Aileyi sarsan chat problemi

Yıkılan yuvalar, tükenen sevdalar, boşanan eşler, ihanete uğrayan taraflar var. internetteki chat problemi, eşleri, nefis ve vicdanları arasında çaresiz bırakıyor. Bazen nefis galip geliyor ve toplumun temeli olan bir aile daha yıkılıyor; geride şefkat ve ilgiden mahrum çocuklar kalıyor.




Teknolojinin son gözdesi olan internet, bütün dünyanın en yaygın iletişim ağı olurken, yanlış kullanmaktan kaynaklanan olumsuzluklarla yuvamızın saadetini tehdit ediyor, eşler arasındaki diyalogu azaltıyor ve tarafları ihanet boyutuna varan bir "aldatma tuzağı"na düşürebiliyor. Artık internet ağıyla bütün dünyanın bilgisi parmaklarınızın ucunda. Sayısız kişi, kuruluş, şirket, okul, kurum internet yoluyla size kendisini ve faaliyetlerini tanılıyor. Bunun için internete bağlı bir bilgisayarınızın olması yeterli. Hatta bir dost ve akrabanızdan ya da bir internet cafeden faydalanarak "sanal dünya" ile irtibat kurabiliyorsunuz. Yarım asır (incesini hafızamızda canlandırdığımızda, sırasıyla radyo, pikap, teyp ve televizyonun aile içi eğitimi, iletişimi ve tabiî ki mutluluğu etkilediğini görüyoruz. İçlerinde televizyonun tartışılmaz bir saltanatı var.Şimdi ise bunlara yeni araçlar eklendi.


Cep telefonu ve internet, bunlardan ikisi. Kullanım hatasından kaynaklanan öyle olumsuzlukları var ki, "biz bize" yaşadığımız mutlu yuvamızda huzursuzluk ve ihanet rüzgârları estirebiliyorlar.

Yıkılan yuvalar, tükenen sevdalar, boşanan eşler, ihanete uğrayan taraflar var. İnternetteki chat problemi, eşleri, nefis ve vicdanları arasında çaresiz bırakıyor. Bazen nefis galip geliyor ve toplumun temeli olan bir aile daha yıkılıyor; geride şefkat ve ilgiden mahrum çocuklar kalıyor. "DOSTUZ, DERTLEŞİYORUZ" TUZAĞI Telefonla arayan evli bir hanım, askerlik yapmakla olan bir gençle çelte tanıştıklarını, onu sevdiğini, ancak vicdan azabı duyduğunu, çocuklarının ve eşinin yüzüne bakamadığını,yaptığından utandığını söylemişti, Çetleşmeyle başlayan tanışma, daha sonra telefon görüşmelerine dönüşmüş.
"Aramayacağım diyorum, ama yapamıyorum, yine arıyorum, aramazsam o beni arıyor" diyerek, çaresizliğini ve ne yapacağını sormuştu.Kendisine, vicdanının sesine kulak vermesini söyledim. En doğrusu, bir daha hiç aramaması, gelen telefonları reddetmesi, hatta o genci terslemesi, azarlamasıydı. Davulun sesi uzaktan hoş geliyordu. Oysa bu kadının aradığı cennet, kendi yuvasındaydı. Bir kere o genç, bu kadınla evlenemezdi.

Yaş farkı ve İki çocuk vardı. Evlenmek istese bile, ailesi razı olmazdı, zorla vazgeçirirlerdi. Zaten kadının da, esinden boşanmak, çocuklarını bırakmak gibi bir arzusu yoktu. Peki niye konuşuyordu? Geriye bir şık kalıyordu; O gençle görüşmelerini ilerletip, zaman zaman eşini aldatmak Bu ise, iffetli, namuslu ve vicdan sahibi bir insanın kesinlikle kabul edemeyeceği bir durumdu. Tabii, internette yabancı bir kimseyle cetleşenlerin uydurdukları bir züğürt tesellisi var.


