13 Temmuz 2006 tarihli konular

Gitsin...

  • Hayalbekçisi

Çizgi çektim üzerine yılların,

Yaşanmamış zaman gibi,say gitsin...

Hicranlarla yürünecek yolların,

Varsa eğer,hesabıma yaz gitsin...



Ben gam kervanıyım alışkın gönlüm,

Umutlar nerede yiterse,yitsin...

Adanmış bir candır,canana ömrüm,

Dilerse vuslatı,haşre koy gitsin...



Fırtına kopunca açar mı çiçek?

Mevsimi geçmeden,yare gül gitsin...

Titreyen tomurcuk elinde yürek,

İstiyorsan,rüzgarlara sal gitsin...



Kırdığın bu kalpti sevdanı çeken,

Anlamsız inatla daha yor,gitsin,

Geriye dönmeyen günlerdir geçen,

Harca kalanı da,biterse bitsin...


Ne dününde vefa,ne bugününde,

Yak vefasız,makberime kül gitsin...

Kanımdan desen seç,gönül bahçene,

Susuz toprağımdan,yare gül gitsin...



A.G.YILDIZ

Keskin Bıçak, Namı diğer SEVGİ

  • hayat

Sevgi, Allah'ın insanlara verdiği en büyük nimetlerden biridir. Her insan hayatı boyunca çok sevdiği, güvendiği, yakın hissettiği kişilerle birlikte olmak ister. Allah'ın verdiği nimetlerin birçoğu, asıl değerini, gerçek sevgilerin ve dostlukların yaşandığı ortamlarda bulur.

Örneğin, gördüğü güzel bir manzaradan zevk alan bir insan, duyduğu heyecanı sevdiği biriyle paylaşmak ister. Aynı şekilde en muhteşem ziyafet sofrası ya da en güzel, en şatafatlı ev bile, tek başınayken bir insana çok fazla çekici gelmeyebilir.

KADINA ARKADAN YANAŞMANIN HÜKMÜ

  • imdat sezer

Kadına dübüründen yanaşmak haramdır. Dolayısıyla erkeğin kadına dübüründen yanaşması haram olup bazı imamlar bunu zina olarak değerlendirmişlerdir. Her ne kadar livata olarak isimlendirilmese de livata gibidir. Bazen kadın livatası da denilmektedir ki bununla erkeğin kadına dübüründen yaklaşması kastedilmektedir. Livata diye isimlendirildiğinde erkeğin erkeğe yanaşması anlamı kastedilir, bir başka anlamı yoktur. Bu nedenledir ki kadına dübüründen yanaşmak livata sayılmaz. Dolayısıyla kadına dübüründen yanaşmanın haram olması, zina oluşundan ya da livata oluşundan kaynaklanmamaktadır. Çünkü bu, zina olmadığı gibi livata da değildir. Ancak bu konu hakkında şer’î deliller vardır. Allahu Teâla şöyle buyurmaktadır: