Kırık Dökük Hayatlarımız !

Bediüzzaman Hazretleri “Dünyaya ait bütün şeyler kırılacak cam parçacıkları hükmünde;Ahirete ait işler ise sağlam elmas hükmündedir” der..Evet dünyanın kırılacak cam parçacıkları hükmünde olan makam, para, kariyer, zevk ve lezzetleri şu insanın haline benzer.Nasıl ki,elinde çeşit çeşit bardaklar, kadehler, camlar, taşıyan bir insan dikkat eder ki, bardaklar ve camlar düşüp kırılmasın..Temkinli davranır ki ,ayağı bir yerlere takılıp düşmesin.Bilir ki, düşsem bütün elimdekiler kırılıp dağılıp gidecek.Öylede dünyanın her şeyi o kırılacak cam parçacıkları gibidir..evimiz vardır en güzelidir ama ölüm gelir o evi cam parçası gibi kırar.Arabamız vardır bir kaza ile paramparça olup birden cam parçacıkları hükmüne geçer.Makamımız vardır ihtişamı ve debdebesi bir gün bitince cam parçacıkları hükmüne gelir.İnsan cumhurbaşkanı olur, bakan olur, kral olur zengin olur, paşa olur, ama bir gün gelir hepsi emeklilik ile bitersıradan bir vatandaş olunca kırılacak cam parçacıklarına döner o büyük mevki ve makamlar..Mal elden çıkar, servet, makam, kariyer elden çıkar, kırılacak cam parçacıkları hükmüne girer.Yani insanın sahip olduğu makam, kariyer,servet,güzellik,şöhret vb gibi metalar kırılıyor ellerde tozu,tortusu, günahı, isyanı,elemi,acısı,kederi kalıyor.Dünyada kim vardır ki, gençliği bir cam parçası gibi kırılmamış.İnsan hararet ve muhabbetle birini sever ama o sevdiği bir gün ölür gider kırılacak cam parçacıkları gibi un ufak olur.İnsan dehşetli merakıyla her şeyi elde eder ama o elde ettikleri cam parçacıkları gibi kırılır elinden çıkar gider.İnsan zahmetle ve meşakkatle çok şeyleri elde eder ama o elde ettikleri bir musibet dalgası ile batar kırılıp gider.İnsan inatla bir çok şeyi ister elde edince elinde kalmaz kırılır gider.Ya ecel çelmeyi takar yıkar elindekiler kırılır yada bir musibet dalgası bir bela fırtınası gelir elindeki mal, mülk, gençlik güzellik, servet ve kariyeri kırar dağıtır.

İşte dünyada sevdiğimiz ve perestij edip muhabbet ettiğimiz her şey kırılacak cam parçacıkları hükmündedir.Herkes baksa etrafına ne kadar kalbi kırık ,gönlü kırık,hayatı kırık ,umudu kırık,hayalleri kırık ,muhabbeti kırık,var.Hiç kırık dökük olmayan insan var mı dır. Herkes ya bir şeylere kırgın ya da bir şeyler onu kırmıştır. Kimi giden sevgiye, kimi giden sağlığa, kimi kaybettiği mala, kimisi bulamadığı kariyere, kimisi makamının vefasızlığına kimisi ise kazanamadıklarına kırılmış. Her yer kalbi kırıklarla, gönlü kırıklarla, hayatı kırıklarla, ruhu kırıklarla,umudu kırıklarla dolu.Dünyalık adına elde ettiği her şey cam parçacıkları hükmündedir..Elde edilenler servet ,zenginlik ve varlık gibi görünse de ellerinde tuttuklarının hepsi cam dağları ve cam yığınlarıdır.Çünkü bir gün ecel tokadı,musibet fırtınaları,ayrılık depremleriyle kırılıp, dağılıp gidecektir.

İşin hakikat cihetinde sırrı imtihan vardır.Cenabı hak sırrı imtihan gereği her şeye sınır ve derece koymakla beraber bir kırılma noktası ve dağılma sınırı da getirmiştir..İnsan ne kadar çırpınırsa çırpınsın alacağı şeylerin ölçüsü, tadacağı zevk ve lezzetlerin sınırı bellidir..İnsan hayatta görmenin, sevmenin,zevk ve lezzetin belirlenen sınırı kadar lezzet alır.Her şeyin bir derecesi olduğu gibi bir sınırı da vardır.Mesela bugün neşeli ve mutlu olan bir insan hayatından otuz derece lezzet alırken;yarın hasta olunca o zevk ve neşe derecesi birden on dereceye kadar düşer..Başka bir gün ise evlenmek veya iş sahibi olmak neticesi hayattan aldığı lezzet otuz yada elli dereceye ulaşırken bir bela veya musibet gelip elinden çok sevdiği eşini ,kardeşini babasını yada bir yakınını ölümle alınca o hayatının lezzet derecesi birden sıfırın altında otuz derece eleme düşer.

