Seksi türbanlılar

Pembe Köşk`te zaman zaman yapılan sergilerden biriydi, yıllar önceydi. İsmet ve Mevhibe İnönü`nün at binerken giydikleri kıyafetler, el ele tutuşturulmuştu. O kadar küçüktüler ki giysiler, içlerinde bir zamanlar tarihi yazan gövdelerin yaşadığına, hareket ettiğine inanası gelmiyordu insanın. Özden Toker anlatıyordu, odalar arasında gezerken. Mevhibe İnönü`nün nasıl mahcup bir hanım olduğunu, devrimlerle birlikte gelen yeni yaşam tarzına ayak uydururken, her kadın gibi zorlandığını... Ama elbette Bayan İnönü olarak tüm ülkeye `rol modeli` olmak mecburiyeti altında bulunduğunu ve en `modern` şekilde giyinmeye gayret ettiğini. Bu gayretlerle ne giydiğine, nasıl giydiğine hep dikkat etmesi gereken Mevhibe hanım her halde o yıllarda, gardrobunun önünde durup düşünürken buna `rol model` değil, `emsal teşkil etmek` diyordu... Acaba şimdi, bugünlerde, AKP`li bakanların ve milletvekillerinin eşleri ne diyor? `Örnek olmak` mı koyuyorlar adını? Ne giydikleri durmadan tartışılırken onlar da kendilerini Mevhibe hanım gibi gardırobun önünde dertlenirken mi buluyorlar? Çünkü onlar şimdi, isteseler de istemeseler de, buna hazırlanmış veya hazırlıksız olsalar da örtülü kadınların takip ettikleri yeni `rol modeller`. Bu yüzden değil miydi, geçtiğimiz aylarda Kemal Unakıtan`ın eşinin türbanını `modern` bağlayışının manşetlerden inmemesi? Abdullah Gül`ün eşinin giydiği `çağdaş` tesettürün mercek altına alınması? Bayan Erdoğan`ın giydiklerinin `ulusal temsil` mertebesinde lüzumsuz `sinir krizlerine` yol açması? İktidarın hanımları olarak şimdi onlar diğer `hanımlara` öyle ya da böyle yol göstermiyorlar mı? Bahar, örtüleri kaldırınca

Onlar gardırobun önünde düşünedursunlar, bahar geldi aniden. Cemreler patır patır düştü, bu sene yaza, az kalsın baharsız geçiliyordu. Bu sebeple olacak, türbanda bahar modası da, `rol modellerini` beklemeden sokaklara döküldü. Her ne kadar türbanı bağlama biçimleri tarikatlara göre değişse de, sanırım giderek kişiselleşiyor bu mesele. Zira öyle sanıyorum ki hiçbir tarikat tavsiye etmez, sivri topuklu pembe çizmeleri, arkadan yırtmaçlı dar etekleri, bol makyaj eşliğinde derin dekolteli gömleği? Siz de bugünlerde görüyor musunuz seksi `örtülüleri`?! Şahsen benim hoşuma gidiyor. İnsanca zaafların tutucu emirlere karşı zafer kazandığını; nihayetinde kadınlığın örtülerin dışına taşıp kendini gösteriverdiğini izlemek hoşuma gidiyor. Başa bir namus bağı gibi bağlanan ve örtünmeyen kadınları dolaylı olarak `namussuz` olarak işaretleyen türbanın baharın da etkisiyle, bütün gövdeye giyilenlerin yanında bir `otantik aksesuvara` dönüşmesinden memnunum. Kadınlığın tatlı halleri yanında türbanın küçülüp küçülüp bir saç süsü haline gelivermesinden... Benim hoşuma gidiyor bu insanlık macerasını izlemek de acaba türbanları yüzünden okullarına giremeyen kızların içi acıyor mudur bu `aksesuvarlaşma sürecinde`? Ya da acaba kara çarşaflılar `seksi türbanlıları` kendilerince `namussuz` sayıyor mudur? Onlar `eksik mümine` olarak mı görünüyorlardır acaba daha `kapalı` olanların gözüne? Gazetelerde hep öyle resim vardır; parkta sevgilisiyle el ele yürüyen türbanlı kız, ağaçların arkasında sevgilisiyle konuşan türbanlı kız... `Yakaladık` hınzırlığıyla çekilmiş fotoğraflar. Yürüyecek tabii, öpüşecek elbette, pek tabii el ele tutuşacak. Çünkü nihayetinde insanlık, üzerindeki bütün `örtüleri` atıp özgürleşecek, koşacak, sevişecek, dans edecek. Öyle bir bahar gelecek ki, bütün örtüleri `aksesuvar` edecek...

Ece Temelkuran


66 yorum

Ece Temelkuran bile anladı

Ece Temelkuran bile anladı bir biz anlamadık bunu

16.10.2008 - Arif Cahit

özellikle tahkik abi yorumlarsa sevinirim..

s.a ben kapanma emrini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan biriyim ,baştan aşşağı siyahlar içindeyim sadece yüzüm ve ellerim açık ,yüz güzelliğim, büyük kudretten sürmeli gözlerimin dikkat çektiğini söylüyorlar,dikkatli nazarların beni ve karşımdakini günaha sokarmı... neyapmam lazım.

27.09.2008 - masumiyet

@masumiyet'e

Mahkeme-i Kübra'da Cenab-ı Hak'tan bir arzum olacak: Ya Rabbi! diyeceğim... Bu zinetinlerini tehcir eden kadınlara biz erkeklere verdiğin duyguları ver. Ve onlar bu hissiyatla kendilerini seyretsinler.

01.06.2011 - Vahid-i Kıyasi

çok yerinde bir arzu kardeşşş!

sizi okudukça,biz kadınların gerçekten (kusura bakmayın bayanlar)ahmak olduğumuzu görüyorum.gerçekten biz,siz erkeklerin bu konuda ne hissettiklerini tam olarak anlayamayız!

açık saçık kadınlar siz ne olursanız olun sizden nefret ediyorum,siz sadece erkeklerin fesat düşüncelerine malzeme olup ortak olursunuz,onların gayri meşru isteklerine zemin oluşturup,arada nikah olmadan onların bu tür ihtiyaçlarını karşılamalarına yararsınız...argoda "tuzluk" derler buna kısaca.yıllar önce tv de bir kadın vardı,kadının üstünde bilmem kaç bin tane akrep geziyordu.bu olay gines rekorlar kitabına girmişti heralde,üzerinde canlı akrep gezen kadın diye..ve kadının üzerinde bişey yoktu.akrepler örtüyordu kadının bedenini.benimde aklıma bu geldi adam gibi örtünmeyen,orasını burasını ima eden kadınlarla ilgili.yani onları öyle bir görüntüye layık gördüm öteki dünyada...

sizler sadece üstü yıldızlı,süslü,altınlı,gümüşlü aksesuarlarla süslenmiş insan necasetisiniz.yani bk un üstünü yıldızlı taşlarla süslersiniz ama altında yine o malum necaset barınır ya işte siz de tam öylesiniz.görüntünüz güzel olsa bile,kokunuz kendinizi ele veriyor!duymayı bilene....saygılarımla....

06.10.2012 - yusuf a.s

s.a.

bahsettiğiniz kadar takvalımısınız.. bu kadar takvalı isen bunu bilmen gerekir..

12.10.2008 - safa82

Masumiyet ve Yüz güzelliği

Tesettürün Mühim bir şartı.
Tesettür bütün vücudu eller ve yüz dahil örtmelidir.

Cahiliye devrinde de kadınlar baş örtüsü
kullanırlardı. Fakat yalnız enselerine bağlar veya arkalarına bırakırlar, yakaları önden açıp ve gerdanları olduğu gibi göstererk ziynetleri ortaya çıkarırlardı.
Günümüzde çağdaşlık diye niteledikleri bu giyim şekli Nur suresi 31. ayeti ile yasaklanmıştır. "Örtün de neyle ve nasıl örtünürsen örtün" diyen bazı zamane gafilleri ayetlere ve hadislere muhalefet etmektedirler.Halbuki Alimler büyük ziynetlerin içine boy, pos, güzellik, beden ve endamın yanında yüzü de dahil etmişlerdir. Çünkü bu zinetleri tasvir eden şiirler ve şarkıların olması erkeklerin nazarlarını çekecek ve gönül oyunlarına kapı açacak olan yerlerin başında yüzün geldiğini gösteriyor Göz, kaş, yanak, dudak ,gibi azaların da daha büyük gönül ilişkilerine giden yolda küçük gönül ilişkilerinin fidanlığı olduğu için,alimler bedeni geniş ve baştan aşağı bir örtü ile setr etmesi yanında tesettürün içine yüzü de dahil etmişlerdir..

