Chat arkadaşlığı ne kadar doğru?

İnsan tarih boyunca, her büyük keşifle toplumsal, ekonomik ve politik birçok gelişim yaşamıştır. Günümüzde de kısa zamanda çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan, hayatın her kesimi; alışverişten ticarete, kurum ve kuruluşların örgütlenmesinden propagandalara, reklamlara, ciddi araştırmalardan eğlenceye ve en önemlisi aileye kadar her alan içinde yer alan bilgisayar ve internet ile insanlık yeni bir gelişim yaşamaktadır.

Günümüzde de kısa zamanda çok hızlı bir şekilde yaygınlaşan, hayatın her kesimi; alışverişten ticarete, kurum ve kuruluşların örgütlenmesinden propagandalara, reklamlara, ciddi araştırmalardan eğlenceye ve en önemlisi aileye kadar her alan içinde yer alan bilgisayar ve internet ile insanlık yeni bir gelişim yaşamaktadır.

İslâm dini, tüm dünya nimetlerini hizmetine verdiği insanlığın eriştiği yeniliklere, keşiflere karşı durmaz. Çünkü Yüce Allah, insanın bilmediği ama var olan bütün ilimleri ve bilinmezleri bilen olarak, insanın gözlemleri ve deneyleri ile bilmesini istediği, ona takdir ettiği bilimi, istediği zamanda kuluna (insana) öğretir. Başka bir deyişle; insan bir bilgiye çalışarak ve çabalarının semeresi olarak Allah’ın ihsan etmesiyle kavuşur. Durum böyle olduğuna göre din bilime, tekniğe, buluşlara, yeniliklere neden karşı gelsin ki…

Ancak İslâm dini buluşların, yeniliklerin insanlığın yararına kullanılmamasına, onların aracılığı ile insanların zarar görmesine ve Allah’ın emir ve yasaklarının çiğnenmesine karşıdır.
Günümüz yeniliği internet ile insanlar bilgiye kolay ve güvenilir biçimde ulaşıyorlar. Birbirlerinden bilgi alışverişinde bulunuyorlar. Bilgi, ihtiyacı olan kişilere kısa zamanda, kolaylıkla ve iyi niyetli ciddiyet ortamında ulaşmış oluyor.

İnsanların bu şekilde birbirlerinden bilgi alışverişinde bulunmaları ve aralarında kurulan bu amacı belli, seviyeli, saygın ilişkileri din yasaklamaz. Fakat ne yazık ki bütün internet ilişkileri bu ölçülerde değil. Bir grup ilişkiler var ki; sadece merak, heyecan, macera, ilgi ve tatmin arayışı ile cinsiyet üzerine kurulup sürdürülüyor.

Bu tür internet arkadaşlıkları -ki ‘sanal arkadaşlık-hayal arkadaşlık’ isimleri ile masumlaştırılmak istense de- gerek amaç boyutuyla, gerek içerik (konuşulan konular), gerek gizlilik ve halvet (tenhaya çekilme) boyutuyla ve en önemlisi kurulmuş yuvalara verdiği zararlar boyutuyla dinen caiz (uygun) değildir. Çünkü burada bilgi edinmek adına temiz bir niyet ve şeffaflık yok. Aksine cinsiyet güdüsünün, insanı kurallardan sıyırarak tatminini sağlayacağı ‘zevkleri’ amaç haline getirdiği bir ilişki var. İnsanın ahlâki kişiliği, başıboş ve sorumsuz bu ilişkiden büyük zarar görmektedir. Bu ilişki bir hastalık gibi çocukları, gençleri, yuva sahibi eşleri sarıp-sarmalayıp içine çekiyor. Onları sahip oldukları aileden, çevreden koparıyor. Psikolojisi ve ahlâk değerleri altüst olmuş bir şekilde boşluğa fırlatıyor.

Cinsî ahlak yozlaşmasına kapı aralıyor
İnternet arkadaşlığı için; ‘Sanal ortamda gerçekleştiğinden gerçekle karıştırılmaması gerekir’ gibi ifade kullanması artık mümkün değil. Çünkü olayların boyutları, gelişimleri ve sonuçları; her açıdan iyice incelendiğinde ortada, toplumun 14-34 yaş grubunu tehdit eden büyük bir cinsî ahlâk yozlaşması tespit edilecektir.

