Yufka Yüreklilik Üzerine

Doğru fikre uymayan yufka yürekliliğin iyi birşey olmadığı muhakkak. Çünkü bu türden bir yufka yüreklilik, insanın kendi yüreğinin dizginsiz bir şekilde çeşitli şeylere kapılışıdır... Yufka yürekli bir erkek veya kadın, sevmediği bir insanla, yufka yürekli olduğu için acıyarak bu kişiyle evlenmek ister ve evlenir. Sonuçta mutsuz olur. Zira sevilmeyen bir insanla evlenmek kişiye mutsuzluk getirir... Yufka yürekli insanın kalbi, diğer muhatap olduğu şeylerde de, aşırı ve fikirsiz merhametliliği; ve fazla hassaslığıyla bu kendi yufka yüreğine kapılışında, başına dertler, hasretler ve acılar bulur...

Günlük hayatımızda nice beleşçiler, asalaklar, kötü niyetli insanlar ve üçkağıtçılar vardır. Bu kişiler yufka yürekli insandan yerine göre sigara ve para alarak onu maddi olarak zarara uğratırlar... Bu kemirici insanlara yufka yürekli birşey diyemez...

Çünkü o doğru olmayan bir hassaslıktadır. Yüreğinde olması gereken bir davranış tutumu yoktur. Bu bir fikirdir... Malum olduğu üzere insanın kalbinde doğru fikirler olmalıdır. Çünkü kalpte doğru fikirler olmazsa ve bunlara uyulmazsa insan hayatında yanlışlar yapar... Gerçekten de asalaklar, üçkağıtçılar, beleşçiler ve kötü niyetliler, yufka yürekli bir insanın zayıf noktasını çok iyi bilirler. Bu kişiler, yufka yürekli insana kendilerini acındırmaları yeter. Yufka yürekli derhal sigarasını, parasını verecek; değerli eşyalarını bunlar için bozduracak, evini bu kişiler için satacaktır...

Yufka yürekli insan, günlük hayatta insanlara olur olmaz bir şekilde veresiye veren bakkal olabilir, arkadaşının tutkuları için bir senete kefil olan bir dost olabilir; kocasının namusuz olmasına rağmen evliliği devam ettiren ve parasını yediren bir
kadın olabilir; çocuklarının ihtiraslarının kurbanı olan bir baba olabilir, onu sevmediği halde yine de bu kadını sevmeye devam eden karasevdalı bir aşık olabilir; zalimlerin isyanına uyanların içinde cahil insanlar var diye, bu isyancıların hepsini öldürmek istemeyen bir hükümdar da olabilir. Uzatmayalım. Yufka yürekliliğin tezahürleri insanlarda bellidir...

Böyle bir yufka yüreklilikte merhamet, hassaslık ve şefkat insanın kendi zararına kullanılır. Oysa insanın kendi nefsine zulmetmesi haramdır... Birşeye acımak, hassaslık ve şefkat yerli yerince olunca bir anlam kazanır ve doğru olur... Mesela sahtekara, üçkağıtçıya acıyıp para vermek acımak olsa da, doğru bir acımak değildir. Bu acıma da, yufka yürekli hem parasını onlara boş yere verir, hem verdiği parasının elemini çeker, hem de böyle üçkağıtçıların, sahtekarların dünyasının var olmasını sağlar...

Ayrıca; zalimler, bozuk arkadaş, zalim çocuklar, namussuz kadın, üçkağıtçılar, budala aşıklık, sevilmeyi haketmeyen erkekler, ve diğer kötü yapılı insanlar, yufka yüreklinin yine varolmasını sağladığı insanlardır...