Örneğin başı kapalı yüzü açık bir bayanın yüzünde namahremin iştihasını açan ve kabartan o kadar şey var ki, mana yüklü, bakışlar, Tatlı gülüşler ve tebessümler, erkeğin aklını başından alıp belki gönül oyunlarına, flörte, zinaya kapı açan bir ön kapı , bir fidanlıktır.Kadının aleyhine taciz, tecavüz ve tasallut olarak dönecek bir fitne kapısı olabilmektedir.erkeklerin iştihasını kabartan ve erkeği kadına aşık edip peşinde sürükleyen en büyük etkenlerden biri yüzdür.Demek kadının yüzünün de namahremlere gösterilmemesi gerekir. Demek yüzün mahremiyeti saçtan daha büyük ve zaruridir. Çünkü Özellikle bu asırda suretperestliğin putperestliğe denk bir konuma geldiği, bütün karelerde ve akımlarda yüz güzelliğinin ön plana çıktığı ve bütün sanatsal ve bilimsel ve sosyal olaylarda yüz ve fiziki güzelliğin işlendiği, büyük sanayilerin örneğin moda ve kozmetik vb gibi tüketime odaklı sanayilerin en büyük malzemesinin ve propagandasının yüz ve beden güzellik üzerine kurulduğu kadını sadece güzelliği ile değerlendiren bu dehşetli asırda yüz kapatılmadığı ve namahremlere gösterildiği sürece erkeklerin namahremlerin iştihasını açmaya ve günahları kazanmaya ve kazandırmaya devam edecektir. Baş örtüsü ile yetinen ve örtündüğünü zannedenlerin yüz ve bedenini tam açıkta bırakarak örtünmesi örtünün sadece yüzde birlik bir kısmını teşkil etmektedir.yüzde doksan dokuzluk kısmı ise yüz ve bedeni örtmekle gerçekleşir.yoksa sadece saça mahremiyetlik verip yüz ve bedenin bütün güzelliklerine ortaya dökecek şekilde giyinmekle tesettür olmaz,tesettür bir bütündür,bu bütünlüğü bozan giyim hal ve tavır ile tesettür gerçekleşmez.

Hanefi âlimleri her ne kadar el ve yüz mahrem değildir demişlerse de o yüzlere zaruret olmadığı zaman bakmanın haram olduğunu beyan etmişlerdir.Öyleki Hanefi alimleri genç daha bluğa ermemiş güzel çocukların yüzlerine bakılmasını bile mekruh görmüşlerdir.çünkü o cocuk o haliyle genç bir kız gibi görünmektedir.bu hükümde kadınların yüzüne zaruret dışında bakmanın caiz olmadığı gösterdiği gibi kadınlarında zaruret olmadığı müddetçe yüzlerini açmamaları gerektiğini gösteriyor.çünkü bütün fitneler kadın odaklı bir vaziyete girmiştir.

Tesettürü giyme tarzı :
1- İbni abbas (r.a) yukarıda mealini verdiğimiz Ahzab suresinin 59. ayeti hakkında şöyle demiştir “Allah mü’min kadınlara bir hacet için dışarı çıktıklarında yüzlerini başlarının üzerinden cilbablarıyla örtmelerini ve yalnızca bir gözlerini açmalarını emretmiştir. (Taberi, İbni Kesir, Suyuti Dürrül Mensur Ve Sabuni)
2- İbni Sirin şöyle demiştir : bu ayeti (tabiinin büyük alimlerinden) Abidetüs-selmaniden sordum. Elbisesiyle başını, yüzünü örterek, sol gözünü açarak, hareketleriyle nasıl olacağını gösterdi. (Suyuti Dürrül Mensur, İbni Kesir )
3- İbni abbas ve Katade şöylede demişlerdir : Alnının üzerinden bağlar, diğer ucunu da burnunun üzerinden bırakır. Gözleri görünse de bu hal onun göğsünü ve yüzünün büyük bir kısmını örter. Hasanı Basri ise “yüzünün yarısını örter” demiştir. (Tefsiri Kurtubi ve İbni Kesir)
4- Tefsiri Beyzavi : Bir hacet için dışarı çıktıklarında çarşaflarıyla bedenlerini ve yüzlerini örtsünler. (c: 2-s:252)
5- Ebul Ferec İbnül Cevzi : başlarını ve yüzlerini örtsünler. (Zadül Mesir. C:6-s:422)
6- Tefsiri Celaleyn : Cilbab kadının bütün vucudunu örten örtüdür. Hacetleri için dışarı çıkarken bir kısmıyla yüzlerini örterler, ancak bir gözlerini açıkta bırakırlar.
7- Sahabe ve tabiin döneminden sonra gelen bütün büyük müfessirler de bu ayeti (yukarıda geçtiği gibi) aynı şekilde tefsir etmişlerdir. (Tefhimül Kur’an: c:4.s:459)
8- Tefsirlerin izahlarından anlaşılacağı üzere : cilbabı örtmekte iki şekil vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. İkincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp, gözlerini ikisi de açık kalsa bile yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. (Elmalı : c:6-s:338)


Tesettürün tatbik şekli :
1- Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir : cilbab ayeti nazil olduğunda ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılıkla çıkmışlardı ki; başları üzerinde kuşlar varmış gibi idi. (Elmalı : c.6-s.338, Kurtubi)
2- Hz. Aişe (r.a)de şöyle demiştir : Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Cilbab ayeti indiği zaman mırtılarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah (asv) arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi idi. (Elmalı : c.6-s.338) (mırtı bir çeşit kumaştır)
3- Hz. Aişe (r.a) nın cilbabıyla yüzünü örttüğüne dair buharide bir rivayette vardır.
4- Rivayetlerden anlaşıldığına göre peygamberimiz (asv) döneminde peçe takan kadınlar bile vardı. (Bütün Yönleriyle Asrı Saadet: c.4.s.356)
5- Müslüman ahalide günümüze gelinceye kadar yukarıdaki kur’anın emri ve onun izahları muvacehesinde hareket etmişlerdir. Elmalı yukarıdaki cilbabın sarma şeklinin birincisini, yani yalnızca bir gözü açık bırakmayı tarif ederken “bizler yetiştiğimiz zaman memleketlerimizde annelerimizin tesettür tarzı bu idi” der. İkincisini anlatırken de “ 1310 da İstanbula geldiğim zaman İstanbul hanımları bir peçe ilave edilmek ve elde açık şemsiye bulunmak şartıyle tesettür tarzları da buydu” der. . (Elmalı : c.6-s.338)
6- Hülasa : Çarşaf, luzumsuz, gereksiz bir takva değil kur’anın emridir. Başta sahabeler olmak üzere Ümmeti Muhammedde şimdiye kadar bu emre imtisal edegelmişlerdir. Günümüzdeki hanımlarda “kınayan kimsenin kınamasından korkmazlar” ayeti mucibince bu emre imtisal etmelidirler. Fakat başkalarına bu hakikatı anlatır veya tavsiye ederken karşıdaki muhatabın durumunu da gözönünde bulundurmak gerekir.

Mesele :
Burada şöyle bir itiraz akla gelebilir:“Görünen kısmı müstesna, zinetlerini göstermesinler.” (Nur: 31) ayetinde görünen kısımdan kasıd ülemanın cumhuruna göre eller ve yüzdür. Buna göre eller ve yüz avret değildir ve örtmeye gerek yoktur. Halbuki yukarıdaki açıklamalarda, dışarı çıkarken kadının yüzünü de örtmesi lazım geldiği anlatılıyor. Bu ise bir çelişkidir.


