25 Subat 2007 tarihli konular

Kaybolmusken gözlerinde, özledim seni

  • Nisan Yagmuru

sevda öyle beklenmedik birşey ki...
elin kolun bağlanıyor birden...
kaçmak istiyorsun ilk önce...
korkuyorsun çünkü...
birini bu kadar sevmekten,onu hayatının merkezine koymaktan,birine bu derece güvenmekten,bağlanmaktan deli gibi korkuyorsun...
ama yine de kurtulamıyorsun sevdadan...

sevdanın gizemine kapıldın mı bir kere,kopamıyorsun artık...
herşey pespembe oluyor...
kendini dünyanın en mutlu insanı gibi hissediyorsun...
gülmek geliyor içinden...
sevdiğini tüm evrene haykırmak...
sevgilinin gözlerinde erimek...

sonra hayal kuruyorsun sevgiliye dair...
hele bir de sevgilinin de yüreğine düşmüşse sevda ateşi...
işte o zaman için daha bir kıpır kıpır oluyor...
bir gelecek düşlüyorsun sevgiliyle...
o yanındayken,yüreği seninleyken kimse zarar veremez bana diyorsun kendi kendine...
herşeyden vazgeçiyorsun,sevgiliden başka...
hiçbir şey korkutmuyor seni artık...
daha önceki korkuların birer birer kayboluyor...
yapmayacağım dediğin şeyleri yapıyorsun...
körü körüne bağlanıyorsun...
sevmek,sevildiğini hissetmek o kadar güzel bir duygu ki...
sevda sarhoşu oluyorsun...

Ne Boş, Ne Kof Herif

  • arif

YİRMİBEŞ otuz yaşları arasındaydı, zamane ölçülerine göre şık ve lüks giyimliydi. Kravatını hiç beğenmedim, gökkuşağı gibi bir şey, son aylarda çok kitap okuyormuş, “Neler okuyorsunuz? “Aklını kullan, köşeyi dön... Az zamanda çok başarılı olmanın sırları... Sıfırdan dolar milyonerliğine...

Babasının yardımıyla filan yerde yar-danışman olmuş, kısa zamanda baş-danışman yapacaklarmış...

Hayattan anladığı, idealleri, amaçları:

– Bol para, lüks ve konforlu hayat...

– Manken gibi bir karı...

– Bir çocuktan fazlasını istemiyor. Oğlan olursa Cincinnati Üniveristesi’nde okutmak istiyor, kız olursa hem okuyacak, hem bale öğrenecek, hem de sanatkâr olacakmış...

Hayata suni gençlik aşısı

  • NaTuraL

Günümüzde kadın-erkek birçok orta yaş ve üzeri insan, gençler gibi giyiniyor ve yaşıyor. Olgun görünmekten ısrarla kaçınıyor. Dış görüntüde gözlemlenen bu durum insanların yaşamlarının her alanına yansıyor. İnsanlar, olgunluğun getirdiği sorumluluktan korkuyor ve kaçıyor.












Fizikî yapıları, giyim tarzları ile birbirine benzeyen genç görünümlü iki kişi öğle yemeği için bir mekanda oturuyor. Uzaktan bakıldığında arkadaş gibi algılanabilecek iki bayan, bu sohbette hayata dair hayalleri, aşkları, yapmak istedikleri üzerinde uzun uzun konuşuyorlar. İstekleri genç ve güzel kalabilmek, çok fazla sorumluluk yüklenmeden rahat bir yaşam sürebilmek, hayatın sunduğu tüm imkanlardan faydalanmak ve keyif almak noktasında birleşiyor. Biraz yakından bakıldığında yaşıt gibi görünen bu iki kişi arasında ciddi bir yaş farkı olduğu, bunun da ötesinde anne-kız oldukları anlaşılıyor. Genç kız biraz da yaşının gereği olarak modern dünyanın sunduğu fast-food yaşam tarzını benimserken annesinin de ondan farklı bir çizgide olmadığı ortaya çıkıyor. Anne, sadece giyim-kuşamda genç kız gibi görünmekle kalmıyor, aynı zamanda davranışlarında da bunu ortaya koymaya çabalıyor.

Kadın ve Erkek Arasındaki İlişkilerin Tanzimi

  • NaTuraL

ALINTI:






Nevi içgüdünün tahrik olma keyfiyeti sadece erkeğe has değildir. Erkek karşısında kadının da nevi içgüdüsü harekete geçer. Yani içgüdünün harekete geçmesi taraflardan yalnızca birisine bağımlı değildir. Harekete geçme olayı var olmanın kesin bir sonucudur. Erkek kadın ile veya kadın erkekle bir arada bulundukları zaman bu duygu harekete geçer.







