Aşk Nedir?

Aşk, evrenin muhteşem bir güzellik ve düzen içinde yaratıldığı zamandan beri var oldu. İlk insanla birlikte insanlar arasındaki en renkli, en zevkli, en zengin bir duygu çağlayanıdır aşk.

Sevginin, en yoğun ve en coşkun bir şelâle gibi çağlamasını anlatan aşk, insanları birbirine bağlayan, birbirine yaklaştıran bir sihir, bir efsun âdeta. İnsanları neredeyse gözü kapalı cezbeden bu sırlar yumağı, çok tatlıdır, çok güzeldir, çok şirindir, çok keyif vericidir...

Ancak her aşkın önünde nice tuzaklar, nice zorluklar ve nice engeller vardır. Onları aşmak; yürek, cesaret, akıl, mantık, bilgi, hüner, sabır, azim ve hepsinden önemlisi bir yöntem ister. Bu erdemleri taşımaz ve yöntemini uygulamazsanız, sevdanız yarım, aşkınız sonuçsuz, yuvanız mutsuz olur.

İşte “Ömür Boyu Aşk”, her duygunun örselendiği ve başkalaştığı bir dünyada; sevgiye ve aşka nitelik ve kimlik kazandırmak için vardır.

Sevgi ve aşk, Allah'ın, “tüm yaratıkları seven ve onlar tarafindan çok sevilen” anlamındaki “Vedud” isminin bir tecellisidir, bir yansımasıdır. O, varlıkları sevdi ve sevgiyi yarattı. Sevgi olmasaydı, hayat olmazdı. Çünkü, her şey birbirine yabancılaşır, her şey birbirinden uzaklaşırdı.

Aşkın o kadar çok çeşidi var ki, para aşkından tutun, dünya aşkına, Peygamber aşkından Allah aşkına kadar birçok çeşidi vardır.

Benim işlediğim aşk, evlilikle sağlamlaşan, sürekli bir mutluluğu hedef alan, her türlü engeli aşma azmi taşıyan ve ömür boyu sürecek bir aşk.

Benim kast ettiğim kesinlikle, gelip geçici hevesler, günübirlik zevkler, en küçük bir engelde tükenen sevdalar değil.

Bizim aşkımız, sıradan bir kadın-erkek ilişkisi ya da flört değil. Hedefinde, evlilikle hayatı birleştirme bulunmayan, sonu acı ve gözyaşıyla biten geçici hevesler hiç değil.

Ne yazık ki, flört dönemi, insanların en fazla yalan söylediği, kendisini farklı tanıttığı ve karşısındakini yanlış tanıdığı bir dönemdir. Taraflar hem kendi kusurlarını alabildiğince gizlemeye çalışır, hem de sevdiğinin kusurlarını görmez. Muhatabını üzmemek için hoşlanmadığı şeylerden hoşlanmış gözükür. Sevdiğinin her eksik ve kusurunu te’vil eder, onlara iyi yorumlar getirir. Taraflar sanki yüzlerine birer maske takınmışlar, gerçek yüzlerini gizleyip, karşısındakinin hoşlanacağını sandığı bir kişilik sergilemişlerdir.

Evlenince bu maskeler çıkar. Amaç sevdiğine kavuşmak olduğu için artık amaca ulaşılmış, zahmete katlanmaya gerek kalmamıştır. Taraflar gerçek kişiliklerini sergilemeye başlar.

Sevenlerin odaklandığı nokta cismanî güzellik ise, sonuç daha da vahimdir. Çünkü, aşkın yöneleceği asıl adres; cisim değil, kalp ve ruhtur. Asıl cazibe ve güzellik, duygusallıkta ve ruhsallıktadır. Sevgiyi nefis adına cisme yöneltenin, arzusunun aksiyle tokat yemesi normaldir. Bu yüzden asıl güzelliği keşfedemeyenlerin evlilikleri her geçen gün sıradanlaşır ve mutsuzlukla sonuçlanır. Gerçi böyle bir evliliği kurtarmak da imkânsız değildir. Zaten benim “Ömür Boyu Aşk”taki çabam da buna yöneliktir.



Ben evlenince aşk biter, diyenlerden değilim. Aksine evlilikle aşkın daha da kökleşeceğine inanıyorum. Aşkı bitiren evlilik değil, bizim mutlu bir evliliği yürütmeyi bilmeyişimiz. Aşk kolay başarılabilecek bir olay değil. Biz hep bencilce yaklaşıyoruz. Oysa aşk aynı zamanda, özveridir, katlanmaktır, çile çekmektir. Aşk, şefkatla beslenen, sabırla ve azimle yürütülecek uzun bir maratondur. Bu koşuyu göze alamayan aşkı keşfedemez.



Her nimet bir külfet ister. Hiçbir şey bedelsiz değildir. Aşkın ve sevginin de bir bedeli var. Ödeyeceksiniz, katlanacaksınız, gerekirse çekeceksiniz. Ama, hep bir gün yepyeni bir dünyayı keşfetme umuduyla koşacaksınız. Ufukta mutluluğu göremeyen, o umut ve gayretle sabredemeyen aşkı yakalayamaz.

Bana göre, kazandıklarımız içinde aşkın bedeli en az ve en ucuz olandır. Bir yabancı dil öğrenmek için gecesini gündüzüne katan insanlar, bunun onda biri kadar birbirini anlamaya ve sevmeye gayret etseler dünya cennete döner.



Aslında sevgi ve aşk, bütün insanların yaratılışına Allah tarafından yerleştirilmiş. Her insan, sevdiğine veya eşine karşı coşkun bir sevgi hisseder başlangıçta. Ama bir müddet sonra engeller ve sorunlar cenderesinde öyle bir bunalır ki, sevmeye mecali kalmaz.

Aç, borçlu, hasta, bitkin, umutsuz, yaşama sevincini kaybetmiş bir kimse aşkı ve sevgiyi sürdürebilir mi? Sorunlar varsa, aile yuvası çatırdamaya başlar. Eşler bir yere kadar sabreder, daha sonra birbirlerini yanlış anlamaya ve olumsuz tavırlar sergilemeye başlar.

Ben diyorum ki, sorunları el birliğiyle aşarsanız, aşkı yeniden keşfedersiniz. Bu yüzden kitabımda, aşkla doğrudan ilgili görünmeyen, ama bana göre aşkı çok yakından etkileyen sorunlara da çözüm önerileri sunuyorum.

“Beni, yine, yeniden sev”

“Yağmurun sesine bak, aşka davet ediyor” diye başlar eski bir şarkı. Bunun gibi nice çağrıya uyup aşkın sihirli dünyasına girer çoğu insan. Varlığın en güzel, en gizemli ve en büyülü duygusu olan sevgi ve aşkın çoşkun sularına kapılanlar, sonlarının ne olacağını kestiremezler bir türlü. Aşkın cazibesine gözü kapalı dalmışlardır çünkü.


Âşıkların kimi azgın dalgalarla boğuşur, kimi bir Titanik gibi buzdağlarına çarpar, kimi boğulup okyanusun derinliklerinde kaybolur; pek azı da esenlikle sahile çıkar. Kıyıya çıkmak iyidir, hoştur; ama el ele tutuşup birlikte aşk denizine atladığınız sevgili yanınızda değilse, çektiğiniz acıları içinize sindirebilir misiniz?

Bir sevdaya tutulmak ve onu yaşamaktan daha zor olan tüm engelleri aşıp onu sürdürebilmektir. Önemli olan, aşkın nasıl olması değil, nasıl sürdürüleceğidir.