Demek ölüm, ayrılık, keder, hastalık, bela ve musibetler o insanın hayatının zevk ve lezzetinin sınırıdır.İnsan o ayrılık ve vefatlarla sınırın ötesi olan elem ve kedere düşer.. fani olan şeylere karşı şiddetli ve hararetli bir şekilde muhabbet ve sevgisinin hararetini ayrılık ,ölüm ve keder eleme düşürür.Elinde elmas zannettiği zevk ve lezzetler birden kırılıp eleme kedere acıya isyana döner.Sıfırın altında yüzlerce derece elemlere inkılap eder. O lezzet ve saadet vererek kalbi ve ruhu ısıtan sevgi ve muhabbet harareti bu sefer üşütmeye başlar..İnsan hararetli muhabbetlerin,inatlı istemelerin dehşetli merakların ve şiddetli muhabbetlerin sonucunu elindekilerin kırılmasıyla öder.

Ama ahirete ait olan ve sırtımızı döndüğümüz ibadet ,kulluk, şükür, güzel amel, zikir, ise ebede namzet olup ebede baktıkları için onlarda kırılma ve dağılma olmaz.Çünkü onların bekası ve sonsuzluğa nisbeti vardır.Baki elmaslar hükmünde olan bu ameller dünyanın metaları gibi kırılmaz ve elde kalmazlar.Dünyevi her şeyde bir derece ve sınır olduğu halde cennet ve ahirete ait şeylerde sınır yoktur.İnsanın lezzetini bozup keder ve eleme çevirecek hastalık, bela, musibet, keder elem yoktur..Yatırımını baki elmaslara yapanlarla yatırımını camlara yapanların arasında sonsuzluk farkı vardır.Dünyaya yatırım yapanın elinde kırık dökük bir hayat vardır.Mal kırılmış, evlat kırılmış, sevgili kırılmış,kariyer, servet , makam ve teveccühler kırılmıştır.Geriye kırık kalp,kırık gönül ,kırık hayatlar kalmıştır.Amma ahiretin baki elmaslarına yatırım yapanların elinde ise ebedi elmaslar ,sağlam ,temiz, pırıl pırıl hayatlar vardır.

Kırılacak cam parçacıklarına daimi bir elmasın fiyatını verenler aşkın divanesi, dünyanın divanesi, muhabbetin divanesi olur.Çünkü o değer biçtiği şeylere kırılmaya mahkumdur ve kırılacak cam parçacıkları hükmündedir.Dehşetli hırsını,şiddetli merakını,hararetli muhabbetini ve inatlı arzu ve isteğini uhrevi hayat yerine dünyevi kırılacak cam parçacıkları için kullanarak o hisleri suistimal etmenin neticesi hayatın sefasını değil belasını çeker.Hayatın tatlılığını değil acılığını çeker.Hayatın zevk ve lezzetlerini değil elem ve kederini çeker.Bu çekmeler neticesi elde sadece ahirete götürülecek kırık dökük hayatlar,hüzün ve kederli sahneler,firak acısıyla dolu endişeli yarınlar kalır.

Şu hakikat unutulmamalıdır ki, her şey kıymeti nispetinde değerlidir. Neyin ne kadar fiyatı olduğunu, neyin ne kadar ehemmiyeti olduğunu anlamak ve hakikatini görmek için eşyanın mahiyetini ve hakikatini öğrenmek gerekir.Eşyada esmai ilahiyenin tecellilerini gören cam fiyatına elmas değeri biçmez.Bu zamanın insanı cam hükmündeki hayata elmas fiyatını; elmas hazineleri hükmündeki ahirete ise cam parçacıkları fiyatını vermektedir.Bütün zaman ve parasını dünyanın cam parçacıkları hükmünde olan metalarına yatırıp , birikimini ise sadece dünyaya yapmaktadır.Elmas hazineleri hükmündeki ibadet,kulluk,şükür,zikir ve duaya yatırım yaparak birikim yapmamaktadır. Halbuki sokakta kırılmış cam parçacıklarını toplayıp satanlara deli denileceği gibi o kırı dökük cam parçacıklarına müşteri olanlara da deli ve divane denir.Maalesef bugün sosyal içtimai hayatın çarşısında ve pazarında en çok satılan mal cam parçacıkları hükmündeki dünya mallarıdır.En çok iş yapan dükkanlar sefahet ve dalalet dükkanlarındaki haram,günah isyan ve malayani mallardır.Elmas hazineleri hükmündeki uhrevi hayata ait mallar olan,ibadet,dua,zikir,kulluk vb gibi şeylerin müşterisi yok denecek kadar azdır.Rabbim bizleri elmas hazineleri olan uhrevi mallara müşteri eyleyip cam kırılacak cam parçacıkları hükmündeki dünya mallarına müşteri olanlardan eylemesin.Yoksa dünyada kırık dökük hayatlar elimizde kalacağı gibi yarın yevmi mahşerde de kırık dökük amellerimiz bizi ağlatacaktır


Konular