Yaptıkları yanlışa isyan eden vicdanlarını susturmak için. "Biz kötü bir şey konuşmuyoruz. Sadece dostuz, dertleşiyoruz" diyorlar. Bu sözler, nefis ve şeytanın tuzağına yavaş yavaş düşüşün ifadesinden başka bir şey değildir. Nasıl oluyor da bir erkek veya kadın, kendi eşine, çocuğuna, anne-babasına, arkadaşına açamadığı bir derdini hiç tanımadığı bir kimseyle paylaşıyor? Karşısındakinin samimi ve iyi niyetli olup olmadığını nereden biliyor? Şeytanın tuzağına hakim siz. Erkek diyor ki, "Kadın çok iyi niyetli. Kocası yoğun işinden kendisiyle ilgilenmiyor. Ben de derdini dinliyorum. O benim Müslüman kardeşim. Derdine ortak olmak kötü bişeymi? "İnternette yazılı, sözlü veya görüntülü chat yapanlar! Yanlış yoldasınız. Aradığınız huzur ve mutluluk sarayı, uzaklarda değil, yanıbaşınızdadır. Eşinizi ve yuvanızı keşfedin. Hiç tanımadıgıniz kişilerin tuzakları ışıltılı görünen dünyaları, renkli mutluluk lâmbalarından oluşmuyor: ihanet, aldatma, yalan, sahtekârlık ateşleridir onlar. İyice yaklaşınca yuvanızı saran zehirli alevleri hissedersiniz, ama korkarım iş işten geçmiştir. Dikkat edin. titreyin, kendinizi yoklayın, tedbir alın ve tuzağa düşmeyin. Ve unutmayın: Peygamberlerden başka hiç kimse korunmuş değildir. Her an ayağınız kayabilir, kendinizi imtihan ateşinin alevleri içinde bulabilirsiniz. Bana ulaşan şu olaylara bakın:Evli ve üç çocuk sahibi bir erkek, tesettürlü bir bayanla çetleşiyor. Sonra cep mesajına dönüyor iş. Dostluk, kardeşlik, dertleşmeden söz ediliyor hep. Şeytanın tuzağına bakın siz. Erkek diyor ki: "Kadın çok iyi niyetli. Kocası yoğun işinden kendisiyle ilgilenmiyor. Ben de derdini dinliyorum. O benim Müslüman kardeşim. Derdine ortak olmak kötü mü?" Ya sonrası? Kadın aşktan, sevgiden bahsetmeye başlıyor. "İçimdeki ateş yanıyor, yanıyor ve gittikçe büyüyor" diyor. Hani dostluk, kardeşlik, dertleşme?... Oysa erkeğin ciddi bir niyeti yok. Öylesine gönül eğlendiriyor. Karşı tarafta ise, çocuklu ve evli bir bayan var. Ve hepsinden acısı, eşine güvenen, "Benim hanımım Allah'ından korkar, namahremle çetleşmez" diyen, gece gündüz onların rızkı için çırpınan masum bir erkek var. Şimdi bu hanımın yaptığı, bozulmamış hangi vicdana sığar? Bir başka olay: Evli bir imam hatipli, çette bir hafızla tanışıyor. İş yavaş yavaş sevdaya dönüşüyor. Bana soruyor: "Hocam, yaptığım caizmi?"Nasıl caiz olabilir? İster evli ol, ister bekâr. Bir namahremle duygusal amaçlı konuşman doğru olur mu? "Peki ne yapayım?" diyor. Çok basit: Hiç arama ve ararsa reddet. Çünkü, evlisin ve bu yanlışın tamiri ve telâfisi yok. Elbette bir kez gönül verdinse. vazgeçmek zor olacak. Ama birkaç gün ağlayacaksın, birkaç kez acı çekeceksin. Sonra rahatlayacaksın. Ya sürdürürsen? Ya ihanet çemberini genişletirsen? 0labilecekleri tahmin edebiliyor musun?Telefon konuşmaları, görüşmelere, buluşmalara, ihanetlere dönüşürse, bunun vebalini dünyada ve ahirette ödeyebilecek misin? On yıllık evli birisinin iki çocuğu var. Eşini hiç sevmiyormuş, zorla evlendirilmiş. İki buçuk yıldır birisiyle chat yapıyormuş. O bekârmış, ona ilgi duyuyormuş."Zorla evlendirilme" yanlışını bir kenara bırakırsak, on yıldır iki çocuğuyla mutluluğu keşfedemeyen birisi, internet yoluyla aradığı huzuru bulabilir mi? Hata hatayı doğuruyor. Ve son bir örnek;Yaşı kırkı aşmış, evli, üç çocuklu bir erkek, bir gün chat yaparken dul bir bayanla tanışıyor. Daha sonra buluşup, konuşuyorlar. Birbirlerinden hoşlanıyorlar ve dini nikâh kıydırıp karı-koca hayatı yaşamaya başlıyorlar. Tabii ki ilk eşinin ve çocuklarının haberi yok. Ama sonucu belirsiz, karışık, sorunlar yumağı bir durum. Erkek ikisinden de vazgeçmiyor. İkinci kadınla aralarında çok büyük bir yaş farkı da var. Bir dizi yanlış, bir dizi sorun ve çözümü zor bir olay.


