"İnsan neden evlenmelidir?"

İnsan neden evlenmelidir?


Evliliğe teşebbüs edecek kimsenin düşüneceği ilk husus, kendi duygu ve düşüncesine uygun bir eş araştırmaktır. Şimdilerde pek çok genç bu hayâtî işi sırf hisleriyle değerlendirmekte ve sokakta, çarşıda, pazarda tanıştığı biriyle hemen yuva kurmaya çalışmaktadır.



"Nedir, ne değildir, evlenme ve yuva kurma mantığı nasıldır?.." gibi mülâhazalar göz ardı edilerek gerçekleştirilen izdivaçların bir felâket getireceği açıktır. Oysaki kendileri dışında konuya daha farklı bir gözle bakan, daha başka hesap ve kıstaslarla değerlendiren kimselerin reylerine, görüşlerine müracaat edilebilirdi ve yararlı da olurdu.

Bazen böyle hissî bir mülâhaza ile gerçekleştirilen bir evlilik, cennet köşesi telâkki edilen yuvayı bir cehennem çukuruna çevirebilir. Bildiğimiz, tanıdığımız nice insan vardır ki bunların dinî salâbeti, aşkı, heyecanı bizce müsellemdir ama, bu mevzudaki münasebetsizlikten ya da bir hesapsızlıktan bütün hâne halkı derin bir bunalım içindedirler ve âdeta kaos yaşamaktadırlar.

Böyle bir ailede, çekişme ve sürtüşmelerin ardı arkası kesilmez. Erkek dinini yaşamak ister, kadın rahatsız olur. Bunun aksi de her zaman söz konusudur. Dolayısıyla da böyle bir ailede kadın ve erkek hiçbir zaman vahdet teşkil edemezler, yuvayı paylaşamazlar, aksine hep farklı kutuplar gibi yaşarlar.

Bu çarpışma ve boğuşmada çocuklar bazen bir tarafa bağlanır, bazen de bu iki cephe arasında hissiz, duygusuz; cemiyete ve aileye düşman hâle gelirler. Binaenaleyh, erkek veya kadın izdivaca adım atarken, bu konuyu çok iyi düşünmeli, gerekirse tecrübe sahipleriyle istişare etmeli ve tercih sebeplerini çok iyi belirlemelidirler.

Eş seçiminde dinî hassasiyet, en önemli tercih sebebidir. Çünkü aile hayatı, sadece dünyaya ait bir hayat değildir; o evlâtlarla, torunlarla devam eden ve ahirette de sürecek olan bir hayattır. Bu itibarla, müstakbel eşin dinî düşüncesine, ameline, özellikle de akîdesine mutlaka dikkat edilmelidir. Bu tespitlerimiz elbette ki dindarlar ve dinin kanunlarını, kıstaslarını kabul edenler içindir. Şunu bir kere daha belirtmeliyim ki, izdivaç, dünyevî-uhrevî mutluluğun çok önemli bir dayanağıdır; böyle ciddî bir konuda yanlış yapan her iki dünyasını da karartmış olur.

İyi evlat yetiştirme evliliğin en önemli gayelerindendir

Anne ve baba, iyi evlât yetiştirme konusunda mutlaka mutabakat sağlamalıdırlar. Çocuk yetiştirme kabiliyet ve istidatı olmayan, olsa da sorumluluk yüklenmeyen bir anne ve onların hiçbir problemiyle meşgul olmayan bir babanın vesayetindeki çocuklar anne ve babaları olsa da yetimdirler.

Allah'ın, şefkat, merhamet, incelik ve hassasiyetle donattığı, donatıp çocuklarını yetiştirme konusunu tabiatının bir derinliği haline getirdiği anne, ruhundaki bu potansiyeli mutlaka onları hakikî insanlığa yükseltme istikametinde kullanmalıdır. Zaten o fıtratı itibarıyla bir muallime, bir mürebbiye ve bir mürşidedir. Onun en önemli vazifesi çocuğunu yetiştirme olmalıdır. 'Allah, anne ile çocuğunun arasını ayıranı kıyamet gününde sevdiklerinden ayırır.' hadisi de annenin çocuk terbiyesindeki müstesna rolünü gayet net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Anne, donanımının gereğini yerine getirirken baba da hilkat ve konumunun icabı daima temkinli, dirayetli, kiyasetli ve dikkatli olması gerekmektedir. O siyasetle, memuriyetle, ticaretle, ziraatle vb. işlerle meşgul olur ve biraz da tabiatının gereği ailedeki ayrı bir boşluğu doldurur. Evet o, gücü, mukavemeti ve farklı yapısıyla ayrı işlere namzettir. Zaten kadimden beri o hep hususî bir sorumluluğun insanı olagelmiştir. Ormandan ağaç kesmeden alın da, saban sürmeye; arpa, buğday ekip biçmeden inşaatlardaki ya da fabrikalardaki bütün ağır işlere kadar her şey ona bağlı devam ede gelmiştir. Böyle ağır işlere, bedeniyle, iradesiyle mukavemet edebilecek erkek bence yerini korumalı, kadın işleriyle kadınlaşmamalı ve kadını da takatini aşkın ağır işlerle uğraştırmamalıdır.

Ayrıca erkek, bir mukavemet âbidesidir ama, bir şefkat kahramanı değildir. Şefkat, annenin en önemli derinliğidir; o, dokuz ay karnında gezdirir çocuğunu. Dünyaya getirir yüz zahmetiyle, bakar büyütür bin meşakkatiyle. Gece inlediği zaman hemen kalkıp imdadına koşar.. ağladığında da bağrına basar. Tabiatından kaynaklanan bir iştiyak ve insiyakla onu yaşatmak için yaşar. İşte bir tarafta kadın diğer tarafta da erkek, teşkil ettikleri aile vahdetiyle cennet saraylarını hatırlatan öyle bir yuva kurarlar ki bu yuvanın çehresinde öteleri temâşâ edebilirler.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, anne-baba, hisli, şuurlu, vatanına milletine, dinine sımsıkı bağlı bir neslin yetişmesi için gerekli olan her şeyi yapmalıdır.

ÖZETLE

1-)Evliliğe teşebbüs edecek kimsenin düşüneceği ilk husus, kendi duygu ve düşüncesine uygun bir eş araştırmaktır. Şimdilerde pek çok genç bu hayâtî işi sırf hisleriyle değerlendirmektedir.

2-)Eş seçiminde dinî hassasiyet, en önemli tercih sebebidir. Çünkü aile hayatı, sadece dünyaya ait bir hayat değildir; o evlâtlarla, torunlarla devam eden ve ahirette de sürecek olan bir hayattır.

3-)Çocuk yetiştirme hususunda sorumluluk yüklenmeyen bir anne ve onların hiçbir problemiyle meşgul olmayan bir babanın vesayetindeki çocuklar anne ve babaları olsa da yetimdirler.


Konular