İnsan ölçülü olunca mutlu olabilen bir varlıktır. Kur' an-ı Kerim' de Allah şöyle der: " ( Zincire vurulmuş esirler gibi ) elini boynuna bağlanmış kılma ( Cimri olma ). Onu büsbütün de açma ( İsrafta etme ). Yoksa sonra kınanmış, yaptığına pişman olur kalırsın... Bu ayetten anlaşıldığı gibi, insan düşüncesizce yaptığı şeylerin hasretini, insanlarca kınanılmasını ve acısını çeker. Çünkü ölçüsüzlük insan olmamızın dışına çıkmak demektir... Oysa biz insanız... İnsan olduğumuz için, kendimizi aşan, nefsimize ağır gelen şeyleri yapmamızın bizi sıkıntılara sokacağı kesin... Bunun yanında, olmamız gereken " insanın " dışına çıkışımızda mutsuz oluruz, hasret ve acılar çekeriz... Cimri olursak, paramızı bir insanın çalacağını düşünerek üzülürüz. Cimri olunca paramızı harcamadığımız için sıkıntıya uğrarız; biriktirdiğimiz parayı yiyemeden öleceğimizi düşünürüz...Cimrilik gönlümüzü sıkar; gönlümüz geniş olamadığından mutlu olamayız...

Aşırı savurganlıkta bizi sıkıntılara sokar. Elbette: Sevilmeyen bir insanla evlenmek, hırslı arkadaşının dolmuşuna gelerek senet imzalamak veya ona para vermek, karısının sefahet ehli olmasına rağmen evliliği bitirmeyen koca, servetini erdemsiz çocuklarına bıraktıktan sonra bir kenarda kimsesizliğe itilen bir baba, arkadaşı için haksız yere adam döven dost, sağlıksız bir işyerinde patronunu sevdiği için çalışan bir işçi; evet bunların hepsi insan olmanın getirdiği fikre göre hareket etmemiş yufka yürekli insanlardır. Ama bunun bedelini acıyla, kınanmayla ve sıkıntılarla öderler...

İnsanlara yardım edilmesin demiyoruz. Fedakarlıkta olmasın demiyoruz... Fakat bir insan olarak nefsimizin de hakikatini bilelim ve kaldıramayacağımız işleri yapmayalım... Elbette bizim bahsettiğimiz yufka yüreklilik, doğruya uymayan bir yufka yüreklilikti. Doğruya uyan yufka yürekliliğe birşey diyemeyiz... Bir fakire para vermek doğrudur, ama asalaklara ve üçkağıtçılara mal ve para vermek yanlıştır. Sevilen, doğru, fakat hasta bir kadınla evlenmek doğrudur. Ama sevilmeyen bir kadına acıyarak onunla evlenmek yanlıştır. Doğru bir arkadaş için dövüşmek ve ölmek doğrudur. Ama sahtekar bir arkadaş için kefil olmak, onun dolmuşuna gelerek adam dövmek yanlış birşeydir... Diğer şeyleri de bu örneklere göre kıyaslayalım...

Bilindiği gibi nefs, hem yanlış istekleri ezilmesi gereken, hem de doğru istekleri yapılması gereken bir varlıktı.... Doğru bir yufka yüreklilikte, yapılması gereken fiiller nefse ne kadar ağır gelse bile yapılmalıdır. Çünkü nefs doğrulara göre bir anlam bulur. Zaten doğrulara göre nefsin neyi yapıp, neyi yapmayacağı bilinmeseydi nefs her kötülüğü yapardı, doğruyu yapamazdı... O halde nefs doğrulara karşı çıktığında ezilmelidir...Ezilmediği zaman fakirlere verilmesi gereken para, hasta olduğu halde evlenilmesi gereken kadın, uğrunda dövüşülmesi gereken dost, korkaklıktan öldürülmeyen zalimler, annesi ve babası için fedakarlıklar yapması gereken evlat, ve diğer buna benzer yapılması gereken fiiller, bu nefsin ezilmediği için yapılamayacaktır...

Önemli olan nokta, doğru olan şeylerin hepsini teker teker bilmek ve buna göre hareket etmektir. Böylece yanlış yufka yüreklilikyapılmayacağı gibi, doğru türden olan yufka yüreklilikte yapılmış olacaktır...

Levent Özrenk


Konular