HERKES TUZAĞA DÜŞEBİLİR Öncelikle şu gerçeğin altını bir kez daha çizelim: Hiç kimse, "Bende veya esimde şu şu sorunlar olmaz. Kendime ve eşime bu konuda son derece güveniyorum" garantisi vermesin. Çünkü herkes, her türlü aile sorununu yaşayabilir. Hiçbirimiz peygamberlere has olan "ismet", yani "günahsızlık" niteliğine sahip değiliz. Bunun için harama giden yolları çok iyi bilmek, kendimizi ve eşimizi korumak için tedbirler almak zorundayız. Bunu derken, gece-gündüz eşinizden şüphelenin, onu evhamlarınızla bunaltın demiyorum. Söylediğim şu: Dinimizin, namahremlerle ilgili emir ve yasakları, koyduğu kurallar ve çizdiği sınırlar, hepimiz için geçerli. "Ben kendime güvenirim, o yasak niyeti temiz olmayanlar için" gibi eğip bükmelere gitmeyelim. E-mir ve yasaklann ilk muhatabı Peygamberimiz (s.a.v.) değil mi? Ve en iffetli, en temiz niyetli, en güvenilir kişi yine o değil mi? Yüce Efendimiz (s.a.v), Allah'tan gelen emir ve yasaklara en evvel ve en titiz uyan kişidir. Gerçek bu iken, biz kim oluyoruz ki, kendimizi dini sınırların dışında tutmaya çalışıyoruz? Bunun için diyorum ki. kendinizi ve eşinizi iffetsizlikten, haramdan, ateşten koruyun. EVLİLER NİÇİN ARAYIŞLARA GİRERLER? İnsanlar, ya hak etlikleri mutluluğu yaşarlar ya da ileride ödüllendirilecekleri bir acıya katlanırlar. Bedelini ödemediğiniz hiçbir şey size verilmeyecektir.




Ne var ki. bu gerçekleri bilmeyen ya da kabullenmekte direnen nice İnsan, mutluluğu kolayca bulmak ister. "Armut piş, ağzıma düş" kolaycılığı bütün dünyamızı istilâ edebiliyor bazen. Beklediği mutluluğun bedelini bir şekilde ödemeden kavuşmak isteyen insanlar, bir türlü beklediklerini bulamayınca farklı arayışlara girerler. Kendi hayatlarına kanaat etmez "dışı seni yakar, içi beni" gerçeğinden habersizce çevredeki insanların yaşayışlarına özenirler. "Bak falancalar ne kadar mutlu. Çifte kumrular gibiler sanki" diye imrenirler. sorgulamalıdırlar. Varsa bir hata ve eksiklik, mutlaka düzeltme gayretine girişilmeli. Tabi bazen zamanla çözülecek sorunlar vardır; sabır ve kanaat gerektirir. Bunu yapmayan yuvasını kendi başına yıkabilir. Bunun için aile yuvanızı maneviyatla beslemelisiniz.




Madem Müslümanız, başta en büyük rehberimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere İslâm büyükleri nasıl bir aile hayatı yaşamışlar, nelere dikkat etmişler, hangi kuralları uygulamışlar, araştırıp hayatımıza geçirmeliyiz. Bu hususlara dikkat ederseniz, ne cep mesajından, ne çetleşmeden medet umarsınız. Sizin yuvanızın temelleri sağlamdır ve hiçbir ihanet rüzgârı semtinize bile uğrayamaz. CETTE SÖYLENENLERİN ÇOĞU YALAN Chat ve benzeri bir tuzağın size mutluluk getirmeyeceğini bilmeniz gerekir. Bunun birçok gerekçesi var. Her şeyden önce çetteki söylenenlerin çoğu yalandır. Herkes kendisini olduğundan farklı anlatıyor. Olağanüstü bir ilgi, sevgi, hoşgörü, anlayış, yumuşaklılık, nezaket sergileniyor. Meselâ, varsa bir problemi ona karşı aşırı bir ilgi gösteriyor. Kadın veya erkek, "Allah Allah, benim eşim hiç benimle bu kadar ilgilenmiyor. Ne kadar içten ve candan bir insan" diye düşünüyor. Oysa yalan. Çünkü bir şeyi elde etmek için çırpınıyor. Aynı şeyi elde ettikten sonra tüm olumlu özellikler yok oluyor. Diyelim ki, doğum gününe veya özel bir durumuna ilgi gösteriyor. Chat yapan zannediyor ki, o bambaşka bir insan. Oysa insanlar birbirlerine çok benzerler. Ve aslında kötü insan pek yoktur; eğitilmemiş, ya da kötü eğitilmiş, ilgilenilmemiş, sahip çıkılmamış insan vardır. İnsanlar, bazen yüzlerini bile görmeden, hatta resmine bile bakmadan, çetleki konuşmalarından kafasında bir portre oluşturuyor. Herhalde boyu şöyledir, yüzü böyledir, güzü şu şekildedir diye hayalî bir resim çiziyor. Görüştüğünde ise, ya şok oluyor ya da beğenmese bile sırf çetteki konuşmalarını beğendiği için seviyor. Oysa tam bir tuzak çetleşme. İnsanları aldatan, evindeki cenneti yıkan, eşine, çocuğuna karşı onu mahcup eden, vicdan azabı çektiren, hepsinden önemlisi ahirette altından kalkamayacağı bir hesabın sorumluluğunu yükleyen bir rezalet. Chat yapanların önünde bir dizi engel ve sorun vardır. Çoğunun evlenmesi bile imkânsızdır. Sanki evlilik sonucu mutlu mu olacaklardır? Daha doğrusu evlenebilecekler midir?