Buna inandığım için, aşka şimdiye kadar yaklaşılan tarzdan çok farklı bir bakış açısı getiriyorum. Herkesin beraber olduğu eşine, yeniden âşık olmasını, sıradanlığı aşka çevirmesini öneriyorum. Şöyle diyorum, aşk kadar güzel cümlelerle bir kanaviçe gibi süslediğim kitabımda:

“İnanıyorsanız, güçlüsünüz. Aşkınızı ve sevdanızı, hiçbir dert engellemesin. İsterseniz, başarırsınız. Coşkunuzu ve mutluluğunuzu, hiçbir sıkıntı gölgelemesin. Sorunlarınızı çözmek sanıldığı kadar zor değil. Sizi ve eşinizi, yolları sevgi çiçekleriyle süslenmiş aşk sarayına doğru koşmaya çağırıyorum. Göz kamaştırıcı renk cümbüşü size arkadaşlık edecek. Bu uzun yolda koşarken biraz zahmet çekeceksiniz, yorulacaksınız belki. Ama, sevgiyi ve aşkı yeniden keşfedeceksiniz.”

Aile içi ilişkilerde geleneksel bakışları sorgulayıp “erkek egemen” anlayışı eleştiriyorum. Eşlere “sevginin önündeki engellerle” savaşmayı öneriyorum. Sizleri, gönüllerinizdeki küllenen aşk ateşini tekrar alevlendirmeye çağırıyorum:

“Özlemiyle yandığınız sevgiliye kavuştuktan sonra bile aşkı bütün güzelliğiyle ömür boyu yaşayabilirsiniz. Rengârenk saadet çiçekleriyle bezenmiş aşk sarayı, ulaşılamayacak kadar uzaklarda değil, sizin içinizdedir. Evlenince söndüğünü sandığınız aşk ateşini alevlendirmek ve mutluluk şatosunu aydınlatmak için size ve eşinize bir kıvılcım yetebilir. Eşiniz sevgiliniz, eviniz cennetiniz, aşkınız ömür boyu olabilir. Deneyin. İnanırsanız, başarırsınız...”


Cemil Tokpınar


14 yorum

Arkadaslar yardimci olun lutfun

Ben 20 yasinda bir gencim mastürbasyon ile ilk tanistigim andan bu yasima kadar yani muhakkak hergun yapiyorum.artik bu bana aliskanlik haline geldi Son 1 aya kadar hic bi sorunum yokken affiniza siginarak soluyorum bir bayanla yapmak istedigim an hic bi etki goremiyorum ama hergunde mastürbasyon yapiyorum cok ciddi soluyorum HER GUN bu yasima kadar yaptim.aliskanlik olmus bana mastürbasyon.dedigim gibi son 1 aya kadar da hic bisim yoktu biri ile yapmak istedigimde sorunsuz yapabiliyordum ama son bu ay icerisinde 2 defa yapmak istedim ama o an hic bi etki hissetmedim.hergun mastürbasyon yapmamdan aceba vicudum zarar mi gordu.bisi olmuyor deil yani hergunde cinsel iliskiye hazir halede geliyor ama son 1 ayda biri ile yapmak istedigimde o an bisi olmuyor.Arkadaslar sizlere yalvariyorum varsa burda hocalarimiz allah askina yardimci olun psikolojim bozuldu yani kendimi cok kotu hissediyorum Lutfen cvp verin ne yapmam lazim ilerde sorun yasarmiyim Deli olucam neredeyse yardimci olun..20 YASINDAYIM VE BU YASIMA KADAR HERGUN BU NALET SEYI YAPIYORUM...

02.03.2009 - saklikent

merhaba..

merhabalar ben sitede yeniyim cemil tokpınar hocamla özel konuşmak istediğim bi konu var acaba nasıl ulaşabilrim bilen varmı? yardımlarınız için şimdiden teşekkürler..

15.02.2009 - 571

HAK SEVGİSİNE BAŞKASINI KATMAMAK

HAK SEVGİSİNE BAŞKASINI KATMAMAK
Ey Allah’ın sevgili kulu, Allah Gayyur dur. Sevgisine kimsenin ortak olmasını istemez. Sevgilisine bakılmaya bile razı olmaz. Kendi sevdiği kulu başkasına vermez. Hal böyle iken sen başkasına bağlanıyorsun. Şu Âyet-i Kerimeleri işitmedin mi?:

-“ Allah onları, onlar da Allah’ı sever.”