Elcevap: Ayetteki ibaha ve ülemanın “el ve yüz avret değildir” ifadesi, kadının evinden dışarı çıkarken yüzünü açmasına bir cevaz vermiyor. Bu hususta ülema el ve yüzün açılmasıyla ilgili şunlarıda söylemiştir:
1- El-yüz avret değildir demekle bunları açmak gerekir manası kastedilmemiştir. Bazı haller ve zamanlarda bunları örtmede zorluk olduğu için şeriat bunda ruhsat göstermiştir. Fakat bu ruhsat daimi değil, bazı hallerle kayıtlıdır.
2- İbadet esnasında (ihram, namaz gibi durumlarda) kadın el ve yüzünü açar. (Beyzavi, Makalatı Kevseri)
3- Mahkemede şahitlik, dünürlük, tedavi gibi sebeplerle kadın el ve yüzünü açabilir. (Razi (mefatihül gayb), Elmalı)
4- Ülemanın kadının el ve yüzünü açmasına verdiği cevaz fitne olmadığı zamanlarla mukayyeddir. Fitne korkusu olduğu takdirde kadının yüzünü örtmesi emredilir. (Makalatı kevseri : 309, Tefsiri Kurtubi, Tefsiri Celaleyn)
5- Genç bir kadının erkekler arasında yüzünü açması men’ edilir. Çünkü bu durumda fitne söz konusudur. Yahut şehvetle bakmak söz konusudur. Bunun manası şudur : böyle bir kadın erkeklerin yüzünü görüp, fitne meydana gelir korkusuyla yüzünü açmaktan alıkonulur. Çünkü yüzü açık olan kadına şehvetle bakılır. (Zuhayli:c.1.s.458, İbni Abidin Tercemesi: c.2.s.113) Günümüz geçmiş asırlarla mukayese edilemeyecek kadar fitneli bir zamandır. Ülemanın kendi asırları için söyledikleri şey bizim için muzaaf bir durumdur. (İdris FERİT’in “Çarşaf” adı yazısından alıntı)

Denilse ki Hz. Ebubekirin kızı, Peygamberimizin baldızı Esma ince bir elbise ile Rasulullah (s.a.s)’ın haneyi saadetlerine ablası Aişe Validemizi ziyaret için gelmişti. O sırada haneyi saadette bulunan. Hz. Peygamber Esmayı görünce ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:”Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca şu ve şu yerlerinden başkasının görmesi uygun değildir. Hz.Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti.Efendimiz aleyhisselatüselam el ve yüzü müstesna tutmuştur.
Bizde ehlisünnet namına deriz ki: Cumhurun burada ittifak ve icmaları şudur ki, burada bedenini teşhir ve vaaz edecek bir elbise ile ne mahremin nede namahremin karşısına çıkamayacağına işaret etmekle kesin bir hükümle mahremlere karşı el ve yüz hariç tam tesettüre riayet edilecek ,namahremlere karşı ise el,beden ve yüz kapatılacak.namahremlere karşı yüz ve bedeni tepeden tırnağa kadar örtmeden çıkmak şeran caiz olmalyacağına işaret vardı..Bu gerçeğe ayeti kerime şöyle işaret ediyor: Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini muharemattan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları ziynetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tövbe edininiz ki, kurtuluşa, eresiniz.Demek zinetleri gizlemenin en mühimi namahremlere karşı olanıdır.örtü içindeki kadının yüz beden vb gibi zinetlerinin tanınmaması gerekir.kadının siyasi, idari ve içtimai olsun zaruret olmadığı müddetçe kadın ve erkeğin birbine görünmemesidir. Yani erkekle kadının aynı ortamda zaruret olmadığı müddetçe ihtilat halinde bulunmamasıdır. çünkü örtü ile ilgili ayeti kerimenin üç defada üç mertebeyi natık olmak üzere nazil olması 33-59 ayeti kerimesi yüzün örtülmesini, 33-53 ayeti kerimesi irhayı ,hicab yani perdeyi indirmek,olan içtimai hayatta haremlik selamlık uygulanması ,24-31-33 ayeti kerimesi şer-i bir zaruret olmadıkça kadınların hanelerinden çıkmamaları ile nehyolunmaları gösteriyor.

kardeşim hazırladığım kitaptan iktibas ederek hazırladığım , bu yazı doğrultusunda sizin şeklen hz fatıma ve aişe gibi olma hassasiyetinize sevindim.ama fasık hain gözler kadında hep bir açık ararlar ,bir kaçamak bir umut bir lezzet kapısı ararlar kadında.bacak kapalı ise bedene bakarlar beden kapalı ise başa bakarlar, baş kapalı ise yüze bakarlar, yüz kapalı ise ümitsizce açıkta göz varsa oraya bakarlar, bir ümit ışık ararlar,kuvveyi şeheviyeleri ifrat noktasına çıkan asrımızın insanları hep başkalarının namuslarını payimal etme düşünceleri taşırlar,çünkü akıl fikir kalp hep cinsellikle zehirlenmiştir.eğer sizde yüz açıksa ve dikkatleri celp ediyorsa ve fitne olacaksa kapatılması gerekir.çünkü siz bir kadın olarak size çevrilen gözlerin niyetlerini hissediyorsunuzdur.sizde bakacak bir yer bulamayan erkeklerin dikkatlerini yüzünüze çevirdiklerini anlıyorsunuzdur.bu şekilde size bakan zehirli bakışların göz zinasına maruz kalması kaçınılmazdır.eğer ki bir de farklı bir güzellik varsa sizde,daha fazla dikkat çeker. Çünkü insan bilinmeyini merak edip ardına düşer.bu asrımıza kadar zaten kadınların yüzleri kapalıydı bırak bizimkileri Avrupalı kadınlar bile peçe takıyorlardı Müslüman kadınlar gibi.
Kardeşim mümin bayan zaruret halinde erkeklerle konuşacaksa bu konuşma ciddi vakarlı ve gözlerinin içine bakarak olmamalı,bırak yüzyüze perde arkasından bile konuşmalarda peygamber hahımlarından ciddi ve vakarlı konuşmaları istenmiştir.çünkü konuşulan kalpler bugün artık cinsel hastalık kaynıyor.acaba o hain bakışların maruz kaldığı beden ve yüzlerdeki izleri kadınlara görünseydi hiç biri yüzünü değil bedenini açmazdı,ben sizin yüzünüzü örtmenizi esaret değil özgürlük olarak görüyorum,böyle yaparak kalplerin kirlenmemesine bozulmamasına hizmet etmiş olursunuz.şeklen o zaman tam Hz fatımalar benzediğiniz gibi inşallah ahlakande onlar gibi olurusunuz.yarın yevmi mahşerde siz mi daha çok Hz fatımalara benzersiniz yoksa yarım ,çeyrek örtünen örtündüğünü zannedenler mi benzerler.
kıyas edin.bu zamanda elinde imanı tutmak kor ateşi tutmak olmasında kadınlar için örtünün yeri en büyüktür.benim nazarımda iffet ve hayanın kalası olan çarşaf yada siyah örtü ve pardöse giyenler velidirler. Hz Fatma Meryemdirler.nefsin modanın değil rablerinin emirlerine uyarak fedakarlık eden haya timsalleridirler.sizin gibi olanlara inşallah yarın yevmi mahşerde kuran şahitlik edecek ve benim istediğim gibi örtündü diyecek,peygamber benim hanımların gibi örtündü diyecek,,Hz iaşeler Fatmalar bizim gibi örtünmüş fitne fücur çıkarmamış,diyecek inşallah..ya Yahudi modasına göre nefsine göre şeytanın telkinlerine göre örtünenler ne diyecekler siz düşünün.
masumiyet saf kalması için içine harici maddeler karışmaması gerekir.altına sarı bakır katarsanız değeri düşer,süte su katılırsa kıymeti düşer,güzelliğe şükür katılmazsa ziyadeleşmesi biter,iffet haya katılmazsa değeri düşer,güzelliğe zehirli bakışlar katışırsa manen çirkinleşir çirkefleşir kıymeti düşer.


Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

08.10.2008 - tahkik

Allah'ın emrini

Allah'ın emrini beğenmiyor,eksikmi buluyorsun kardeşim.eğip bükmeye devam edin bakalım.örtünmek farzdır,nasıl yapılacağı da Kur-an'da belirtilmiştir. ama isteyen yüzünü de kapatmak istiyorsa isterse peçe taksın isteyen başka türlü yüzünü kapatsın.Ama buna Yüce Kur-an'ı alet etmeyin.Kur-an'nın emrettiği ortadadır.Orda ne buyruluyorsa doğrusu odur.yok aslında şu anlama geliyormuş yok bu anlama geliyormuş.o şunu demiş bu bunu demiş.yok yüz de kapanırmış yok tek göz açıkta kalacakmış.hayret birşey

13.10.2008 - devonion

ne mutlu peçeyle özgürleşen hanımlara

s.a muhterem tahkik abim ,belkide kardeşim ,ne önemi var değilmi ,önemli olan din kardeşi olmamız . masumiyet ve yüz güzelliği adlı yazınızı okudum, okurken tamam işte budur dedim bundan daha açık ve net ikna olabileceğimiz bir yazı olamaz ,sizden Allahu teala razı olsun ,yolunda daim eylesin.sizden bizi aydınlatmanız için bir konu hakkında daha yazı istesem yok demessiniz herhalde ,sizin için bir onurdur emribilmağruf nehyianilmünkerdir inş........ soracağım belkide herkesin merak ettiği zaman zaman aklına gelen birşeydir ,bizler rabbin emirlerini yerine getirirken aynı zamanda getiremediğimiz nefsimize ağır gelen şeyler vardır fakat inkar etmeyiz,mesela namaz kılan kuran okuyan biriyken dedikodu yaparız ,namaz kılıyoruzdur tesettürümüz tam anlamıyla yoktur,yada namaz kıldığımız halde sureleri duaları tam anlamıyla bilmiyoruz tecvidden mahreçten uzagızdır .bunun gibi çok örnekler vardır ,hatta bazen bir hacıyı eleştirirler hacı ama ne paragöz,yada yaa çarşaflı ama gelinine yada kayınvalidesine kötü davranıyor gibi eleştiriler vardır müslüman bir emri yerine getirirken birini getirmedi eleştirilirde eleştirilir hatta amann o örtünmesin o okumasın kılmasın gibi devam eder gider ,tabiki bir müslüman herzaman herdaim örnek olmalı ,olamadığını varsayarsak nasıl davranmalıyız yada kendimizin nefsine bir emir ağır gelir yapamazsak .öteki yapabildiğimiz emrin sevabı eksilirmi .... saygılarımla...masumiyet......

10.10.2008 - masumiyet

sexsi türbanlılara ithaf olunur

sevgili okuyucular ilk önce Allahın selamı hidayeti hepimizin üzerine olsun ,biliyormusunuz erkekler arasında artık açık bayanların onların nefislerini uyandırmadıklarını ,başörtüsünü bir aksesuar olarak kullanan dar etek ve pardüse giyen mahrem yerlerini belli eden hanımların daha çok cezbedici tahrik edici olduğu konuşuluyor... kesinlikle kendinizi kapanmış tesettüre girmiş kabul etmeyin ,sizler giyimli çıplaklarsınız....

19.09.2008 - masumiyet

selamın aleyküm

kardeş yazınızı tasdik ediyorum.rabbim bu gibi beşeriyete geçekten hideyet eylesin hidayete de layık değilse helak eylesin.

rabbimin daim huzuru ve bereketi üzerinize olsun

26.10.2008 - ahsenül_kelam

tahkik abi ye

s,a abi bende derdimi paylasmak istiyorum ve banada bir seyler soylerseniz cok memenun olurum.. simdidien Allah razi olsun..
diger kardesleriminde yorumunu beklerim elbette.. tskler..

Beim 15 yilik evliligim var. ve iki cocugum var..derdim esimle iligili..esimde aradigim sevgiyi degeri ilgiyi bulamiyorum abi.. bana iliskimiz tatmin edici gelmiyor cinsel yonden esim cok zayif.. ve biraz gucsuz birisi.. bu gune kadar onu utandirmamak icin hep cok memenun gibi davrandim ama cinsellik olmayinca sanki aramizda bir bosluk var gibi hissediyorum... ona soylemeye utaniyorum az cok kendiside farkinda olayin... ben esimle derdimi paylasmayi severim ama esim butun bunlara ragmen benimle duygusal yonden gonlumu dahi almiyor... konusmuyor... bana hic bir minnet duymuyor.. yani onun icin ha olmusum ha olmamisim hic farketmiyor.aramizda sicaklik yok bu beni cok uzuyor .. o cok soguk .. karakter olarak cok farkliyiz... ben cok duskunum o degil.. baskalari daha onemli onun icin.. arkadaslari oldugu zaman cok konuskan birisi bense ailem icin her seyi yaparim..... once ailem gelir.. cocuklarada oyle hic onlarla sevgi sefkatli konusmuyor hep soguk soguk.. surati asik hep hasta modunda morali bozuk yorgun.. halbuki aksama yatar yinede ayni seyler .. agir islerde calistigindan degil... analayamadim bu insani bir turlu.. bende yoruldum pesinde kosmaktan bende deger verildigimi bilmek istiyorum... ama bu evde ben bir hicim :(

Allaha dua ediyorum ...elimden baska bis ey gelmiyor ama bazen doluyorum..: (

hakkinizi helal edin.

18.09.2008 - Sebnem

Gurbet İçinde gurbet yaşayan bayanlar.

