2006 yılı Subat ayı konuları

Zina kelimesinin telaffuzu

  • Sururi Bal

Türk Ceza Kanunu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisinde ele alındığı şu günlerde televizyon kanallarının pek çoğu, zina’nın tanımı ve kapsamını tartışmakta ve arada ağız birliği yapmışçasına Arapça kökenli zina kelimesinin ilk hecesini uzun telâffuz etmektedirler. Örnek olarak CNN televizyonun Editör adlı haber programına naklen katılan muhabir, zina kelimesini birkaç kez kullandı ve her defasında zina kelimesinin ilk hecesini uzatarak söyledi (27.8.2004, saat: 19.15).

TGRT’nin haber programında Jülide Ateş, zina kelimesini doğru söylerken, ekranda görünmeyen, geri plandaki spiker ise aynı kelimenin ilk hecesini birkaç kez uzun telâffuz etti. Zina sözünün ilk hecesinin öteki radyo ve televizyonlarda da sık sık uzun söylendiğine tanık oldum. Oysa bu kelimenin ilk hecesi değil son hecesi uzundur. Son hecede yer alan ve açık hece durumunda bulunan uzun ünlüler Türkçede genel olarak kısalma eğilimi gösteriyor. Zina sözünde de durum böyledir. Son hecelerin uzun ünlüleri giderek kısalıyor. Ancak zina sözünde bu durum tam gerçekleşmemiştir. Zina sözü, -nın tamlayan eki aldığında son hecedeki uzunluk daha açık duyulabiliyor. Bu durumda zina kelimesinin ilk hecesinin kısa olduğunu öncelikle belirtelim. Son hecesindeki uzunluk ise ek aldığında daha net ortaya çıkıyor.

Ebu Garib'de işkence sistematik!

  • imdat sezer

İngiliz The Guardian gazetesi, ABD ordusunun Ebu Garib raporunu yayınladı. Rapor, Ebu Garib Cezaevi'nde işkence, tecavüz hatta cinayet olaylarının sistematik şekilde uygulandığını gösteriyor.

Irak'ta bulunan Ebu Garib Cezaevi'ndeki işkence skandalı yeni fotoğrafların yayınlanmasıyla yeniden gündeme taşınırken, İngiliz The Guardian gazetesi de bugünkü sayısında ABD ordusunun Ebu Garib raporunu yayınladı.

Raporda, cezaevindeki işkence dehşetini yaşayanların sayısı binlerle ifade ediliyor. ABD ordusuna göre, Ebu Garib Cezaevi'nde Iraklı tutuklulara işkence yapılırken çekilen fotoğraf sayısı bin 325.

İlginç bir vak’a

  • imdat sezer

Peçevi İbrahim Efendi ile Gelibolulu Âlî’den naklen özetliyoruz:

Kanuni dönemi alimlerinden Sahn müderrisi iken şeyhülislam hakkında Rüstem Paşa’ya yazdığı bir şikayet mektubunda devlet itibarına saygısızlık ettiği için padişah huzurunda azarlanarak azledilmiş bir Arapzade vardır. Bilahare Semiz Ali Paşa vezir-i azam olunca ilk icraatı bu Arapzâde’yi Mısır kadılığına tayin etmek oldu. Âlî’ye göre o gece olanlar şöyledir:

Divandan sonra saadetlü padişah hasodayı teşrif buyurup canlarının sıkkın olduğu belli olunca Yakup Ağa;

-Düşmanlarınız mahzun olsun; padişahımın ıztırabı nedir? diye sormuş ve hünkar hazretleri;