-“ İnsanlar ve cin tayfasını bana ibadet ederler diye yarattım.”

Bazı müfessirler ibadeti, sevgi olarak açıklamışlardır.

Rasulullah s.a. efendimiz bir hadis-i şerifde şöyle buyurdu:

-“ Bir kul, Allah tarafından sevilince, iptilaya uğrar; buna sabrederse iktina gelir başına.”

-< İktina nedir? >

Diyen bir sahabeye:

-“ Çoluğunu çocuğunu, malını, mülkünü alır.”

Buyurdu. Çünkü mal ve evlat, Allah sevgisine perdedir. Hakkın sevgisi bölünmez. İki sevginin arasına giren yanar.

Mala ve evlada sevgi çoğalınca, Hak sevgisi azalır. İnsan bu sevgisinden ceza görür. Çünkü Allah’a bir nevi şirk koşmuştur. Halbuki Allah zatına ve sıfatına şirk koşanları sevmez. Gayyur ve her şeyden üstündür. Kendine karşı duran her şeyi yok eder. Ta ki, sevdiği kulun kalbi yalnız zatına dönsün. İşte o zaman:

-“ Allah onları, onlar da Allah’ı sever.”

Ayetinin manası tecelli eder.

Bu tecelli bir süre devam ederse, sonunda Hakka karşı koşulan ortaklar yani şirk yok olur. Mal, çocuk ve şehevi arzular isteği gider. Mal sevgisi kalmaz. Kötü hisler ölür. Veli olmak, başa geçmek, keramet sahibi olmak, kat, makam, dereceler istenmez olur. Cennet ve onun dereceleri gözden silinir. Kalbdeki şahsi irade, temenni yok olur. Suyu saf, içi temiz bir ap halini alır. Çünkü ilahi tecelli onu kaplamıştır. Bu arada kalb yolunu şaşırdıkça ilahi tecelli onu yola getirir. Kendinden başka her şeyi yok eder. Zaten başkası için oraya yol kalmamıştır. Mevlanın azamet ve ceberut kuvvetleri orayı sarmıştır. Bunlardan başka her şey için arada bir uçurum vardır. İlahi saltanatın vadileri o imanlı kalbin etrafını çevirmiştir. Oraya yabancı yol bulamaz. Şayet bulacak olsa bile yokluğu mani olur.

Bir çok kimselerin yüksek derecelere erdiği olmuştur. Bunlar yetişmiş olmalarına rağmen, bazı ufak tefek işlerle uğraşırlar. Bunlara yaptığı o işler zarar vermez. Çünkü hiçbiri, kalb cihetine yanaşamaz. Zaten o dereceye eren kul, bunları ilahi iradeye dayanarak yapar. Onlar; ilahi arzu icabı olduğundan, o sevgili kula bir lütuf ve keramet olur. Onun yüzünden birçok zavallı kimseler geçinir. Ayrıca bundan başka, çokça sevap kazanır. Sonra o işler bir başka yönden kulu tecrübe sayılır.

Kul, şahsi arzusunu karıştırmadığı süre işler iyi gider. Teslim olunca daha iyi gider. Kötülüklere karşı, o nimetler bir nevi kalkan sayılır. Şöyle ki: Parası olur, haramdan kurtulur. Çocukları olur kimseden yardım istemez. Ailesi olur, harama göz dikmez. Velhasıl dünya ahiret selamet olur..
www.abdulkadirgeylani.net

20.09.2008 - smart_doğan

evlenmek için nasıl ve ne kadar sevgi gereklidir...

yazdıklarınız çok güzel ama kafama takılan bi soru beni kahrediyor günlerdir. insan bi bayanla evlenebilmesi için ne kadar ve nasıl bir muhabbet hissetmelidir? yazınızda belirtildiği gibi Rabbim'e yakın olan kişi bir bayana bağlanamaz mı? cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum hocam...

