OLUMSUZ VAHŞİ KADIN TİPLERİ

Kadınların tabiatında denetlenemeyen bir tür vahşilik olduğunu söylerken ne demek istiyoruz? Bu, bazı kriz anlarında ortaya çıkan birşey olsa gerek. Psikologlar, kadınlardaki bu denetlenemeyen yönün güvensizlik, korku, güçsüzlük, kıskançlık gibi zayıf ânlarda ortaya çıktığını ve bunun sürekli hale gelerek bir “gölge karakter” oluşturduğunu söylüyorlar.

Çocukken eğer sevimli-şirin olmak, gülümsemek işe yaramazsa, somurtmanın ve sessiz olmanın anne babamızın dikkatini çektiğini öğrendik. Ya da anne babamızı bıktırıp bize istediğimiz ilgiyi gösterene kadar huysuzluk etmeyi, bağırıp-çağırmayı. O da olmazsa sürekli hoş görünmeye çalışarak istediğimiz ilgiyi elde etmeyi. Bu çocukluğumuza has yöntemleri, bir yetişkin olarak, çevremizdeki insanların ilgisini çekmek için kullanmaya devam ediyorsak, bu çocuksu masumluğu aşar ve artık adı konulur; bunun adı vahşiliktir. Yetişkin olmak, ahlâkî olarak gelişmek, şahsiyetimizi oluşturmak, varlığımızı anlamlandırmak demekse, çocukken oynadığımız bu oyunlar büyüdükçe sevimliliğini kaybeder ve vahşi bir hâl alır. Anlayacağınız, bu vahşi gölgemiz, eğer yetişkinler olarak bizi hala takib ediyorsa yüzleşmemiz gerektiğini anlamamız gerekir. Doğrusunu söylemek gerekirse, kızlar genelde böyle çocuksu bir rol üzerinde eğitilmekteler. Sevimli, güzel, çekici “görünmek” ekseninde yönlendirmelerle bazı kalıpların içine sokulmaktalar. Görünmek değil “olmak” hedeflendiği zaman eğitimden sözedilebilir halbuki; “görüntü” adı üstünde hayâlî birşeydir çünkü. Bu da karşımıza çıtkırıldım, aşırı hassas, güvensiz veya tam tersi aşırı erkeksi kızlar çıkarmaktadır. Neticede ehlileştirilmesi gereken bazı vahşi gölgeler peşimizde tırıs giderken, “kadın olmak” ile “kadın gibi görünmek” arasında seçim yapmamız gerekecektir er veya geç.

Vahşi gölgelerimizin gücünü etkisiz hale getirmek için onu teşhis etmek ve isimlendirmek gerektiğini söylüyor psikologlar. Biz çeşitli psikoloji kitablarından faydalanarak bazı olumsuz vahşi kadın tipleri derledik; daha fazlasını herkes kolayca bulabilir. Önemli olan onları isimlendirmek ve bu gölgelerle yüzleşebilme olgunluğunu göstermek:

Soğuk: Tipik cümle: "Sana yolunda gitmeyen hiçbirşey yok dedim... (Ama sen benim ne hissettiğimi bir bilsen.)” Bu tip, soğuk, ulaşılmaz ve kibirli kadındır. Kendini sürekli saklar. Hislerini açığa vurursa terkedileceğini, kullanılacağını, savunmasız kalacağını düşünür. Ne olursa olsun hiçbirşey hissetmemeyi, hislerini belli etmemeyi tercih eder. Soğuk bakışlar, “sorun yok” türü konuşmalar oyununun parçasıdır. Ne düşündüğünü hiçbir zaman açıkça söylemez ve muhatablarının, eşinin, ailesinin, kendisi söylemeden düşüncelerini anlamalarını bekler. Heyecanlarını, sevinçlerini ve hüzünlerini gizler. Anlaşılmadığını düşündüğü zaman kendini daha da kapatır. Bu tip er veya geç eşinin kendinden uzaklaştığını farkettiğinde, eşini suçlamayı seçer.

Alaycı: Tipik cümle: "Bu adamın işini bitirene kadar bekle!” Bu vahşi kadın tipi muhatabını acımasız, alaycı, güçsüzleştirici tesiriyle sürekli iğneler. Keskin dili, hırçın sözleriyle eşini güçsüzleştirir ve küçük düşürür. Hiçbirşeyi beğenmez, hiçbirşeyi takdir etmez, sürekli bardağın boş kısmını görür. Bu vahşi tipin alaycılıktan başka gücü yoktur ve alay edecek birşeyler mutlaka bulur. Mesela eşi yaptığı iş üzerinde sürekli başarılar kazansa bile, işiyle alay edecektir.

Çığlık Atan Savaşçı: Tipik cümle: "Bununla hangi Allah’ın cezası şeyi kastediyorsun!” İfrat halde yönlendirici ve boyun eğdiricidir. Yıkıcı bir öfke ve hırsla kontrolü elinde tutmak ister; bu sebeble yüksek sesle konuşup bağırır çağırır; en ufak bir hadiseyi vesile edip saldırır. Bu süreçte kimin zarar gördüğünü farketmez; “öfkeyle en küçük problemim yok, koyveriyorum gidiyor” diyen kadınlar, bu koyvermelerin, eşlerine ve ailelerine pahalıya mal olduğunu farkedemezler.

Şeker kız: Tipik cümle: "Herşey çok güzel”. Bu vahşi kadın tipi, herşeyi şekerle kaplar. Bıktırıcı derecede herşey tatlıdır. Gerçek hisler ve düşünceler, şekerle kaplı dış kabukla örtülmüştür. Ama bu gerçek şeker değildir. Hepsi bir roldür ve oyundan ibarettir. Gülümseme plastik, konuşma hep aynı şirinliktedir. Herkesi kendine hayran bırakır ama bu sadece görüntüdür; gerçek kişiliği şekerle kaplanmış kabuğun altındadır; gün gelir şeker erir ve bu rol ömür boyu oynanamaz hale gelir. Savunma hatları kırılmış bir şeker kız, çığlık atan bir savaşçıya dönüşüverir.

Çile Çeken Cefakar: "Tamam... (iç çekiş)... ben yaparım.” Kendisini, kocası ve çocukları, davası veya mesleği için feda ettiğini düşünen ve bununla gurur duyan kadındır. Öfkesini ve neşesini saklar. En fazla çile çeken olarak takdir bekler, ne kadar incindiğini herkesin bilmesini sağlayarak puan kazanır. Acı çekmenin onu özel kıldığını düşünür. Tesiri artırmak için yüksek sesle iç çekme fırsatı kollar. Gürültülü bir şekilde etrafı temizler veya aile ferdleri hep beraber otururken odayı toplamaya başlar. Bu sayede herkes, zavallı iyi kalpli annenin ne kadar yorulduğunu görebilecektir. Bu tipe karşı herkes kendini minnettar hisseder. Acısı vasıtasıyla hakimiyet kurar. Sürekli verdiğini ve hiç almadığını vurgulayarak söylenir. Bu davranış, anlaşılması gereken görünür bir çelişkiyi temsil eder. Gerçek verme, cömert bir kalpten gelen bir fazilet olmalıdır. Başkalarını etkilemek veya faziletli görünmek için verirsek, gizli bir güdüyle hareket etmekteyiz demektir.

Üstün Anne: "Sana söylemiştim ama beni dinlemedin.” O hep kendini haklı bulan ve görüşlerini her zaman delillerle destekleyen çokbilmiş bir tiptir. Sorgulanmayı hiç sevmez, etrafındakiler üzerindeki etkisi kırıcıdır. Kendisini ve herkesi sıkı kontrol altında tutar. Doğru ve yanlış standartları katıdır; gri alanlara hoşgörüsü yoktur. Hangi alanda olursa olsun üstün annenin sürekli haklı olmaya ihtiyacı vardır; haksız olduğu ortaya çıkarsa yıkım yaşar; bu yüzden sürekli haksız olduğu durumları saklar; gücü haklılığındadır, ama “haklı olmak her zaman mutlu olmak demek değildir.”

Zırhlı Amazon: "Bir erkek kadar iyiyim, buna inansan iyi olur!" Bu vahşi tip, erkeklikteki güç unsurunu kendisiyle özdeşleştirmiştir. Aynı zamanda geleneksel dişilikle ilgili olan şeyleri reddeder. Sevgiyle ilgi göstermekten kaçar. Genellikle Amazon kadını büyük başarı elde eder; yaptığı her işte erkek kadar iyidir hatta erkekten daha iyidir. Erkeksi yanı epey gelişmiştir; rekabet edebilir, güvenlidir ve iddiacıdır; ama dişiliğe ait bakıp gözetme, duyarlılık ve şefkat gibi özellikleri gelişmemiş ve bastırılmıştır. Eşini bile rakibi olarak görür, insanlara sevecenlikle yaklaşamaz, sürekli savunma halindedir.