Kardeşim öteki bayanlarımız gibi gurbet içinde gurbet hüznünü yaşıyorsunuz..evinizde de gurbettesiniz,sokaklarda gurbettesiniz,şehrinizde gurbettesiniz,zaten yabancı bir ülkede gurbetin elemini yaşıyorsunuz.Sizin gibi sevilme hakları,sevinme hakları,mutlu olma hakları ellerinden alınmış gasp edilmiş nice gurbetçi bayanlarla dolu etrafımız.anne, baba, memleket, ülke, vatan topraklarından uzakta garip bir hayat yaşayan gurbetçi bayanlarımıza birde eşlerin yaşattığı bu gurbet zulmü var.kafir zalim fasık kadınlara ikram edilen sevgiler eşlerden esirgenince gurbet daha da zorlaşıp ve garipleşiyor.sevgi muhabbet ve aşktan uzaklaştırılıp yalnızlığa hüzne eleme gözyaşına sürgün edilip mahkum ediliyor gurbetçi kadınlar.evet kardeşim rabbim gurbetçi kadınları na ikinci gurbeti evlerinde yaşatmasın.
>
> Kardeşim insanların sabrını rabbim hep farklı yollarla ölçer kimisine kötü bir eş,kimisine ömür boyu bir hastalık, kimisine kötürüm olma sakat kalma kör topal olma, kimisinin sevdiklerini elinden alma vb gibi şekillerle imtihan eder.bu sabır ve tevekkül imtihanın neticesine göre o insan kemalat makam ve derece kazanır.bazen o sabır neticesi olarak başkalarını da kurtarır.siz şimdi sabır ettiğiniz şeylerde sebat gösteremeyeceğinizi düşünüyorsanız,başka noktalardan sabır etmeyi öğrenirsiniz.ama sabır kuvvetinizi gereksiz boş şeylerde tüketmeyin,şimdi çocuklarınız için sabır ediyorsanız.birazda rabbim için sabredeyim,birazda evlilik için sabredeyim demelisiniz.yok zaten hepsi için sabrettim ve artık sabır edecek gücüm kalmadı diyorsanız.rabbimden akıbetinizin hayrı için dua isteyin,bazen insan için kapılar hikmetle kapansa da rahmetle başka kapılar açılır.bazen kangren olmuş uzvu kesmek bütün beden için hayırlı olabilir.yani eğer evlilik denen ulvi ve kudsi kurumun rahmetinden faidelenemiyorum diyorsanız ,ve eşimin benim haklarımı gasp etmesi neticesi onun haklarını çiğnemekten korkuyorum,diyorsanız.çocukların ahlaki ve dini yönden gelişmeleri için hiçbir katkı sağlamıyor diyorsanız karar sizindir.eğer fırtınada kalmış bir gemide değerli hazineler yoksa o gemiyi değil insan kendini kurtarmaya çalışmalı,eğer huzursuzluk keder elem fırtınalarına tutulmuş bir evlilikte sevgi, saygı elması, hoşgörü ve anlayış yakutu,muhabbet ve aşk altını ile yüklenmemişse insanın tabi ki kendini kurtarması gerekir.batacak olan evlilik zaten bir kıymet ifade etmeyecektir.evlilikler aşk muhabbet sevgi dürüstlük süsleri ile süslenmedikten sonra nefret yalan sadakatsizlik pislikleri ile çevrilir.islamın size verdiği hakları kullanarak.daha hayırlısını isteyebilirsiniz.ama bu hayırlıyı isterken temkinli ve dikkatli davranmak gerekir.iştişaresiz,istiharesiz,hareket etmemek gerekir.evlilik kararı ne kadar ciddi ise ayrılık kararı da öyle ciddi ciddi düşünülmesi, eksileri artıları hesaplanması gerekir.çünkü etrafımızda o kadar kınayıcı insan ahmakları vardır ki,etrafımızda o kadar namus düşmanları var ki,etrafımızda o kadar şehvet haramileri var ki dikkatli olmak gerekir.gerekçeler sağlam olmalı,dünyanın sıkıntı ve bela ve musibetine karşı bana yarenlik etmeyen,sevinçlerini paylaşmayan bir insan ahiret arkadaşı hiç olmaz.o yolda beraber olacak eşi bulmak gerekir.
>
> Kardeşim eşinizin gözü dışarıda olması elindekilerin kıymetini bilmemesi ve dışarıdakilere kıymet vermesi ve kıymet ölçüsünde dengesiz davranmasındandır.onun gözünün dışarı dönmesinde siz eksikliklerinizi görmeye bakın.eşin kalbine gidecek yollar için ilmi siyaset yapıyor musunuz.,ona tatlı sözlerle yaklaşıyormusunuz..onu hayatım, tatlım, bi, tanem, gülüm, gibi sözlerle çağırıyor musunuz,.bunları denemediyseniz deneyin.çünkü buda eşinizin gözünü dışarıdan içeri çevirmeye vesile olabilir.eşinizin gözünün dışarıda olması sizin kıymetinizin olmamasından değildir.elmas altın yere çamura da düşse değerinden bir şey kaybetmez.kıymeti fark etmemek zafiyettir,kuyumcu altının ayarını hemen anlar.
>
> Siz eşinize sevgi ile yaklaşın ve sevginizi esirgemeyin, dinimizde zarara karşılık zarar vermek yoktur,eşiniz size sevgisizlikle zarar verse de siz zarar vermeyin,şeytanın vesveselerine aldanmayın,Bakın rabbimizi ona ettiğimiz onca ihanet,nankörlük,isyan nisyana bedel yine bizi besleyip büyütüyor yaşatıyor,o merhametin küçük bir numunesini sizde eşinize gösterin,umulur ki kalbi vicdanı yumuşar,
> Size karşı buz tutmuş olan eşinizin sevgi, muhabbet , aşk ve sadakat buzlarını muhabbet, sevgi alaka ve sadakat güneşcikleri ile çözmeye çalışın,eşinizin azabına ve yanmasına çalışan dünya cennetindeki cehennem hurilerinden uzak tutmanız onun iyiliği içindir.senin elinle eşin hidayete gelse ailen çocukların evin yuvan kurtulur.bir insan sayende cehennem azabından kurtulur.dinimiz kadının dışarıdaki erkeklere değil içerideki eşe karşı süslenmesini istiyor,eşinize deyin ki “bak sokakta gördüğün ve ağzından salyalar akıttığın o düşük kadınlar eşlerini eğer beğenip sevselerdi onlardan başkasına kendini beğendirme kaygısı ve zahmeti çekmezlerdi.bir erkeğe beğendirmek yerine yüzlerce erkeğe kendilerini beğendirme zahmeti ve ihanetini yapıyorlar.her gün yüzlerce erkeklerin hayal yataklarında kirleniyorlar.böyle kadınlara sevgi ve muhabbet vermek ancak akılsız ların işidir.
> Kendinizi enayi gibi hissetmeyin siz enayi değilsiniz siz şefkat kahramanı olan anasınız.siz eşinize sadakat gösteren Meryem misali bir eşsiniz.siz kalp gönül ruh hissiyat madenlerinde merhamet şefkat sevgi muhabbet bulunduran bir mübarek mahluksunuz.
> Kadınlara nazar etmede evli bekar herkesin muzdarip olduğu bir şeydir.zinanın en çok işleneni olan göz zinasına maalesef her erkek maruz kalmaktadır.çünkü eğer iman kuran ve sünnet ile desteklenmezse her nefis o harama meyledebilir.çünkü eşiniz ve bizlerin karşısında şeytanın kumandasında çıplaklar ,hayasızlar orduları var olan,insanın nefsine hakim olamayacağını hadis haber veriyor.böyle bir konumdaki bir erkekten böyle bir şey beklememeniz imkansız.çünkü zaten eşinizin dini ve imanı yarım yamalak.şehvet kuvvetini yükselten ahlaksız çıplak kadınlar o şehvetlerine erkekleri köle ediyorlar.Allah onları ıslah etsin öncelikle.
>
>
> Kardeşim eşlerin muhabbetini çalmada tv nin rolü büyük. kavgalar o aptal lağım kutusu yüzünden çıkıyor.eşinize en büyük kudsi ulvi vazifesi olarak o çocukların yetiştirilmesin gerçeğini hatırlatın.çocukları okutup adam etmek sorun değil o çocukları ahlak iffet edep iman namus ile donatıp yetiştirmek önemlidir.o çocukları dinsizliğin namussuzluğun, kafirin, zalimin, ahlaksızlığın acımasız pençelerinden korumak için öncelikle televizyon belasından vazgeçmek gerekir yada kontrol altına almak gerekir..çocukların yanında ahlaksız ve hayasız görüntüleri izlemek ve o çocuklara izlettirmek divaneliğini yapacak olan baba o çocuklarına kötülüklerin en büyüğünü yapıyor.başkalarının namuslarını mukaddes görmeyen bir baba kendi namusu olan çocuklarının namuslarını demek mukaddes görmüyor.başkalarının karı ve kızlarını izleyen zevklenen bir adam o kızların kadınların birilerinin kızları, anaları ,bacıları olduğu gerçeğini bilmesi gerekir.çocuklarınızı bu noktada eşinize baskı yaptırın.çünkü o çocukların bu tür görüntülerden rahatsızlık duyması babayı geri adım attırabilir.bugun dünyada çocuklara özellikle kız çocuklarına yapılan zulümler kadın ticareti sübyancılık denen pisliğin ulaştığı korkunç boyutları bildirin.tv deki o pisliklerin çocukların dini imanı ahlakı ve iffeti ile nasıl çeliştiğini nasıl çocukların kötülüğüne çalıştıklarını söyleyin.siz yaptığı yanlışlar için bu tavrı aldığınızı gösterin çünkü çocuk üzerinde olumsuz etki bırakan filmler diziler pisliklerin mesuliyetini analar babalar çekeceklerdir.Ayet “yakıtı ateş ve taşlar olan cehennem azabından ehlinizi koruyun diyor.Peygamberimiz her baba aile sürüsünün çobanıdır diyor.sürünüzü koruyun şeytan kurdundan, insi ve cinni şeytanların saldırısından.ama babaları eve ahlaksızlık hayasızlık dinsizlik kurtlarını getirmiş çocukların üzerine salıyor.işin ciddiyetini eşinize bu temsil ile anlatın.sözünüzü hikmetle söyleyin ve peygamber ve dine dayandırın.böyle olunca tesirli ve etkili olur.çünkü dini hakikatler vicdana baskı uygular,
>
> Kardeş insan vardır 50 yaşında kemalattan ciddiyetten olgunluktan uzaktır insan vardır 15 yaşında kemalat olgunluk edep ve haya ile donanmıştır..olmayınca tabağında edep fazilet olgunluk ne gelir kaşığına.peygamberimiz kendilerini taşlayan taif halkı için azap getirmek isteyen Cebraile hayır demiş onlar bilmiyorlar bilseler bir peygamberi taşlamazlar.kısa bir müddet sonra o taif halkı kendi rızalarıyla islama geçmiş.şimdi kardeşim eşiniz bilmiyor cehaletin koyu karanlığı onu kuşatmış herkes gibi,peygamberin aile hayatını bilen bir insan baştan sona edep ile donatır kendini.nefsini bilen kendini bilir,kendini bilen rabbini bilir,rabbini bilen haddini bilir haddini bilen ise rabbine hakkıyla kul olur,rabbine hakkıyla kul olan ise evinin çevresinin milletinin en sevimlisi olur.siz eşinizin cehaletine savaş açın.ama her işi nazikane ve kavlileyn yapın.herkesin bir kırılma noktası vardır.o noktayı bulun.herkesin bir zaif damarı ve pes etme eksikliği vardır.
>
> Kardeş eşinizin cinsel haklarınızı gözetmemesi noktasında zaten muzdarip olmanıza üzülüyorum.çünkü eşinizi hayasızlık ahlaksızlık düşüncesi ile sınır engel tanımadığı için cinselliği helal haram demeden yaşayabiliyor,etrafındaki satılık kadınlarla düşük günü birlik iffetini namusunu satan kadınlarla,yada tv lerdeki pislik sütun fahişesi kadınlarla avunubiliyor ama namuslu kadın için aynı şeyleri yapma vicdanı ve ortamı yoktur.hep hakkı gasp ediliyor.bu noktada size düşen ya sabırdır yada helal dairesinde ayrılmak.evlilik tek tarafın arzularının tek taraf lehine tatmin edilmesi değildir.kadın ne doğurma fabrikası nede erkeğin dölünün klozet kutusudur.cinsellik iki ruhun kalbin hissiyatların duyguların imtizacı dır birleşmesi beraber sükunet bulmasıdır.Allahın kullarına verdiği duyguların helal mecrası olan iki kişi arasında giderilmesidir.Hz Ömer efendimiz kadınları düşünerek askerliği onlar için kısaltmış ki kadınların hakları giderilsin.sonuçta kadının nefsi daha fazladır.erkeğin işi sadece karısının boğazına bir lokma,üstüne bir hırka koymak değildir.kalbine aklına ruhuna duygularına sevgi muhabbet aşk ta koymaktır.
>
> Kardeşim cazibedar fitneler içerisinde bulunup ve aklını yitirmiş olan gençlik ve insanlık hayvani şeytani cinselliğin esiri olmuştur.müptela edildiği aslında hayvanlığa ve vahşete hizmet eden,kadın ve erkeğin yatak odasında ki mahrem gizli hallerini yatak odalarından dışarıya zevk film diye çıkarılıp evliliğin cinselliğin ailenin yıkılması için kurulan şeytani tuzakların en büyüğü olan porno film ve görüntülerle insanlık zevk almak yerine iyice tatminsizlik bulmuştur,beynine ve düşüncelerine üşüşen çirkef görüntüler yüzünden elindeki tatmin lezzetini de kaçırmıştır.eşlerinin de o filmlerdeki kadınlar gibi olmasını isteyerek eşlerine o cinsel vahşetin kurbanları olmalarını,aşağılık mahluklar olmalarını,bütün edep haya din iman ahlak namus sınırlarını çiğnemelerini isteme cüretini göstermeye başlamışlardır.eşlerinden o fahişeler ve ahlaksız zavallı kadınlar gibi davranmasını isteyerek böyle bir yolla lezzet alma divaneliğine kalkışmaktadırlar.eşlereni o fahişelerle kıyas ederek muhabbetleri onlara vermektedirler.yanındaki helal olanı bırakıp başkasının altına yatan kadınları arzulamaktadırlar.sınır ve ahlak kurallarının dışına çıkalarak hayvanları taklit etme yarışına girilmiştir porno filmlerle,bu küresel vahşet film sektörü kadınları çocukları kurban ederek insanların hayvani zevklerinin temsilciğine soyunmuştur.müslüman milletlerin aile yapısını yıkmak için onların içine atılmış en büyük ahlaksızlık bombalarından biri olmuştur.bu pornografik filmler ve resimler.izlenilen bu filmlerdeki o insanların zinalarına günahlarına tanık ve ortak ve şahit olduğunun farkında değildir Müslümanlar.bir insanın evini yatak odasını kapı aralığından camdan gizlice izlemekle bu tür filmleri izlemenin ne farkı vardır.para şöhret yada zorla bu işe zorlanan insanlar bu işi zevk için asla yapmaktadırlar.çünkü bu işi zevkle yapmak insanlık dışıdır.milyonlarca insanların gözü önünde bu çirkefliği yapmak işi insanlık ve kadınlık ve vicdanlık bir şey değildir.bütün sevgi ve muhabbetini bu hayvanlık mahsullerine yatırım yapanlar eşlerinin kendilerini tatmin ve mutlu etmediğini etkilemediğini söyleme hezeyanını göstermektedirler.milyonlarca insanın gözleri önünde hayvanlıktan aşağı düşen işler yapan kadınları eşleriyle kıyas etme divaneliğine girmektedirler.acaba o izledikleri porno filmlerindeki kadınların kaç tanesi hayattadır.hayatta olmayıp ölmüş bedeni çürümüş kadınların film ve görüntüleriyle zevklenmek ölüye şehvet duyma alçaklığına düşmekten daha alçak ve sukutu insaniyeyi netice verecek bir hal değimlidir.Acaba o filmlerde oynayanlar birilerinin anaları bacıları kardeşleri değimlidir.insan kendi yakınları onların yerine koyabilir mi,namussuz ahlaksız kadınların filmlerini zevkle izleyen insanlar etrafındaki insanların kadınların akrabalarının o kadınlar gibi olmalarını istemeye başlamaz mı bir zaman sonra,herkesi o kadınlar gibi görmek vesvesesi ve isteği uyanmaz mı o insanda.bu filmlerde zinanın kaç çeşidi vardır acaba,bu film küytürü ile beslenen çiftler bir zaman sonra önü alınmaz tutkuların fantezilerin tatmini için bütün alçak ve haram yollara saptıkları bir gerçek değimlidir.o film görüntülerindeki insanlar gibi münasebetlere girme cesaretine girdikleri gerçek değimlidir.
>
> Kardeşim işin haram ve günah boyutunu anlatın.o yalancı sahte hayvanlığa hizmet eden filmlerdeki her şeyin sahte ve para için olduğunu söyleyin,insanın vazifesinin hayvanları taklid etmek olmadığını etmeye kalkıştığı zaman hayvanlardan aşağılara düştüğünü ifade edin.çünkü insan en fazla günlük eşi ile 5 kere cinsi münasebete kabil iken bu hayvanlarda 40 kadar çıkabilmektedir.demek insanın vazifesi hayvanlar gibi onları taklit etmek değildir.taklit ederse aşağıların aşağısına düşer.
> Kardeşim siz eşinizin istediği gibi değil rabbinizin istediği gibi olun.iffet abidesi Meryemler Fatmalar gibi cennetin hanımefendileri olmak dururken angelie jolie ler gibi bilmem hangi ahlaksız kafir sanatçılar,mankenler gibi cehennemin kütüğü olunur mu,kişiler sevdikleri ile haşredileceklerdir.kafirleri seven onlarla alimleri sevenler ise onlarla haşredileceklerdir.onların gittiği yere gitmek istemeyen aklını başına alsın.
> Kardeşim sabır içinde dua ipini bırakma biraz daha sabret eşine.nice binalar tadilat gördükten sonra eskisinden daha sağlam olurlar,cahiliye içinde çürüyen nice evlilikler kalpler islamın restorasyonu ile tamiri ile güzelleşmiştir.inşallah sizin evliliğinizde ulvi kudsi bir hal alır.
>




Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

09.10.2008 - tahkik

Sebnen Hanım,Evliliğinizin temeline şu esasları yerleştirin.

Sebnem Kardeşim, eşinizden aradığınız sevgiyi bulamamanızın sebebi eşinizde o sevginin olmaması değil bazen o sevgiyi muhabbeti bir defineci gibi çıkarmak kadına düşer çünkü bazı erkekler ellerindeki olan şeylerin farkında değildirler.eşiniz belki kendini ve duygularını ifade edecek sizin gönlünüzü alacak marifeti olduğu halde bunu yansıtamaz.insanın aynası ne kadar büyükse güneşten o kadar ışık yansır aynasına..Eşiniz bazı psikalojik veya fitri yapı itibariyle duygularını yansıtamıyor olabilir.ama iç dünyasında belki size karşı olan lakaytlığının,kusurlarının farkindadır.bazen size duyduğu öfkenin kızgınlığının pişmanlığını sadece kalbinde yaşar ama size belli etmez,özürle küçüleceğini kadının eline koz vereceğini zannedebilir.belki size zulüm ettiği zaman ettiği zulüm için sizden af dilenir ama bunu içten yapar.dışa yansıtamaz.bu erkeklerde erkek egemen kültür yozlaşmasının etkisi ile olan bir psikilojik baskı halidir.ve zafiyettir.

Kardeşim İnsan et ve kemikten müteşekkil bir varlıktır. kainattaki her şeyle alakadar olması cihetiyle kesmekeşliklerde bocalar ve hayatın dağdağasında boğulur, çalkantılarıyla yorulur ve bu yorgunluğunu ve hayatın gereksiz yükünü omuzlarına yükler. hayatı hep gam ve keder havasında görür yanı basındaki saadet, muhabbet ve sevgi definesi olan çocuklarını ve sükunet bulduğu eşini fark edemez.hazinelerin üstünde oturur ama faidelenmez,hayatı gayesiz ve amaçsız görmesinden dolayı kimseye kıymet vermez,evlilikteki kudsi amacı ulvi gayeyi bilmediği için ona hakettiği değeri vermez,hayatı tek kişilik bir oyun perdesi gibi oynar,sadece başrollde kendinin olduğu bir oyun.o oyunda siz eşinize eşlik etmeye bakın.hayatın gayesini bilmeyenler gayesizlik kaos ve girdabında çırpınırlar.