30.12.2010 - aşk-ı gizem

gerçek aşk

En gerekli ihtiyaç sevmek aşık olmak en lüzumlu şey sevmek sevilmek sevginin tükenmeyeceğini bilerek sevmek yani Yüce Mevla yı sevmek nefsine düşmanlık etmek.Kul öyle zikir öyle ibadet öyle hayır işler ki kul Rabbine Rabbi de kula aşık olur kulun içinde sadece Rabbinin sevgisi olur tefekküre girer kötü düşünceleri bertaraf eder nefsine cihad ilan eder dünya ahiret,az çok,gece gündüz gibi unsurlar artık kulun pek umurunda olmaz sadece Rabbini düşünür Rabbine aşık olmuştur.Rabbide o kula aşık olmuştur öyle ki onun sevgisine karşılık ona değişik nimetler nasib eder. Kulunun kendi içindeki sevgisi gitmemesi için kendi sevgisi azalmasın diye karşısına dünyevi şeyleri çıkarmaz bazende çok mal vermeyip onunla uğraşmasın sevgisi azalmasın diye ve daha da olur ki Rabbi de o kulu başka kişiler o kulunu sevmesin aşık olmasın diye Rabbin istediği sıraya göre sırasıyla evli ise eşini ondan alır çocuğunu alır anne babasını alır velevki o kul bela gibi görünsede gerçek hayır işte budur Rabbiyle başbaşa kalır dünyada kabirde ahirette mahşerde.Gerçek budur işte hiç bir zaman seni nefs ve şeytan gibi yanlız bırakmayan gerçek sevgili.

16.09.2008 - smart_doğan

cemil tokpınar a cewap

değerli büyüğü yazılarınızı tkından takip ediyorum,babamda kitaplarınızın hastası bende tabi.ama bu yazınızda bişeye aklım takıldı,aşkın nasıl bi tuzağı olablirki.seweriz ama tabiki bi şekilde günahlardn kaçınırız.bi soru soacağım sevdiğiminsan dini yönden bnm kadar kuvvetli değil ben onu yinede seviyorum sizce günahmı soğıyımmı ondan??şuana kadar hiçbi yakınlaşmamız olmadı.lisede başlamıştım sevmeye o da bunu biliou 5 ene oldu hala bu seviyede bi akıl lütfen çok ihtiyacım var günaha girmektense razıyım..ii günler..

20.07.2007 - roseshah

Kardeşlerim birincisi bu

Kardeşlerim birincisi bu çıkmak veya flört müdür nedir bu tür olaylara girmek nasıl bir şey. Bu tür olayları nasıl güzel görebilirsiniz. Bir erkek veya bir bayanla çıkmak nedemektir ya! Bu nasıl bir haldirki herkes sevgili bulunca kıymete biniliyor günümüzde. Allah ıslah etsin hepimizi. Bayanları bir güle benzetirsek; siz elden ele eçmiş gülün kokusunumu daha çok seversiniz, kendinizin kopardığı gülün kokusunumu? Lütfen bu olaylara kılıf uydurmayalım. Dinimizde bu olyın iyi olduu hakkında bir yazı mı okunduki bunu yapmaya cesaret ediliyor. Hiç bir erkek (belki kızlarda) önceden çıkmış bir bayanla evlenmek istemez. Hatta erkek kendi çıktığı kızla bile evlenmez. Lütfen bu yanlışa girmeyelim. Bu hataları yapmayalım. Müslümanlığımız dilde kalmasın, lütfen mğslüman olduğumuzu davranışlarımız ilede gösterelim. Biz bunları yaparsak hristiyan veya yahudi gençlerinden ne farkımız kalır. LÜTFEN!

Evlenmiş ve ayrılmış ve hatta kötü bir olaya mazur almış kardeşime gelince. Çocuk aldırmak çok büyük bir günahtır. Ama Allah mağfiret sahibidir. İnşallah affeder. Eşinizde bu çocuğu aldırmanızı isteyerek çok büyük ayıp etmiş ve büyük bir günaha girmiştir. Ama yinede beddua etmiyelim. Malum Efendimiz (s.a.v) bile beddua etmezmiş. Allaha havale edermiş. İnşallah bundan sonraki hayatınızda mutlu olursunuz.

