Bediüzzamanın Çarşaf Müdaafası

Tesettür, kadinlar için fitrîdir ve fitratlari iktiza ediyor. Çünkü kadinlar hilkaten zayif ve nazik olduklarindan, kendilerini ve hayatindan ziyade sevdigi yavrularini himaye edecek bir erkegin himaye ve yardimina muhtaç bulundugundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fitrî bir meyli var.Hem kadinlarin on adetten alti yedisi, ya ihtiyardir, ya çirkindir ki, ihtiyarligini ve çirkinligini herkese göstermek istemezler. Ya kiskançtir, kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düsmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar; taarruza mâruz kalmamak ve kocasi nazarinda hiyanetle müttehem olmamak için, fitraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan, ihtiyarlardir. Ve on adetten ancak iki üç tanesi bulunabilir ki, hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sikilmasin.Malûmdur ki, insan sevmedigi ve istiskal ettigi adamlarin nazarindan sikilir, müteessir olur. Elbette açik saçiklik kiyafetine giren güzel bir kadin, bakmasina hoslandigi nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhus ve tefessüh etmeyen bir güzel kadin, nazik ve serîütteessür oldugundan, maddeten tesiri tecrübe edilen, belki semlendiren pis nazarlardan elbette sikilir. Hattâ isitiyoruz, açik saçiklik yeri olan Avrupa'da çok kadinlar, bu dikkat-i nazardan sikilarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alip sikiyorlar" diye polislere sekvâ ediyorlar. Demek, medeniyetin ref-i tesettürü hilâf-i fitrattir. Kur'ân'in tesettür emri fitrî olmakla beraber, o maden-i sefkat ve kiymettar birer refika-i ebediye olabilen kadinlari, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtariyor.
(24.LEMA, 1.HİKMET)

Elhasıl: Nasıl ki kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta, şefkat itibarıyla erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar. Öyle de, o mâsum hanımlar dahi, sefahette hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler. Onun için, fıtratlarıyla ve zayıf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmaya kendilerini mecbur bilirler. (24.Lema, 2.Nükte)

---------- ********** ----------
Hem bin seneden beri çarşaf altında bulunan muhadderat-ı İslâmiye şimdi de çarşaflarını muhafaza ediyorlar. Avrupa gibi ekseriyeti açık-saçık olmadıklarını gösteriyorlar. Bu risale, hükûmetin kanunuyla muaraza etmiyor.
Hem, "tesettür aleyhinde olanların yüzüne şamar vurmak" fıkrası ise, o zaman payitaht olan İstanbul'da bana haber verilen bir vukuat münasebetiyle, Abdullah Cevdet gibilerin yüzüne havaledir. (Tarihçe-i Hayat, E.Şehir Hayatı)

---------- ********** ----------
Hem kadınlarda ecnebî erkeklere karşı, fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten, tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmetle çekmekle beraber, hâmisiz bir veledin terbiyesiyle, sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vâki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettürle, nâmahremin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zayıf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. VE BİR SİPERİ VE KALESİ, ÇARŞAFI OLDUĞU GÖSTERİYOR. Mesmûâtıma göre, merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor! (24.LEMA, 1.HİKMET)

---------- ********** ----------
Kadın, erkek gibi giyinse maskara olur. Erkek, kadın gibi süslense muhannesliktir (alçaklıktır), yakışmaz. Mert ve âlihimmet, zîb ü zîverle muzahraf cilveli hanım gibi olmamalı. (DİVAN-I HARBİ ÖRFİ, HÜRRİYETE HİTAP)

---------- ********** ----------
Kadınlar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış; yuvalarına dönmeli

Mimsiz medeniyet, taife-i nisâyı yuvalardan uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metâı yapmış. Şer'-i İslâm onları
Rahmeten davet eder eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evlerde, hayatı âilede. Temizlik ziynetleri.
Haşmetleri hüsn-ü hulk, lütf-u cemâli ismet, hüsn-ü kemâli şefkat, eğlencesi evlâdı. Bunca esbab-ı ifsat, demir sebat kararı
Lâzımdır, tâ dayansın. Bir meclis-i ihvanda güzel karı girdikçe, riyâ ile rekabet, haset ile hodgâmlık depretir damarları.
Yatmış olan hevesat birden bire uyanır. Taife-i nisâda serbestî inkişafı, sebep olmuş beşerde ahlâk-ı seyyienin birden bire inkişafı.
Şu medenî beşerin hırçınlaşmış ruhunda, şusuretler denilen küçük cenazelerin, mütebessim meyyitlerin rolleri pek azîmdir. Hem müthiştir tesiri. Memnu heykel, suretler, ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riyâ, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır; celb eder o habis ervahları.(SÖZLER, LEMAAT S.732)


1 yorum

Re: Bediüzzamanın Çarşaf Müdaafası

Daha açıklayacı olsaydı

27.06.2013 - Zehirliok Ziyaretçisi

Konular