4.3 Hamamlarda Görülen Münkerler

Hamamlarda Görülen Münkerler

O münkerlerden biri, hamamların kapısında veya içinde bulunan şekillerdir. Bu şekilleri kaldırmak, her hamama girene (eğer gücü yetiyorsa) farzdır. Eğer şeklin bulunduğu yer, girenin eli yetişmeyecek kadar yüksekte ise, zaruret olmadıkça böyle bir hamama gitmemelidir. Çünkü dinen yasaklanan bir şeyi görmek caiz değildir. Hamamlarda bulunan şekillerin yüzlerini kapatmak veya sûretlerini iptal etmek sûretiyle vazifesini yaparsa kâfidir. Hamamların duvarlarında bulunan ağaç resimleri, canlılar hariç diğer nakışlar hamama gitmeye mâni değildir.

O münkerlerden biri de avret yerlerinin açılması ve o yerlere bakmaktır. Kesecinin, keselenenin apışlarını açıp keselemesi de münkerdir. Göbeğin altından diz kapağına kadar olan yerlerin kirlerini gidermek için keselettirmek de böyledir. Hatta peştemalı kaldırmaksızın keseci, elini peştamalın altına koyup keselese, yine mahzurlu sayılır. Çünkü başka bir kimsenin avret yerine dokunmak da bakmak gibi haramdır.

O münkerlerden biri de, kesecinin önünde baldırlarını ve kuyruk sokumunu ovalatmak için yüzükoyun yatmaktır. Böyle yapmak, üzeri örtülü olduğu takdirde mekruhtur. Fakat şehvetin harekete gelmesinden korkulmadığı takdirde mahzurlu olmaz. Zimmî olan hacamatçıya avretini göstermek de münker sayılmıştır. Çünkü Müslüman kadın için hamamlarda zimmî bir kadına bedenini açıp göstermesi caiz değildir. Bu nedenle Müslüman kadının, zimmî erkeklere avretini göstermesi nasıl caiz olabilir?

Hamamın münkerlerinden biri de pis olan el ve tasları az olan sulara daldırmaktır. Suyu az olduğu halde kurnada pis olan peştemal ve taşı yıkamaktır. Çünkü böyle yapmak, Mâlikî mezhebi hariç, diğer mezheplere göre suyu pis eder. Madem ki Mâlikî mezhebine göre pis yapmıyor, bu bakımdan Mâlikî olan bir zat böyle yaparsa, onu menetmek caiz olmaz. Fakat bir Hanefî ve Şafiî yaparsa derhal menedilir. Eğer Şâfiî bir kimse ile Mâlikî bir kimse hamamda bir araya gelseler, Şâfiî olan kimse, Mâlikî zata 'Pis olan elini veya tasını kurnaya daldırma' diyemez. Ancak yumuşaklık ve rica yoluyla müdahale ederek şöyle diyebilir: 'Kardeşim! Biz Şafiîler, önce elimizi dışarıda yıkamak, sonra suya sokmak mecburiyetindeyiz. Sen Mâlikî mezhebinden olduğun için, böyle bir şeye mecbur değilsin. Fakat bana eziyet vermek ve benim temizlenmemi zorlaştırmak sûretiyle hareket etmeye de mecbur değilsin3 veya buna benzer tatlı konuşmalarla uyarmalıdır. Çünkü ictihad sahasına giren bir hususta cebren uyarıcılık caiz değildir.

Hamamın münkerlerinden biri de hamam odalarının girişinde ve su akışlarında kaygan ve düz taşların olmasıdır. Zira insanlar dalgınlıkla bunların üzerinde kayıp düşerler. Hamamda böyle taşların bulunması da münkerdir. Onları kaldırmak, söküp atmak farzdır. Eğer hamamcı bunu ihmal ederse azarlanmalıdır. Çünkü bunlar insanı düşürmek sûretiyle herhangi bir azanın kopmasına ve kırılmasına sebep olurlar. Hamam sahasında sabun ve benzeri kaygan maddeleri bırakmak da münker sayılır. Bunu yapan, hamamdan çıkıp giderse ve bunu da böyle bırakırsa, bir insan bundan dolayı kayar, azalarından birisi kırılırsa, aynı zamanda bu bırakılan sabun görülmesi ve sakınılması zor bir yerdeyse, bu takdirde düşenin zararının karşılanması, sabunu bırakan ile hamamcının arasında paylaştırılmalı mı yoksa birine mi ödetimeli bu tereddütlüdür. Çünkü hamamcının hakkı hamamı temizlemektir. Fakat meselede yön şudur: Eğer birinci günde bu hâdise cereyan etmişse sabunu ve kaygan maddeyi bu şekilde bırakana tazminat ödetmek gerekir. Eğer ikinci gün olmuşsa hamamcıya düşer. Çünkü âdet, her gün hamamın temizlenmesidir. Temizliğin ne zaman başladığı âdetlere müracaat edilmek sûretiyle tayin edilir. Bu bakımdan burada âdete itibar edilmelidir. Hamamda daha çok mekruh işler vardır. Biz bunları Taharet bölümünde zikretmiştik.