Altın Arayıcı: "Bütün ihtiyaçlarımı karşılıyor, acayip zengin!” Erkekleri cüzdanlarındaki para ile değerlendiren tiptir. “Erkek ona ne satın alabilir?” sualine verilen cevab önemlidir. Eğer eşi ona ihtiyacı olan şeyleri sağlayamıyorsa, geçimsiz ve çekilmez olur. Para herşeydir; para varsa eşiyle iyi geçinir, ancak parasızlık durumunda erkeğine hayatı çekilmez hale getirmekte çok başarılıdır.

Kurtar Beni: Tipik cümle: "Belki de Beyaz Atlı Prens O’dur.” Bu beyaz atlı prensin gelip onu kurtarmasını bekleyen kadındır. Kendisinin hiçbir gücü olmadığına inanır. Eğer güçlü bir eşe rastlarsa işler yolunda gidebilir. Fakat mükemmel olmayan bir eş, ona hayat boyu acı çektirecektir. Çünkü hayalindeki prens, mükemmeldir, herşeyi onun için yapacaktır; kendisini koruyacaktır; değilse, yıkılır. Mağdur edildiğini düşünür ve sürekli eşini suçlamaya başlar.

Numaracı: Tipik cümle: "Bunu nasıl yapabiliyorsun?” Havai ve umursamaz kadın tipidir. Zeki görünmemeye çalışır ve pekçok şeyi beceremediğine inandırarak etrafındakileri etkiler. Çaresiz görünmeye, yardıma muhtaç ve kırılgan gözükmeye çalışır. “Bunu nasıl tamir edebildiniz?, Anahtar buraya mı giriyordu? Yapamıyorum” tipi cümlelerle erkekleri yardımına çağırır.

Depresyoncu: Tipik cümle: "Depresyondayım.” Çok çaresiz görünür ve bundan dolayı kendinizi suçlu hissetmenizi sağlar. Depresyonda olmayı sever. Başkalarının gelip ona yardım etmesini ve bu halden kurtarmasını bekler. Bunalım onun oyunudur. Sürekli sızlanır. Hiçbirşeyden memnun olmaz.

Acılıyım: "Senin için yaptığım onca şeyden sonra karşılığında ne alıyorum?” Bu kadın tipi, kendisini sevmediği gibi muhatabını sevmeyi de beceremez. Sürekli acı çektiğini düşünür. Kendisi yıllarca eşi için olmadık fedakarlık yapmıştır, ama eşi onun değerini bilmemektedir. Mesela başka kadınlar vardır veya öyle zannetmektedir. Böyle bir anne, kızına kadın olmanın ne kadar zor birşey olduğunu erkeklerin ve cinsî ilişkinin ne kadar kötü olduğunu anlatır durur.

Dırdırcı: "Allah aşkına sana kaç kere çoraplarını dolaba koymanı söyleyeceğim!” Bu tip, hiçbirşeyi unutmaz, haklılığını kanıtlamaya çalışmaktan yorulmaz. Geçmişi, eski yaraları, incinmeleri, rahatsızlıkları ve ihanetleri (gerçek ya da hayali) diriltir. Aynı şeyleri tekrar eder durur. Geçmiş tecrübelerle dolu siyah bir çanta taşır. Eşiyle ilişkilerinde eleştirici, şikayetçi, sızlanmacıdır. Sinir bozucu bir kesinlikle sizin damarınıza nasıl basacağını çok iyi bilir.

İkiyüzlü: "Tabii yaparım... (ben sana bunun hesabını soracağım!)” Bu tip yüzünüze güler, arkanızdan şikayet eder. Mesela o, erkeğin ebeveyni yanında candan olan, ama onlar gidince anında karakter değiştiren gelindir. İş dünyasında bu tip sizi mahvetmek istemektedir ama siz bunu asla bilmezsiniz. Takındığı yüz hoştur; ama arkanızdan mutlaka bir dolap çevirmektedir. Tehlikeli bir manipülasyoncudur.

