Bu yazıyı şimdi, yani 13 ocak cumartesi 2007 tarihinde yazıyorum. Bundan 3-4 gün önce, benim yaşadığım Kocaeli şehrinin bir ilçesinde, 3 aylık bir gelin olan kız, başörtüsüyle kendini astı. 21 yaşındaymış. Yani henüz çok genç...Peki sorun neydi ve kendini neden astı? Aslında bu kızcağızın kendini asmasında çok nedenler var. Anlatacağım... Hakikaten bir insan olarak kendini asmasına üzüldüğüm için, bu yazıyı yazma gereği duysam da, şimdiden sonra başka kadınların kendilerini asmamaları için bu yazıyı yazmak istiyorum. Neden kendini astığı için yüzüne baktım. Aslında bakmamalıydım. Yüzünde, geçmişinde derin acılar çekmiş bir insanın ifadesi ve çizgileri vardı. Ben bu ölümün sırrını bulabilir miyim umuduyla bakmıştım yüzüne aslında; damadın fotoğrafına da aynı niyetle baktım. Bir düğün öncesi çekilen bildiğimiz bir gelin-damat fotoğrafıydı bu... Ve nihayet kızın ölümündeki sırrı anladım. Kızın kendini neden astığı belliydi... Damadın fotoğrafında psikolojisi iyi olmayan bir yüzün ifadesi vardı. Yüzünde, sert davranabilecek bir insanı, hastalıklı bir mizacı ve hayatı bir insana zehir edebilecek bir hali gördüm... Gözler her şeyi ifade etmez mi?!. Korkuyu, sevinci, kişiliği, akıllığı, temizliği veya kirliliği... Bir delinin gözlerine bakınca, gözlerinde derin bir anlamsızlık, boşluk görürüz. Buradan da anlarız; çünkü o bir delidir. Neyse...