Çünkü, zaten bir yuvası var. Ben yuvası olmayan bekârlara da bunu tavsiye etmiyorum. Çünkü tıpkı flört devresinde insanların birbirlerini yanlış tanıması gibi bir durum burada da aynen söz konusu. Bir meçhuller, belirsizlikler, korkular yığınıdır çetleşme. Evet, evliyseniz ve chat yapıyorsanız, bunun sonu ihanete gidebilir. Ben okuyucularımı tenzih ederim. Bunu sözkonusu etmemin sebebi, bu belâya karşı tedbirli olmak, ikincisi çevremizde bu tür sıkıntısı olan birisi varsa, o kişiye yardımcı olmaktır. Evli bir kimse çelleştiğinde. ne yapacağını şaşırıyor. Kimileri, eşinden ve çocuklarından vazgeçmek istemiyor. Bu durumda ilk eşiyle aralarında sorun çıkıyor. Çünkü, onun eve gelmemesinden, evde veya internet kafede çetleşmesinden, belli bir numarayı sık sık aramasından, cebe zamansız gelen mesajlardan durumu öğreniyor. Büyük bir sorun yaşıyor.


NAMAHREMLE ÇETLEŞMEK HARAMDIR Bir kere yapılan iş dinen haramdır. Bir kimsee ister bekâr olsun ister evli. Bir namahremle bu tür ilişkilere giremez. Çünkü. Rabbimiz Kur'an'da, "Zinaya yaklaşmayın" buyuruyor. Sadece "Yapmayın" demiyor, yaklaşmayı bile yasaklıyor... Peygamberimiz (s.a.v.) bu ayeti tefsir ediyor. Bir hadislerinde buyuruyorlar ki: "Âdemoğluna zinadan nasibi yazılmıştır. Buna mutlaka erişecektir. Gözlerin zinası bakmaktır, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayağın zinası da yürümektir. Kalp ise heves eder, diler. Ferd ise bunu ya uygular veya reddeder." (Müslim, Kader: 21). İşte çetleki veya telefondaki konuşmalar dille ve gözle yapılan zinadır. Hepsi de adım adım büyük zinaya götürür ve yuvamızı perişan eder. Bu arada eşler birbirlerini korumalıdır. Erkekler ve kadınlar! Eşinizle aranızda bir centilmenlik anlaşması yapın. Bütün haberleşmeleriniz, notlarınız birbirinize açık olsun. Telefonlarınız için mutlaka ayrıntılı fatura isteyin ve evinizden yapılan sık telefon konuşmalarını, en çok aranan numaralan araştırın. Eşinizin e-mail dosyasına girin, sizde kendi dosyanızı ve şifrenizi ona verin. O sîzi. siz onu koruyun,gözetleyin. Eşler, farklı cesetlerde yaşayan bir ruh gibidir. Birbirinden gizlisi saklısı olmaz ve olmamalı. Bunun için pekâlâ çektikleri mesajları, e-mailleri. kendilerine gelen mektupları birbirine gösterebilmelidirler.


Tabiî bunlar içinde şayet size bir sır olarak emanet edilenler varsa, onu da eşinizle görüşüp anlayış isleyin. Unutmayın: Birisi bunları gizlemenin, saklamanın gerekliğine inanıyorsa, büyük bir ihtimalle bir hata işliyor, kendi vicdanının bile kabul etmediği bir suçla yüz yüze demektir. Ben bu konuda son derece açık olmayı tavsiye ediyorum. Eşiniz, her şeyinizi bilsin; ondan hiçbir şey saklamayın. Özel ajandanıza baksın, notlarınızı karıştırsın. Cep telefonu mesajlarını ve e-mail bilgilerini gizleme ihtiyacı duymayın. Zaten eşinize karşı bir ihanet içinde değilseniz, onu üzecek, rahatsız edecek bir davramsınız yoksa, gizleme gereği duyacağınız, öğrenmesinden endişe edeceğiniz ne olabilir ki? Birbirinize karşı hep şöyle deyin: "Beni izle, davranışlarımı kontrol el, haberleşmelerime bak. sağlıklı her insan gibi ben de nefis taşıyorum. Bugüne kadar bir ihanet içinde bulunmadım. Ama insan her zaman aldanabilir. Beni koruma altında tut ki, hatalardan korunayım. İnanıyorum ki. sana duyduğum sevgi ve saygı, beni yanlış davranışlardan koruyacaktır. Peşimde senin takibin olduğunu bilmem, beni daha dikkatli ve duyarlı davranmaya itecektir." Evet, eşinize karşı açık olun. O da size karsı açık olsun. Böylece şimdi pişman olacağım kötü sonuçlara daha bastan tedbir almış olursunuz.