Cinsî ahlâkta iffet ve namusun korunmasını esas alan İslâm dini, kadın ve erkeğin iffet ve namuslarını korumaları emretmekle (en-Nûr 24/32,33) beraber insan fıtratının gerektirdiği cinsel ihtiyaç ve arzularının tatminini görmezlikten de gelmez, bilakis bunu son derece tabi karşılayarak ihtiyaçlarının karşılanabileceği meşru yol olarak evliliği işaret eder. Bu konuda bize Rûm Sûresi’nin 21. âyeti çok açık ve net bir şekilde ışık tutmaktadır. İffetlerini koruyan, evlilik içi meşru cinsel ilişki ile yetinen, mutlu ve mesut olmayı başaran müminlerden de övgüyle söz edilmektedir. (el- Mü’minûn 23/5-6)

Ayrıca evlilik girişimleri yapan eş adayları için; birbirlerini yakınlarının yanında (halvet olmaksızın) görmelerini, bakmalarını (şehvet olsa bile), tanımalarını, konuşmalarını, karşılıklı şartlarını belirtmelerini uygun görmektedir.

Sonuç olarak; hangi yaşta olursa olsun her ergen Müslüman, Yüce Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemesine basamak teşkil edecek, hataları davet edici davranış ve ilişkilerden kendini korumasının kulluk görevi olduğunu unutmamalıdır.


3 yorum

Hay dan gelen Huy a gider

Atalar ne guzel demisler cok ibretli internetle gelen evlilik internetle de yikilamaz mi?
Zaten GORME adabi belirtilmis bu da kesinkez evlenme niyeti olunca oluyor. Demin ki yorum da yani bayanlar bilmiyor mu ki cok koklanan gulun kokusu az olur
Kisinin kendisine faydasi olmayan seyleri birakmasi islaminin guzelligini gosteriri di mi? Internet yerine ibadetle amelle ugrasmasi en guzeli kisinin

09.07.2006 - Ziyaretci

Haydan gelenler

Sanirim internette aci bir tecrübenin var, sabah pencerenizi actiginizda icine cektiginiz havada bile kokusunu duydugunuz hanimefendi size cok agir bir izdirap vermis. bugun o kuyruk acinizi internette site site dolasip bakip güvenmeyin bayanlara sana selam verir sen de bir ahmak gibi ona asik olursun, sonra da cekmedigin kalmaz mi demek istiyorsun behey kardesim. Beni attilar bir kuyuya. Simdi o nankör sevgili icin tüm bayanlardan intikam alacagim ciktim yollara mi? Haydan bulmussun bir sevgili yemissin tekmeyi. Oturup ahmakligin icin tevbe edecekken intikam pesine düsmenin alemi nedir?

09.07.2006 - Sururi Bal

Niyetler

Bilgi ye ozellikle dini bilgilere kitablar karistirilarak da ulasilabilir -daha saglikli vede bilincli olarak- cogu zaman. O yuzden insanlar kendilerini kandirmak icin kilif bulmasinlar.

Insanlar evlilik vb konularini da omcelikle internette aramamalari gerekiyor gibi zira cok koklanan gulun kokusu az olur. Zaten internet evliligi ile ilgili yaziniz bu sitedeki mantikli.


Allah Resulu (sav) Ensar’dan bir kişinin yanından geçerken, onun kardeşini utanmaktan vazgeçirmeye çalıştığını gördü. “Onu kendi haline bırak; çünkü haya imandandır!” buyurdu.

Haya mümin ahlâkıdır. Edep, kulluk ve tüm güzellikler haya ile gelir. Şimdilerde anne-babasının, öğretmeninin yanında bacak bacak üstüne atabilen, uzanabilen, kendinden büyüklerin huzurunda hiç çekinmeden sigara içebilen gençlik, haya duygusundan yoksun olduğu için bu halde.



Eskiden bir şarkıyı güftesindeki bazı uygunsuz cümlelerden ötürü reddederken şimdi güftesi bir uçtan bir uca ahlâksız, klibi tamamıyla müstehcen şarkıları çocuğumuzun dilinde duyduğumuzda "Ne güzel de sesi varmış benim yavrumun!" demekle yetiniyoruz.

