Livâta (cinsî sapıklık)tan Sakınmak

"Lût'a da (peygamberlik vermiştik). O zaman kavmine (öyle) demişti: "Siz gözünüz göre göre hâlâ kötülüğü yapacak mısınız? Ger­çek siz kadınları bırakip da şehvetle mutlaka erkeklere yanaşacak mısınız? Hayır, sîz be­yinsizlikte (ahmaklıkta) devam edegelen bir kavimsiniz" (Sûre-i Neml 54-55).

Değerli Gençler!
Cinsî sapıklığı yeryüzünde ilk irtikap edenler, Lût (a.s.)ın peygamber olarak gönderildiği Sedum (Sodome) nahiyesi halkı olmuştur. Buranın ahâlisi, küfr-ü inkâr içinde bulunuyor ve cinsî sapıklık rezaletini işliyorlardı.

Hz. İbrahim'in oğlan kardeşi Harran'ın oğlu bulu­nan Hz. Lût, amcasıyle birlikte Bâbil'den ayrılıp Şam'a geldiğinde, Sedum halkına peygamber ola­rak gönderildi. Lût (a.s.); bu ahlâksızları, âyet-i ke­rime mealinden anlaşıldığı üzere, uyarmış ise de onun nasihatlerini dinlemediler ve çirkinin ötesi bayağı işin takipçisi oldukları için lanetlendilerBu alçaklığı irtikap eden kimse, akl-ı selimden soyunmakta ve haya duygusunu terketmektedir. Bu cürüm, halkın nazarında hırsızlık ve zina suçundan daha şeni ve âdi bir davranış olarak kabul edil­mekte ve Resûlullah (s.a.v.)in şu hadisiyle tel'in edilmektedir.

"Lût kavminin (cinsi sapıklık) işini yapana Allah lânet etsin" (Müsned-i Ahmed b. Hanbel c. 1, s. 399; Tuhfet'ül-Ahvezi c. 5, s. 21).
Bu edepsizliğin ne büyük bir cürüm ve sefil bir davranış olduğunun anlaşılması için Resûli Ekrem (s.a.v.)in birkaç hadîsini meâl olarak nakletmek isti­yorum:

"Ümmetim için korktuğum şey(ler)in en korkunç olanı, Lût kavminin ameli (olan çirkin ilişki)dir" (Tuh-fet'ül-Ahvezi c. 5, s. 23).

"Erkeğe ve kadına arka (tarafın)dan yaklaşmak için varan kimseye Allah (rahmet nazarı ile) bak­maz" (T.Ahvezî c. 5, s. 21).

Bir şahsın bu hayasızlığı kendi eşine yapmasına gelince, bu hadîs-i nebevi bu davranışı lanetlemiş bulunmaktadır:

"Kim karısına arka tarafından (tecavüze) varırsa mel'undur (Ebû Dâvûd c. 25 s. 249).

Nikâh akdinin erkeğe kazandırdığı kadından fay­dalanma helalliği, her tarafından ve her şekilde de­ğil, ancak meşrûiyet çizgisi üzerinde hareket etmek­le sınırlandırılmış bulunmaktadır. "Kadınlarınız sizin için (çocuk yetiştiren) tarlanızdır."(1) beyan-i ilâhisi dikkate alındığı zaman, yanlış yoldan o tarlaya yak­laşmanın lanetlenmesinin sebebi açıklık kazanmak­tadır.
İnsan neslinin devamına âmil olmak üzere vücut tezgahlarında imal edilip erkeğin sulbünde depo edilen tohumların (spermanın) çirkef bir mahalle se-çılması, muradı ilâhiye aykırı, ahlâkî esaslara tama­men muhaliftir.
Allah Teâlâ'nın verdiği o cevheri israf eden "mezmûm", onu cinsi sapıklıkta kullanan "mel'un"-dur. Bir şahsın hanımı âdet (hayız) görmekte iken ön tarafından yaklaşmak muvakkaten (hayız süresince) haram; necaset muhallinden yaklaşma ise ebediy­yen yasaktır.

Bakara Sûresinin 223. âyetinin metnindeki "en-nâ" edatı, mekan manasına olmayıp "keyfe" anla­mındadır. Yani "istediğiniz yerden" değil, "dilediği­niz gibi" anlamınadır. Şöyle ki: Yan yatmış veya sir-tüstü uzanmış halde (ve fakat mutlaka meşru mahal­den) manasınadır. Tirmizi'nin rivâyet ettiği, "Arka ta­rafından ve hayız (halinde yaklaşmak)dan sakının" mealindeki hadisi şerif mevzua daha çok açıklık ka­zandırmaktadır (Bakınız: Tefsîr-i Kurtubî c. 3, s. 93).