EŞİNİZİN ÇETLEŞTİĞİNİ NASIL ANLARSINIZ? Asıl beceri, ateş bacayı sardıktan sonra itfaiyeye koşmak değil, yangının çıkmaması için tedbir almaktır. İster erkek olun, ister kadın, öncelikle eşinizin bir başkasıyla konuştuğunu, dünyasına birisinin girmeye başladığını fark etmelisiniz. Eşinizi iyi gözlemleyin. Şunlar var mı, dikkat edin: Programsız geliş gidişler: Eşinizin yıllardan beri uyguladığı veya makul bir programı vardır. Belli saatlerde işine gider, gelir. Bir farklılık olduğu zaman bunun doğru ve mantıklı gerekçesini söyler. Ama bir baktınız ki, eşinizin programı alt-üst oldu. Programsız geliş-gidişler başladı. Üstelik bunların sebebini açıklayamıyor veya mantığınıza yatmıyor. Anlattıkları inandırıcı gelmiyor. Sorularınızı cevaplarken, kendinden emin değil. Düşünerek konuşuyor, kekeliyor, bakışlarını sizden kaçırıyor. Belli ki yalan söylüyor, gizlediği bir şey var. Eve geç gelişler: Eşinizin eve dönüşü hep düzenliydi; Ama birden bire geç gelmeye başladı. "Mesaiye kaldım, bir arkadaşla iş görüşmem vardı" gibisinden mazeretler söylüyor. Birkaç kez olursa anlaşılabilir. Ama çok arttı ve gösterilen gerekçeler pek inandırıcı gelmiyor. Nerede olduğunu söylüyorsa arayın. Acaba orada mı? Arkadaşlarına sorun. Ama sakın ola ki, varsayımlara ve tahminlere göre hareket etmeyin. Araştırmanız doğru, hassas ve bir dedektif titizliğinde olsun. Yoksa sebepsiz yere eşinizi ve kendinizi üzersiniz. Size ilgisinin azalması, az zaman ayırması, cinsel istekte azalma: Eşiniz çok içten, cana yakın, sohbeti bol birisiydi. İşten gelince hâlinizi hatırınızı sorar, misafirliklere gider, gezmelere çıkardırnız. Ama bir değişiklik oldu. Artık eskisi gibi ilgi göstermiyor. Çok yoğun olduğunu söylüyor ve size zaman ayıramıyor. Üstelik cinsel dünyanızda da sorunlar yaşıyorsunuz. Cinsel istekte azalma ve verimsizlik var. Tabiî hemen yüzde yüz'Arada birisi mi var'? demeyin. Acaba iş ve sağlık sorunu mu var? Belki eşinizin yardıma ihtiyacı var. Belki yoğun bir borç yükü altında. Böyle değilse, asıl sebebi ortaya çıkarmaya çalışın. İnternete ilgi duyması veya varsa aşınlaşması: Eşinize ne olduysa birden bire internet aşkı başladı. Bilgisayarın başından kalkmıyor. Sizi uyutup bilgisayarın başına oturuyor. Saatlerce sitelerde dolaşıyor, chat yapıyor. Evde bilgisayar yoksa ikide bir internet cafeye gidiyor. Yine dikkat edin: Hayırlı bir iş için de gidebilir. Çünkü internet, biri hayra, diğeri şerre açılan iki ucu olan bir olgu. Yanılabilirsiniz. Bilinçli olun. Girdiği siteleri, yazıcıdan çıkış alıyorsa ve bulabiliyorsanız kâğıtları inceleyin. Hayra yorulacak hiçbir ipucu yoksa, sorgulayabilirsiniz artık. Zamansız telefon görüşmeleri, zamansız mesajlar: Eşiniz birisine gizli gizli telefon açıyor, alçak sesle konuşuyor. Yetmiyor, kendisine sık sık zamanlı zamansız telefon geliyor. Gecenin bir vaktinde cep mesajları alıyor, kendisi de cevap yazıyor. Ne oldu acaba'. Gündüzün suyu mu çıktı, yoksa kurtarılması gereken bir can mı var? Hayalî bir lehlike mi sözkonusu? İyi de bir değil, iki değil, Allah'ın günü zamansız telefonlar ve cep mesajları var. Cep kayıtlarından veya ayrıntılı faturadan öğrendiğinize göre, aynı numara çok sık aranmış. Acaba kim bu önemli kişi? Mümkünse arayın, tanışın, derdi neymiş öğrenin. Eşinize ilgisi nereden kaynaklanıyormuş, bir sorun. Parasal harcamalarda yetersizlik: Eşinizin maddî geliri ne olursa olsun, ev ihtiyaçları İçin ayırdığı belirli bir bütçe vardır. Aşağı yukarı bir denge oturtmuştur. Ama bir baktınız ki, sık sık isteklerinizi alamıyor, paranın olmadığından bahsediyor. Yakında büyük bir harcama da yapmadıysanız, acaba paralar nereye gidiyor? Eşiniz önemli birisine para harcayabilir. Eğer bunlardan biri veya birkaçı varsa, ipuçlarından veya delillerden sonuç çıkarmaya çalışın. Ancak dediğimiz gibi, ortada ciddi bir delil yokken eşinizi evhamınıza, şüphelerinize göre yargılamayın. Kendi elinizle mutluluğunuzu yok eder, yuvanızı yıkarsınız. Ciddi deliller varsa, eşinizle güzelce konuşun. Gittiği yolun yanlış olduğunu söyleyin. "Eğer bende olmadığını sandığın ve başkasında bulunduğunu kabul ettiğin bir özellik, bir davranış varsa, söyle, ben sana öyle davranayım" deyin. Bunun için uzun görüşmeler, detaylı seanslar yapın. Burası çok önemli. Çünkü bazen eşler, farkında olmadan eşini böyle bir arayışa kendi eliyle itiyor. Çünkü, ona zaman ayırmıyor, gönlünü almıyor, iyi davranmıyor. Gariptir, bazen birbirlerinden habersiz, kadın birisine, erkek bir başkasına ilgi duyuyor. Oysa aradıkları mutluluk kendi yuvalarında. Yuva yıkılıyor, her şey mahvoluyor. Bunun için cinsel istekler dahil, eşler maddî manevî, duygusal açıdan birbirlerinin ihtiyaçlarına cevap vermek İçin olağanüstü bir gayrel göstermelidir. Son pişmanlık fayda vermez. Tabiî tüm bunlar her iki taraf için de geçerli. Ama baktınız: Sizde ciddi bir hata ve eksiklik yok. Hatta bunu eşiniz bile söylüyor. Ve arada "birisi" olduğunu fark ettiniz. Kendinize güveniyorsanız, restini çekin. "Hodri meydan" deyin. "Ya beni bırakırsın ya da ondan vazgeçersin" diye tehdit edin. Eğer siz ilişkisini öğrendiniz ve başkalarının duymasından korkuyorsa, "Bunu anne babana, arkadaşlarına söylerim" deyin. Elbette hemen ayıbını cihana duyuracak değilsiniz, hatta Örtmelisiniz. Fakat karşınızda gönül eğlendiren birisi varsa, iyi bir ders verip zapt-u rabt altına almalısınız.