Genç kızımız ve oğlumuzla beraber izlediğimiz dizilerde hoşumuza gitmeyen bir bölüm olursa zaplayıp, bir müddet sonra aynı kanala dönerek eğlencemizden ödün vermiyoruz. Eğlence, espri, popüler kültür derken çoğalan eksilerimizin arasında çocuklarımıza “haya”dan bahsetmek aklımıza çoğu kez gelmeyebiliyor.

“Rasulullah, perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi”

Gençlere haya duygusunu aşılayabilmenin en güzel yolu yaşayarak göstermektir. Onlara bu konuda öncelikle büyükler örnek olmaya çalışmalı. Eğer kendimiz örnek olmada yetersiz kalıyorsak, onları örnek alabilecekleri şahsiyetlerle tanıştırmayı ihmal etmemeliyiz. Bu şahsiyetlerin ilki Efendimiz (sav) olmalı. Gençleri, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz'deki (sav) zirve ahlâkın izlerini sürmeye teşvik etmeliyiz. Ebu Said el-Hudri'nin (r.a) ifade ettiğine göre Allah Resulu (sav), perdenin arkasındaki bir genç kızdan daha fazla haya sahibiydi. O'nun gençlik çağında, Arap yarımadası hayasızlıklarla dolu bir görüntü arzetse de Efendimiz (sav) cahiliye âdetlerinden uzak kalmış ve ömrünü, hususiyetle gençlik dönemini, eşine az rastlanır haya örnekleriyle süslemiştir. O’nun gençliğinde halk Kâbe'yi çıplak bir şekilde tavaf etmeyi âdet edinmişken Efendimiz (sav), gerek tavafta gerek sair vakitlerde hiçbir zaman böyle bir tutuma yeltenmedi. Kötülüklerin yer aldığı meclislere gitmekten haya etmiş, çirkinliklerden bahsetmemeye özen göstermişti. Efendimiz (sav), haya hakkında en güzel öğüdü ashabına şöyle ifade buyurmuştur: "Haya insan için zinettir…"

Haya duygusu, yanlıştan uzaklaştırır

Gençlere haya duygusunu anlatırken Allah’tan (c.c) utanmanın önemine değinmeyi ihmal etmemeliyiz. Çünkü Allah'tan utanmak, hayanın hem kökü ve hem de meyvesi mesabesindedir. Allah'tan utanan bir kul, o utancı sayesinde insanlardan da haya eder. Allah’a karşı duyduğu haya hissiyle dini müeyyidelere tâbi olur.

Bir gün İbn-i Ömer koyun otlatmakta olan bir çocuğun yanına giderek koyunlardan birini kendisine satmasını ister. Çocuk, satamayacağını çünkü koyunların kendisine ait olmadığını söyler. İbn-i Ömer, “Sahibine, ‘Koyunu kurt yedi!’ dersin. Böylece para da cebinde kalır” der. Çocuğun cevabı kendisindeki güzel ahlakı yansıtır: “Sahibime ‘kurt yedi!’ diyeceğim. Peki söyle bana, Allah (c.c) bunu görmeyecek mi!...”

Haya duygusu kişiyi yanlış işlerden alıkoyar. Efendimiz (sav), "Utanmıyorsan dilediğini yap!" buyururken, insanın fıtratında bulunan haya hissinin nasıl kuvvetli bir otokontrol sistemi olduğuna dikkat çeker. Hayanın sembolleştiği Peygamberlerden biri olan Yusuf Aleyhisselam, ona yaklaşmayı arzu ettiğinde odadaki putun üzerini örten Züleyha’ya neden böyle yaptığını sormuştu. “Puttan utandığım için” demişti Züleyha. Yusuf Peygamber’in sözleri manidardı: “Sen sahte olan ilahından haya ediyorsun, ya ben Rabbim’den nasıl utanmam!”

Utanma duygusuna sahip gençlerimize her zamankinden daha çok muhtaç durumdayız. Çünkü haya eden bir genç, ne ebeveyninin ne de kanunların ikazına ihtiyaç duyar. Hayası onu kötülüklerden uzak durmaya sevk eder.

09.07.2006 - Ziyaretci

Konular