SELAMETLE...

"Efendim, Müjdecim, Kurtarıcım, Peygamberim! Sana Uymayan Ölçü Hayat Olsa Teperim" (N.F.Kısakürek)

27.12.2006 - gencc

Misafir610'a hitaben...

Müslüman aynı delikten 2 kere sokulmaz diyor Peygamber Efendimiz(s.a.s). Basiret, firaset ve iz'andan yana nasibiniz yoksa, 100 yıl yaşasanızda muhatabınızı tanıyamazsınız, analiz edemez, parçadan bütün göremezsiniz! Lakin basiret; alimlerin eserlerini okumak, nasihatlerini dinlemek, çok ibret almak ve Allah'ın emirlerini tutmakla hasıl olur, bedavaya değil!.. Artık öyle bir noktaya gelirsinizki sadece sîmasından bir insanın ne mal olduğunu anlarsınız, ruh kumaşının kalitesini yüzünden alenen seyredersiniz. Tıpkı Efendimiz'i görünce; "bu yüzde yalan yok! diyerek iman eden sahabe gibi! "İnsanın sîmasının altında gizlidir!"

"Deneme yanılma bilimsel metoduyla" eşelendikçe, daima tokatlar yiyeceksiniz, durmadan, defalarca!.. Erkeklerin sefil bir oyuncağı olacaksınız, sadece eğlencelik!.. Ah şu kara cehalet yok mu, zifiri cehalet!

Mâlumu ilam etmeye ne lüzum var; flört ve aşk gibi haram mecralarda dolaştığınıza göre bu sonuçlar kaçınılmazdı. Kanalizasyonda dolaşırken, kirlenmemek mümkün mü! Bataklıkta oynaşırken batmamamak kimin kârı! Ettiniz ve buldunuz. Hepsi bu.

Kendimizi boşyere aklamayalım, ak sütten çıkmış ak kaşık numaraları basiret ehlince gerçekten gülünç duruyor. Nefsimizi avukat gibi savunmayalım; alemin akıllısı biz değiliz ya..

Derhal silkinip, ilim, tevbe ve dua ile arınalım... Hemen!