Kendilerinde bulunan özellikten dolayı biri diğerinin yanında bulununca cinsi duygu kabarır. Bu kabarmanın varlığı, aralarında cinsi ilişkiyi oluşturur. Durum böyle olmakla beraber kadın ve erkeğin bir arada bulunduğu; ticaret, cerrahi müdahale veya ders esnasında içgüdü kabarmayabilir. Fakat her halukarda bu ve benzeri durumlar her iki cins arasındaki cinsi arzuları tahrik etme kabiliyetine sahiptir.

Kul hakkından da ağır olan gıybet!..

  • arif

Bir komşu veya bir dostla konuşup ayrıldıktan sonra arkamızdan konuşmadığından emin olamıyorsak durum kötü demektir. Böyle dostlukta ne muhabbet gelişmesi olur, ne de itimat duyma hissi kalır. Çünkü arkasından konuşulduğunu düşünen insan, dostlarını hep tereddütle karşılar:

-Kim bilir neler söylüyorlar arkamdan?!. şüphesi içini kemirip durur.

Bu da komşuluk ve dostluk hissini parçalayan bir şüphecilik halini alır.

Bundan olacak ki Hazret-i Kur'an, kardeşinin arkasından konuşup gıybetini yapmayı, o kardeşinin etini yemeye benzeterek ayıplamış, söylediği doğru bile olsa gıybetçiliği kesinkes yasaklamıştır. Ancak, ihtiyaç halinde, doğru bilgiye gerek duyulması durumunda, bilinen gerçek ne ise o bilgiyi doğru vermekte mahzur söz konusu olmamıştır. Böyle bir tanıtıma gerek yokken aleyhtarlık yapıp birinin zaafını, kusurunu nazara vermek, ona olan ilgiyi, hüsnü zannı yok etmek ne kardeşliğe yakışır, ne de samimi bir dostluk ve komşuluğa.

Ya Erkekler?

  • NaTuraL

Ya Erkekler?









Kadının kimliği, Kadının Şahsiyeti, Kadının Vazifeleri, Kadının Konumu, İslâm ve Kadın, Demokraside Kadın, Kadın ve Aile, Toplumda Kadının Yeni, Kadın Hakları…











Gidebildiğiniz kadar geriye doğru gidin. Konunun hep kadın olduğunu göreceksiniz. Günün hatta asırların konusu olmuş kadın…










Bir türlü yerine oturtulamayan kadının hakları, kimliği, şahsiyeti hâlâ askıdan inmedi.







Neler oluyor böyle?..

İmanı mı, İslam'ı mı anlatalım?

  • arif

Hicri 538'de Cürcan'da vefat eden büyük Türk âlimi Zemahşeri bir ara Mekke'ye gitmişti. Orada Ebu Kubeys Dağı'na, çıkarak seslenmişti:

- Ey evlad-ı Arap, geliniz dedelerinizin dilini benden, bir Türk âliminden öğreniniz!..

Gerçekten de Zemahşeri, Araplara dillerini öğretecek seviyede bilgi sahibi olmuş, onlara uzun zaman dillerinde üstadlık da etmişti. Bu misali, birlikte yolculuk yaptığım bir Alman Müslüman'la konuşurken hatırladım. Alman Müslüman, tıpkı Zemahşeri'nin Araplara dillerini öğrettiği gibi bana da İslâmî tebliği anlatıyor, hatta itiraf edeyim, öğretiyordu.

"ÇOK EŞLİLİK” ÜZERİNE BİR OKUYUCU KATKISI

  • arif

Erkek ve Kadın Hakkında Mizaçnâme” başlıklı son yazımızdan (derleme) sonra bir okuyucumuzdan çok değerli bulduğumuz bir mesaj aldık. Bahsi açıcı ve bizce son haddiyle aydınlatıcı bu değerlendirmeyi hiç yorum yapma gereği hissetmeksizin ve üstelik altına imzamızı da gönül rahatlığıyla atarak sizinle paylaşmak istedik. Buyrun:

"Muhterem Gülçin Hanımefendi,

Makalelerinizin en başta gelen takibçilerinden olarak, sizi nasıl tebrik edeyim, camiamız adına minnettarlığımızı nasıl ifade edeyim kestiremiyorum. Son derlemeniz de, bugüne kadar yazdıklarınızın sağlaması mahiyetinde çok çarpıcı tesbitler ihtiva ediyordu ki, tek kelimeyle bayıldım. Eğer müsaade ederseniz, bu derlemede yeralan «SANATKÂR MİZACI HAKKINDA: “ÂŞIK”» başlıklı iktibasın muhtevası üzerinde naçizane bir katkı yapmak istiyorum.