Alışkanlığın tekerine nasıl çomak sokulur?

Alışkanlıklar hem iyidir hem de kötü. İyidirler; çünkü çatalı doğru kullanmak için ayrıca bir zihnî çaba göstermiyorsanız bu edindiğiniz ‘alışkanlık’ sayesindedir. Kötüdürler; çünkü faydalı olmayan türünden kurtulmak bir hayli zordur. Değişmek isteyenlere, birkaç tavsiye...

Alışkanlıklar... Hayatımızda renk renk yüzlerce çeşit versiyonu olan, anlamlı-anlamsız, kolay-zor, can sıkıcı-keyifli, faydalı-faydasız davranış kalıpları. Her davranışımızı zihnimizde kurduğumuz minik soyut terazi içinde “yapmalı-yapmamalı” süzgecinden geçirirken, alışkanlıklarımız teraziler üstü bir keyfiyetle hep bildiğini okur! Onları yapmamak için çırpınıp durun, “bu sefer yapmayacağım!” psikolojik şarjını 10’larca kez kendinize uygulayın, sonuçta sizi devirmiş olmanın aşağılayıcı gülümsemesiyle karşılaşırsınız.

Madalyonun birinci yüzü

Aslında alışkanlık iyidir. Sabah kalktığınızda banyoya gidip gitmeyeceğinizi, yüzünüzü yıkarken elinize alacağınız su miktarını, şu an elinizin gazeteyi ne şekilde tuttuğunu (bu cümleyi okuyana kadar!) düşünmezsiniz. Düşünülmemesine karşın dönüp bakın elinizin gazeteyi nasıl tuttuğuna veya diğer düşüncesizce yapılan davranışlarınıza, hepsinin üst düzey bir mükemmellik içinde yapıldığını görürsünüz. Bunun anahtarı, onlara bilincinizi bulaştırmadan “bilinçdışı”nızı kullanıyor olmanızdadır.
Üstelik daha da güzeli, bunları yaparken düşünme kapasiteniz de size kalmıştır. Her birini yaparken (dişlerinizi fırçalarken, yürürken, vb...) bir taraftan işteki gündeminizi, ay sonu taksiti için nereden borç bulabileceğinizi veya akşama eşinize nasıl bir sürpriz yapacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Yani basit düzey işleri bilincinizle yapamayacağınız bir kaliteyle yapar hem de geriye kalan bilincinizi zihinsel kapasite gerektiren işlerde doyasıya kullanabilirsiniz. Bütün bu kolaylığı sağlayan mekanizmanın adı “bilinçdışı”dır ve iyi ki vardır!

Bilinçdışı tekerleği

Bu mekanizma (bilinçdışı) tekerlek gibidir, siz farkında olmadan zihninizin arkasında döner durur. Örneğin, sabah arabanızda dinlediğiniz şarkı sizin stop’a basmanızla durur; peki bu “stop” onu bilinçdışınızda da durdurur mu? İşyerinde öğle yemeği için sıradayken, bir yerlerde sabahki şarkının kaldığı yerden ağzınıza dolanması sabahtan beri onun ­bilinçdışınızın- bir yerlerinizde durmadan zaten dönüyor olduğunu göstermez mi? İşte bütün basit düzey davranışlarınızı döndüren de bu tekerlektir.

Evet, görünüşe göre sistem harika, peki ne zaman bu sistem sizin ayağınıza dolanmaktadır? Bilinçdışınız ve onların bir getirisi olan alışkanlıklar ne zaman sizin hayatınızı kolaylaştırıcı değil, düğüm edici bir renge bürünmektedir?

Madalyonun acı yüzü

Bilinçdışı mekanizması bazen sizin sonradan değiştirmek istediğiniz davranışları benimser. Siz başta onu öyle yaptığınız için bilinçdışının ezberi bir defa “o” olmuştur ve artık sizin bilinciniz Einstein seviyesinde bile çalışsa o davranışı organizmanızdan bir türlü atamazsınız. Onu bir türlü yenemezsiniz; çünkü bu, hareket eden bir arabaya binmek kadar zordur. Bilinçdışı kendi tekerleğini döndürmektedir ve hareket halindedir, onu önce durdurmalı, sonra içine binmelisiniz ki; bu inatçı bir “bilinç”in yapabileceği bir müdahaledir.

Diş macunu tüpünü önden sıkmaktan bir türlü vazgeçememeniz, gideceğiniz yere saatler öncesinden hazırlanmaya başlamış bile olsanız makus bir kader şeklinde geç kalmalarınız, çok nefret etmenize rağmen senelerdir dağınık masada çalışmanız hep aynı sebeptendir.

Hatta eski davranışlara bağlılık her zaman bu kadar basit düzeyde olmayabilir. Siz her adım başka bir insan olmaya doğru hızla ilerlerken bir türlü kurtulamadığınız “alışkanlıklarınız” ile “değişen tarafınız” arasındaki fark gittikçe çatallaşacak ve bir zaman sonra bir bünyede iki farklı kişilik sergileyen trajedilere girebileceksiniz. Sebebi de bilinçdışınızın bir kenarında dönmeye devam eden alışkanlarınızdan başkası değildir.

Şiddetle ilgili onlarca makale okuyun, zararlarını ifade eden seminerlere katılın, bir zaman sonra bu seminerleri siz vermeye başlayın, vs. bunların hepsi “bilinç” düzeyinde gerçekleştiği için sizin “bilinçdışı”nızdaki alışkanlığa bağlı olarak gerçekleştirdiğiniz şiddet reaksiyonlarının önüne geçemeyebilecektir!

Çözüm ne?

Öncelikle her bir alışkanlığı değiştirmenin İstanbul’un fethi kadar zorlu bir süreç gerektireceğini baştan kabul edin. Alışkanlığınızı küçümsemeyin ve onunla zorlu mücadeleye hazır olun!

Alışkanlıklarınızı birden topluca değiştirmeye kalkmayın. Yapacağınız her değişikliği küçük parçalara ayırın ve bu parçaları yazarak takvimlendirin.
Net olun! Yapılacak değişikliği ve zamanını somutlaştırın ve bir yerlere yazın. Bu, esnek ifadeler içinde bilincinizin kendine mazeret kılıfları bulup “kaçış” yapmasının önüne geçecektir.

İlk zamanlar en zorudur, 1 tek kaçış bile affedilemez! Sıkı bir dirençle bilincinizi bilinçdışınıza her saniye nöbetçi tutun!

Tavizsiz olun! “Bu sefer olmadı, bir dahaki sefere” cümlesini daha hiçbir değişikliğe kalkışmadan literatürünüzden söküp atın. Bu hakkı kendinize vermeyin. Bilinç ithal edin! Konuyu biriyle konuşun ve ona kendinizle ilgili sizi bağlayan sözler verin ve sizi kontrol etmesini isteyin.

Alışkanlıklarınıza paralel olarak oda, mesai saati, fiziksel ortam değişiklikleri yapın. Bu sizi bir değişiklik atmosferine sokacak ve alışkanlığınız da bu atmosferin havasında değişecektir.


ERHAN ÖZDEN


Konular