CEMİL TOKPINAR


6 yorum

Maslahat kardeşim islam dan

Maslahat kardeşim islam dan güzel kesitler ile anlatmış yazmışsınız.
Hatta suizan da bulunmuşsunuz. En çok tanıdığım kişi demişssiniz.
Hem internetin sakıncalarına değinmişsiniz. Hemde sakıncalı gördüklerinizden yaşantınızdan örnek vermişsiniz. Bir admin çocukları olmuş olmamış evli vs gibi değindiğiniz konu görmediğiniz halde aldığınız yani iğrenç ve kullanımını sakıncalı gördüğünüz internet faaliyetini eleştirirken aynı zaman da kul hakkına girdiğinizi hatırlatırım.

Şöyle bir ihtimal de var bu cumleleri siz kullanıyor iseniz sanırım başınızdan geçti.
Çevrenizdeki en samimi olduğum arkadaşım anlattı diyorsunuz demekki o tip düşünen birisi. Var sayıyoruz ki demekki artık birliktelik olmadığından yakınma ve şikayet başlamış ki size anlatılmış.

Birde şöyle düşünelim demekki admin hatadan dönmüşte olabilir. Ama şimdi o hata size yapışmış sanırım. Çünkü o çevrede olan sizsiniz.İş yapanlar etrafından onları silkelemiş. Uzaklaştırmş.

Kusuruma bakmayın bir savcı olarak izlenimlerimi belirttim :)

19.12.2007 - neriman-07

"Maslahat"a binaen...

Maslahat Allah razı olsun. Güzel ifade etmişsiniz..

Hatırlıyorum da; daha genç yaşlarımda, belediyede, bir kaç müslüman abimiz ve bir türbanlı kadının "hafif sohbet meclisine" tanık olmuştum. Hahaha hihihi ve kehkehler eşliğinde... O saflığımla "vardır bir hikmeti" diye iyiye yormuş, üstünde durmamıştım. Şimdi düşünüyorum da!.. Hain kadınları yüzlerinden anlayabiliyorum artık; böyle lanet ve gevşek bir ifade. Dikkatli gözler bunu rahatlıkla farkedebilir..

Öte yandan; erkekler doğası gereği daha açık, daha pervasız, daha dobra ve "dolaysız" olabiliyor. Fail fıtrata sahip çünkü. Kadınlar ise genellikle stratejist; şu "dini sohbet ayakları" yokmu!.. "Alemin akıllısı" onlar ya.

Umarım bu yazılar bazı gerçeklerin görünmesine yardımcı olur. İnşallah..

14.01.2007 - arif

Üstüne bir bidon soğuk su içilsin!