Kraliçe Arı: "Buradan ben sorumluyum, bunu sakın unutma!” Kendisine itaat edilmesini ve herkes üzerinde hakimiyet kurmayı ister. Kainatın merkezinde kendisi vardır ve herkes onun etrafında dönmelidir. Evde şekillendirici ebeveyndir. Ona sorulmadan eşyaların yeri değişemez, dışarı çıkılamaz, yemek yenilemez, hatta temizlik yapılamaz. Sözü dinlenmezse somurtur ve hakettiği yer ona iade edilene kadar incinmiş rolü oynar.

Misaller çoğaltılabilir; ve inanın daha fazlası da var. Biz bu tiplerin hemen hepsini çevremizde ve kendimizde kolaylıkla tesbit edebiliyoruz. Eşlerinden şikayetçi olan pekçok kadın, “ikiyüzlü” rolü oynarlar. Problemleri yüzyüze görüşmekten kaçınır, “kadın kadına” eşlerini çekiştirirler. Kimi kadınlar “dırdırcı”dır. Geçmişte kalmış hiçbirşeyi unutmazlar; eşleri ile aralarında bir tartışma çıktığında hemen eski defterleri açar ve “zaten fi tarihinde de şöyle yapmıştın” türü cümlelerle söylenir dururlar. Ama mesela fi tarihinde yapılmış olan fedakarlık veya iyilik hatırlanmaz. Kimi kadınlar çok acı çektiklerinden, ne kadar fedakar olduklarından bahsederler; “senin için yaptığım onca fedakarlıktan sonra” şeklinde başlayan cümlelerle takdir edilmeyi beklerler. Annemiz, ablamız, arkadaşımız, çevremizde pekçok kadın aynı gölge tiplerin etkisinden kurtulamadıkları için eşlerine ve çevrelerine karşı sürekli savunma, saldırma veya kendilerini ispatlama halindedirler. Kadınlar olarak, bu gölgelerden kurtulamadığımız müddetçe, kadınsı olarak adlandırılan olumsuz hususiyetlerle birarada anılmaya, eşlerimizle hakiki ve doğrudan ilişkiler kuramamaya ve ailede umduğumuz huzuru bulamamaya devam edeceğiz. Kabul edelim, biz, dedikoducu, dırdırcı, depresyonlu, acılı, çok şekerli veya saldırganız. Erkeklerimiz bizimle ilişki kurmadan önce siper alıyorlar; evlilik dediğimiz şey, cinsiyetlerarası bir savaşın er meydanı haline geldi. Ailede süregelen bu iki kutuplu savaşın artık sona ermesini bekliyor ve insanca ilişkiler kurmayı diliyorsak; en azından sevildiğimiz kadar sevmeyi, takdir edildiğimiz gibi takdir etmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

Bu gölgelerin altında, derin sezgisi, bütün yavruları kucaklayan şefkati, varlığımızı takdir eden fedakarlığı, hayranlık uyandıran zerafeti ve iffeti, ufuk açan pratik zekası, kısaca bütün cazibesiyle kainatın sırrına ayna tutan kadın vardır.

Gülçin Şenel.

Kaynaklar

1- Mary Elizabeth Marlow, Kadının Yükselişi, Alfa Yay., İstanbul 1996

2- Clarissa P. Estes, Kurtlarla Koşan Kadınlar, Ayrıntı Yay., İstanbul 2003-11-18

3- Christoph Türcke, Cinsiyet ve Akıl, Kabalcı Yay., İstanbul 1997


1 yorum

NE KADAR DOĞRU

HARİKA BİR YAZI
TESPİTLER ÇOK DOĞRU
AMA BUNLAR BİRAZ DA KADINA HAS NEFSİ HASLETLER VE ENGELLENMESİ GERÇEKTEN ZOR.
BEN DE BİR KADIN OLARAK BAZI ÖZELLİKLERİ KENDİMDE BULDUM.AMA BUNU BAŞKA BİRİSİNDEN DİNLEMEK DAHA CAN ALICI OLUYOR.ÇÜNKÜ İNSAN YAPARKEN YANLIŞ YAPTIĞINI DÜŞÜNMÜYOR.ARTIK BİR KÖKLÜ DAVRANIŞ HALİNE GELİYOR.ŞİMDİ İSE BİRİLERİ SİZİ YAKALIYOR.CE-E YAPIYOR.VE ÇOK DA İYİ EDİYOR.

NOT:AMA BU ARADA ERKEKLER DE SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİL : )


RABBİM SALİHA KULLARINDAN EYLESİN.

05.06.2007 - nisyan

Konular