olmuştur. Muhammed Şamil Kafkasyalı.31/01/2011.Tahkik.Org


Konular