Aslında Cemil Bey'in iyiniyetliliği bir yana, kimi "serinkanlı" yorumlarını, "müspet harekete" veremiyorum açıkçası...

Çünkü, bu kadınlar kocalarını paşa paşa aldatmıştır, ötesine ne lüzum var... Ruhen biten evlilik, fiilen de bitmiştir, bitmelidir! Yalanla dolanla evlilik asla yürümez. Güven kalkmış, itimad bitmiş, şüphe tohumları kalbe ekilmiştir... Şimdi, herkez kendini o kocaların yerine koysun! Karşısında, "birdaha olmayacak, valla bak! diye yakaran hain karısını karşına koysun! Anlaşılacaktır...

Aslında, hepimiz için, kaşınsa kokacak, bulaşacak gizli bir marazdır bu ihanet, saklı bir damar... İhanet marazına müptela olan bir kadın kolay kolay uslanmaz.. Bir kere "maymunun" gözü açılmış, ruhu yırtılmıştır, ahlakı paralanmıştır... Evlilik, "boynuz büyütme", namerde maskara olma ameliyesi değildir... Ha, tevbe ederse Allah affeder mi, belki eder... Etmesine eder de, biz kuluz yahu, kullarla kullar arasında hak/hukuk alışverişi ve geriödemeler vardır. Üstelik mukaddes ölçülerde, hain bir kadını affetmeye yönelik bir tavsiye ve teşvik te bilmiyorum(bilen varsa yazabilir)... Ayriyeten, ihaneti kafaya koymuş kadınlar çok dikkatli olmalıdır, eğer kocanız "dindar ve basiretli" bir adamsa oyun oynayamazsınız, ateşle oynarsınız!.. Ha, kocanız budalaysa, tencere kapak misali birbirinize iyi yakışmışsınızdır zaten. Eve internet sistemi kurup, ihanete meyyal karısını yabani otlaklara salan herife "ettin buldun!" demekte başka yapacak birşey yok. "Çobanlık" meselesi yani...

Ahh, kimbilir ne serenatlarla, "ne sende vazgeçemem" palavralarıyla evlenmiştir bunlar... Fevrî, cahil, istikametsiz, nizamsız, adapsız, edepsiz, üsulsuz, erkansız, ikiyüzlü, kaba saba, ahmak, menfaatprest insanlar! Allah sizi ıslah etsin, kalbinize basiret, amelinize istikamet versin! Hepimize..

Evlenmek isteyen şerefli/basiretli bir erkeğin, itimad edebileceği iffetli/haysiyetli bir kadın bulmasının, bu zamanda zor olduğunu düşünüyorum, çok zor! Sağda solda, bazı türbanlı kadınların "gevşek" hallerine tanıklık etmiş biri olarak söylüyorum bunu, içlerinde "hoca" olanları da vardı!... Böylesine "hafifmeşrep" kadınları alan adamlarına haline gerçekten acıyorum, yazık olmuş, çok yazık... Temiz ruhu "etvarına" aksetmiş şerefli kadınlardansa tek tük...

Yani dünya yalan, "iyi" olanlar kazansın!..

...

(Şu cümleler daha bir dikkatle okunmalı)

"Tabii, internette yabancı bir kimseyle cetleşenlerin uydurdukları bir züğürt tesellisi var. Yaptıkları yanlışa isyan eden vicdanlarını susturmak için. "Biz kötü bir şey konuşmuyoruz. Sadece dostuz, dertleşiyoruz" diyorlar."

"Hiç tanımadıgıniz kişilerin uzakları ışıltılı görünen dünyaları, renkli mutluluk lâmbalarından oluşmuyor: ihanet, aldatma, yalan, sahtekârlık ateşleridir onlar."

"Hiçbirimiz peygamberlere has olan "ismet", yani "günahsızlık" niteliğine sahip değiliz. Bunun için harama giden yolları çok iyi bilmek, kendimizi ve eşimizi korumak için tedbirler almak zorundayız. "

"Ben kendime güvenirim, o yasak niyeti temiz olmayanlar için" gibi eğip bükmelere gitmeyelim. E-mir ve yasaklann ilk muhatabı Peygamberimiz (s.a.v.) değil mi?

"Her şeyden önce çetteki söylenenlerin çoğu yalandır. Herkes kendisini olduğundan farklı anlatıyor. Olağanüstü bir ilgi, sevgi, hoşgörü, anlayış, yumuşak-lılık, nezaket sergileniyor."

"Çoğunun evlenmesi bile imkânsızdır. Sanki evlilik sonucu mutlu mu olacaklardır?"

"Bir meçhuller, belirsizlikler, korkular yığınıdır çetleşme."

"Bir kere yapılan iş dinen haramdır. Bir kinişe isler bekâr olsun isler evli."

"Eşler, farklı cesetlerde yaşayan bir ruh gibidir. Birbirinden gizlisi saklısı olmaz ve olmamalı."