Akl-ı selim sahiplerinin mes'eleyi daha iyi kavra­ması için müdekkik tefsir âlimlerimizden Elmalı'lı Mu­hammed Hamdi Yazır'ın açıklamasını buraya naklet­mekle yetiniyorum: "Hars, esasen ziraat gibi ekin ekmek demek olup, ekin yeri ve mezraa manâsına isim de olur. Burada bu manayadır. Bu tabir ile ka­dının kadınlık uzvu yere, erkeğin nutfesi tohuma, doğacak çocuk ta bitecek hasılata teşbih edilerek bir istiâre yapılmış ve bununla Allah'ın emrettiği mevzi-i hars, izah buyurulmuştur ki manâsı şudur: "Kadınlar sizin ekinliğinizdir. Siz onlara insan ve müslüman tohumları ekip hasılat olarak zürriyet yetiştirmektesiniz" (Hak Dini Kur'ân Dili c. 1, s. 777).

Münevver Gençler!
Cinsi sapıklık, zina suçunda olduğu gibi, bazı kı­sımlara ayrılmaktadır. Şöyle ki:

Elin livâtası:
Şehvani hislerle genç çocukların elini tutmak ve­ya vücudunun belirli noktasına elini koyarak sıkmak ve bu şekilde şehvani hislerini tatmine çalışmaktır.

Gözlerin livâtası:
Bîr erkeğin nefsinin temâyül duyduğu bir gence, bilhassa yüzünde tüy bitmemiş genç bir çocuğa, şehvani duygularla bakmasıdır.

Irzın livâtası:
Herhangi bir erkeğe veya kadına arka tarafından yaklaşmaktır.
Livatanın başlıca zararlarını açıklayarak bu mevzuu derinleştirmek istiyorum:

1- Bu çirkin ve bayağı davranış, gençlerin ahlâ­kını bozmakta ve şehvette israfa sevketmektedir. Zi­ra bu fena işi alışkanlık hâline getirenler, arzularına kolaylıkla erişir duruma gelmektedirler. Bu durum, aile ocağının temeline konulan bir dinamit gibidir.

2- Bu kötü alışkanlık sebebiyle erkekler zelil ve sefil olurlar, halkın arasında başı dik ve alnı açık olarak dolaşamazlar.

3- Kocaları cinsi sapıklığa meyletmekle ihmal edi­len kadınlar, zinaya itilmiş olurlar.


4- Bu hayasızlığın yayılması sebebiyle nesil azalmış olur. Çünkü bu kötü alışkanlık, kişiyi evlen­mekten ve kadından yüz çevirtir.

5- Bu ahlâksızlık, aile bağlarının çözülmesine ve evlilik hayatının bozulmasına sebep olur.

6- Eids (Aıds) gibi tehlikeli hastalıkların yayılma­sına ve insan sağlığının bozulmasına yol açar.

7- Halk arasında düşmanlık tohumlarının saçıl­masına sebep olur. Çünkü evladı baştan çıkarılmış bulunan aileler, çocuğunu kötü yola düşüren şah­sın hasmı hâline gelirler.


8- Gençlerin evlenmekten yüz çevirmesine âmil olur.

9- Bu alçaklığı irtikap eden fail ve mefule zühre­vi hastalıklar ve bir takım akıntılar arız olur.

10- İnsan, bu davranışı sebebiyle, alçaklığın en bayağısına maruz kalmış olur.

11- Bu kimselerin üzerinden Allah'ın rahmeti kal­kar ve kendilerine gadabı ilâhi vacip olur.

12- Domuzdan başka hiçbir hayvanın irtikâp et­mediği bu rezaleti işlemek suretiyle, hayvandan da­ha aşağı bir seviyeye inmiş olur.

13- Peygamberimiz Hz. Muhammed'in lanetine hedef olur ve rahmeti ilâhiden uzaklaştırılır.

Bu mevzuu Allah resulünün bir tavsiyesiyle nok­talamak istiyorum: "Siz (erkekler) iffetli olunuz ki kadınlarınız da (zinadan sakınsınlar ve ) iffetli olsun­lar. Siz babalarınıza iyi davranınız ki evlâdınız da size iyi davransınlar" (Keşfül-Hafa c. 2S s. 61).
(1) Sûre-i Bakara 223





