Önce bataklıkları kurutalım

Geçen sene, Karadeniz seyahatimde son durağım olan şirin bir ilçemizde, bir arkadaşın babasının dükkanında oturuyoruz. İşlerin nasıl gittiğinden, ekonomik sıkıntılardan, dertlerden bahsederken 80 yaşlarında bir amca girdi içeri.

Onunla da tanışıp sohbetimize devam ederken, konu toplumun bozulmasına, ahlaksızlıklara geldi. Yaşlı amca derin bir ah çektinden sonra, “Efendi efendi, dedi. Sen buraların önceden de böyle olduğunu zannetme sakın! Burada, namus için cinayet işlenirdi, falancanın kızına yan baktı diye kavgalar olurdu. Bunun için yerli yabancı kimse, kimsenin karısına, kızına yan gözle bile bakamazdı. Ya şimdi, içim kan ağlıyor... “ deyip bir müddet sustuktan sonra elindeki bastonu dükkandan görülen binalara uzatıp, “ Ne zaman ki Nataşa’lar geldi, durum değişti... Şimdi şu gördüğün binalar var ya, üst katları hep Rus karılarıyla dolu. Kimsenin sesi çıkmıyor. Nice yuvalar bu sebeple yıkıldı. Çocuklar perişan oldu. Adam yılların birikimi olan emekli ikramiyesini alıyor, bir hafta sonra elinde bir şey kalmıyor. Çoluk çocuk nice sıkıntılarla topladıkları, bir senelik geçimini sağlayacak çay paraları Nataşa’lara gidiyor. Bugünleri de mi görecektim... “ diyerek o yaşında başladı ağlamaya...

Geçenlerde, bir valimiz de kadınlarla yaptığı toplantıda, kocalarına sahip çıkmalarını, Nataşa’lara kaptırmamalarını öğütlüyordu.

Herkes bildiği için Karadenizden örnek verdim. Yoksa diğer bölgelerimizin özellikle de büyük şehirlerimizin birbirinden farkı yok aslında. Üç aşağı beş yukarı aynı. Bazı otellerin belli başlı gelir kaynağı bu yolla sağlanıyor artık.

Geç de olsa İçişleri Bakanlığı, el attı her geçen gün büyüyen fuhuş sorununa. Bakanlık, fuhuşla bulaşan hastalıklarla daha etkin mücadele edebilmek için, genel sağlık ve kamu düzeninin korunması, uygulamada görülen tereddütlerin giderilmesi ve mevcut mevzuatta yer alan eksiklerin tamamlanması amacıyla, 'Fuhuşun Kontrolü ve Fuhuşla Bulaşan Hastalıkların Önlenmesine İlişkin’ yasal tetbirler alınmasını kararlaştırdı.

Fakat bu çalışmalar sivri sinekleri öldürme mesabesinde, bataklıklar aynen duruyor. Hatta gün geçtikce çoğalıyor. Alınacak tedbirler, fuhuşu yok etme üzerine bina edilmiyor, aksine resmileştiriyor sanki.

Alınması düşünülen tedbirler de bu iddiayı doğruluyor. Alınacak tedbirlere bakın: Fuhuş yapmak istiyenlerin isteyenleri tescil etmek, fuhuşla bulaşan hastalıklarla ilgili araştırma yapmak, hasta olanları tedavi etmek, açılabilecek yerleri tespit etmek, açılacak zührevi muayene evlerinin yerini belirlemek, fuhuş yerine işletme izin belgesi verilmesine ve bu belgenin iptal edilmesine karar vermek,fuhuş yerindeki asgari fuhuş ücretini tespit etmek...

Çalışmalar bununla da kalmıyor, fuhuş yerinin itfaiye, ambulans gibi hizmetlerin ulaşabileceği bir yerde olması, genel sağlık, genel ahlak ve genel güvenliğin korunması için kolluk kuvvetlerinin denetimini zorlaştıracak yerde ve konumda bulunmaması ve ücretsiz korunma araçları sağlamak...

Fuhuşu sen bu kadar güvenli hale getirirsen ne olur, fuhuşta patlama olur tabii ki.
Resmi rakamlar da bunu ispatlıyor zaten: Türkiye genelinde 12 Mayıs 2000 tarihi itibariyle il ve ilçe düzeyinde 56 genelev bulunuyor. Buralarda toplam 2 bin 226 hayat kadını çalışıyor. Kayıt dışı durum hakkında ise herhangi bir rakam verilmiyor. Ancak resmi olmayan bilgilere göre, Türkiye'ye yılda eski Doğu Bloku ülkelerinden 500 bin civarında yabancı kadın geliyor. Bunların en azından üçte birinin Türkiye'de fuhuş yaptığı biliniyor. Bunun dışında geçtiğimiz yıl sadece İstanbul'da yakalanan 8 bin 496 fahişeden 6 bin 98'inin yabancı uyruklu olması kayıtdışı fuhuşun boyutunu gözler önüne seriyor. Yetkililer ise, kayıtdışı fuhuş rakamlarının, adeta bir buz dağının görünen kısmı olduğunu belirtiyorlar.

Bazıları, Batı’da bu rakamlar çok daha fazla, diyebilir. Fakat kayıtlarda ülkemizin yüzde 99’u Müslüman olarak geçiyor. Dinimizin de en çok üzerinde durduğu büyük günahlardandır fuhuş. Bu açıdan bakacak olursak, istikbalimizin pek parlak olmadığı görülüyor. Çünkü dinimizde zina, büyük suç, büyük günahtır. Nitekim, Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

“Zinaya yaklaşmayın, o, hayâsızlık, çirkin, aşağı bir iş, kötü bir yoldur.”

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

“Allah katında zinadan büyük günah yoktur.” ”Sizin için en çok korktuğum şey zinadır.”

Batı ile mukayese ederken, halkımızın inancını da göz önüne almak gerekir. Fuhuşun Batı’da tahribatı ile bizdeki tahribatı bir olmaz... Onlara göre bu bir değer değil ki kaybedince üzülsünler.

24.11.2000
Mehmet Oruc


1 yorum

Suç kimde?

Su yazilari okudukca aklima ilk gelen su oluyor:

Türk toplumunun çocuk yetistirmekteki cahilligi! Kiz çocuk yetistirirken namus bekcisi kesilen anne-babalar, erkek çocuklarina ayni titizlikle yaklasmiyorlar.

'Erkek adama bir sey olmaz' demek ne kadar igrenç ve basit! Erkeklerin namusu yokmu? Elbette var! Olaya sadece fiziki açidan bakmak cahilliktir. Islamda zina konusunda erkek ve kadin aynidir, birdir, ayni cezaya tabidir!
Etrafimda bazi insanlarin 'erkek yaparsa zina olmaz, sadece kadinin yaptigi zinadir' diye inandiklarina, ögrendiklerine sahit oldum. Bu kadar bilinçsiz insanlarimiz!

Sonuçta o natasalara giden erkekler! Evin parasini onlara yediren yine erkekler!
Ama en aci gerçek su: BU ERKEKLERI BÖYLE BÜYÜTEN ANNELERI = KADINLAR!!!

Kendisini aldatan kocalarina kizarlar, yakinirlar. Ama ayni olayi kendi ogullari yaptiklarini sesini çikarmayan analara yaziklar olsun!

Bunlarin ziddina hem kiz çocuguna, hem de erkek çocuguna ayni dürüstlügü asilayabilen anne-babalari hz.Allah basimizdan eksik etmesin!

26.10.2011 - arma

Konular