27 Nisan 2007 tarihli konular

Çocuğu Kötü Eğitmenin Yolları

  • Gaye

Kötü bir çocuk, ya babanın yahut da her ikisinin eseridir. Çocuğunuzda gördüğünüz kötü bir huyun suçunu, mutlaka kendinizde arayın. Her anne-baba, genellikle, çocukta gördüğü yanlış bir davranışın suçunu; ya çocuğa ya da çevresine yükleme eğilimindedir. Çocuk, aileden gördüklerini taklit ederek büyür. Eğer siz, ona iyi bir terbiye vermiş iseniz; etraftan duydukları ona fazla tesir etmeyecektir.

Kötü eğitimin ilk ve en tesirli basamağı, kötü örnek sergilemektir. Her akşam eve sarhoş dönen ve kazandığı paraları meyhaneci ile paylaşan bir baba, çocuğuna ahlâki nutuklar çekse, acaba ne kadar tesirli olacaktır!..

ÇOCUĞU KÖTÜ EĞİTMENİN YOLLARI

  • Başak Uzun

Kötü bir çocuk, ya babanın yahut da her ikisinin eseridir. Çocuğunuzda gördüğünüz kötü bir huyun suçunu, mutlaka kendinizde arayın. Her anne-baba, genellikle, çocukta gördüğü yanlış bir davranışın suçunu; ya çocuğa ya da çevresine yükleme eğilimindedir. Çocuk, aileden gördüklerini taklit ederek büyür. Eğer siz, ona iyi bir terbiye vermiş iseniz; etraftan duydukları ona fazla tesir etmeyecektir.

Kötü eğitimin ilk ve en tesirli basamağı, kötü örnek sergilemektir. Her akşam eve sarhoş dönen ve kazandığı paraları meyhaneci ile paylaşan bir baba, çocuğuna ahlâki nutuklar çekse, acaba ne kadar tesirli olacaktır!..

MÜKEMMEL ÇOCUK YETİŞTİRMENİN ÜÇ ALTIN KURALI

  • Başak Uzun

BAŞLIK DİKKATİNİZİ ÇEKTİ ve yazıyı okumaya başladınız değil mi? İstediğim de buydu zaten. Yoksa ne mükemmel çocuk yetiştirmenin sadece birkaç kuralı vardır ve hatta ne de mükemmel çocuğun tarifi. Ama maalesef orada burada buna benzer başlıklarla yazılmış “mucizevi” reçeteler okuruz sık sık.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.

Mükemmel Çocuk Yetiştirmenin Üç Altın Kuralı

  • Gaye

Başlık dikkatinizi çekti ve yazıyı okumaya başladınız değil mi? İstediğim de buydu zaten. Yoksa ne mükemmel çocuk yetiştirmenin sadece birkaç kuralı vardır ve hatta ne de mükemmel çocuğun tarifi. Ama maalesef orada burada buna benzer başlıklarla yazılmış “mucizevi” reçeteler okuruz sık sık.

Sağlam bir dünya görüşü olmayan Batı medeniyetinin zavallı pedagog ve psikologları dipsiz kuyuya ipsiz inerek ortalama on yılda bir değişen fikirlerle ana-babalara yeni yeni reçeteler sunarlar. Hepsini de “Doğrusu budur, böyle davranın, çocuğunuz mükemmel yetişsin” diye pazarlarlar hep.

sarhoş ve muezzın arasında geçen !!!

  • sela

sarhos ve muezzın Sarhoş'un biri, şarabın tesiriyle bir camiye girer ve dua etmeye başlar:

- Yarabbi! Beni Cennetine koy, bana köşklerini ver, bana kevseri ver, bana hürülerine ver...
Bu yakarmaları işiten müezzin, sarhoşun yakasından tutarak:

- Ey akıldan, dinden gafil, senin camide işin ne? Sen ne yaptın ki, Allah'tan hem de bu sarhoş halinle diliyorsun? Hiç yakışıyormu?
Sarhoş bu sözleri işitince başlar ağlamaya ve:

Ne çok \'Seni seviyorum\'larınız var.

  • Gaye

Ne çok 'Seni seviyorum'larınız var. Her yere yazıyorsunuz. Herkese söylüyorsunuz. Her zaman kullanıyorsunuz. Sevginizden çok 'seni seviyorum'larınız. 'Sen' diye hitap edebildiklerinizden bile çok. O kadar kısa ki sevgilerinizin ömrü, ard arda ekleseniz dahi, kelebek ömründen kısa kalıyor.

Sevginizi saklamıyorsunuz güyya. Ama sevgi ile olan mesafenizin uzaklığını 'Seni seviyorum'larınız ele veriyor. Ortaya 'çok' ekliyorsunuz, 'gerçekten' ekliyorsunuz. Başına ve sonuna mahzunluk ekliyorsunuz. Ekliyorsunuz ki, milyonlarca 'Seni seviyorum'dan farklı olsun sizin söylediğiniz. Ama olmuyor.

Herkesi 'Seni seviyorum' demeye davet ediyorsunuz. Suç ortağı arıyorsunuz. Ancak herkesin maske takmasıyla hayatı maskeli baloya çevirip, vicdanınızı rahatlatacaksınız.

Sadece sizin ve sahte sevgilinizin değerini düşürmüyorsunuz. 'Sevme'nin değerini de yerle yeksan ediyorsunuz. Öyle bir cümle kuruyorsunuz ki, 'sen' gerçekten 'sen' değil, başkalarını kastediyorsunuz. 'Sevmek' gerçek 'sevmek' değil, başka duyguları anlatıyorsunuz. Birinci tekil şahıs eki de sizi anlatmıyor, belki başka yüreklere tercüman oluyorsunuz.

Zamanı Geldi

  • celin

Hani ya sensiz severim demiştin
Hani ya aşkını ona vermiştin
Hani ya herşeyi Hak'tan bilmiştin
İspat et gönlüm zamanı geldi

Hiçbir sözden alınma
Gülü dikensiz sanma
Bülbül susar gül hatrına
Zamanı geldi


Her hayat başka bir dünya
beklediğim var
gönlün görür gözün görmez
içte neler var
aradığın zenginlik,
kırık kalplerde var
ispat et gönlüm zamanı geldi

çiçeklerin koparma
sevgiliye darılma
bir sözle bir yorgan yakma
zamanı geldi

Zara dan dinlemenizi tavsiye ederim:)