ONALTINCI ÖĞÜT BITTI


3 yorum

peygamber sav hakında

öncelikle sizi alemlerin ve kainatın kısacası herşeyin sahibi olan rabimin cc selamıyla selamlıyorum yazınızı okudum ve cok beğendim allah cc sizden razı olsun aydınlatmak adına cok güzel bir yazı ama kacırdığınız cok büyük bir nokta var (Efendimizin SAV) sözleri,sözlerin efendisidir çünkü o kainatın efendisidir.) şimdi bunu başta bir acıklığa vuralım rabbim cc kuranda kainatın ve bilinmeyen alamin sahibi olduğunu yüce ayetinde bize belirtiyor anlatmak istediğim eyer kainatın efendisi allah cc ise ve tek olan ve doğmamış ve doğrulmamış olan ve hiç bir ortağı olmayan rabimizin nasıl oluyorda kaita başka bir efendi sözkonusu oluyo bunun delili varsa bu kesinlikle kuranda gecmeli cünkü bu cok olağanüstü bir olay sıradan değil nasıl oluyorda kuranda gecmiyor rabim cc haşa unutkan değil ve haşa yazmakta acizde değil siz bu delili nerden alıyorsunuz bunu (Efendimizin sözleri, kainatın efendisidir.) bence bu söz tamamen şirk içeren bir söz kesinlikle kainatın ve herşeyin efendisi rabimdir bunu peygember efendimize muhalefet olarak algılamayın kesinlikle ben aksine peygamber evendimizi kabul etmesem musluman olamam ve ayatte belirtildiği gibi pütün peygamberlerin arasına fark koymadan sevmek gerekiyor çünkü rabbim bunu emrediyor dediğinize gelirsek eyer ozaman bütün peygamberler kainatın efendisi olurki buda yalnış, ne yapmak lazım ozaman bu sözü ortadan kaldırmak lazım kainatın ve herşeyin efendi sadece allah cc dur alemlerin rabi olan allah cc ya emanet olun........

02.10.2008 - kerim

Deniz in yazisi

Deniz , emek verip yazmissiniz, sagolun. yalniz bence eksik olan birseyler var, hatta pek cok seyler var.

Diyorsunuz: "2- Bu kötü alışkanlık sebebiyle erkekler zelil ve sefil olurlar, halkın arasında başı dik ve alnı açık olarak dolaşamazlar." Bu belki fakir ulkeler ya da ucuncu dunya ulkeleri icin dogru olabilir, ama batida sanmiyorum boyle oldugunu. Halkin icinde basi dik ve alni acik yuruyen pek cok insan var.

Diyorsunuz: "8- Gençlerin evlenmekten yüz çevirmesine âmil olur." ben de diyorum, peki ya bu bu insanlarin evlenmekten yuz cevirmesine sebep ise ne olacak? yani kadina ilgi duymayan erkekler evlenip o kadinin hayatini zindan mi etsinler?

Diyorsunuz: "12- Domuzdan başka hiçbir hayvanın irtikâp et­mediği bu rezaleti işlemek suretiyle, hayvandan da­ha aşağı bir seviyeye inmiş olur." bu dogru degil... biraz arastirma yapin lutfen...

Ve bir cozum uretmiyorsunuz. Heteroseksueller doyasiya hayattan zevk alarak yasarken dogustan homoseksuel olanlar hayatlarini nasil idame ettirmeliler, hicbir oneriniz yok. Ne kadar aci cozum uretmeyip sadece konusmak...

Ama takdir ediyorum boyle bir konuya daldiginiz ve paylasimlariniz icin, gundeme bile getirmenin ayip oldugu su zaman diliminde.

22.12.2006 - hamdi

HOMOSEKSÜEL EĞİLİMLERLE İLGİLİ OLARAK...

SLM,

Sevgili OKURLARIMIZ,

HEPİNİZİ SEVGİLERİN EN GÜZELİYLE SELAMLIYORUM.

Sıhhat, afiyet ve mutluluklar diliyorum.

Allah; kelimelerle anlatamayacağımız kadar merhametlidir. Şefkat sahibidir.Bütün insanların şefkati onun rahmetinin bir katresinden ibarettir.O rahmet yüzünden en vahşi hayvanlar, yavruları için ölümü göze alırlar ve yavrusunu ezmemek için ayağını kaldırırlar.Aklı gözüne inmemiş her insan, ibret nazarıyla hayata baktığı zaman, kainattaki muhteşem merhameti ve ilahi dengeyi görür.

Buradan hareketle Allah, hiçbir kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez. Zaten bu ayetle de sabittir.Şimdi Allah helal olan her zevkin meşru karşılığını yaratmıştır.
Cinsel lezzetler meşru dairede keyfe kafidir ve harama girmeye luzum yoktur.Zaten dünya tadımlıktır,ahiret ise doyumluktur.Burada kanmak doyabilmek imkansızdır.

Şimdi Efendimizin O muhteşem hadisini bir kez daha hatırlayalım. İnsan inandığı gibi yaşamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar buyurmuştu.Ne kadar güzel ne kadar muhteşem bir söz.Efendimizin sözleri, sözlerin efendisidir.(SAV) Çünkü o kainatın efendisidir.