Kardeşim izdivacınızın en mühim meyvesi olan iki evlat ile rabbim sizleri sevindirmiş ve 15 yıllık bir birliktelik nasip etmiş,mümin olma şerefiyle taltif etmiş,insan olma yüceliği ile değer vermiş,esmai ilahiyesine ayinadar olma iltifatını ve fırsatını vermiş.manevi cemalini ruhunuza takarak ali ruhların en üstünü yapmış,bütün kainatın hazinelerinden kıymetli olan azalar ve letaiflerle süslemiş,siz böyle bir kıymettesiniz.çok meyyus olmayın,eşiniz sizdeki emaneti kurbanın ve hazinelerin farkına varsa zaten sizi kalbinin zümrüt tepelerinde gezdirir,güzel sözlere iltifatlara boğar,sorun bilmemesi,siz din namına bu değeri açığa çıkarmaya bakın.

Sebnem Hanım, muzdarip olduğunuz o sevgisizlik ve ilgisizlik çolünde yolunu kaybeden bir siz değilsiniz mateesüf sefih medeniyetin ruhsuz ve hissiz ve dinden imandan islamdan sünnetten kopmuş cismin hayvanlığın sefahetin ipine sarılmış terbiyesiyle terbiyelenmiş bu zamanın erkekleri peygamberi tanımadıkları için kadınları peygamber gibi sevmeyi,o sevgili gibi kadınlara muamele etmeyi ,hak ve hukuklarını gözetmeyi unutmuşlar.evliliğin temelini rızayı ilahi, saadeti ebediye temelleri üzerine değil saadeti dünyeviye ve nefsani raziye üzerine oturtmuşlar,eğer onlar eşlerini kimden emanet aldıklarını bilselerdi onların saçının tek teline bile zarar vermezlerdi.onlar eşlerini kimden hediye aldıklarını bilselerdi o hediyeyi baş tacı ederlerdi,onlar bu kıymetli latif münis hediyeyi kimin gönderdiklerini bilselerdi o hediyeleri en güzel bir şekilde muhafaza edip gözetirlerdi.onlar kadındaki fedakarlık ve merhameti görselerdi merhametin en alisini onlara ikram ederlerdi.ve yakutlarla süslerlerdi.o eşler peygamberi hakiki manada tanısalardı o sevgilinin haneyi saadetlerinde yokluğun inadına,çilenin inadına,dünya aşları yemekleri yerine sevgi muhabbet aşları piştiğini,varlık elbiseleri yerine sadakat iffet haya süsleri giydiklerini ve aylarca aş yemek pişmediği,ışıltılardan aydınlıklardan uzak karanlık evlerinde dünya saadetlerinin yanında ahiret saadetlerinin de ihtişamı ve parıltılarının olduğunu bileceklerdi.
o sevgili peygamberimizin eşlerine karşı muamelesini bilselerdi erkekler. eşlerini bir bebek gibi sevgi ile besleyeceklerdi,
eşlerini gönül bahçelerinin en güzel gülü yapıp gerekirse o gülleri soldurmamak için gözyaşları ile sulayacaklardı.
o eşleri incitmekten azarlamaktan haya edeceklerdi.
o eşler bilmiyorlar ki rabbin kadına verdiği kıymeti onlara gösterdiği iltifat ve teveccühü,
O eşler bilmiyorlar ki; kadının ayaklarının altına cennet bırakılıp,şefkat ile merhamet ile donatılıp çocuk ve erkeğe yardımcı olarak gönderildiğini,

Kardeşim mutluluk ve saadetin esaslarından en mühimi nikahtır .çünkü nikahtaki izdivaçta insanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine mukabil bir kalb bulur ve o kalp ile mevcut her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini mübadele ederler. ve lezaizde birbirine ortak, gam ve kederli şeylerde de yekdiğerine muavin ve yardımcı olurlar.şimdi siz birazcık galiba bu şekildeki bir izdivaçtan mahrumsun,yani karşında bir kalp var ama kapı açılmadığı için içeri girip aradığınızı bulamıyorsunuz.o karşınızdakinin muhabbet kapısının kapalı olmasında bir çok etken vardır.kişinin karakterist yapısı,iki kişi arasındaki muhabbetin ölçüsü,iki tarafın birbirlerine olan münasebetlerinin dünyevi ve uhrevi boyutu,eşinizin size olan muhabbetini çalan dış etkenler ve bunların başında ise kadınların gelmesi vb gibi nedenlerden dolayı eşiniz iki çocuğunun annesi olan bir insana karşı muhabbette cimri davranıp hayat arkadaşının sevinçlerini mutluluklarını takviye etmeyip,elemlerini izale edecek yarenlikten sırdaşlıktan kaçıyor olmasıdır.

Sizin muzdarip olduğunuz bu ilgisizlik belası benim kendi kız kardeşimin de başında gezen bir bela.oda boşanma eşiğine geldi,kalbi sükunet bulmak için med cezirler yaşayan çalkantılara, dağdağalara maruz kalan kalp ve ruhlar sükunet bulacak bir eş erkek kalbi ararken erkekler merhametsizce kalp limanın açıp o kalbin sükunet bulmasında asli vazifesini ihmal etmektedirler.erkeklerin eşlerine soğumada ve muhabbetlerini ve sevgi depolarının boşalmasında kendi cinslerinin payı küçümsenmeyecek kadar çok değil midir evlerimizde televizyonlarda cirit atan ahlaksız hayasız kadınların eşlerinizin muhabbetini çalmada etkisi yok mudur.
Eşinizle aranıza girmede kara kedi olmuyor mu,
Sokaklarda hayatan soyutlanmış çıplaklar ordusunun eşinizin muhabbetini ve sevgisini hırsızlamada etkisi yokmudur.
İşyerlerinde erkeklerle saatlerce göz göze diz dize çalışan anadan üryan serbest özgür kadınların sevginizi kocanızdan hırsızlamada etkisi yokmudumudur.
Başkalarına gösterdiği ilgi alakayı muhabbeti sizden esirgemesinde o aşufe kadınların ektkisi azmıdır.eşinizden sizin kalbinize akması gereken muhabbet ve sevgiyi sağdan ,solan ,arkadan ve önden hırsızlayan o kadınlar yüzünden size o sevgiden pek fazla bir şey kalmayacaktır.delik kovayı ne kadar suyla doldurmaya çalışsanız da dolmaz.önce delikleri kapatmak gerekir.sizde o kara delikleri ancak din ile kapatabilirsiniz.eşinizin sevgi ve muhabbetinin başka yerlere akmasının önüne ancak din ile sed çekebilirsiniz ve böylece sevgi ve muhabbetin sağdan soldan hırsızlanmasının önünün alırsınız.
Üstat hazretleri diyor ki :Şayet size münasip olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz. İnşaallah, rızanız ve kanaatinizle o da ıslah olur.demek rızanız ve kanaatiniz sayesinde eşiniz ıslah olabilir.
Kardeşim hayatın ve evliliğin içinde mühim bir yer tutan cinsel hayatın sekteye uğraması ve ihmal edilmesinde kişinin sevgisizliği ,ilgisizliği ve cinsel soğukluğu mühim bir yer tutar.amma eşlerin cinsel yönden soğumalarında hayasızlık ve çıplaklıkta mühim bir etkidir.çünkü erkek hayasız kadınlara nazar ederek gözünden güç ve kuvvetinin bir kısmını boşalttığı için,eşe bir şey kalmayabilir;yada hayal kuvvetini o yollara harcadığı için eve fazla arzu ve şehvet kalmayabilir,.
Eskiden kadınlar haya ve namus timsali olmalarında yaşadıkları çağın etkisi vardır., hakiki tesettüre riayet, mahremiyetin yatak odasını hapsedilmesi gibi durumlar ve cinsellikle akıl ve fikirler zehirlenmediği için, bir kadın eşini iffetle yıllarca evinde beklerdi. Kocası ilim yolundan yada askerden dönünceye kadar..Ama şimdi bu zamanda cinsellik hayvanlığa inkilap ettiği için, mahremiyet sınırları yıkılıp zina fuhuş flört sokaklara kadar indiği için kadın ve erkek için artık cinsellik hayatın en mühim gayesi görüldüğü için bu imtihan zorlaşmış.bu zor imtihanınızda eskiler gibi iki çocuklu bir dul muş gibi sabrederek büyük sevaplar kazanabilirsiniz yada ve eşinizin cinsel isteksizlik sorunu için hekime gitmenin yanında takviye ilaçlar kullanmasını teşvik edebilirsiniz.Utanmayın,eşinizden istedikleriniz size verilen ve eşinizin ifa etmesi gereken bazı haklarınızın talebi olarak bakın hadiseye.yada peygamber efendimizin hayatındaki cinselliğin önemini eşlerinin hak ve hukukların nasıl gözetip kolladığını anlatabilirsiniz.evlilikte mühim bir yer tutan ve sadakati tesis eden cinsellikle ilgili efendimizin öğretilerine verdiği önemi anlatabilirsiniz.kadın ve erkek arasındaki birlikteliğin sevap olduğunu söyleyebilirsiniz.cinselliği olmayan evlilik topal bir adam gibidir.cinsellik sadece cisme değil cisim ile ruha ve kalbe de hissesini vermektir.eşlerin birbirlerinin hakları arasında cinsel hakların mühim yer tutuğunu eşine bildirmelisiniz..çünkü kadın ahlaksızlığa düşmemek için eğer eşi kendisini ihmal edip hakkını gözetmiyorsa böyle bir durumda sabretmek faziletini yapamıyorsa ayrılık yoluna gidebilir.çünkü hak haktır hakkın küçüğü büyüğü olmaz.küçük bir gül bülbülsüz olmuyorsa,bir çiçek tatlı sözlerle büyüyorsa,bir insan nasıl sevgisiz ve ilgisiz olarak yaşayabilir.suyu havayı ışığı ısıyı gazı ve suyu görmeyen bir tohum nasıl ağaç olup meyve vermezse .sevgiyi muhabbetin alaka ve ilgiyi görmeyen bir kadın nasıl saadet ve mutluluk verebilir.ama siz sakın aranızdaki boşluğu genişletmeyin ve derinleştirmeyin o boşluğu doldurmak için eğer bütün yollar tıkanırsa sabır ile tahammül ile çocuklarınızın hatırı ve hürmeti ile doldurmaya çalışın.