27.12.2006 - arif

iyiye güzele dogru olur insallah

Basımdan gecen olayları anlatayım öncelıkle;ben 35 yasında hala ewlenmekten korkan bir bayanım niyemi genc dönemlerımde ewli bir erkege asık oldum ailemden alamadıgım sewgi ona yönelmeme neden oldu sanırım .O inanclı bir insandı ama ewlılık dısı ilşkilere normal gözüyle bakıyordu yada nefsine hakım olamıyordu yasım küçük oldugu için dogruya egrıye karar veremıyordum yani onun ne dusundugunu o zamanlar kavrayamadım herneyse bitti tövbe ettim üzüldüm allaha yöneldim ibadete düstüm bu acıyı baska türlü atlatamazdım Bilirisiniz dara dştüğümüzde hemen allaha sıgınırız kulun nankör tarafıda budur bende bunu yaptım tövbe ettim bir daha böyle bişey yapmayacagıma söz verdim Yıllar birbirini kovaladı unuttum bitti gitti kendime yenı bir hayat kurma yollarında adımlarımı atarken üniversitede biriyle tanıstım yanı ilk görüşte ask derler ya tam öyle birbirimizi gördümüzde zıt kutuplu mıknatıs gibi birbirimizi cekıyorduk tarıflere sıgmaz bir ask yasadık cevremızdekıler herkes bize gıpta ediyordu kavga ask heyecan ten cekımı hersey vardı ilk ilşkimde ki tecrübemden dolayı onun ailesini kendini arastırdım iyi bi aileye mensuptu etraftan ailem akrabalaım aracılığıyla arastırdık bekar oldugunu öğrenmıstım sevindim zaten nufüs kagıdındada bekar oldugu yazıyordu allaha sükrediyordum bana böyle bir insan nasip ettıgı için konusmadan anlaşmak denir ya O mecnun ben leylaydım okulda populer derler ya işte öyleydı kulağıma hala onun ewlı oldugu dedikoduları gelıyordu ama ailesınden akrabalarından arastırdıgım için tam anlamıyla güvenıyordum bekar olduguna .Bana ewlenme teklıfı ettı ama içimden biR his yooo bu ewlılık olmaz ben bu ewlılığın hiçbir zaman olmayacagına inanmıstım içimden bir his öyle diyordu BİZ KAVUSAMAYACAGIZ BU BEYNIMIN İÇİNDEYDI OLMAZ AMA NEDENINI BİLMİYORUM neyse ben kabul etmedim iyikide etmemısım benle kedının fareyle oynafdıgı gibi oynamıs megerse ewlıymıs ailesı saklamıs benden. Çünkü ewlı erkelerle cıkan bir sürü akrabası var acıga cıkacak hersy diye birbirlerini korumuslar imam nikahlıymıs ikide cocugu var ne kötü degolmı insanoglu işte bende hayatımda ilk defa mutlu oldugumu hıssetmısttım kötü bir çocukluk kötü bir genclık geciren bir insan nedense ömür boyu kötü bir yasam sürüyor mutsuz gözüyaslı ve yalnız AMA SÖZ !BİR DAHA BİR DAHA ASLA DÜŞMEYECEGIM AYNI HATAYA TÖVBE EDİYORUM AMA BİRİNCİ YASADIGIM BİLE BİLE LADESTI PEKI BU NEYDI YA RABBIM İNSANLARA OLAN GÜVENIM KAYIP OLDU KENDİME OLAN GÜVENIM GİBİ ....................... GÜVEN ASK SEWGİ DÜRÜSTLÜK ARTIK PARA ETMIYOR ARKADASLAR BİZİM PAYIMIZADA AHİRZAMANDA DOGMAK YASAMAK DÜŞTÜ NE YAPALIM ALLAH MUTLAK AFFEDICIDIR.........AMA LÜTFEN ONU AFFETMESİN NE OLURRR............

27.12.2006 - Misafir610

peki ben kime güveneyim?

Allah yardımız olsun,kardeşim.siz evlenmeden hakikati anlamışsınız bense,herkes gibi,tamamen saf bir hal ile evliliği fedakarlık bildim,sabretmek bildim,sevgi-saygı bildim.ve bu düşünceyle görücü usülüyle evlendim.büyük bir hayal kırıklığına uğradım,tabiki.önemli olan maddiyat değilmiş(ki ben maddiyat için evlenmemiştim,gerçekten),önemli olan görünen özellikler değilmiş,önemli olan ahlakmış,maneviyatı hissederek yaşamakmış,önemli olan vicdanmış bunu öğrendim,kısa bir evliliğn bitiminde.toplumun verdiği statüler,toplumun verdiği dindar profili hepsi boşş,önemli olan özünde,sözünde,samimi olmakmış bunu toplumda boşanmış bir bayan olarak görülen ben,çok acı bir şekilde anladım.demek ki böyle bir tecrübe etmekte varmış,yaşamımda.şu an yaşım 27 güvenim çok kötü sarsıldı.Ve,O,toplumda inançlı bir insan olarak görülüyordu.peki ben kime güveneyim?

27.12.2006 - nezihemuhittin

Kendini sigaya cekebiliyor musun?