Şimdi her insanda dişilik geni olduğu doğrudur. Erkeklerde dişilik geni,kadınlarda erkeklik geni vardır.Bu genlerin;

-Eğitim,
-İçinde bulunulan ortam,
-Giysiler, elbiseler
-Kullanılan oyuncaklar
-Günlük hayatta insani ilişkilerin seyri
-Ve daha bir çok faktörden dolayı bu bu genlerin dengesi bozulabiliyor. Denge bozulunca,Bir erkek kendini kadın gibi hissetmeye bir kadında kendisini erkek gibi hissetmeye başlıyor.

Bu konu, işin uzmanları tarafından tartışılan bir konudur. İnançlı bilim adamları, bunun bir sapma olduğunu söylüyorlar.Haydar Dümen Bile, Ali Rıza Demircan Hocayla yaptığı bir tartışmada bu hakkı teslim etmiştir.

Önce direndi sonra halka bir sürü nasihatlarda bulundu. Çocuklarınıza cinsel kimliğine göre oyuncak seçin,ortamını cinsel kimliğine göre ayarlayın,giysilerini,oyuncaklarını cinsel kimliğini geliştirecek şekilde ayarlayın diye…

Telefonla canlı yayına katılan genç bir mimar isminin gizli tutulması şartıyla şunları anlattı:

“ Ben de homoseksüeldim.Homoseksüelliğin, doğuştan geldiğine inanırdım.Ali Rıza Demircan hocayla tanıştım.Ondan dini terapi aldım.Ayrıca çeşitli uzmanlardan yardım aldım.Şimdi gayet mutluyum.Normale döndüm.Bir karım ve iki çocuğum var.Allah hocamdan razı olsun.Ben Ali Rıza Demircan Hocayla tanışmazdan önce,bir çok doktora gittim.Dediler ki: Bunu kendine dert etme,işte türkiyede şu kadar homoseksüel var.Zevkini yaşamaya bak.Bunun ahlaki bir yönü yoktur.Bu bilimsel bir şeydir.Senin erkek gibi görünmen önemli değil,kendini nasıl hissettiğin önemlidir dediler.Eğer onlara kalsaydım,halen homoseksüel olacaktım.Şimdi kurtuldum ve çok mutluyum.”

Değerli Arkadaşlarım,

Çocuğun cinsel kimliğine uygun bir tarzda yetiştirilmesi o kadar önemlidir ki, Efendimiz ( SAV) torunlarından birisine sarılan sarı bezi kaldırıyor, sarı bezi koyu bir renkle değiştiriyor. Renklerin bile insanın cinsel kimliğine tesiri vardır.Kısaca homoseksüel eğilimler bir sapmadır.Doğuştan gelmemektedir.İnançsız bilim adamlarının buna DİŞİLİK GENİ KILIFI UYDURMASI hak ve hakkaniyetten uzaktır.Bilim adamları bu insanları sevgi ve şefkatle tedavi edeceği yerde, bu insanları eğilimleriyle baş başa bırakmayı tercih etmişlerdir.
İnançlı bilim adamlarının bakış açısı homoseksüelliğin sapma olduğu yönündedir.
Şimdi eğer her hissettiğimizi yaşamaya kalkarsak dünyanın sonu gelmiş demektir.şimdi büyüklük hastalığına tutulan insanlar var.( Megaloman)
Psikiyatr Sefa Saygılı Hoca anlatıyor.( Kendisi ya doçent yada prof.) Alanında çok başarılı bir doktor, tüm ucakları kendisin icad ettiğine inanıyormuş.Uzun süre tedavi görmüş.Tedavi bitmiş, tam evraklarını imzalayacakken, uçak sesleri duyulması üzerine cerrah gülerek:
-hocam benimkiler uçuyor demiş…

Şimdi bu adam bir cerrah. İşini çok iyi biliyor.Ama takıntıları var.Büyüklük hastalığı var.Böyle çok insanlar var.Yani şunu anlatmaya çalışıyorum.Nasıl göründüğün önemli değil,kendini nasıl hissediyorsan sen osun cümlesi doğru değil.Her insanda nefsi emmare vardır.Yanlış eğilimleri fısıldar. Zamanla güçlenebilir.Bunlarla mücadele etmek yerine, bunları icra etmek son derece yanlıştır.Eğer insanın başaçıkamayacağı bir şey olsaydı, Allah bu eğilimleri haram kılmazdı.Çünkü Allah Kullarına zerre kadar zulmetmez,eziyet etmez, son derece merhametlidir,adildir.

KULLARINA KALDIRAMAYACAĞI YÜKÜ ASLA YÜKLEMEZ.



Nusret KARDELEN

HER ŞEY MAVİSİNİ YİTİRMİŞ BİR HAYATIN YENİDEN İNŞAASI İÇİN

22.12.2006 - Nusret KARDELEN