Çoğunluğun Yaptığı Doğrudur Yanılgısı

Şeytanın, insanları Allah’ın dosdoğru yolundan saptırmak için uyguladığı taktiklerden biri, çoğunluğun doğru olduğu telkinidir. Rabbimizin, “O,amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı” (Mülk Suresi – 2) ayetinde belirttiği gibi, insanın bu dünyada bulunuş amacı iyi ve güzel davranışlarda bulunarak Allah’ın razı olacağı tavırlar sergilemektir. Bu konudaki tek ölçü de Kuran ve Kuran’ı eksiksiz yaşayan peygamberlerin ahlakıdır. İnsanların, peşinden gitmesi gereken kişiler, kendilerini yalnızca Kuran ahlakını yaşamaya davet eden müminler olmalıdır. Allah, Kendi yoluna davet eden kişilere uyulması gerektiğini bir ayetinde şu şekilde açıklamıştır.

"Ey kavmimiz, Allah'a davet edene icabet edin ve O'na iman edin; günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi acı bir azabtan korusun." (Ahkaf Suresi -31)

Ancak pek çok insan bu konuda büyük bir yanılgı içindedir. Kuran’ı rehber edinmedikleri için, Kuran’ı yaşamaya davet edildiklerinde kulaktan dolma hurafelerle, davet eden kişiye alternatifler üretirler. Büyüklerinin aynı şeyi söylemediğini, dedelerinden böyle öğrenmediklerini anlatır, herkes yanlış biliyor da bir sen mi doğru biliyorsun derler. Bu soruya en güzel cevap yine eksiksiz olan Kuran’da Rabbimiz tarafından verilmiştir:

Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak 'zan ve tahminle yalan söylerler.' (Enam Suresi - 116)

İnsanların bazısı, ayette de belirtildiği gibi çoğunluğun doğru olduğunu zannederler. Ancak doğru zannettikleri pek çok şey, sadece yalandan ibarettir. Hiçbir zaman araştırma ihtiyacı duymazlar. Çoğunluk onlar için bir referanstır. Koyun psikolojisi ile sürüklendikleri cehennem çukurundan habersiz, kendilerinin doğru yolda olduğunu zannederler. Bu gerçek, bir Kuran ayetinde şu şekilde haber verilmiştir.

"Onların, dünya hayatındaki bütün çabaları boşa gitmişken, kendilerini gerçekte güzel iş yapmakta sanıyorlar." (Kehf Suresi -104)

Onlara, Allah’ın indirdiği Kuran’a uyulması hatırlatıldığında onlar, dedelerinden öğrendikleri bilgilere uyacaklarını, eski köye yeni adet getirilmemesi gerektiğini söylerler. Bu konuda insanların düştükleri yanılgıyı bir ayetinde Rabbimiz şöyle anlatmıştır:

Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? (Bakara Suresi -170)

Bu kişilere sorulduğunda, kendilerini Müslüman olarak tanıtabilirler. Ancak Kuran dışında uydurdukları bambaşka bir dinleri vardır. İşin ilginç yanı, uydurdukları bu dine kendileri de uymazlar. Kuran’a göre bu sapkın inanca sahip insan güruhu, Allah’a birçok şeyi ortak koştukları için gerçek Müslüman değillerdir.

Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. ( Hadid Suresi – 27)

Şeytanın bu yanıltma taktiği ve telkinlerinden yalnızca müminler etkilenmezler. Müminler için Kuran, bir kez okunup kenara konulacak bir kitap değildir. Rehber edindikleri kitabın kendilerine ne anlattığından Allah’ın izni ile haberdardırlar. Dolayısıyla, çoğunluğun söyledikleri ve uyguladıklarının doğru olup olmadığını, yine Allah’ın izni ile edindikleri Kuran bilgisi sayesinde anlayabilirler.

De ki: "Bize yararı ve zararı olmayan Allah'tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: "Doğru yola, bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?" De ki: "Hiç şüphesiz Allah'ın yolu, asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk." (Enam Suresi -71)

Kuranda pek çok kıssada, elçilerin yanında bulunan ve Allah’a iman etmiş müminlerin sayılarının çok az olduğundan bahsedilir. Hz. Musa’ya yetmiş genç, Hz.Lut’a bir ev halkı, Hz. Nuh’a bir gemi halkı, Hz. İsa’ya havarileri dışında iman eden olmamıştır.

Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip-ayırdı… (A'raf Suresi -155)

Ne var ki, orda müslümanlardan olan bir evden başkasını bulmadık. (Zariyat Suresi -36)

Hani Havarilere: "Bana ve elçime iman edin" diye vahy (ilham) etmiştim; onlar da: "İman ettik, gerçekten müslümanlar olduğumuza sen de şahid ol" demişlerdi. (Maide Suresi -111)

“… Allah'ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın” (Ahzab Suresi – 62) ayetinde belirtildiği gibi, Allah’ın sünneti gereği geçmişte olduğu gibi, şu anda da, gelecekte de iman edenlerin sayısı her zaman az olacaktır. İman edenler azınlıkta ise, çoğunluğun doğru yolda olması da imkânsızdır.

Sen şiddetle arzu etsen bile, insanların çoğu iman edecek değildir. (Yusuf Suresi, 103)

İbrahim Akın


Konular