Karsi taraftaki insanlarin hatalarini yanlisliklarini görmemiz daha kolay olur da kendi hatalarimizi, kendi eksiklerimizi göremeyiz. her iki tarafta yasam acisindan mükemmel olabilir. lakin evlilik illa bireylerin birbirine kayitsiz sartsiz uyusmasi anlamina gelmez. kopan firtinalarda her iki bireyinde karsilikli görevlerini yapamamasi yahut bu evlilige araci olan aile veya sahislarin geri cekilmesi sonrasi facialar kacinilmaz olabiliyor. tüm yük üzerinde kalan ciftler eger bunu kaldirabilmekten aciz ya da henüz bu güce sahip degillerse ilk sarsintida yikilis kacinilmaz olabiliyor.. Karsi taraftakinin hatalarini görebildigimiz kadar, kendi hatalarimizi da görebiliyor muyuz? acaba ayriligin kaynaginda bu olabilir mi?

27.12.2006 - imdat sezer

hata

tabiki,kendi hatalarımın da farkındayım.ve ben 3.5 ay gibi bir süre evli kaldım.ve 1ylık nişanlılık süresinde evlendim.şimdi geriye dönüp baktığımda nişanlılık dönemimin bu kadar kısa sürmesinden,o dönemde birbirimizi iyi tanıyamadığımızı anlıyorum.ve ilk olarak boşanmayı da o istedi.ve benim ona, her defasında söylediğim bir şey var ki insan bir anda birbirini tanıyamaz,sabretmeliyiz,demiştim ilk günlerden ayrılıncaya kadar.vebirgün beni memlekete gönderdiği bir anda aileme telefonda benimle ayrılmak istediğini söyledi.onun,için evlenmek zor olmuştu ama ayrılmak kolay oldu.ben yalnışsız birisi olduğumu iddia etmiyorum.ama en azından evlendiğim insana ilk günlerde sevmediğimi söylemedim,onu yermedim,onu küçümsemedim,ona yalanlar söylemedim,onu memleketten uzak bir şehirde hertürlü olanaklardan mahrum etmedim.(kendisi öğretmendi ve maddi durumda çok iyiydi ama )12günlük hamile iken benim baş ucumda oturup da ben baba olmaya hazır değilim diyerek ağlayan bir insan,ve eğer aldırmazsan diyerek tehditlerle beni sindiren ve kimsenin haberi yokken beni zorla çocuk aldırtan ve vicdanen hala rahatsız oluyorum,o anları hatırlarken.beni gezmeye alışmayım diye hiç şehire götürmeyen.çünkü biz doğunun bir köyündeydik.neyse işte ben hatalıyım.hatamın farkındayımmm..

27.12.2006 - nezihemuhittin

yazık olmus

hani hep derler ya okumusun hali farklıdır kültürlüdür diye ha bu olyda tamda öyle olmus okumusun hali farklıdır iste bu lafi cigneyecek bir olay okumak degil kardesler insanlik iman allah 120 günlük bir bebegi aldirmak bir insanin hayatını bitirmek masum bir insanla evlenip bilincsizce terketmek bunu okumamiş bir insan yapsa cahil derler buna ne diy4ecegiz okumus gün görmüs derler ya yok yok ben bunu anlatamadim okumak deegil hani okumakla adam olunmuyor derler ya ha tam bu laf bu insan icin bir insan önce hayatı insanlıgı okuyacak buda sabir ister allah korkusu allah sevgisi ister

16.09.2008 - asi_061

arkadasim yasadiklarin kolay

arkadasim yasadiklarin kolay kolay yutulacak seyler degil, seni iyi anliyorum, allah sana sabir versin. insan bazen cok inandigi icin bir o kadar fazla yikilir, belki inancin solar, ama sana diyecegim ( büyüyümsün, umarin "sana" diye hitab edebilirim) umudunu yitirme. herkesin kaderi belirli diye düsünüyorum, bence en iyi cözüm su anda kendi ayaklarinda durman, ugrasacagin birseyin olmasi cok önemli.tabiki her iki taraf hatali, bundan sonra ileriye bakmak düser sana, kendine yeni hedefler edinmen gerek, olan bitenlere ragmen sen yinede hayata gücenme, biliyorum söylemesi kolay, ama inan zamanla hayat sana da gülecektir. hayatin bütün güzellikleri seninle olsun.
sevgiler

28.12.2006 - celin

Konular