(Yazıda imla/yazım hataları ve başlık problemleri var. Düzeltilebilir)

13.01.2007 - arif

arif beye

Ne güzel anlatmışsınız...RABBİM razı olsun inşallah...chat olayı hakkında söylenecek o kadar cok sey var ki..anlam olarak çoğunu dile getirmişsiniz(anlayana)RABBİM nefsimize uydurmasın..eskiden chat yapan biri olarak(hatamdan rücu ettim inş..)selamlaşmalar dualaşmalar,islamim konuları mutalaa etmeler,hepsi yalan,nefslerimizi kandırmacadan başka bişey değil...ateş ile barut yanyana durmaz..adı islami kanal bile olsa (hiç bir ehl sünnet aliminin chate cevaz verdiğini iştimedik işiteceğimizide sanmam)vicdanlarımızı rahatlamatmaktan öteye gecmiyor..bu siteleri kuranların samimiyetine inanmıyorum ve maksatlı olduğunu düşünüyorum..islamisohbet.org denilen site adminlerinden birisinin evli bi kadınla(sitede opluk yapan)aşk yaşadığını işttik saglam kaynaklardan ve cocugu olan bi kadın,varın gerisini siz düşünün...eşinin eksikliğni başka erkeklerde tamamlama hakkını kim veriyor,nerde sabır...bi eş zalimde olsa ihaneti haketmiyor..ihant eden de kısa süre sonra bin pişman olur eminim..daha neler neler...chat hastalığından kurtulmak için sosyalliği artırmak(kitap okumak,islami sohbtelere katılmak,başka meşguliyetler edinmek,sakin kafayla oturup niyetimizi sorgulamak gerekiyor...hala chat yapan arkadaşlara tavsiyem..KARDEŞLER,szinle konuşan size tatlı sözler söyleyen aynı anda onlarca kişiye söyleniyor bunları düşünün...islami romanlardaki ömeri,ayseyi chat odalarında aramayın...sözle size aldanan sizden daha güzel konuşanada aldanır...ağzının güzel laf yapması,falanca seyhe baglıyım demesi,falanca kitapları okurum demesi asla ölçü değil...maksad hayırlı bi eşse helal vasıtalarla bu gayeye ulşmaya calışın..şahsen chatten sonra ve dışarıda gördüklerimden sonra ciddi bi güven problemi yaşıyorum...RABBİM hayırlılarla muhatap kılar inş...eve net almayın derim evli arkadaşlara,kadının duygusallığından dolayı kanması aldanması an meselesidr..eşlerinizi ihmal etmemeye özen gösterin..zira chat yapan evlilerin coğunun iddiası ihmaldir(hoş kanında varsa elinden geleni yapar ya)...arif beyin tesbitlerine katılmamak mümkün değil..örtü bile ölçü olmaktan cıktı...(ne mutlu hakkını veren bacılarımıza)...emrolunduğumuz gibi dosdoğru yaşayalım,aklımızı kuran ve sünnetin emrine vererek tersini yaparak değil o zaman RABBİM bize hayırlısını lufedecektirinş..kuran,sünnet,icma ve kıyas bizlere delil olarak yeter inş.akli fetvalardan aman canım islami mesleleri konuşuyoruz falan gibisinden akli yorumlardan uzak kalalım inş...islamda söz sahibi olan alimlerimiz nasıl yorumluyorsa o yorumu kabullenip hal ve hareketlerimizi onlara göre tanzim edelim..selam ve dua ile..

14.01.2007 - MASLAHAT_

maslahat, CHAT tartismasina

maslahat, CHAT tartismasina cok güzel özetlemissiniz. Ellerinize saglik.

14.01.2007 - imdat sezer

BİR YUVA YIKILIYOR

BİR YUVA YIKILIYOR YARDIMMMMMMaynı dertten muzdaribim eşimden ayrılamak istiyorum hazmedemiyorum her yerde yazışmaları görüyorum psikolojim bozuldu allah hata yapanları islah etsin bizlerede sabır VERSİN. ortak görüşe saygı duyuyorum .şu an ağlıyorum yazdıklarınız hala hatasını anlamayanlar için muazzam örnekler ama içimizden çıkmıyor hatalarını anlasalar bile biz ne olacağız bizim gibi olanların rabbim yar ve yardımcısı olsun
yok başımı kapatmak istedin zorla yok herşeyime öfkelendin .....vb bahanelerle sorumluluk lardan kaçanları lanetle kınıyorum inanın şu an gözyaşlarını tutamayan bir erkek olarak bunları yazmaktan utanç duyuyorum tek tesellimiz temassızlık, ama rabbim diyorki ZİNAYA YAKLAŞMAYIN yapmayın demiyor. rabbimin vurgusuna bakın . tabi yaşananlar şiddeti doğuruyor nefsimiz ve şeytanda gülüp eğleniyor sonuç bu ALLAH HEPİMİZİ AFFETSİN.

21.09.2011 - ağlıyorum

Konular