Kardeşim bazen eşler dışarıdaki kadınlara ve arkadaşlarına karşı güneş gibi tebessüm ederler,çiçeklerin güzel yüzleri gibi görünürler etrafa güzel neşe esenlik saçarlar,ama evlerine gelince eşlerine karşı sanki suratlarını no frostta dondurmuşlar gibi soğuk olurlar,tebessüm yerine şimşekler çakarlar,başkalarıyla her yönden uyum içerisinde görünürken eşleri ile karakter farklılıkları gösterirler,belki bu maddi ve manevi çatışmaya sebep olan o duygu ve hislerin şifrelerini uyumlu hale getirmek kadına ve kadının ilmi siyasetine düşebilir.çünkü bu karakteristik yapıyı maattesüf milletimiz hep gösterir.erkeğin kalbine sevgisine muhabbetine gidecek yollar tıkalıysa açmak için çaba sarfedilmeli,o kalp ve hissiyatları çalıştırmak için kadınlığı ve ilmi siyaset yapmalı,o sevgi ve muhabbet kanalarının başka yerlere akmasını engel olunmalıdır.

Kardeşim eğer evlilikler yolunda gitmiyorsa;
Demek o evliliğin temelinde maddi ve manevi tatminsizlikler vardır.
Evliliğin temelinde sadakat
Evliliğin temelinde karı ve kocanın birbirine denkliği yoksa
Evliliğin temelinde sevgi ve saygi yoksa
Evliliğin temelinde rizayı ilahi yoksa
Evliliğin temelinde inanç birliği yoksa
Evliliğin temelinde muhabbet yoksa
Evliliğin temelinde sabır ve hoşgörü yoksa
Evliliğin temellerini bu düsturlarla tanzim etmelisiniz.

Kardeşim vefanın,fedakarlığın ve cefanın tabi neticesi olarak dolmuşsunuz yağmur yüklü karabulutlar nasıl ki gök gürültüsü ve şimşekler yüklenerek çorak topraklara bazen hırçınla boşalırlar,sizde şimdi hüzün ve keder ve yalnızlık ve acı yüklenmişsiniz ve gönlünüzdeki kara hüzün bulutlarını dağıtmak için boşalmak istiyorsunuz,boşalın kardeşim kalbinize ruhunuza hayatınıza yüklenen dağdağalı fırtınalı çalkantılı hayatın hüzün bulutlarını boşaltın .ama bu boşalma işini eş ve çocuğunuzun üzerine değil seccadenizin üstüne,duanın üstüne tevekkül ve sabrın üstüne boşaltın.kaderin size takdir ettiği muradı ilahiyeyi düşünerek kadere teslim olun ve kederden kurtulun.Fiili ve kavli duayı birlikte yaparak mühim neticeler alabilirsiniz.

inşallah hoşgörü sabır ve sadakat şefkat can simidiyle eşinizi bu bunalım ve boğucu ortamda boğulmaktan kurtarırsınız.

eşinizin eline niyet fırçasını verin ve ona hayat tuvalinde donuk mat cansız resimler değil canlı neşeli resimler levhalar çizmeyi öğretin.o güzel cennet tabloları olacak evinize de bir maşallah yazısı asarsanız.
evinize inşallah haneyi saadet dersiniz. Çünkü peygamberimizin evi haneyi saadet asrı ise asrı saadetti.








Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

22.09.2008 - tahkik

tahkik abi ALLah cc razi olsun

Oyle guzel anlatmissinizki soyleyecek soz bulamiyorum.. Esimi sanki bana anlattiniz...evet esim icindekini yansitamiyor ... ve disaridaki etkenlerin O'nun muhabbetini caldiginin farkindayim...
Birazda O'ndaki manevi eksiklikten kaynaklaniyor... Dinimizi bilmemsinden ... abi bir kadin esine anlattigi zaman bana ders veriyor anlasiliyor... yani erkek kucuk dusuyor hissine kapiliyor.. denklik sorunu yasiyoruz biz...

Peygamberimizi cok ozledim ..O ne guzel bir peygamber ne guzel bir ornek ozledim Onun sefkatini imanini ...


Allah cc razi olsun sabrima sabir kattiniz abi... ins daha bi rgayretle sabirla devam edecegim... Dualarinizi bekler saygilarimi sunarim...

23.09.2008 - Sebnem

Eşinizin maneviyat boşluğunu doldurun

kardeşim eşiniz ile aranızdaki maneviyat boşluklarını din ile doldurmaya bakın.çünkü bu boşluk insanın elindeki kovasını neyle doldurduğuna benzer.ister su ile ister necaset ile,isterse içki ile.şimdi eşinizir ve eşlerinizle arınzdaki maneviyat boşluklarınıa din ile doldurmazsanız o boşluklar dinsizlikiğin küfrün sefahetin zehirli sularıyla dolacaktır.çukur vardır içi suya doludur. çukur vardır içi kanalizasyon doludur.kalp vardır içi haram günah ile doludur kalp vardır içi marifet iman kuran muhabbet ile doludur.siz eşinizin kalbini din iman ile doldurmaya bakın.çünkü aranızdaki bu inanç boşluğu hayatınızın her alanında olumsuz etki yapıyor.bu ayrılık birbirinize denkliği etkiliyor.eğer eşiniz din noktasında size eşit olsa ahlakta eşit olsa birbirinizi denklemiş olursunuz.buda sükunet bulmak için büyük bir etkendir.inşallah eşiniz namus denen mukaddes emaneti koruma vazifesinin sadece kadına değil erkeğede emanet verildiğin anlar.çocukların izzet ve şerefi sadece kadına havale edilmeyip erkekte o çocukların izzet ve şerefini muhafaza etmede vazifelerieini yerine getirmesi gerektiğini anlar.
rabbim eşlerinizi şehvet leşlerinin ardında koşanlardan eylemesin.çünkü o leşler hem kendilerini hemde zina ettiği insanların ahiretini mahva çalışan,şeytanın oyuncağı olmuş kişilerdir.


Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

25.09.2008 - tahkik

Konular